Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

701

Wednesday, 26.11.2014, 23:26

Mutluluğu sat bana çocuk
Ne kadar şeker istersen
Alırım...


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

702

Thursday, 27.11.2014, 17:30

Hayatın en güzel anıdır paylaşmak...
Neyin var neyin yok diye düşünmeden,
Paylaşmak gerek pazarlıksızca;
Zamanı,
Sıcaklığını,
Dostluğunu,
Fikirlerini,
Ekmeğini,
Evini,
Sevgini,
Bilgini,
Gülümsemeni...



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

703

Saturday, 29.11.2014, 15:51

Dertlerini dökecek dostları olmayanlar, kendi yüreklerini kemirirler...

Francis Bacon


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

704

Sunday, 30.11.2014, 18:22

Yaşamak fırsattır yararlanmayı bil.
Yaşamak güzelliktir, kıymetini bil.
Yaşamak mutluluktur, tatmayı bil.
Yaşamak rüyadır gerçekleştirmeyi bil.
Yaşamak meydan okunmasıdır sana, karşı çıkmayı bil.
Yaşamak görevdir,tamamlamayı bil.
Yaşamak oyundur, oynamayı bil.
Yaşamak servettir, korumayı bil.
Yaşamak aşktır, sevgidir, keyfini çıkarmayı bil.
Yaşamak bilmecedir, çözmeyi bil.
Yaşamak verilmiş bir sözdür, tutmayı bil.
Yaşamak hüzündür, aşmayı bil.
Yaşamak şarkıdır, söylemeyi bil.
Yaşamak mücadeledir, kabullenmeyi bil.
Yaşamak trajedidir, göğüslemeyi bil.
Yaşamak maceradır, göze almayı bil.
Yaşamak şanstır, kullanmayı bil.
Yaşamak çok kıymetlidir, mahvetmemeyi bil.
Yaşamak, yaşamaktır, uğruna savaşmayı bil.

(Mother Teresa)



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

705

Tuesday, 2.12.2014, 18:18

Hayatta ki en önemli şey… ALLAH’IN GÜCÜ !
En güçlü iletişim kanalı… DUA !
En değerli servet… İMAN !
Hayatta ki en etkili güç… SEVGİ !
En büyük mutluluk… VERMEK !
Onsuz olunması en kötü şey… ÜMİT !
En yıkıcı alışkanlık … KAYGI !
Dünya üzerinde ki en inanılmaz bilgisayar… BEYİN !
En büyük kayıp… ÖZ SAYGIYI YİTİRMEK !
En büyük doğal enerji kaynağı… GENÇLİK !
En çirkin kişilik özelliği… BENCİLLİK !
Üstesinden gelinmesi gereken en büyük sorun…KORKU !
En güzel kıyafet… GÜLÜMSEYİŞ !
Başarıyı engelleyen en güçlü düşman… MAZERET !
Toplumda istenmeyen en tehlikeli kişi… DEDİKODUCU !
En güç dolu sözcük… YAPABİLİRİM !
En değersiz duygu… KENDİNE ACIMAK !
En çok güç veren aşı… TEŞVİK ETMEK !
En etkili uyku ilacı… ZİHİN HUZURU !
En takdir edilen iyelik… GÜVENİLİRLİK !
En memnunluk verici iş.. BAŞKALARINA YARDIM ETMEK !
Ve en iyi yaklaşım… ŞÜKRETMEKTİR !
Ve en iyi yaklaşım ŞÜKRETMEKTİR ! Şükretmek
Hayatın iyi tarafını ortaya çıkarır
Sahip olduklarımızın Aslında yeterli,hatta fazla bile olduğunu hissettirir Reddi Kabule, Düzensizliği Düzene, Karmaşıklığı Netliğe çevirir
Bir öğün yemeği Ziyafete, Bir evi bir yuvaya çevirir
Şükretmek Geçmişimizi Anlamlı kılar, Bu güne huzur ve yarınlara bir ışık getirir…

alıntı



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

706

Wednesday, 3.12.2014, 13:59


707

Wednesday, 3.12.2014, 22:46

Imam-I Gazali'den Hayatî Öğütler (1)



Asıl adı Ebû Hâmid Muhammed olan İmam-ı Gazali Hazretleri Horasan bölgesinde Tus şehrinin Gazale köyünde 1058 yılında dünyaya geldi. 1111 yılında ise dünyaya veda eyledi. İslâm dünyasında Hüccetü'l-İslâm (İslâmın ispatlayıcısı) olarak tanınan İmam-ı Gazâlî, Selçuklu döneminde yaşamış, İslama yönelen hücumlara, dine yapılan taarruzlara karşı müdafaalarda bulunmuş, dinin anlaşılması için tartışmaya açılmış olan meselelere çözümler getirmiş bir müceddiddir, dinin yenileyicisidir.
İmam-ı Gazalî'nin İslâm eğitim ve ahlâkı üzerinde getirmiş olduğu yenilik, İslâmın özünden uzaklaşma yoluna girmiş olan Müslümanları ahlâkî eğitime tabi tutmuştur. En mühim eseri olan İhyâu Ulûmi'd-Din, başta iman ve ibadet olmak üzere, ahlâk sahasında çok ciddî bir hizmet görmüş, dokuz asırdır tazeliğinden bir şey kaybetmemiştir.
İmâm-ı Gazalî'yi halka tanıtan hacımca küçük, fakat tesiri bakımından büyük olan eseri Eyyühe'l-Veled olarak bilinen ve dilimizde Ey Oğul şeklinde bilinen eseridir.
Gazali, üzerinde çalıştığımız "Ey oğul"un pîri ve üstadıdır. Bu alanda yapılmış olan çalışmanın ilki ve en mükemmelidir. Diğer çalışmalar büyük ölçüde bu kitabın üzerine bina edilmiştir.
Birçok dünya diline çevrilen, UNESCO tarafından da yayınlanan Ey Oğul, batıda ve doğuda okuma rekoru kıran bir eserdir. "Müslümanın yirmi dört saati" demek olan bu kitap, ayrıca bir öğüt ve nasihatler bütünüdür.
Bu çeşit çalışmaların tamamında olduğu gibi, İmam-ı Gazalî'nin bu eserinin baş kısmında iman ve İslâmın esasları ile birlikte, ibadet konulan işlenmektedir. Ancak biz sadece ahlâkî bölümleri ve insan eğitimine yönelik kısımları aldık.





