Giriş yapmadınız.

Arama sonuçları

.

Sunday, 14.04.2024, 18:13

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Karga Peşinde

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: KARGA PEŞİNDE Mustafa, annesi ve kız kardeşi ile birlikte dayısının çiftliğine gitti. Akşamüstü çiftliğe vardıklarında dayısı onları çok candan bir şekilde karşıladı. Hal-hatır sormalardan, iltifatlardan sonra akşam yemeği yendi. Yemekten sonra bir saat kadar daha sohbet edildi ve ardından geceyi geçirmek üzere odalarına çekildiler. Ertesi sabah sabahın erken saatlerinde dayısı Mustafa’ya çiftliğin her tarafını gezdirip gösterdi. Öğle vaktine doğru bakla tarlasına gitt...

Sunday, 14.04.2024, 18:12

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Vatan Sevgisi

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: VATAN SEVGİSİ Mustafa’nın kız kardeşi Makbule rahatsızlandığı için çiftlikte kalmıştı. Bugün Mustafa tek başına bakla tarlasında bekçilik yapacaktı. Şu karga kovalama işinin pek bir zorluğu kalmamıştı. Bakla tarlasına gelmeye başladığı ilk günlerde kargalar Mustafa’nın ne derece zorlu bir rakip olduğunu anlamışlar ve onun uyguladığı yöntemi müthiş bir mücadele örneği göstermelerine karşın boşa çıkaramamışlar, çekilip gitmişlerdi. Mustafa sabah erkenden bakla tarlasına ...

Sunday, 14.04.2024, 18:11

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Çiftlikteki Hırsız

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ÇİFTLİKTEKİ HIRSIZ Bir akşam yemeği sonrasında çiftlikteki odada oturulmuş ve gündelik olaylar konuşuluyordu. Hüseyin Ağa: “ Yarın erkenden elma bahçesini çapalayıp, yabani otları ayıklamaya gidecektim ama çapayı bulamadım. Hanım, çapayı bir yere koymuş olmayasın? “ Hüseyin Ağa’nın karısı: “ Efendi, çapanın alet dolabında olması lazım. İki gün önce temizlik yaparken oradaydı. “ Hüseyin Ağa: “ Öyle de bugün akşamüstü baktım dolapta yoktu. Belki dedim sağa sola bırakmışl...

Sunday, 14.04.2024, 18:09

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anısı: Arkadaş Dediğin Böyle Olur

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANISI: ARKADAŞ DEDİĞİN BÖYLE OLUR Bazı günler Mustafa Makbule’yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Biraz gidince baktı ilerideki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi. “ Varsın çalsın garip “ diye düşün...

Wednesday, 3.04.2024, 17:56

Yazar: Serdar Yıldırım

23 Nisan Ve Cumhuriyet Şiirleri

KURTULUŞ SAVAŞI NASIL BAŞLADI? Mustafa Kemal Paşa 9. Ordu Müfettişi olarak 18 Silah arkadaşıyla birlikte 16 Mayıs 1919 günü İstanbul'dan yola çıktı. Peşlerinde iki ingiliz zırhlısı vardı. Onları atlatmak kolay olmadı. Fırtınalı bir havada Bandırma Vapuru' yla Kıyı şeridini takip ederek 17 Mayısta İnebolu'ya 18 Mayısta Sinop'a uğradı. 19 Mayıs 1919' da emperyalizmin ağlarını yırtarak, Samsun Limanı'na demir attı. Böylelikle Türk'ün Kurtuluş Savaşı başladı. SON ------------------------------------...

Wednesday, 3.04.2024, 17:54

Yazar: Serdar Yıldırım

23 Nisan Ve Cumhuriyet Şiirleri

23 NİSAN VE CUMHURİYET ŞİİRLERİ 23 NİSAN Bugün 23 nisan Coşkulu tüm çocuklar Atatürk'ün çocuklara Armağan ettiği bir bayram. * * * * Sevinin çocuklar Gülün, oynayın Bakın Atatürk size Bu bayramı hediye etti. * * * * Yoktu böyle bir bayram Dünyada bir ilk Farkına vardı bunun Yüce Atatürk. SON -------------------------------------- 23 NİSAN COŞKUSU Atatürk'e inansan O'nun yoldaşı olsan Dünya uygarlığından Biraz medeniyet kapsan. * * * * Zaman geriye gitmez Hep ileri gider Atatürk'ün çağdaş fikirle...

