ARÜSEK: (Fars.) Ka. 1. Gelin, kü çük gelin. 2. Bebek gibi güzel kız. 3. İşlemecilikte kullanılan yeşil parlak sedef. 4. Ateş böce i. 5. Küçük bir mancınık çeşidi.
ARZIK: (Tür.) Er. - Dindar, sofu.
ARZU: (Ar.) Ka. 1. İstek, bahşiş. 2. Emel, heves, meyl. 3. Özlemek, müş tak olmak. "Arzum" olarak da kulla nılır. Meşhur halk hikayelerinde Kamber'in sevgilisi.
ARZUMAN: (Ar.) Ka. - (bkz. Arzu).
AS: (Ar.) Er. 1. Mersin a acı. 2. (Fars.) De irmen.
ASAF: (Ar.) Er. 1. Vezir. 2. Erdem, ileri görüşlülük, yönetimde başarı. Hz. Süleyman'ın ünlü veziri. Süley man (a.s.)'ın en çok güvendi i kişiydi. Neml suresinde anlatılanlar Asaf üze rine yorumlandı. Daha sonra padişa hın vezirlerine Asaf unvanı verildi.
ASAL: (Tür.) Er. - Başlıca, esaslı, te mel.
ASALET: (Ar.) Er. - Soy temizli i, soyluluk.
ASENA: (Tür.) Er. - Kurt.
ASFA: (Ar.) Er. - Çok saf, en temiz, halis.
ASGAR: (Ar.) - En küçük, daha kü çük. - Erkek ve kadın adı olarak kul lanılır.
ASHAB: (Ar.) Er. 1. Sahib'in ço u lu. 2. Hz. Muhammcd (s.a.s)'i görüp ona tabi olan kişiler. İnsanlık alemi nin en seçkin simaları ve örnek nesli dirler. Haklarında varid olan naslarla korunmuşlar, Allah'ın yardımını müşahade etmişler ve büyük peygambe rin ö retilerini harfiyyen yaşamışlar dır. Ashab-ı Kiram: Yüce sahabeler.
ASIF: (Ar.) Er. - Pek sert, pek şiddet li, şiddetle esen.
ASIFE: (Ar.) Ka. - Şiddetle esen rüz gar. Kur'an'da Yunus 22, İbrahim 18 ve En'am suresi 81. ayetlerde geçer.
ASİL: (Ar.) Er. 1. Sa lam. 2. İyice kökleşmiş, yüksek duygularla hareket eden. 3. Kendi kendine hareket eden. 4. Soyu, sopu belli. Necip.
ASIM: (Ar.) Er. 1. Yasak, yanına yaklaşılamayan. 2. Günahtan, haram dan çekinen. 3. İffetli, afif, ismetli, perhizkar. Asım b. Umeyr: (749). İs lam komutanlarından. Maveraünnehir fethine katıldı ve yi itli iyle ün saldı.
ASIMA: (Ar.) Ka. - (bkz. Asım).
ASİME: (Fars.) Er. - Akılsız, beyin siz, şaşkın, sersem. - İsim olarak kul lanılmaz.
ASİYE: (Ar.) Ka. 1. Sütun, direk, ko lon. 2. Mersingiller, mersin a acı tü ründen a açlar. 3. İsyan eden, itaatsiz, başkaldıran, serkeş, bagi. 4. Allah'ın emirlerini yerine getirmeyen, günahkar. 5. Haydut, şaki. -Bu isim Rasulullah tarafından yasaklanmıştır. İçer di i anlam İslami anlayışa terstir.
ÂSİYE: (Ar.) Ka. - 1. Kederli üzün tülü. Musa (a.s.)'ı daha bebekken Nil'den kurtarıp sarayda büyüten ve sonra onun peygamberli ine iman eden kadın. Kur'an'da Fir'avun'un ka rısı oldu u belirtilmiştir. Fakat ismi zikredilmemiştir. - (bkz. Kasas: 9; Tahrim: 11). Firavun'a karşı gelerek müslüman olmuştur. Tahrim suresin de mü'mine bir kadının en son nokta da yapması gerekenlere örnek olarak gösterilen hanım.
ASKER: (Ar.) Er. 1. Ordu, ordu ör gülüyle ilgili. Vazife yapan. 2. Ülke savunmasında istihdam edilmek üzere e itilip donatılan kimse. 3. Rütbesiz asker, er.
ASKERÎ: (Ar.) Er. - Orduya mensup. Orduyla alakalı. Askeri (Ebu Ahmed el-Hasan b. Abdullah el): Zamanının ünlü alimlerdendir (903-993). Ebu Davud esSicistani'nin talebesiydi.
ASLI: (Ar.) Ka. 1. Asıl, tek, dip, kü tük, temel, esas, kaide, kural, hakikat. 2. Soy, sop, nesep. 3. Bir şeyin belli başlı kısmı, başlangıç, baş yer, sıhhat. 4. Hakiki, esaslı, halis, safi. 5. Esasen, zaten, başlıca, en ziyade, hakikaten.