708

Wednesday, 3.12.2014, 22:50

Imam-I Gazali'den Hayatî Öğütler (2)



Allah'tan kork
Ey oğul!
Allah'tan nasıl korkulması gerekiyorsa öyle kork. Ona kulluk görevini gereği gibi yap. Haram kıldığı şeylerden mümkün olduğu nisbette kaçın. Allah'ın saadete uzanan yolundan ayrılma. Hayatını düzene sokan emirlerini sakın ihmal etme ki, yaşayışın sıhhat bulsun, gözlerin aydın olsun.
Çünkü gizli ve kapalı hiçbir şey Allah'tan gizli ve kapalı değildir.

Babana itaat et
Ey oğul!
Senin hayatını renk katmak için güzel belgeler koydum. Onları korur ve dediklerime kulak verir, günlük yaşayışını ona uydurursan hükümdarların gözleri ve gönülleri sana karşı ilgiyle dolup taşacaktır.
O halde şu anda da, bundan sonra da babana itaat et.

Boş sözden uzak dur
Ey oğul!
Aklının hemen kabul etmeyeceği şeyi söyleme. Lüzumsuz lâftan, çok gülmekten, şaka ve alaya almaktan, din kardeşinle tartışmaktan sakın.
Böyle yapmak saygıdeğerliği götürür, kin ve düşmanlık kapılan açar.

Ağırbaşlı ol
Ey oğul!
Ağırbaşlı, terbiyeli, saygılı ve nezaketli olmaya çok dikkat et ve itina göster. Ancak böyle yaparken gurura kapılma. Sonra senden bu sıfatla söz edilir.
Halka tepeden bakma. Sonra senden bu sıfatla bahsedilir.

Herkese hoşnut davran
Ey oğul!
Dostuna da düşmanına da hoşnutluk göster.
Başkasına eza ve cefa etmekten kendini alıkoy ve bunu onlardan korkup ürktüğün için de yapma. Sadece iyi bir huy olduğunu düşünerek öyle davran.

Ortayolu tut
Ey oğul!
Bütün işlerinde ortayolu tut. Çünkü işlerin en hayırlısı orta yoldur. Az konuş. Karşılaştığın her Müslümana selâm ver.

Yürüyüşüne dikkat et
Ey oğul!
Ölçülü adımlarla yürü, ayaklarını yerde sürükleyerek yürüme. Sağa sola baka baka yürüme.
Etrafı rahatsız ederek, başını şunun bunun kapısına doğru döndürme.

Toplantılarda şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Uğradığın bir toplantıda yer alanların üzerine dikilip durma.
2. Sokak ve caddeleri meclis gibi kullanma.
3. Dükkânları sohbet yeri olarak seçme.
4. Fikrî tartışmada kendini haklı çıkarmak için inat gösterme.
5. Edep ve terbiyesini yitirmiş patavatsız kimselerle tartışma. Bir hüküm verirken "şahsî görüşümdür" de.
6. Birşeyi veya bir adamı överken aşırıya gitme.
7. Bir mecliste oturmak istediğin zaman bağdaş kurup otur.
8. Sakın parmak çatlatma
9. Sakalınla oynama
10. Yüzüğünle meşgul olma.
11. Oturduğun bir yerde, bulunduğun bir toplulukta dişlerini kürdan ve benzeri şeylerle temizlemeye kalkışma.
12. Burnunla oynama
13. Parmağını burnuna sokma.
14. Yüzüne sinek konarsa yavaşça onu kovmayı ihmal etme.
15. Esnememeye dikkat et.
16. Halkın seni hafife alacağı söz ve davranıştan sakın.
17. Bulunduğun topluluk yol gösterici olsun.
18. Sözlerin çok kıymetli bir nesne gibi paylaşılsın.
19. Güzel sözlere kulak ver.
20. Konuşulan bir sözün tekrar edilmesini isteme. Bu, onu dinlemediğini gösterir.

Şu kadından uzak dur
Ey oğul!
Huysuz ve karaktersiz kadından sakın. Çünkü böylesinin dili kocası üzerinde çirkin ve ağırdır. Dünyaya çocuk getirmesi, yüzündeki haya perdesini açmıştır. Artık ne ev halkından utanır, ne de konu komşusundan.
Böyle kadınlar ne dünyaya yararlar, ne de âhirete. Bunlar ülfet ve sohbet edilmeye lâyık değildirler.
Böylelerinin gizli hali olmaz. Aile sırrını sokağa dökerler. İyilik ve hayrı çoktan yere gömmüşlerdir.
Asık suratlı olarak sabahlar, akşam nerede olduğu bilinmez.
Onun sunduğu bir yudum su şerdir, zehirdir. Yemeği öfke, konuşması maskedir. Evi perişan, elbisesi kir ve pastır. Yılan gibi sokar, akrep gibi ısırır.
Kocası evet dese, o hayır der. Böylesi kadınlardan uzak dur.
Kadınların bir kısmı da geri zekâlı ve hantaldır. Ağır canlı ve kıt anlayışlıdır. Kocasını sever, kazancına razı olur; fakat güneş doğup yükseldiği halde hâlâ sesi duyulmaz. Yemekleri bayat, kapları kirli ve paslıdır.

Şu kadınla da hayatını kur
Ey oğul
Kadınların bir kısmı da sevimli ve merhametlidir. Bereketli ve feyizlidir. Soylu çocuk doğurur.
Kendisine her zaman güvenilir. Komşuları arasında itibarlıdır.
Aile sırlarım korur, kimsenin yanında açmaz.
Cömerttir, eli açıktır. Bağırıp çağırmaz, alçak sesle konuşur.
Evi ter temizdir. Çocukları çiçek gibi, gönül alıcıdır. Hayrı süreklidir. Kocası da o nisbette yumuşak huyludur.
Namus onun şiarı, terbiye değişmez vasfıdır.



709

Wednesday, 3.12.2014, 22:53

Imam-I Gazali'den Hayatî Öğütler (3)



Fırsatları kaçırma
Ey oğul!
Fayda sağlayacak fırsatları kaçırma. Muhtaç olduğun şeylere iyice sahip çık. Görülmesini acele ettiğin işlerinde dikkatini başka taraflara dağıtma.
İçinde bulunduğun toplumun âdet ve geleneklerine saygılı ol.
Âhirette seni rüsvay edecek çirkin âdet ve geleneklerden sakın.
Birşeyin neticesini iyice düşünüp hesaba katmadan yapmakta acele etme.

Soysuz adamlarla tartışma
Ey oğul!
Soysuz adamlarla tartışma. Sonra onun kötü arzularını kendine çekmiş olursun.
Namus ve şerefini koruyan insanlara herkes izzet ve ikramda bulunur. Böyle kimseler halk tarafından itibar görür. Hakkı bilmek, doğruluktan gelen bir fazilettir.
Kendini zavallı ve fakir göstermeye çalışan kimse hakarete uğrar.