Friday, 8.03.2024, 18:32

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk Şiirleri - Serdar Yıldırım

--------------------------------------------------------------- ---------------------------------------------------------------- SAVAŞTIK Barış, istedim. Savaş, dediler. Evet, dedim. Savaştık. Yenildiler. Ben, dedim. Sensin, dediler. Çekip gittiler. ------------------------------------------------------- KURTULUŞ SAVAŞI'NI BEN BAŞLATTIM Sıfırdan zirveye çıktım Vatanı kurtardım Bin yıl geçse bile Dünya beni unutmaz. * * * * Osmanlı çökmüş, bitmişti. Külü bile kalmamıştı. Anadolu'da özgürlük ateşi...

Friday, 8.03.2024, 18:31

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk Şiirleri - Serdar Yıldırım

ATATÜRK YOK, GİTTİ DİYORLAR Atatürk'ü soruyorum, nerede diyorum? Atatürk yok, gitti, diyorlar. Nereye gitti, diyorum? Bilmiyoruz, diyorlar. * * * * Olmaz, Atatürk gitmez, diyorum. Bizi bırakıp nereye gidecek? Sınırda nöbet bekliyordur. Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyordur. ------------------------------------------- SELANİK YİĞİDİ Selanik'te bir yiğit doğar. 24 yaşında yüzbaşı olur. Yurduna saldıran düşmanlara karşı koyar. Genç yaşında dünyaya nam salar. * * * * Sağ elinde kılıcı siperden fırlar. H...

Monday, 29.01.2024, 12:03

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anıları: Kaplan

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI KAPLAN Selanik'teki evde Atatürk'ün abileri Ahmet ile Ömer konuşuyordu. Ömer: Hayvanat bahçesinde kaplanların olduğu bölüme bir adam düşmüş. Kaplanlar, onu yemiş. Neden ama? Neden bir kaplan insanı yer? Ahmet: Bunu ben de çözemedim. Kaplan insanların tutsağı ama insanı yiyor. Diğer insanların intikam alabileceğini düşünemiyor. Olayı ben de duydum. İnsanlar, o kaplanı vurmuş. Herhalde kaplan bir geyiği veya insanı yiyecek olarak görüyor. İnsan bir dereceye kadar akıllı...

Monday, 29.01.2024, 12:02

Yazar: Serdar Yıldırım

Atatürk'ün Çocukluk Anıları: Büyük Kurtarıcı

ATATÜRK'ÜN ÇOCUKLUK ANILARI BÜYÜK KURTARICI Atatürk'ün kız kardeşleri Makbule ile Naciye tartışıyordu. Naciye: Abla, son günlerde annem ve babamın konuşmalarından şu sonuca ulaştım: Osmanlı kötüye gidiyor ve önlem alınmazsa sonumuz bir felaket. Bunun üzerine Makbule: Doğrudur. Bir kötü gidişat var ama önlem alınmıyor. Saray yabancı kadınlarla doluymuş. Padişahın annesi yabancıymış. Annemiz Zübeyde Hanım bir Türk. Biz de Türküz diyoruz. Annemiz fransız veya rus olsaydı, biz de fransız ve rus olur...

Monday, 29.01.2024, 12:00

Yazar: Serdar Yıldırım

Hikaye Yazarı Ömer Seyfettin İle Serdar Yıldırım

HİKAYE YAZARI ÖMER SEYFETTİN İLE SERDAR YILDIRIM Tarih 4-Ağustos-2023 Bursa'da bir kitap mağazasında çok değerli yazarlarımızdan Ömer Seyfettin ile beraberim: " Sayın Ömer Seyfettin, bakın burası üç katlı bir kitap satış mağazası. İçinde binlerce kitap var. Ömer Seyfettin: " Ya Serdar, beni buraya neden getirdin? Ben 1920 yılını hatırlıyorum. O zamanlar 36 yaşındaydım. İstanbul'da bir lisede öğretmenlik yapıyordum. " " Evet doğru, bunları ben de biliyorum ama sizin bilmediğiniz bir şey var. 1920...

