Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Tuesday, 8.06.2010, 21:26

Sedef Cicegi

Büyük bir mahkeme salonundayız, geniş ve uzun
Seksen yaşlarında bir çift var, yüzlerinde hüzün

Halleri içler acısı, perişan, ağlamaklı ve suskun
Birbirlerinin yüzüne bakmıyorlar, hepten küskün

Ninenin ağlamaktan gözleri çukurlaşmış
Dedeyi hiç sorma, yaşlılıktan tutuklaşmış

Hayattan bıkkınlık var yüz ifadelerinde
Hiç siyah kıl kalmamış sakalın tellerinde

Düşünceli bakışlarla hep duvarları süzüyorlar
Bu yaşta mahkemeye düşmelerine üzülüyorlar



Hakim karşısındaydılar sonunda, bastona dayanık
İkisi de uykusuzdu aslında, görünseler de uyanık

Hakim tok sesiyle sordu teyzenin yüzüne bakarak
Nerden çıktı nineciğim şimdi bu yaşta boşanmak

Başörtüsünü yukarıya kaldırıp ağzını örttü önce
Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı sessizce

Bu herif yetti gayrı dedi, bezdirdi beni hayattan
Mecbur kaldım ayrılmaya bu kocamış bayattan

Sessizlik oldu bir anda, sustu daktilo bile
Gazete muhabirleri bastı deklanşöre habire

Nasıl bir manşet atacaklardı gazetelerde acaba yarın
Beraber geçirdikleri 50 seneden sonra bu iki eski yarin

Kadın ağlamaklı devam etti, çok diyeceğim
Benim bir sedef çiçeğim vardı çok sevdiğim

Elli yıl önceydi hakim bey, o zamanlar küçüktüm
Onu bana verdiği çiçeklerin bir dalından büyüttüm

Çocuğumuz olmadı hayatta, o çiçeği yavru bildim
Çiçek solmaya başladı, ben de beraber eridim bittim

Bir adak adadım, iyi gelirmiş çiçeğe diye
Her gece bir tas su verecektim ona biteviye

Elli yıl geçti aradan, bir gece kalkıp sulamadı
Bir iyilik yapıp bana deliksiz uyku sunamadı

Geçen gece takatim kesilmiş, uyuyakalmışım
Verdiğim ömrüme yanarım, ne de aptalmışım

Onsuz daha iyiyim, mahvolan hayallerimi listeledim
Benim görevlerimden birini bir kere yapsın istedim

Zor tamamlandı sözler, gözyaşları süzüldü
Taş kalpli dinsizler bile dayanamadı üzüldü

Başörtüsüyle örttü yüzünü, gözyaşını gizledi
Kısa süren puslu sessizliği, hıçkırıklar izledi

...


Döndü hakim iki büklüm oturan yaşlı adama
Tek cümle söyledi: Bir diyeceğin var mı baba

Bastonuna dayanarak ayağa kalktı ihtiyar
Herkes suçlu dese de, aslında içi bahtiyar

Yüzünde suçlanmış olmanın verdiği utangaç bir ifade
Hakime dönerek anlatmaya başladı her şeyi tane tane

Bahçıvan olarak askerlik yaptım reisicumhur köşkünde
Bahçeyi güzel tutmayı düşündüm gecemde gündüzümde

Ayşe’mi de orada tanıdım, sedef çiçeklerini de
En güzel çiçeklerden buket yaptım her seferinde

Evlendik hemen sonra, askerlik bitimine
Boyun ağrısı oldu, götürdüm onu hekime

Uzun süre uyanmadan yatmasın, kötüleşir
Aksi halde boynundaki kireç çok sertleşir

Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin
Kıyıp zorlayamadım cancağızımı, ne bilsin

Baktım durum kötüye gidiyor, sözler kifayetsiz
O vakitlerde çiçek kurumaya başladı kaldı fersiz

Dedim, çiçeğimizi her gece sularsan kurumaz
Bir dilek tutarsan, Allah indinde reddolunmaz

Her gece bitanemi uyandırdım, çiçek sulayışını izledim
O çiçeğin yerine koydum kendimi, sanki ben filizledim

Yattıktan sonra her gece aksatmadan uyandım, istisnasız
Yavrusu yerine koyduğu saksının suyunu boşalttım sessiz

Sedef çiçeği gece sulanmayı hiç sevmez hakim bey
Sevdiğim için her gece iki kere uyanmak hiçbir şey

Dün gece de yaşlılık işte, uyanamadım
Canım hayat arkadaşımı kaldıramadım

Çiçek susuz kalabilirdi ama kadınımın boynu azardı
Suçlandım, ses çıkaramadım, her sözü sanki bir azardı

Salonda çıt yok, herkes inceden gözyaşı döküyor
Yaşlı nineyi hiç sormayın, her söz kalbini söküyor

Mescere der ki; her hikayede vardır bir ibret
Sevgide cömert ol, kalbin kırılınca da sabret

:(

((yesil-cimen))

Profesyonel

  • "((yesil-cimen))" bir kadın

Mesajlar: 2,032

Kayıt tarihi: Mar 15th 2007

Konum: Bayern

  • Özel mesaj gönder

2

Tuesday, 8.06.2010, 21:36

Sevgide cömert ol, kalbin kırılınca da sabret

cok güzel bir yaziydi cok beyendim tesekkürler paylasim icin
..