Az kelime ile çok şey anlat
Ey oğul!
Bir meseleyi yazarken gereksiz kelime kullanma. Az kelimeyle çok şey anlatmaya çalış.
Sonu gelmeyecek arzular peşinde koşmak, sapıklıktır.
Başkasını kınayan ve hep kusur söyleyen adamın dostu olmaz.
Din süslerin en güzelidir.
Kuru gürültü, boş yere vakit harcamaktır.
Sarhoşluk insanlıktan uzaklaşıp şeytanlaşmaktır.
Yapılan bir akdi bozan kimse sırtına bir kin yüklenmiş olur.
Yumuşak söz büyüklerin ahlâkındandır.

Evlenmek istediğin kızı iyi seç
Ey oğul!
İnsanın hanımı huzur ve sükûnet kaynağıdır. Bir kızla evlenmek istediğinde ailesini iyice araştır ve öğren. Çünkü temiz ve asil bir aile tatlı meyveler yetiştirir.
Bilmiş ol ki kadınlar parmaklarımız kadar birbirinden farklıdırlar.
Şirret ve karaktersiz kadından sakın. Onların dış görünüşlerine aldanma, böyleleri kocasına karşı kaba ve hırçındır.
Kocası kendisine saygılı olduğu zaman bunu bir üstünlük sanar. Hiçbir iyiliğe karşı teşekkür etmesini bilmez. Az şeye de hiç kanaat etmez.

Dostunu iyi seç
Ey oğul!
İki çeşit dost ve kardeş vardır. Birisi, başına bir bela geldiği zaman seni korur; diğeri de mutluluk ve ikbal günlerinde senin dostundur.
Belâ gelip ikbalden düştüğünde dostluk yüzünü gösteren kardeşi hakiki kardeş ve dost bil ve dostluğunu korumaya çalış.
Saadet günlerindeki dosta pek güvenme. Sıkıntılı günlerinde dostluk bağını uzatmıyorsa, onu düşmanların düşmanı bil.

İnsanları iyi tanı
Ey oğul!
Heveslerine ve nefsine uyan aşağılık çukuruna yuvarlanır. Zarif görünümlü insanlar fazla ilgini çekmesin, dış görünüşe pek aldanma. Çünkü insan, kalbiyle, düşüncesiyle ve diliyle adamdır, kıyafetiyle değil.
Benzi sarı, zayıf kimseleri hor görme. Çünkü insan iki küçük et parçasıyla ölçülür: Kalbi ve dili. Öyleyse insanların bu iki değerinden faydalanmaya çalış; gerisi et, kan ve kemiktir.

Fitneden sakın
Ey oğul!
Düşman ülkesinde de olsan fitne ve fesat çıkarmaktan sakın.
Kendinden aşağı kimselere karşı çoluk çocuğunu, şeref ve itibarını yaygı yapma.
Malını kendinden fazla kıymetli ve üstün tutma.

Fazla konuşma
Ey oğul!
Fazla konuşma. Sonra bulunduğun toplulukta taşınması güç bir yük olursun.
Seninle beraber oturana karşı alicenap davran. Yanına oturmak isteyene güzel, nazik, hareket et.
Başkasının gözüne dikkatle bakıp durma.
Fazla lügat parçalayıp yaldızlı söz söyleme. Çünkü bu sözlerin dış görünüşü belki güzel sayılabilir, fakat gerçekte güzel değildir.

Kendinden fazla söz etme
Ey oğul!
Çocuğunu çok beğendiğini başkalarına anlatma.
Hizmetçinin çok hünerli olduğundan başkalarına söz etme.
Atından ve kılıcından bahsetme.
Gördüğün rüyaları her yerde anlatmaya kalkışma. Çünkü gördüğün rüyadan sevinç duyduğunu belirttiğin zaman beyinsiz ve seviyesiz insanlar bu konuda seni rahatsız etmeye başlarlar.

Kişiliğini korumak için şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Saçını sakalını tarayıp öyle sokağa çık.
2. Beyaz kılları koparmaya kalkma.
3. Lüzumundan fazla güzel kokulu şeyler sürünme.
4. Bir ihtiyacını dile getirirken üzerinde ısrarla durma.
5. Birtakım arzularının yerine gelmesi için küçülme.
6. Servetinin tam listesini, mevcut paranın tam rakamım çoluk çocuğuna verme. Çünkü bunlar onu az görecek olurlarsa kendilerini zayıf sanarlar. Çok görecek olurlarsa yaşayışlarında değişiklik yapmak isterler. Onları hırpalamadan belli ölçüde idare etmeye çalış.

Tartışmada şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Birisiyle tartışırken vakar ve efendiliğini elden bırakma.
2. Bilgisizliğini ortaya koyma. Bu konuda aceleci olma.
3. Delillerini getirirken çok iyi düşün.
4. Tartıştığın kimseyle aranda hakem olarak yumuşak huyunu gör.
5. Elinle ve parmağınla fazla işarette bulunma.
6. Fazla heyecanlanıp yüzün turp gibi olmasın.
7. Şakakların terlemesin.
8. Karşındaki adam sana ölçüsüz davranır, küstahlıkta bulunursa sen de nezih ve ağırbaşlı davran.
9. Seni kızdıracak olursa, yine ölçülü konuşmaya çalış, kendi şerefini düşün.

Hükümdarla görüşmede şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Devrin hükümdarı sana yakınlık gösterirse, onunla mızrak ucunda bulunduğunu hesapla.
2. Hiçbir zaman onu bu yakınlığından cesaret alıp haddini aşma ve kendini güven içinde hissetme.
3. Son derece efendi ve yumuşak davran.
4. İlâhî hükümlerden biri zedelenmedikçe hükümdarın hoşuna gidecek şekilde konuş.
5. Onun sana lütufları seni ölçüsüzlüğe sürüklemesin.
6. Sakın hükümdarla yakını arasına girme. Ancak iyilik ve hayırlı işlerde gir. Çünkü hükümdarla yakınları arasına giren kişinin düşüşü çok ani ve sür'atli olur.

Konuşurken şu noktalara dikkat et
Ey oğul!
1. Söz verdiğinde onu mümkün olduğu ölçüde yerine getir.
2. Konuştuğunda ancak doğruyu söyle.
3. Sağırlara seslenir gibi konuşma.
4. Dilsizlere hitap eder gibi sesini kısma.
5. Makbul söz söyle, güzel konuşmaya çalış.
6. Seni dinleyenin olduğu takdirde konuş.
7. İlgi duyulmayan yerde konuşma.
8. Halkın kabul etmeyeceği ve garip karşılayacağı olaylardan söz etme.
9. Bazı sözleri devamlı olarak tekarlayıp durma: "Yani, ondan sonra, evet evet evet, hayır hayır hayır," ve benzeri gibi...

