Giriş yapmadınız.

ayşeceren

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "ayşeceren"

Mesajlar: 1,775

Kayıt tarihi: Jul 4th 2008

Konum: istanbul

  • Özel mesaj gönder

1

Monday, 22.06.2009, 16:36

*Abim...

*1974 yılının agustos ayında dünyaya gelmiş. Tek çocuklu bir ailenin ikinci
çocuğu olarak. Herkes gözünün içine bakıyormuş o büyürken çünkü aile ondan
önceki oğullarını daha altı aylıkken kaybetmiş. Kendisinden dört yaş büyük
ablası bile hemen abla olu vermiş o doğduğunda çünkü kim bilir beklide
onunda o küçücük yüreğinde ne fırtınalar kopuyormuş. Ya bu kardeşini de
alıp götürürse melekler diye? *

* Aradan yedi yıl geçmiş ve ailenin bir kız çocuğu daha olmuş. Artık üç
kardeşlermiş. iki kız ve bir de erkek. Ortanca yani erkek kardeş yani
kahramanım, her zaman ailenin gözbebeği olmuş. Hiçbir zaman, hiçbir konuda
üzmemiş ailesini. *

* Başarılı geçen ilk, orta, lise ve üniversite yıllarının ardından hayata
atılmaya hazırmış artık. Babasının mesleği ile ilgilenmemiş, hep kendisi
yoktan bir şeyleri var etmek istemiş. Üniversite bittikten sonra Mısır'a
mastır yapmak üzere gittiğinde hayata umutla bakan pırıl pırıl bir
delikanlıymış. Mastırını yaparken biraz rahatsızlanmış, basit bir soğuk
algınlığı demiş doktorlar ilaçlarını al geçer. İlaçların bitince bir şeyin
kalmaz. Bir kısmını almış bakmış iyi hissediyor kendini bırakmış ilacı
falan, zaten oldum olası sevmezmiş ilaç içmeyi. *

* Mastır bitmiş ve ülkesine dönmüş kahramanım. Artık onu bekliyormuş güzel
ve başarılı bir gelecek. Dünyalar güzeli bir kızla tanıştırmışlar onu,
aslında aklında evlilik yokmuş belki de ama kız o kadar güzelmiş ki hemen
evlenmeye karar vermişler, çok da sevmişler birbirlerini. Aile bayılmış bu
kararlarına, zaten tanıdıkları ve bildikleri bu gelin adayını onlarda
yıllardır içten içe istiyorlarmış oğulları için. Çok güzel bir düğünle
evlendirmişler çocuklarını. Herkes mutlu olmuş bu evliliğe. *

* Kısa süre sonra mutlu haber gelmiş, kahramanım baba olacakmış. Aile
sevinçten deliye dönmüş. Bir oğulları olmuş, bebeğe babasının adını vermiş
kahramanım gururla. Ailede adet, oğlun oğlu olursa ve isterse babanın adı
verilirmiş. O sıralarda işlerini de yoluna koymaya başlamış kahramanım. *

* Aradan birkaç güzel yıl geçmiş her şey yolunda gibi gözükürken, bir gün
kahramanım annesi ile bir yere gittiğinde ona bir gerçeği itiraf etmek
zorunda kalmış. Çok yoruluyormuş, en ufak bir şey yapsa hemen nefes nefese
kalıyormuş. Bunu duyan anne hemen demiş, hemen doktora gidiyoruz.
Doğduğundan beri gözünün içine bakıp büyüttüğü biricik oğlunun hasta
olabilme ihtimali bile sarsmış annesini, her anne gibi. *

* Birlikte doktorun yolunu tutmuşlar haftasında. Bir yığın kontrol ve
tetkiklerden sonra doktor duymak istemeyecekleri şeyler söylemiş onlara. *

- *Çok hastasınız beyefendi, derhal bir hastaneye yatıp tüm tahlillerin
yapılması gerekli. Kalp kaslarınız çalışmıyor. Bunun birçok sebebi olabilir
ama temeli grip veya şiddetli bir soğuk algınlığı mikrobu olabilir.
Hatırladığınız bir hastalığınız var mı?*

* Önce bir düşünmüş kahramanım hayır yok, herkes gibi, milyonlar gibi, grip
de olmuş soğuk algınlığına da yakalanmış ama hepsi o, başka? Başka derken
aklına Mısır da onu günlerce yatağa yatıran o lanet hastalık gelmiş. *

* Bunu duyan anne yıkılmış. Kahramanım hastalığını duyan herkese göre çok
daha olgunlukla karşılamış başına gelenleri hem de daha neler yaşayacağını
bilemeden. Daha karısının ikinci bir bebek beklediğini bilemeden apar topar
hastaneye yatırmışlar gözbebeklerini. *