ASLIHAN: (a.t.i.) Ka. - Aslı ve Han kelimelerinden türetilmiş birleşik bir isimdir. Kerem ile Aslı hikayesinin kadın kahramanıdır. Güzelli inin ya nında saçlarının uzunlu u ve gürlü ünden bahsedilir.
ASRİ: (Ar.) Er. - Zamana uygun, ça daş.
ASUDE: (Fars.) Ka. 1. Rahatlamış, sükuna ermiş, keder ve sıkıntıdan uzak, müsterih. 2. Sakin, sessiz.
ASUMAN: (Fars.). - Gök, sema, fe lek. Asuman ile Zeycan hikayesinin erkek kahramanı. Do u Anadolu'da yaygın olarak anlatılır. Erkek ve ka dın adı olarak kullanılır.
ASUTAY: (Tür.) Er. - Hırçın tay.
ASYA: (Tür.) Ka. - Dünyadaki kıtala rın en büyü ü.
AŞIK: (Tür.) Er. 1. Bir başkasını aşk la seven. 2. Dalgın, unutkan. 3. Ta savvufta Allah'a muhabbet duyan kişi. Aşık Çelebi (1520-1572) Osmanlı şa ir ve yazarlardan.
AŞİR: (Ar.) Er. 1. Ondabir, onuncu. 2. Samimi dost ve arkadaş. 3. Koca. 4. Aşar toplayan. 5. Kur'an-ı Kerim'den 10 ayetlik bir bölümü okuma. Aşir Efendi (Mustafa). Osmanlı Şey hülislamı (1728-1804).'Bursa, Mekke ve İstanbul kadılıklarında bulundu. 1758-1800'de Şeyhülislamlık görevi ni ifa etli.
AŞKIN: (Tür.) 1. Geçkin, aşmış olan. 2. Ölçüyü kaçıran, coşkun. 3. Fazla. 4. Sonra. 5. Benzerlerinden da ha üstün. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
AŞKINAY: (Tür.) Ka. - (bkz. Aşkın).
AŞKINER: (Tür.) Er. - (bkz. Aşkın).
ATA: (Tür.) Er. 1. Baba. 2. Soyun geçmişte yaşamış ferdi. 3. Vermiş, veriş. Ba ışlama, ihsan. 4. Yesevi ta rikatında mürşid. Ata b. Ebi Rabah: Fıkıh alimi (Mekke 733). Ebu Meysere b. Ebu Hüseyin el-Fikri'nin azatlı kölesiydi. Birçok hadis rivayet etmiştir.
ATABEK: (Tür.) Er. 1. Selçuklu devletinde şehzadelerin terbiyesiyle vazifeli şahıs. 2. Lala. Devlet idare sinde yetki taşıyan naip.
ATABEY: (Tür.) Er. - Devlet yönetiminde bir san. Lala.
ATACAN: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATAÇ: (Tür.) Er. - Atalardan gelen, atalarla ilgili olan.
ATAERGİN: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATAHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATAKAN: (Tür.) Er. -1. Düşünmek sizin her işe sokulan adam. 2. İleri atı lan.
ATALAY: (Tür.) Er. - (bkz. "Ata"). Ünlü, namlı, şöhretli. Atalay Mah mut, Türk güreşçi. Balkan, Avrupa, Dünya ve Meksika Olimpiyatları şampiyonu oldu (196 .
ATAMAN: (Tür.) Er. - (bkz. "Ata"). 1. Ata kişi, başkan, önder. 2. Don ka zaklarının önderlerine verilen ad.
ATANER: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATASAGUN: (Tür.) - Eski Türkler de hekimlere verilen isim.
ATASAN: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATASEVEN: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATASOY: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATATUĞ: (Tür.) Er. - (bkz. Ata).
ATAULLAH: (Ar.) Er. - Birleşik isim. - Allah'ın ba ışladı ı, hediye et ti i, ihsanı, lütfü. Ataullah Efendi. (Arapzade). Osmanlı Şeyhülislamı (1719-1785) Şam, Mekke, İstanbul kadılıklarında bulundu.
ATAY: (Tür.) Er. - Bilinen, tanınmış.
ATIF: (Ar.) Er. 1. Çevirme, meylet tirme, imale. 2. Yükletme, birinin işi veya sözü oldu unu iddia etme, hami, isnad. 3. Yüzünü çeviren, meyleden, mail, müteveccih. 4.Merhamet sahibi, şefkatli, acıyan. 5. Be enen. Atıf Efendi (Mehmet Kuyucaklı. (-İst. 1847). Osmanlı matematik bilgini. Şam ve İstanbul kadılıklarında bulun du.
