Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

243

Friday, 24.05.2013, 19:16


TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

244

Thursday, 30.05.2013, 21:55


TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

245

Tuesday, 18.06.2013, 18:37

Hayvan Kadar Olamayanlar!



Fotoğraftaki matador Alvora Munera kariyerine son verdi.

Yarışın son mücadelesinde gücünü yitiren Alvora yıkılır. Boğanın ona yaklaştığını görünce korkulu sonun yaklaştığını hissetti. Lakin boğa ona hiç bir şey yapmadı. Yarıştan sonra matador açıklamasında şöyle diyor: "Boğa gözümün içine bakarak bağırdı, böyle sadece bağırdı. Sırtına oklar batırdığım hayvan bana zarar vermedi, istese beni orada öldürebilirdi fakat sadece gözlerime bakıp bağırdı. Her hayvanda olduğu gibi onun gözlerinde de masumluk vardı. Yüreğimde adaletin hıçkırarak ağladığını işittim. Belki de bağışlanırdım, lakin itiraf edemedim. Kendimi dünyanın en vahşi mahluğu gibi hissediyordum."

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

246

Monday, 24.06.2013, 23:29



Çömez yakınıyormuş:
"Bize öyküler anlatıyorsun ama anlamlarını açmıyorsun."

Usta yanıt vermiş:
"Biri sana meyveyi çiğneyerek ikram etse, hoşuna gider miydi?"

____ Paul Brunton _____

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

247

Wednesday, 24.07.2013, 11:10



BRAD PIT’İN KARISI HAKKINDAKİ KONUŞMASI:

Karım hasta. Kişisel yaşamı, işi, kendi hataları ve çocukların sorunlarından dolayı sürekli gergindi. Karım 14 kilo verip, 40 kiloya kadar düştü. Çok sıskaydı ve sürekli ağlıyordu. Karım mutlu bir kadın değildi. Devamlı başı ağrıyordu, kalp ağrısı vardı ve kaburga arkasında sinirleri sıkışıyordu. Sağlıklı bir uyku düzeni yoktu, sadece sabahları ve çok yorgun olduğu zamanlarda hemen uykuya dalıyordu. Bizim ilişkimiz bitmek üzereydi, ayrılma eşiğine gelmiştik. Karım kendi güzelliğini bırakmıştı, gözlerinin altına torbalar vardı, yüzüyle alay ediyordu ve kendine bakmayı bıraktı. Kendisine gelen tüm filmleri ve rolleri reddetti. Artık ben de umudumu kaybetmiştim, yakında boşanacağımızı düşündüm… Ama sonra bir şeyler yapma kararı aldım, sonuçta dünyanın en güzel kadınıyla evliydim. Dünyanın erkek ve kadınların yarısından çoğunun idolüydü ve sonra onun yanında uykuya dalmaya, ona sarılmaya başladım. Çiçeklerle beraber duş almaya, onu öpmeye, övgüler söylemeye başladım. Onu her dakika memnun görüyordum ve çok şaşırdım, ona hediyeler alıyordum. Sadece onun için yaşamaya başladım. Onun hakkında basınla sadece ben konuştum. Bütün olayları onun yönetimi altına aldım, onun ve ortak arkadaşlarımızın yanında onu övdüm, inanmayacaksınız ama yüzünde çiçekler açtı, daha iyi hissetti. Kilo almaya başladı, sinirlenmiyordu ve beni hiç olmadığı kadar çok seviyordu hem de beni bu kadar sevebileceğine dair hiçbir ipucu yokken.