Monday, 29.01.2024, 11:59

Yazar: Serdar Yıldırım

Kardeşlik Hikayeleri - Serdar Yıldırım

SIRTLAN ZOBO Sırtlan gruplarının dışladığı, aralarında barındırmadığı Zobo adındaki sırtlan bir şehrin çok yakınlarına gelmişti. Çayırın ortasında toparlak bir şey dikkatini çekti. Bu neydi? Zobo, onu kokladı. Burnuyla ittirdi. Yuvarlanıyordu. Biraz daha, biraz daha derken, o yuvarlandıkça, Zobo zevk aldıkça, oyun sürdü. Daha sonra oyunu bıraktı. Yorulmuştu. Çimenlere yattı. Uyuyakaldı. Zobo gürültüye uyandı. Tatlı tatlı gerindi. Anında gerinmeyi bırakıp büzüştü. Vitesi geri taktı. Geri geri git...

Monday, 29.01.2024, 11:36

Yazar: Serdar Yıldırım

Karagöz İle Hacivat: Harami

KARAGÖZ İLE HACİVAT: HARAMİ Hacivat pencereye çıkar ve karşı mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. İkisi birlikte yere yuvarlanır. Aralarında boğuşma başlar. Daha sonra Hacivat ayağa kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalı durumdadır. Buna karşın, sağa sola yumruklar, tekmeler savurmaktadır. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak uyarmak ister ama durmadan bağırıp çağıran Karagöz'dür. -- Beş değil on olsanız hakkınızdan gelirim. Haramiler sizi. Adama evinin bahç...

Monday, 29.01.2024, 11:35

Yazar: Serdar Yıldırım

Karagöz İle Hacivat: İki Elin Nesi Var

KARAGÖZ İLE HACİVAT: İKİ ELİN NESİ VAR Karagöz ile Hacivat yolda karşılaşır. Hacivat: Dur Karagözüm, nereye böyle? Karagöz: Oh, sen miydin Hacivat. Ben de seni arıyordum. Hacivat: Beni mi arıyordun? Karagöz: Evet, sizin eve gidiyordum. Hacivat: Bizim eve mi? Ama bizim ev o tarafta değil ki. Karagöz: Ya ne tarafta? Hacivat: Bu tarafta. Ters yöne gidiyorsun. Karagöz: Ters yöne mi? Hacivat: Belki de az önce bizim evin önünden geçtin. Karagöz: O zaman beni neden uyarmadın? Hacivat: Aman Karagözüm, e...

Monday, 29.01.2024, 11:34

Yazar: Serdar Yıldırım

Karagöz İle Hacivat: Karagöz Bilmece Soruyor

KARAGÖZ İLE HACİVAT: KARAGÖZ BİLMECE SORUYOR Karagöz: Hacivat bir bilmecem var. Hacivat: Sor Karagözüm, sor da bileyim. Karagöz: Bir elin sesi var, iki elin nesi var. Hacivat: Bilmeceyi yanlış sordun. Bir elin nesi var, iki elin sesi var diyecektin. Karagöz: Laf kalabalığını bırak Hacivat. Sen benim sorduğuma cevap ver. Hacivat: Bir elin sesi olmaz ki. Karagöz: Olmaz mı? Bak orta parmak baş parmak nasıl da şıklıyor. Hacivat: Ama bu atasözü, değişmez ki. Karagöz: Değişti işte. Atasözüydü oldu şim...