Büyüklerin sofrasında dikkatli ol
Ey oğul!
Büyüklerle bir sofraya oturduğun zaman fazla su isteme. Etin kemiği ile fazla meşgul olma. Hiçbir yemeği ayıplama ve sofradaki hiçbir yiyeceği küçümseme. Sonra sofra sahibini üzmüş olursun.

Gözü aç ve savurgan olma
Ey oğul!
Kendini iyice sıkıntıya sokmuş bir miskin gibi gözü aç; mal kıymeti bilmeyen, ilerisini görmeyen bir sefih gibi savurgan olma. Sana ait hakları belirle. Dostuna saygılı, düşmanına insaflı ol.

Nimetlere şükret
Ey oğul!
Allah'ın verdiği nimete dâima şükret.
Musa Aleyhisselâm, münacatında, "Yâ Rabbi! Âdemoğullarına el, ayak, göz, kulak ve sair birçok nimetler verdin. Âdemoğulları bu nimetlerin şükrünü nasıl îfa edebilir?" diye sordu.
Cenab-ı Hak ona şöyle buyurdu:
"Yâ Musa! Verdiğim nimeti Benden bilip, kendi işinden ve çalışmasından bilmeyen kulum, ona verdiğim nimetin şükrünü eda etmiş olur. Verdiğim nimetleri kendinden ve çalışmalarından bilip, Benden bilmeyen kulum da nimetin şükrünü eda etmemiş olur. Kula lâyık olan gece ve gündüz Bana teşbih ve hamd etmektir."

Fakirlere ihsan et
Ey oğul!
Cenab-ı Hakkın ihsan buyurduğu nimetten fakirleri ve muhtaçları hissedar etmek şükürdür. Eğer kapına bir fakir gelirse, onun kalbini hoş et, öyle gönder.

Sadakayı gizli ver
Ey oğul!
Sadaka verirken gizli vermek, kendine bir musibet geldiğinde bağırıp çağırmayarak, yaygara yapmayarak gizlemek gerekir.
Bir günah işlediğinde ceza gelmeden hemen tevbe et. Sadaka vermek sıddıklar nişanıdır. Onlar sıddıklar zümresindendir.

Tamahkâr olma
Ey oğul!
Tamahkâr olma. Kalbin katı ve kara olur. Çok mal arttırmak için hasislik etme.

Salih insanların sohbetinde bulun
Ey oğul!
Âlimlerin ve sâlih insanların sohbet ve meclisinde bulunmayı elden bırakma. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Bir kimse ulema ve sâlihlerin meclis ve sohbetine giderse. Cenab-ı Hak o kimsenin herbir adımına karşılık kabul olunmuş bir hac sevabı ihsan eder."
Âlim ve sâlih zatlar Allah'ın dostlarıdır. Onları ziyaret edenin sevabı Allah'ın evini ziyaret edenin sevabı gibidir.

Dargınları barıştır
Ey oğul!
Dargın ve küsülü olanları barıştır ki, sen de yarın Kıyamet gününde mesrur ve şad olasın.
Musa Aleyhisselâm münacatında, "Yâ Rabbi! Küsülü iki kişiyi barıştırana ne ecir verirsin? Senin rızanı kazanmak için halka zulmetmeyenlere nasıl bir mükâfat verirsin?" diye sordu.
Hak Teâlâ şöyle buyurdu:
"Ben de yarın Kıyamet gününde ona selâmet verip korktuğundan emin ederim."

Merhametli ol
Ey oğul!
Cenab-ı Hak şefkati ve merhameti sebebiyle Musa Aleyhisselâma peygamberlik verdi. Ey oğul! Sen de şefkat ve merhameti elden bırakma ki merteben yüce olsun.
Yeryüzünde olan mahlukata merhamet eyle. Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Yâ Ebâ Hüreyre! Yeryüzünde olan mahlukata merhar met eylersen, Allah da sana merhamet eder."

Anne-babanın rızasını al
Ey oğul!
Anne-baban yaşlanınca elinden geldiği kadar onlara yardım et. Çünkü ebeveynin, sen küçükken türlü türlü zahmetini çektiler. Devamlı onların hayır duasını al. Beddua ederlerse dünyan da, âhiretin de yıkılır. Anne-babanın rızası Allah'ın rızasıdır. Onların öfkelenmesi Allah'ın gazabıdır.
Resul-i Kibriya Efendimiz (a.s.m.), "Cennet onların ayağı altındadır" buyurmuştur.
Bir hadiste şöyle buyurmuştur: "Anne-babasına iyilik edenin, onların gönlünü alanın ömrü bereketli ve uzun olur. Yarın kıyamette azap görmez."

Yakın akrabalarına iyilikte bulun
Ey oğul!
Amcan ve halan baban hükmündedir, teyzen ve dayın da ana hükmündedir. Onlara anne-babana ettiğin hürmet gibi hürmet et. Hayır dualarını almaya çalış, sakın ihmal etme.

Âmâ akrabana iyilik et
Ey oğul!
Senin evindeki bereket direği, rahmetin vesilesi, sana gelecek musibetlerin gidericisi evindeki yaşlı âmâ akra-bandır. "İdare edemiyorum, geçimim dardır" deme. Onların vesilesiyle gelen bereket olmasaydı, geçimin daha da darlaşacaktı.

Hocana hürmet et
Ey oğul!
Hocana tazim ve hürmet et. Çünkü hoca hakkı ana-baba hakkından fazladır. Ana-baban dünyanı mamur ederken, hocan âhiretini mamur eder. Onun içindir ki, hocaya hürmet, ana-babaya hürmetten efdaldir.
Hocanı gördüğün zaman elini öp, hürmet et, diz çöküp edeple otur. Senden bir isteği olursa, kendi işini bırak, önce onun işini gör.
Eğer fakir ise elinden geldiği kadar yardım ederek hayır duasını al. Çünkü hocanın talebesine duası, ana-babanın evladına duası gibidir.

Kardeşinin ayıbını gizle
Ey oğul!
Mü'min kardeşinin bir ayıp ve kusurunu görürsen onu gizle, ifşa edip yayma.
Resul-i Ekrem (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Kim bir mü'min kardeşinin kusurunu görür de, halkın yânında onu rüsvay etmezse, Allahü Taâla Kıyamet gününde onun ayıplarını örter, mahşerde halkın huzurunda rüsvay etmez."

Hayırlı işlerde devamlı ol
Ey oğul!
Hayırlı amellerinde sebat et ve işlemede devamlı ol. Birgün yapıp birgün terk etme.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur: "Allah katında en sevgili amel, daimi yapılan ameldir. Daimî yapılan amel kişiyi maksuduna ulaştırır."