Ve sonra bir şey fark ettim: Kadın, erkeğinin yansımasıdır :love:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

248

Wednesday, 31.07.2013, 00:00


Padişah vezire sormuş:
vezir!
-eğitim mi önemli karakter mi?
vezir düşünmeden cevap vermiş:
-karakter padişahım.
... padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış.
-duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın en iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış. padişah hayvan eğiticisine sormuş:
-bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?
-altı ayda öğretirim padişahım.
altı ay dolmuş, huzura alınmış. padişah:
-öğrettin mi?
-öğrettim padişahım.
saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; padişah yine vezire sormuş:
vezir! demiş. -eğitim mi önemlidir karakter mi?
vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış.
kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış.
tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş.
vezir cevap vermiş.
-karakter padişahım....

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

249

Monday, 5.08.2013, 16:19



Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye :

“Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.

Öğrenci, bir süre düşündükten sonra,

“Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. "

Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak,

“Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.

Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi.

Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti.

“Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.

Öğrenci utana sıkıla,

“Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.

Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi:

- Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir ...

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

250

Wednesday, 7.08.2013, 02:37



Kendisine hakaret edilen Hazreti İsa'ya
"Neden karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:

"Herkes yanında olandan verir." demiş.
"Onda olan benim yanımda yoktu."

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

251

Wednesday, 7.08.2013, 02:40



Hz. İsa'ya sormuşlar; "ölü diriltmekten daha zor ne olabilir?" O da demiş ki: "İfhamü men la yefhem"
( anlamayana, anlatmak)

  • ".CANKIZ*." bir kadın

Mesajlar: 9,282

Kayıt tarihi: Oct 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

252

Wednesday, 7.08.2013, 02:47



Kendisine hakaret edilen Hazreti İsa'ya
"Neden karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:

"Herkes yanında olandan verir." demiş.
"Onda olan benim yanımda yoktu."


:bf: :1alkis:

  • ".CANKIZ*." bir kadın

Mesajlar: 9,282

Kayıt tarihi: Oct 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

253

Wednesday, 7.08.2013, 02:55



Hz. İsa'ya sormuşlar; "ölü diriltmekten daha zor ne olabilir?" O da demiş ki: "İfhamü men la yefhem"
( anlamayana, anlatmak)



:iyi: :1alkis: :1alkis:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

254

Wednesday, 9.10.2013, 11:18



Bir öğretmen öğrencileriyle her sabah iyilik,
Güzellik ve sevginin doğası üzerine konuşuyordu.
Bir sabah, tam konuşmasına başlarken,
pencere pervazına bir kuş kondu.
Bir süre şakıdı ve uçtu. Öğretmen öğrencilerine şöyle dedi,
"Bu sabahki konuşma sona erdi."

~Jiddhu Krsihnamurti~

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

255

Monday, 28.10.2013, 11:16


İki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirmeye karar veriyor. Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken, çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkıyor.
Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk yalvarırcasına bakan gözlerle,
"Babacığım çok yoruldum. Lütfen beni kucağında taşır mısın?" diyor.
Baba; "Ben de yorgunum oğlum"' der demez çocuk ağlamaya başlıyor.
Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal kesiyor. Dalı bıçakla biçimlendirip, çocuğa zarar vermeyecek biçimde yontuyor.
Sonra dalı oğluna verir. "Al oğlum, sana güzel bir at" diyor. çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biniyor ve sevinçle sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlıyor. Babasını ve ablasını geride bırakmıştır bile...

Baba gülerek kızına: ,
"İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin. İşte o zaman kendine değnekten bir at bul ve neşe ile yoluna devam et.

Bu at; bir arkadaş, bir şarkı, bir çiçek, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü olabilir."

TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

256

Tuesday, 12.11.2013, 08:15



Hz. Ömer’e gelen bir adam ”Eşimi boşamak istiyorum” der.

Aile birliğine çok büyük önem veren Hz. Ömer sorar:

“Neden eşini boşayacaksın? Eşinin hangi kusuru seni eşinden soğuttu? Haklı bir gerekçen var mı?”

Adam der ki; “Ben artık onu sevmiyorum. Bunun için boşamak istiyorum eşimi.”

Hz. Ömer’in cevabı son derece manidardır;

“Sen bütün evliliklerin sevgi-aşk ile devam ettiğini mi zannediyorsun?