* Böylece kahramanımın "İkinci Hayatım" dediği süreç başlamış. Aradan aylar
geçmiş, durum daha da kötüye gittiği günlerden birinde, yattığı hastanenin
doktorlarından bir tanesi kahramanımın kardeşini odasına çağırmış ve hiçbir
zaman, hiçbir kardeşin duymaya dayanamayacağı gerçekleri söylemiş kardeşine.
*

- *Ağabeyiniz ölüyor, derhal ameliyat edilmesi, kalp nakli olması
gerekiyor. Bir an önce çaresine bakılmalı çok az vakti kaldı.*

* Ağabeyiniz ölüyor lafını duyduktan sonra tüm işlemlerin, yurt dışındaki
bağlantıların sağlanması, eşin dostun ve doktorların sayesinde bir hafta
içinde olmuş ve abisi; arkasında hamile eşi, oğlu, sevdikleri, dostları,
arkadaşlarını bırakıp Almanya'ya bu konuda dünyanın sayılı merkezlerinden
birine annesinin ve doktorunun refakatinde dualarla uğurlanmış.
*

* Aradan yirmibir gün geçmiş beklenen, birilerini perişan eden ama
kahramanımın ailesini sevinçten çılgına çeviren o mutlu haber gelmiş.
Gencecik bir kalpmiş kahramanıma takılan, onsekiz yaşında üstelikte bir
sporcunun kalbi. Hemen akabinde müjdeli haberi almış kahramanım birde kızı
olmuş. Dünyalar güzeli bir kız. *

* -- Bir küçücük kandamlası gördüm üstümdeki kar beyazı örtünün
üstünde ve o
an anladım ki hayattayım, yaşıyorum. Kapıya baktım, koskoca camekân kapının
arkasında annem, yüzünde Mona Lisa tablosundaki o muhteşem ifade ile bana
bakıyor. Dudaklarında bir tebessüm ama gözleri ağlıyor. *

* Kahramanım ülkesine dönmüş. Yıllar son derece mutlu bir şekilde akıp
geçmiş. Çokta başarılı olmuş iş hayatında. Tam onüç yıl sürmüş bu
mutluluk, onüç yıl. Kimilerine göre kısacık ama hayatın anlamına bilenler
için koskoca onüç yıl. Kırküç yaşında çok sevdikleri gözbebeklerini
uğurlamışlar sonsuzluğa. Sahne kapanmış, masalda burada bitmiş. *

* Okuyanlar masalın sonunu beğenmemişlerdir bilirim. Genelde insanoğlu
ölümün soğuk nefesini ensesinde hissetse de mutsuz sonları sevmez ama
gerçekler de her zaman insanı mutlu etmez. *

* Bu hikâyenin aslan yürekli kahramanı benim biricik ağabeyim. Yokluğunu her
geçen gün biraz daha hissettiğim canımın bir parçası. Bu masalı neden
sizlerle paylaştığımı da merak edenler olabilir, hemen anlatıyım. *

* Benim yaşadığım bu gerçekten sonra hayata bakışım, insanlara bakışım
tamamen değişti. Benim etrafımda beni üzebilecek insanlara yer yok artık.
Beni kolay kolay başka bir ölüm acısı olmadıkça üzebilecek bir şey de yok
artık. Ben artık hayata daha uzaktan bakıyorum, biraz daha yukarıdan, biraz
daha kapı aralığından bakıyorum. İnsanların bunu yaşamadan hayatı daha az
ciddiye almalarını diliyorum. Ölümün varlığını bilen, idrak eden insanların
güneşin ne kadar güzel doğabildiğini, gecenin aslında ne kadar aydınlık
olduğunu bilmelerini istiyorum. Güneş doğmuyor mu? Doğuyor tabii ama inanın
bunları yaşadıktan sonra geceler karanlık, güneşte isteseniz de eskisi gibi
parlamıyor artık, ta ki sevdiklerimizle bir yerlerde tekrar buluşana kadar.
*

* Sevdiklerinizle paylaştığınız parlayan güneşli günler ve aydınlık geceler
geçirmeniz dileğiyle... *

  • "nisa nisa" bir kadın

Mesajlar: 20,948

Kayıt tarihi: Sep 29th 2008

Konum: izmir

  • Özel mesaj gönder

2

Monday, 22.06.2009, 20:35

ayşeceren, :((((((( keşke okumasaydım bende bir kalp hastası oldugum için etkilendim sanırım
tşkler paylaşımın için :(((

ayşeceren

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "ayşeceren"

Mesajlar: 1,775

Kayıt tarihi: Jul 4th 2008

Konum: istanbul

  • Özel mesaj gönder

3

Friday, 10.07.2009, 00:41

nisa nisa, teşekkürler...