Anne babana karşı gelme
Ey oğul!
Anne-babana karşı gelme. Gönüllerini kırma. Kalblerini incitme.
Bir kimseden anne-babası razı olmazsa o kimse için Cehennemden iki kapı açılır.
Bir kimsenin anne-babası zâlim olsa bile onlara karşı âsi olmamalıdır.
Cenab-ı Hak, Musa Aleyhisselâma şöyle buyurmuştur: "Ya Musa bil ki, günahların içinde bir günah vardır ki, mizanda en ağır o gelir. O da anne-babası çağırdığı zaman, çocuğun onlara 'efendim' deyip cevap vermemesidir.

Anne babanı darıltma
Ey oğul!
Anne-baban sana darılırsa, sen onlara karşı gelme. Bir köle efendisine nasıl hürmet ve itaat ederse, sen de ana-baban bir iş buyururlarsa o işi çabucak yap ki, sana beddua etmesinler. Eğer sana darılırlarsa onlara karşı kafa tutma. Ellerini öpüp hiddetlerini teskin et

İzzet-i nefsini koru
Ey oğul!
Fakirlere karşı mütevazi ol. Zenginlere karşı zillet gösterme. İzzet-i nefsini koru.

Kimseyi incitme
Ey oğul!
Âhirette selâmet istersen kimseyi incitme. Bir çocuk görünce, "Bu günâh işlememiş masumdur. Ben günahkârım, bu benden üstündür" de. Kendinden yaşlı birisini gördüğün zaman da, "Bu benden çok ibadet etmiştir. Benden efdaldir" de.

Kendini herkesten aşağı gör
Ey oğul!
Cahil birisini görürsen, "Bu bilmeyerek günah işler, ben ise bile bile günah işlerim, bu benden efdaldir" de.
Bir fakiri görürsen "Bu imân ve saadetle gider. Ben ise nasıl gideceğimi bilmiyorum. Bu benden efdaldir" diye düşün.
Eğer bu şekilde kendini herkesten aşağı görmezsen Allah katında yüce olamazsın.

Mü'min kardeşini sevindir
Ey oğul!
Mü'min kardeşini sevindir. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse dünyada bir mü'min kardeşim sevindirirse, Cenab-ı Hak kıyamet gününde onun kalbini ferahlatır."
Başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur:
"Bir kimse bir çocuğu sevindirirse, Allah onu şirkten başka bütün geçmiş günahlarını bağışlar."

Mü'min kardeşinin ihtiyacını gör
Ey oğul!
Elinden geldiği kadar mü'min kardeşinin ihtiyacını gör.
Peygamber Efendimiz (a.s.m) şöyle buyurmuştur:
"Kim dünyada bir mü'min kardeşinin ihtiyacını giderirse, Cenab-ı Hak, on'u dünyada, altmışı da âhirette olmak üzere yetmiş ihtiyacını giderir."

Küçük ve büyük kardeşine güzelce davran
Ey oğul!
Eğer kardeşin senden küçük ise, ona edep ve terbiyeyi öğret. Okut ve tahsil yapmasını temin et. Tatlı sözlerle öğüt ver, fena hallere düşmesine mâni ol.
Şayet kardeşin senden büyükse, ona saygı ve hürmet göster, sözünü dinle, anlattıklarına kulak ver. Âhiret kardeşine ise tazimde kusur etme. Senden bir haceti varsa, çabuk yerine getir. Çünkü, ana-baba bir kardeşten âhiret kardeşin daha hayırlıdır.
Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Birbirleriyle Allah için âhiret kardeşi olanlara, Cenab-ı Hak âhirette bir derece ihsan eder ki, hiçbir amelle o manevî dereceye erişilemez."
Eğer âhiret kardeşin uzakta ise ara sıra ziyaret et, ihmal etme.

Oğlunu ve kızını iyi yetiştir
Ey oğul!
. Oğluna ve kızına küçükken edep ve terbiye öğret. Onları iyi yetiştir. Büyüdükleri zaman öğretmen güç olur. Hanımının ve çocuklarının bir suçu olursa bağışla.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:
"Çocuklarınızın, hanımınızın ve hizmetçinizin suçunu bağışlayınız."
Küçüklerin kabahatim affetmek, büyüklerin şanıdır.
En efdal sadaka ehline, evladına ve hizmetçisine verdiğin sadakadır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur:
"Bir kimse hanımına, çocuklarına ve hizmetçisine gönlünün istediği yemeği yedirirse, Allah Taalâ ona bin derece ihsan eder."
Oğlunu yabancı kadınlarla ülfet ettirme. Yedi yaşında namazı, dokuz yaşında orucu öğret. Günah ve haram olan şeyleri bellet.

Misafire ikram et
Ey oğul!
Evine misafir gelirse kapıda karşıla, selâmını al. İzzet ve ikram ile "Hoş geldiniz, safa geldiniz" diyerek önlerine düş.
Odada üst başa oturt. Sen de aşağıya otur. Yemek vaktinden önce gelmişse yemek çıkar. Yemek vaktinden sonra gelmişlerse tatlı birşey ikram et.
Kalkıp giderken "Rahatsız oldunuz, özür dilerim" diyerek kapıya kadar uğurla.
Gece kalmak için akşam üstü gelen misafire de bu şekilde ikram et, yemek yedirdikten sonra gece fazla oturma. Belki misafir yorgundur. Münasip bir yere yatağını yap, yanına su koy, tuvaleti de göster. "Allah rahatlık versin" diyerek kendi odana çekil. Sabah olunca kahvaltı çıkar. Eğer kalıcı misafir ise, kalıncaya kadar gönlünü hoş tut. Gideceği vakit yemek yedirmeden bırakma. Belli bir yere kadar yolcu et, "Allah selamet versin" diye dua et.