Sende hiç mi vefa yok? Hani vefa nerede? Git ve eşinle yola devam et.”

Evliliği devam ettiren en önemli nokta hakikaten “vefa” duygusudur.

Çünkü en büyük sevgiler, tutkular,aşklar zaman geçtikçe monotonlaşabilir ama vefa duygusu böyle olmamalıdır.

Eşimizin zor günlerimizde yanımızda olduğunu unutmamamız lazım.

Bizimle yola çıktığını, bize evlat verdiğini, baba ve annesini terk ederek bize geldiğini unutmamak lazım.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

257

Wednesday, 13.11.2013, 18:30

Beyindeki Görünmez Engeller Nasıl Oluşur

Bilim adamları farklı yükseklikte zıplayan pireleri 30 cm yükseklikteki bir cam fanusun içine koyarlar.

Fanusun metalden olan zemini ısıtılır.

Sıcaktan canları yanan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar lakin kafaları tavandaki cama çarparak düşerler.

Tekrar sıcaktan canları yanar ve tekrar tekrar yeniden zıplarlar.

Her defasında cam tavana çarpıp geri düşerler.

Camın ne olduğunu bilmeyen pireler bu görünmez engele teslim olup 30 cmden fazla zıplamamayı öğrenirler.

Deneyin ikinci aşamasında cam tavan kaldırılır.
Zemin tekrar ısıtılır ve tüm pirelerin hepsi 30 cm zıplar ardından kendilerini bırakıp dibe düşerler.

Kaçma imkanları ve bu yüksekliği kolaylıkla geçme imkanları varken bunu yapmazlar.

Artık cam yoktur ama bu görünmez engel pirelerin zihninde oluşmuştur.

Cam tavan sendromu denen psikolojik durum pirelerin yaşam tarzı haline gelmiştir.

Bu deneyin bize öğrettiği çok şey vardır.

Peki ya sizin camdan engelinizi nedir?

Gelebileceğinizi inandığınız en üst nokta sizin cam engelinizdir.

Uzun eğitim öğretim yaşamımda öğrencilerimin bu cam engellerini kırmak uğraştığımız en büyük psikolojik problemlerin başında geldi.

Zihnindeki cam tavanlarını kıran öğrencilerimiz çok büyük başarılara imza attı ama bazılarını camdan engelleri o kadar kalındı ki doğrusu kırması pek kolay olmadı.

Kimsenin size bir limit koymasına izin vermeyin.

Başta kendiniz kendinize bu zulmü yapmayın.

Hayatta gelebileceğiniz yeri en yükseğe inşa edin ki bari yeriniz oraya kadar yükselsin.

Kendinize inandığınız kadar olacağınızı unutmayın.

Yaşayacağınız hayal edip düşüne bildiğiniz kadar olacaktır.

Yenilgiyi kabullenmeyin eğer kabullenirseniz bu sizi sınırlandıracak ve görünmez engelleri zihninize koyacaktır.

Sizce pireler neden kaçma imkanları varken canlarını kurtarıp fanustan kaçamadılar?

Çünkü kaçabileceklerine, kurtulabileceklerine inançlarını yitirmişlerdi.

Kendinize olan inancınızı kaybetmeyin, yoksa daha sonra çok kolay aşılabilecek engeller sizin kendinize olan inançsızlığınız yüzünden aşılmaz bentlere dönüşü verirler.

Kimsenin size başaramazsın demesine izin vermeyin hatta bunu diyenlerin inadına çalışıp başarın.

Ve en önemlisi başarısızlığı kendi iç dünyanıza hiç fısıldamayın.

Her zaman başaracağınıza inanın ve bunu koruyun ama bunun için mücadelede edin.

Kendi zihninizde dolaşın ve bir görün sizin cam fanusunuz zihni engellerini.

Bu görünmez engelleri görünür ellerinizle bir bir kırmaya başlayın.