3

Tuesday, 8.06.2010, 21:47

tskler yesil cimen gercek dogru bir söz begendigine sevindim

DJ*LAZ*GÜLÜ

Profesyonel

  • "DJ*LAZ*GÜLÜ" bir kadın

Mesajlar: 2,578

Kayıt tarihi: Apr 30th 2008

Konum: Almanya-nrw

  • Özel mesaj gönder

4

Friday, 11.06.2010, 22:08

Allah razi olsun kelebek kardes cok begendim emegine saglik.. :thumbup:

5

Saturday, 12.06.2010, 08:36

BEGENDIGINE SEVINDIM KARDESIM ALLAH SIZLERDENDE RAZI OLSUN

Mesajlar: 4,086

Kayıt tarihi: Apr 13th 2010

Konum: "TÜRKİYE"

  • Özel mesaj gönder

6

Saturday, 14.08.2010, 23:04

Sedef Çiçeği...


Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, Ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını ve Hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, gözü yaşlı kadına verdi, hakim. "Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun.?"
Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.

"Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda. Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından. Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti. Herkes onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu. Ve devam etti.

"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez. 50 yıl önceydi. O çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla sulayacağım onu diye. İyi gelirmiş dedilerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi. Ta ki geçen geceye kadar. O gece takatim kesilmiş. Uyuyakalmışım. Ben böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu her şeyimi verdim. Ondan hiç bir şey göremedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Hakim, yaşlı adama dönerek;

"Diyeceğin bir şey var mı baba" dedi. Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi.

"Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım, o bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. O çiçeklerle doludur bahçesi. Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi. İlk evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun. Lafım geçmedi. O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu. Ben ona gece sularsan geçer dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim. O sevdiğim kadının yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece o çiçek ben oldum. Sanki. Ona bu yüzden tapabilirdim." dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle.
"Her gece O yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey. Geçen gece de. Yaşlılık. Ben de uyanamadım. Uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım. Sesimi çıkartamadım."

O an Mahkeme salonunda her şey sustu.

Ertesi sabah gazeteler "Sedef susuz kaldı" diye yine yalnızca neticeyi haber yaptılar.

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "ZeN" (14.09.2010, 20:02)


7

Wednesday, 7.09.2011, 14:46

Sedef Çiçegi

Mahkeme salonunda, seksen yaslarindaki yasli çiftin durumu içler acisiydi.Adam inatçi bakislarla, suskun ninenin aglamaktan iyice çukurlasmis gözlerini ve bikkin bakislarini süzüyordu.

Hakim tok sesiyle, yasli kadina:

"Anlat teyze, neden bosanmak istiyorsun?"

Yasli kadin, derin bir nefes çektikten sonra bas örtüsüyle agzini aralayip, kisilmis sesiyle konusmaya basladi.

"Bu herif yetti gayri, 50 yildir bezdirdi hayattan..."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda... Sessizlik, bu tür haberleri her gün manset yapan gazetecilerden birinin flasiyla bozuldu.
Kim bilir nasil bir manset atacaklardi, yasanmis 50 yilin ardindan? Çok sayida gazeteci izliyordu davayi... Kadin neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu.

Yasli kadinin gözleri doldu ve devam etti:

"Bizim bir sedef çiçegi vardi çok sevdigim... O bilmez... 50 yil önceydi.. O çiçegi bana verdigi çiçekler arasindan kopardigim bir yapragi tohumlamistim, öyle büyüttüm.
Yavrumuz olmadi onlari yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya basladi.O zaman adak adadim. Her gece günes açmadan önce, bir tas suyla sulayacagim onu diye...
Iyi gelirmis derlerdi. 50 yil oldu, bu herif bir gece kalkip bir kerede bu çiçegi ben sulayayim demedi. Taa ki geçen geceye kadar...
O gece takatim kesilmis uyuyakalmisim...
Ben, böyle bir adamla 50 yil geçirdim. Hayatimi, umudumu, herseyimi verdim. Ondan hiçbirsey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildigim görevlerden birisini yapmasini bekledim.
Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Hakim yasli adama dönerek;

"Diyecegin birsey var mi, baba?" dedi.

Yasli adam bastonla zor yürüdügü kürsüye, o ana kadar suçlanmis olmanin utangaçligini hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi.

Tane tane konustu:

"Askerligimi Reisicumhur köskünde bahçivan olarak yaptim. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim.
Fadime'mi de orada tanidim. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. Ilk evlendigimiz günlerin birinde, boyun agrisi nedeniyle, onu hekime götürdüm.
Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertlesir, kötülesir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansin, gezinsin dedi.
Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafim geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yuz tuttu.
Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim... Her gece onu uyandirdim ve onu seyrettim. O sevdigim kadini, yavrusu bildigi çiçekleri sularken seyrettim.
Her gece, o çiçek ben oldum sanki..." dedi adam. O yastaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle... "Her gece, o yattiktan sonra uyandim. Saksidaki suyu bosalttim. Sedef, gece sulanmayi sevmez, hakim bey...
Geçen gece de... Yaslilik... Ben de uyanamadim. Uyandiramadim... Çiçek susuz kalirdi ama kadinimin boynu yine azabilirdi. Suçlandim...Sesimi çikartamadim..."

O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes agliyordu...

"Sevgide cömert ama sevdiklerimizi kirmada oldukca cimri olalim"

  • "€fsunn" bir kadın

Mesajlar: 13,374

Kayıt tarihi: Mar 30th 2007

  • Özel mesaj gönder

8

Wednesday, 23.11.2011, 23:30

COK ANLAMLI BİR PAYLAŞIM HERKESEEE COK TSKLER...

Benzer konular