Yiyip içerken şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Sofraya oturmadan önce ellerini yıka.
2. Sağ dizini dikip sol dizinin üzerine otur.
3. Tabağın ortasından değil, kendi önünden ye.
4. Sofrada sağa sola eğilerek yanındakileri rahatsız etme.
5. Ağzında lokma varken konuşma.
6. Ağzındaki lokmayı kimseye gösterme.
7. Etrafına çok bakma.
8. Ekmeği ısırıp yemeğe batırma.
9. Vücudunun rahatını istersen az ye ve az iç.
10. Sofradan kalkınca da az su iç.
11. Cemaat içinde sümkürüp tükürme.
12. Su içerken acele ile bardağı dikerek, hort hort içme. Vücuda zarardır. Yavaş yavaş arada nefes alarak iç.
13. Ayakta su içme. Sıhhate zarardır.
14. Bir kimse su isterken sen de isteme.
15. Terli iken su içme.
16. Gece uyanıp su içmek doğru değildir.
17. Eğer çok susamışsan önce ağzını çalkala, sonra az iç.
Çarşı pazarda şunlara dikkat et
Ey oğul!
1. Çarşı pazarda yürürken kimseye omuz vurma, incitme.
2. Kimse ile alay etme.
3. Meydanda yere sümkürme ve tükürme.
4. Elle çekişip kavga etme.
5. Sattığı şeyi geri getirirlerse al.
6. Yalan söyleme
7. Kimseyi aldatma.
8. Dükkânını erken aç, geç kapa ve kaparken Besmele çek ve "La havle velâ kuvvete illâ billahi"l-aliyyilazîm"i oku.
9. Halkla tatlı konuş.
10. Yenecek birşey alırken sahibinin izni olmadan alıp tatma.
11. Aldığın yiyeceği evine açıktan götürme. "O nedir?" diyene tattır.

Arkadaşlık hukukuna riayet et
Ey oğul!
Bir kimseyle yol arkadaşlığı yaparsan onun ayağınca yürü, hızlı yürüme.
Öteye beriye sapma.
Yol arkadaşını bırakıp da bir tarafa savuşma. Bir işle meşgul olup da bekletme.
Arkadaşlık hakkını ve onun alışkanlıklarını gözet ki, senden hoşnut olsun.
Ondan ayrılacağın vakit helâlleşip veda et ve elini sık.

Hasta ziyaretine git
Ey oğul!
Hastanın halini hatırını sormak görgü kuralıdır.
Hastayı ziyaret ettiğin zaman odasına habersiz girme.
İçeri girerken selâm ver, hastanın sağ yanına oturup elini okşa. "Neren ağrıyor, hastalığın nedir, şimdi nasılsın?" diye sor. "İnşâallah geçer" diye teselli et ve ümitlendir.
Hastanın yanında çok oturma.
İhtiyacı varsa elinden geldiği kadar yardım et.
Eğer hasta ağır ve kendini bilmiyor veya doktor, kimse ile görüşmesini yasaklamışsa odasına girme, ev halkından haber al veya bir adam gönderip sordur:
Hasta ziyareti insanî bir vazife olduğu gibi, sünnettir ve sevabı çoktur.

Cenazeye katıl
Ey oğul!
Akrabandan, dostlarından veya memleketin ileri gelenlerinden biri vefat ederse cenazesine katıl.
Cenaze sahibine, evlat ve akrabasına orada hazır bulunanlara selâm ver.
Vefat eden fakir ise cenaze masraflarına yardım et. Cenazeyi yaya olarak takip, etmek sünnettir. Mazeretin yoksa mezara kadar yaya git.
Cenazeye katılamıyorsan ailesine mektup yazarak başsağlığı bildir.
Cenazede bulunmak ve cenaze namazını kılmak çok büyük sevaptır.





710

Thursday, 4.12.2014, 08:49

Gemileri Yakmak







Hayatımız boyunca yaşadığımız dönüm anları ve kararları vardır.




Cesur yanımız ağır bastığında arkamıza son bir kez bakar, sonra da kararlı bir şekilde o “zor” adımı atarız.




Konfor alanı olarak da adlandırdığımız, içinde bulunduğumuz ve riske etmeye korktuğumuz hayatımız, kariyerimiz, kazancımız ise bu karar anlarında paçamıza yapışır ve bizi kendine çeker. Eğer biraz da meyilliysek hemen kanarız ona ve radikal kararları erteleriz başka baharlara...




Sonrasında ne olur peki?




Şikayetler, şikayetler, şikayetler...




Hatta her zaman da bir suçlu bulunur, adı sendromluya çıkmış Pazartesiler gibi.




Oysa kendimizle yüzleşmeyi bir türlü beceremeyiz, sanki o konfor alanından çıkmaya cesaret edemeyen biz değiliz gibi.




Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler, teşbihte bir hata varsa şimdiden affola...




Tarih kitaplarıysa kötüsünü de kaydeder iyisinin yanında.




E tabi atılamayan adımların yanında adını tarihe yazdıranlar da var o kitaplarda, hatta dağlarda, boğazlarda...




Bu yazımı bir kararlılık hikayesi üzerine ve önemli kararlar vermek isteyenler için yazıyorum. Bakalım neler çıkacak...




Tarık bin Ziyad ismi size tanıdık geliyor mu?




Gelmiyorsa bile birazdan gelecektir eminim.




Berberi bir ailenin çocuğu olan Tarık bin Ziyad, 711 yılında 7 bin kişilik ordusu ile Kuzey Afrika’dan İspanya’ya dar bir boğaz yardımıyla geçerek bir dağın eteklerinden karaya çıktı.




Coğrafi koşulların zorluğuna ek olarak sayıca çok az olan ordusuyla, o dönem Batı Roma İmparatorluğu’nu yıkıp yağmalayan ve İspanya’da hüküm süren kalabalık Vizigot Krallığı ordularına karşı imkansız gibi görünen bir savaşa girdi.




Yoğun Vizigot saldırılarına karşın zaten sayıca az olan ordusu yavaş yavaş çekilmeye başlamış, en sonunda da gemileriyle karaya çıktıkları yere kadar gerilemişlerdi.




Gerideki gemileri, onların konfor alanıydı ve tarih yazmak ve hedeflerine ulaşmak yerine gemilere binip yeniden geldikleri topraklara dönebilirlerdi.




İşte bu noktada tarihin en büyük deyimlerinden biri ve en ünlü sözlerinden biri doğdu:




“Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız?




Sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır!”




Bu sözleriyle birlikte komutan Tarık bin Ziyad, İspanya kıyılarındaki tüm gemilerini de yakmıştır...




Arkalarında sığınacakları bir “konfor alanı” kalmayan askerleri ise bu imkansız savaşı kazanarak Emevilerin İspanya’ya yayılmasını başlatmıştır.




Komutan Tarık’ın adı ise çıktıkları dağa verilmiş ve “Tarık’ın Dağı” anlamına gelen ve dünyanın en önemli su yoluyla da anılan “Cebel-i Tarık” adını almıştır.




Tarih kitapları başarı ve başarısızlık hikayeleriyle doludur.




Tek farkları, başarı hikayelerinin nesiller boyu anlatılırken, başarısızlıkların silinip gitmesidir.




Şimdi bir kez daha düşünün lütfen.




Hayatınız boyunca ertelediğiniz tüm kararları veya halihazırda arifesinde olduğunuz seçimlerinizi düşünün...




“Gemileri Yakmak” mı?




Yoksa onlara binip konfor alanınıza kaçmak mı?




Son karar sizin...