Unutmayın çıkıp çıkamamak kendinize çıkabileceğinize olan inancınıza bağlı

TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

258

Friday, 15.11.2013, 12:02


Kadının biri, cömert olduğu söylenen yaşlı bir bilgeye gidip:
- Bu şehirde benden fakir insan yok!. demiş. Bana biraz yardım eder misiniz?
Bilge adam, kadının kucağındaki bebeğin bir ipeği andıran yanaklarını okşayıp öptükten sonra:

- Demek fakirsin!. demiş. Hem de çok fakir. Ama karşılıksız yardım yapmak, âdetim değil!. Eğer yardım istiyorsan, çocuğunun parmağını satman gerekir..

Kadın, önce deli olduğunu sanmış bilgenin. Daha sonra da, kötü bir şaka yaptığını... Ama adam ciddî görünüyormuş.

Kadına bir kese altın uzatıp:
- Ayak parmağına da razıyım!. demiş. Zaten cerrah olduğumdan, ona acı çektirmem
Kadın, bütün kanını donduran bu teklif üzerine kaçmayı düşünürken, adam:
- Sadece tırnağını söksem de olur! diye devam etmiş. Biliyorsun zamanla yenisi çıkar.

Kadın, bu ruh hastasına daha fazla dayanamamış. Ve kapıyı çarpıp uzaklaşırken, adam onun arkasından:
- Nasıl bir fakir olduğunu anlayamadım!. diye bağırmış. Kucağındaki hazinenin tırnak kadar bir parçasını, bir kese altına değişmiyorsun!


---------Bazen o kadar başka şeylere yoğunlaşır ,kafamızdan sürekli olarak o düşünceleri geçiririz ki,
elimizde var olan zenginliklerin farkında bile olmayız.Sağlık gibi.Evlat gibi.Ana baba,kardeş gibi.----------

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

259

Saturday, 23.11.2013, 14:12

Güneş ve Rüzgar, hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar. Ve rüzgar.

- "Sana benim daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım "der.

- "Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun hani şu üstünde palto olan. Bahse girerim o paltoyu üstünden senden çok daha çabuk söküp alabilirim."

Bu denemeye razı olan güneş bir bulutun arkasına gizlenir ve rüzgar bir fırtına gücüyle esmeye başlar. Ancak rüzgar şiddetini ne kadar artırırsa yaşlı adam da paltosuna o kadar sarınır. Sonunda rüzgar pes edip durulur ve güneş bulutun arkasından çıkarak yaşlı adama sıcacık gülümser. Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi ve terleme izleri belirir. Ve paltosunu gönül hoşnutluğuyla çıkarır.

İddiayı kazanan güneş rüzgara;

"Dostluk ve Naziklik her zaman haşinlik ve zorbalıktan daha güçlüdür..." der.

Her Zaman Nezaket ve İyilik, kabalık ve zorbalıktan daha güçlüdür

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

260

Sunday, 24.11.2013, 20:34

"Analık nedir Annem?" derdim de anacığıma; "Ben ol da bil" derdi Mevlânaca..

Ben ol da bil!

"Sen" oldum annem bak!..

"Sen" oldum ve bildim neymiş bu işin yürekçesi..

Hani "Köpekler bile 'ana' olmasın" derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle..

Anlamazdık o zaman biz zamaneler..

"Zor kızım, çok zor analık" derdin ardından derin bir iç çekişle..

Zormuş anam..

Ana olmak "Hiç" ken "Hep" olmakmış meğer..Çoğalmakmış durmadan..

Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak,pervasız bir gözü karalıkmış..

Zormuş Annem..Olduk, gördük, bildik bak..

Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi,kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin..

Hep; "Ben!” derken, Artık; "O", "İllâ O!" demesiymiş..

Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış..

Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş..

Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan,hep dost hep yâr olmasıymış..

Zormuş Anam..

Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık..

Olduk, gördük, bildik bak..