Friday, 17.11.2023, 12:27

Yazar: Serdar Yıldırım

Adam Ve Kurt Köpeği - Serdar Yıldırım

ADAM VE KURT KÖPEĞİ Ahmet Sevilgen otuz iki yaşındaydı. Gençliğinde atletizmle uğraşmış ve katıldığı yarışmalarda daima son sıralarda yer almıştı. İki yıldır yarışmalara katılmıyordu ama atletizmi bırakmamıştı. Yine kendi çapında antrenmanlarını sürdürüyordu. Eşofmanlarını giydiği gibi şehrin cadde kenarındaki kaldırımlarda altı kilometrelik koşulara çıkıyor ve her çıktığı koşuda yaptığı dereceyi defterine yazıyordu. Eski bir arabası vardı. İkinci elden alınan bu araba birkaç gündür arıza proble...

Friday, 17.11.2023, 12:24

Yazar: Serdar Yıldırım

Keloğlan İle Kel Olmayan Adam

KELOĞLAN İLE KEL OLMAYAN ADAM Eski zamanlarda bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan yemek saatleri dışında evde eğlenmez gezermiş. Yakın köylere, kasabalara gider, arkadaş edinir, durup durup gerinirmiş. Yolda yürürken adıyla seslenip İbrahim diyenlere dönüp bakmaz, pire için yorgan yakmazmış. Bir elin nesi var, Keloğlan'ın takkesi var dermiş ama ak akçe kara gün içinmiş ve kara gün çokmuş, cepte akçe yokmuş. Denize olta atmış, eski bir çarık çekmiş. Çarığı denize atmış, balıkları korkutmuş. Yollar...

Friday, 17.11.2023, 12:23

Yazar: Serdar Yıldırım

İki Oduncu - Serdar Yıldırım

İKİ ODUNCU Bundan yıllarca önce ülkenin birinde iki oduncu yaşarmış. Bu iki oduncu çok iyi arkadaşmış. Kasabanın yakınındaki ormanın kenarına yaptıkları evlerde kalırlar, her sabah birlikte ormana gidip odun keserler, odunları eşeklerine yükleyip kasabada satarlar, bir ihtiyaçları varsa alırlar ve evlerine dönerlermiş. Bir gün bu iki oduncu kasabadan dönerken bir hiç yüzünden kavga etmişler. Ertesi sabah biri ormanın bir tarafına, diğeri öbür tarafına odun kesmeye gitmiş. Artık birbirlerini aray...

Friday, 17.11.2023, 12:22

Yazar: Serdar Yıldırım

Dev Hamsi - Serdar Yıldırım

DEV HAMSİ Yavru hamsi annesi ile birlikte Karadeniz’de yaşıyormuş. Onlar sık sık deniz yüzeyine çıkıp etrafı seyrediyormuş. Yavru hamsi annesini sorduğu sorularla bunaltıyormuş: “ Anne, bu dünya niye var? Sen neden varsın? Ben neden varım? Bu deniz niye dalgalı? Neden büyük balıklar küçük balıkları yiyor? “ Annesi yavru hamsinin sorduğu sorulara bir cevap bulamazken, yavru hamsi bir soru daha sormuş: “ Anne, sen anne olmuşsun ama neden az büyümüşsün? Pek çok balığın yavrusu senden büyük. “ Bunun...

Friday, 17.11.2023, 12:21

Yazar: Serdar Yıldırım

Cüce Kadının Ölüm Korkusu - Serdar Yıldırım

CÜCE KADININ ÖLÜM KORKUSU Tek katlı, ahşap köy evindeki hareket birden duruldu. Sevincin yerini üzüntü aldı. Ayşe Hanım doğum yapmış, kız çocuğu dünyaya getirmişti. Ufacık-tefecik, küçücük bir kız çocuğu. Aradan on yıl geçti, on beş yıl geçti, yirmi yıl geçti, ama onun boyu 95 cm. idi, yani 1 metre bile değil. Daha sonra da boyu hiç uzamadı zaten, hep 95 cm. kaldı. Siyah saçlı, kahverengi gözlü ve güzel yüzlüydü. İyi kalpli, düşüncesi berrak, iradesi güçlüydü. Fakat zaman zaman elinde olmadan in...