Unutmayın ki geleceğe bırakacağınız kitabınız, ömrünüz boyunca yaşadıklarınızı yazacak.




711

Thursday, 4.12.2014, 18:39




Akşam çöktü iyice, Karanlık yaktı lambalarını, Yansıyor bir bir evlerin ışıkları, Saklıyor giz yanı Kimi telaşlı Kimi üzgün Kiminin vurmuş dışarıya kahkahası, Kimi yalnız bir başına Kimi kalabalık arası Herkes de ayrı yaşam, Ayrı hayat çabası Yaşar kendi içinde görünmez yanı, Koşuşturur durur bu yaşam savaşı, Yaşamsa bir nefes bir nefes arası...

712

Thursday, 4.12.2014, 18:49



“Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak..
Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak…”

713

Friday, 5.12.2014, 08:58

Hani mutluluk seni terk etti sanırsın ya kimi zamanlar. Bir daha olduğun semte uğramayacakmış gibi gelir. Elini bırakıp giden annesinin peşinden ağlayan çaresiz bir çocuk gibi kalakalırsın yalnızlıkta ve onsuzlukta. Ama tam bitti derken,taze bir başlangıcın kokusuyla uyanırsın bir sabah.





Hep kahpeliğini gördüğüm dünyanın, insana gülen bir yüzü de varmış. Çaresizliklere sürüklediği gibi ufukların ötesine de ulaştırırmış insanı. Tam her şey bitti derken güneş sadece senin için doğabilirmiş kimi sabahlar. Tan sadece sana kızarırmış ve senin şerefine esermiş rüzgar. Dalgalar en güzel şarkısını sana söylermiş. Bugün bu duygunun verdiği mutlulukla girdim yatağıma.mutluyum ve yarınlara gülen gözlerimle bakıyorum.
Sıra bende hayat!

714

Friday, 5.12.2014, 08:59

Hayat; bir kapıyı açmak için bir öncekini kapatmak ya da bir öncekini kapatırken mutlaka öbür kapının açılacağına inanmakla başlar… İnanmaktır hayat…

Çok farklı cümleler kurmayacağım yine… Yaşını başını almış her insanın söylediği gibi “Devir değişti artık.” Diyeceğim…
Dümenini kırdı devir… Yelkenleri fora edip götürdü kendini götürebildiği yere kadar…

Aslında fazla söze ne hacet? Devir de biziz, dümenini kıran da… Yelkenleri fora eden de, denizin ortasında kasırgaya tutulup yolunu kaybeden de…

Kürek mahkumlarından da farkımız kalmadı bir yerde. Beceremedik bir şeyi cezasını yine biz, kendimiz çekiyoruz…

Eksik bir yanımız var sanki kendimizi rahatsız eden…
Merakımız vardı bunun nedenine fakat irdeledikçe kötü olacağımızı bildiğimiz
için bıraktık. Ve böylelikle sıradanlaşmaya başladı bize karşı hayatın olumsuz yönleri… Olabilecek şeylerdi artık cinayetler… Hırsızlıklar… Kıskançlıklar… Bir de sanki elimizden hiçbir şey gelmezmiş gibi zaman değişti zaten diyip bir tarafa koymalar… Biz olan biteni masalmış gibi kabul edip bir tarafa koydukça o tarafın zaman gelip üzerimize çığ gibi yağacağını tahmin edemedik… Tahmin etmeyi geçtim, düşünmeye tenezzül bile etmedik…
Hangi gün vardık ki akşam olmadık dedik, sustuk… Ama olmadı işte dediğimiz gibi…
Ne biz eksikliğimizi fark edebildik ne de korkumuzdan hesap sorabildik kendimize…

Zarar görmekten korktuk bir nevi… Ya da kusursuz olduğumuza o kadar kaptırmışız ki kendimizi her yönümüzü balçıkla sıvamaya başladık. Umut diye bir şey, bir duygu kalmadı sanki yaşamımızda. Hayal kurmayı da boş verdik şimdi…
Hayıflanarak çoğalttık sıradanlığı…
Anımsamıyorduk zaten umutları…
Uzaklara… Çok uzaklara göçmüştü artık kıymeti bilinmeyen hayaller…
Umutlar küsmüş gibi görünüyordu bu saatten sonra…
Bir karabasandan farksız üstümüze çökerken işte bu sıradanlıklar; elimizi uzatabileceğimiz bir tek gökyüzü kalmıştı etrafımızda…
Meğer ne kadar mecburmuşuz avuçlarımızı açıp Asuman'a yalvarmaya...

Kabullenelim… Değiştik… Ya da değiştirdiler bizi… Koy verdik kendimizi denizin dalgalarına… Yol kenarında gördüğümüz çiçekleri koparamaz olduk şimdi… Güvenle elini sıkacağımız kimse, hem de hiç kimse kalmadı etrafımızda…

“Fazla mal göz çıkarmaz” dedik. “Her şeyin fazlası zarar”ın mağlubu olduk…
İstedik… Sürekli istedik… Doğum yapacak bir annenin onu bunu istemesinden de öte… Markete giren bir bebeğinin her şeye sahip olabilme duygusundan da beter…
Ve kazandık… Yine kazandık… Bu gidişle de hep kazanacağız, bir yanımızı farkında olmadan kaybederken…
Dengede tutamıyorduk hiçbir şeyi… Şaşkınlığımız; ya birden kör olmamızdan ya da körken görebilmemizdendir…

Üçe böldük zamanı… Dün, bugün, yarın diye… Dün geçti artık dedik… Yarın düşünmeliyim bugünden başlayarak… Dünü unuttuk… Yarına karşı telaşlıydık ve bugünü yok saydık…
Dün bugündü oysa… Yarın da bugün olacak… Lakin böyle devam ederse bugün diye bir şey kalmayacak…
Körü körüne sevip saymaya ne kadar da hasret kalmışız…

Geçer dedik bunların hepsi… Bekledik. Hep bekledik… Sanki gelecekten randevu almışçasına bekledik… Beklediğimiz gibi olmadı ama… hayalini kurduğumuz yarınlar dünlerle bir oldu. Hep aynı masalı dinledik birbirimizden, defalarca sonunu getiremedik çünkü…

Baş başayız işte… Bunca zamandır deyimlerden, atasözlerinden aldık nasibimizi… Kalan umut kırıntılarını süpürdük amansızca… Yalnızız işte… Önceden göklerden inerdi bedenimizi besleyen gök yaşları.
Yarınlar dünlerle birleşmiş gibiydi… Ve biz yarınlar için dökeceğimiz gözyaşlarını hep dünler ardına bıraktık…
Ne kadar muhtaçmışız Gök kubbe’ye sığınıp ağlamaya…

İnandık evet… Ama hep yanlış şeylere inandık… Devirin değiştiğine mesela… Onun bir daha düzelemeyeceğine inandık… Çaresiz gördük kendimizi… Dünün arkamızda kaybolduğuna, yarının başımıza bela olacağına inandık… Hem de öyle bir inandık ki zehir zemberek etti hep içimizi… İrdelememeye karar verdik…

Meğer ne kadar mecburmuşuz avuçlarımızı açıp Asuman'a yalvarmaya...
Ne kadar muhtaçmışız Gök kubbe’ye sığınıp ağlamaya...
Körü körüne sevip saymaya ne kadar da hasret kalmışız...

Ve bizim için yeni bir kapı olmadı ki eskisini kapatalım !

B.Ç.

715

Friday, 5.12.2014, 09:04

Derin çatlaklar olur hayatınızda ne yapacağınızı bilemezsiniz.
O çatlakların içine düşüp kaybolabilirsiniz ya da yara bere içinde karşıya geçmeyi başarırsınız.
Yara bereyle de olsa geçmeyi başardığınızda her şey bitti sanarken aslında her şeyin yeni başladığını fark edersiniz.

Yaşanmış olanın bilinen güvenli halleri; yaşanacak olanın bilinmeyen belirsizliği..
Yeni hayatı kurarken eskisine kaçmayı bu kadar arzulayabileceğinizi belki de aklınıza hiç getirmemişsinizdir..

Arafta kalmış duygularla boğuşursunuz.
Geçmiş hayattan kalan her an, etinizden yüzülen deri parçaları gibi canınızı yakar..

Ve her kopan deri aslında bildiğiniz güvenli, tekrar yaşanırsa başınıza ne geleceğini kestirebildiğiniz bir hayatın çekici girdabına kolayca alabilecek güçtedir.

Yine de bilirsiniz ki o girdaba kapıldığınızda çekici gelen güvenli geçmiş en acımasız silahını kuşanıp saldıracak un ufak edecektir yeniden kurmaya çalıştığınız hayatınızı.

Yeni arkadaşlar edinmek!

Yeni yerler görmek!

İkinci bir hayat kurmak.

Ve attığınız her adımda iki hayatı birden yaşamak…

Gözleriniz dalıverir bazen…

Derin bir of çekersiniz…

Yanı başınızda oturanlar bu derin ‘of ‘ ne anlama gelir bilemezler.

Siz tam o of'un içine dalmış dolanırken, çay kaşığının bardağın içinde dolaşırken çıkardığı sesle kendinize gelirsiniz…

Sonra yerinizden kalkar "Mazi kalbimde bir yaradır." Cd’sini açar şarkıyı Melihat Gülses’le birlikte söyler, usul, ürkek; ama daha cesur adımlarla ikinci hayatı bir kadının incecik iplerden bir mucize gibi dokuduğu dantel gibi kurmaya başlarsınız.


Hadi kolay gelsin...



716

Friday, 5.12.2014, 23:43

YAŞLILIKDAN VE YAŞLANMAKDAN KORKMAMAK LAZIM...

ABD'li ünlü komedyon George Carlin'in ilginç önerileri var:
1. Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın. Yaş, kilo, boy...
2. Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsız negatif insanlara
yaklaşmayın.
3. Öğrenmeyi sürdürün. El işleri, bilgisayar, bahçecilik. Beyniniz
atıl kalmasın. Atıl kafa iblisin tezgahıdır. İblisin adı da,
Alzheimer'dir.
4. Küçük şeylerden zevk almaya bakın.
5. Sık sık, uzun uzun ve var gücünüzle gülün.
6. Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.
7. Çevrenizi sevdiklerinizle doldurun. Aileniz, kedi, köpek, kuş,
balık, müzik, bitkiler... Ne olursa. Eviniz, sığınağınız olsun! Tadını
çıkarın!...
8. Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse, üstüne titreyin. Bozuksa,
düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız, yardım isteyin.
9. Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, ülkenizi ve
yabancı ülkeleri dolaşın. Ama sakın suçluluk ve pişmanlık duygusuna
kapılmayın.
10. Sevdiğiniz insanlara, onları sevdiğinizi söyleyin. Her fırsatta
sevdiğinizi hissettirin.
11. Hiç unutmayın ki yaşam, aldığınız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.





Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

717

Sunday, 7.12.2014, 20:45

......DOST VARDIR IRMAK GİBİ,,,
......SEYRİNE DOYAMAZSIN.....
......DOST VARDIR ATEŞ GİBİ,,,
......DOKUNURSAN YANARSIN...
......DOST VARDIR 'AZAD' GİBİ,,,
......UZAKTIR AMA YÜREKTE.....
......DOST VARDIR 'HASRET' GİBİ,,,
......ÖZLEMLE BEKLENİLMEKTE...
......DOST DEDİĞİN,,,
......İKİ YÜREĞİ BİR BEDEN SAYABİLMELİ,,,
......BEN HERKESE DOST DEMEM,,,
......BENİM DOSTUM...
......YÜREĞİMİN SESİNİ UZAKLARDAN DUYABİLMELİ,,,
......DOST O ZAMAN DOSTTUR....
......DOST,GÜNEŞTİR İÇİNİ ISITIR,,,
......DOST,GÜLÜNCE YÜZÜNDE AÇAN ÇİÇEKTİR
......DOST,DERDİNLE AĞLAYANDIR....
......CANA ELİNİ UZATANDIR DOST,,,
......EL VERİNCE CANA CAN KATANDIR DOST.


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

718

Tuesday, 9.12.2014, 17:52


719

Wednesday, 10.12.2014, 18:16





Biz hepimiz bu zamanın, bu yerin konuklarıyız Sadece buradan geçiyoruz.. Buradaki amacımız gözlemlemek, öğrenmek, sevmek... ve sonra eve döneceğiz.

Avusturalya Aborjin Özdeyişi







720

Wednesday, 10.12.2014, 20:51



Gecenin zifiri karanlığında yıldızları izlerken huzur bulmak adına. düşünceler sarar benliğimi. Geçmişe dair ne kadar ne varsa bir düğüm olarak dolandı boynuma. Derin bir nefes çektim zifiri karanlıkta ayazın tam ortasında, Bir umut bir umut yarınların adına karanlığı aydınlatan güneş gibi, Bir umut diledim geceden yarını gösterecek YARADAN,ın kudretinden. hüzünleri gömsün bu geceye , unuttursun bana en derin yaraları. Az zamanım kaldı bu fani dünyada vakit belli değil ki. Mutluluk denen mertebeyi bekliğeğim. bu gece gömülsün hüzünler. Yarına açılsın güneş gibi gülücüklerim. tek isteyim...