ATIFA: (Ar.) Ka. - (bkz. Atıf).
ATIFET: (Ar.) Ka. 1. Birine iyi niyet ve sevgi ile yönelme, teveccüh, meyi. 2. Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, ihsan.
ATİK: (Ar.) Er. 1. Sırtın üst kısmı. 2. Berrak, saf, karışmamış, kıymetli. 3. Eski, kadim, kühen, dirin. 4. Azatlı, hür. 5. Güzel genç kız. 6. Çok hare ketli, çevik, hızlı hareket eden. 7. Asil. 8. Hz. Ebubekir'in lakabı. Pey gamber (s.a.s)'in "Sen ateşten kurtul muş kimsesin" müjdesine kavuşmuş olmasından ötürü bu lakapla anıldı ı söylenir.
ATİKE: (Ar.) Ka. - (bkz. Atik). Atike: Kureyş kabilesinden Zeyd b. Amr'ın kızıdır. Hicretten önce İslamiyeti kabul etmiştir. Medine'ye hicret edenler arasındadır. Hz. Ebubekir'in o lu ile evlenmiştir. Abdullah, Taif te şehid olunca Hz. Ömer'le O şehid edi lince Zübeyr b. el-Avvam ile, o da şe hid edilince Hz. Hüseyin ile evlendi. Ve Hz. Hüseyin de şehid olunca şehid zevcesi olarak anıldı.
ATIL: (Tür.) Er. - Girişken ol, ilerle mek için çaba göster.
ATILAY: (Tür.) Er. 1. Ünlü, namlı, şöhretli. 2. Atilla'dan sonra tahta geçen ünlü hükümdar.
ATILGAN: (Tür.) Er. 1. Karşısına çıkabilecek engellerden ve tehlikeler den korkmadan her zaman ileriye atı lan. 2. Karşı çıkan, çekinmesi olma yan, cüretkar. 3. Hevesli.
ATİLLA: (Tür.) Er. 1. Büyük, ünlü. 2. Babacık. 3. Savaşçı, fatih. 4. Hun Türklerinin büyük imparatoru (400-453).
ATİYE: (Ar.) Ka. 1. Ba ış, bahşiş, ihsan. Hediye. 2. Gelecek, istikbal.
ATKIN: (Tür.) Er. - Atılmış. Kumaş dokumada kullanılan tabir.
ATLAN: (Tür.) Er. - Ata bin.
ATLAS: (Tür.) Er. 1. Üstü ipek, altı pamuk kumaş, diba. 2. Düz, havasız, tüysüz. 3. Büyük harita. 4. Atlas ok yanusu. 5. Kuzey Afrika'da Fas, Ce zayir'i geçerek Tunus Körfezi'ne ka dar uzanan sırada lara verilen ad.
ATLIHAN: (Tür.) Er. - Ata binmiş süvari. - Birleşik isim. Atlıhan: Alın ca Hanın o lu. Tatar'ın kutsal göbek soyundan sekizinci kuşak.
ATSAN: (Ar.) Ka. - Susuz, susamış, teşne.
ATTAB: (Ar.). - Yumuşak huylu. Sertlik yanlısı olmayan. Uyumlu. Attab b. Esid. Sahabeden. Mekke valili i yapmıştır. Rasulullah tarafından atanmıştır.
ATTAR: (Ar.) Er. 1. Güzel kokulu bitki özleri, ya lan vb. satan, güzel koku ticareti yapan kimse. 2. İlaç maddeleri vb. şeyler satan adam. 3. Mahalle aralarında bazı baharatlar ile i ne, iplik vb. satan dükkan sahibi. Attar: Meşhur İranlı şair.
ATUF: (Ar.) Er. - Birine sevgisi olan, sevgi duyan. Allah'a karşı sevgi du yan.
ATUFET: (Ar.) Ka. - Şefkat, merha met.
ATYEB: (Ar.) Ka. - Çok güzel, pek güzel.
AVCI: (Tür.) Er. l. Avlanan, av spo ru yapan kişi. 2. Bir şeyi elde etmeye u raşan. 3. Osmanlı sarayında şikariler diye adlandınlan askeri grup.
AVFİ: (Ar.) Er. Arap düşünür (Bas ra- ? ) İhvanu's-Safa denilen İslam felsefe akımının kurucularından biri.
AVNİ: (Ar.) Er. 1. Yardımla ilgili, yardıma ait. 2. Fatih Sultan Mehmed'in şiirde kullandı ı mahlas.
AVNİYE: (Ar.) Ka. 1. Yeniçeriler ta rafından ve daha sonra Sultan Mecid ve Sultan Aziz zamanlarında giyilen bir çeşit ya murluk. 2. Yardım etmiş. Yardımla ilgili.
AVNULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın yar dımı. - Birleşik isim.
AVŞAR: (Tür.) Ka. - O uzların önemli bir kolu. Büyük Selçuklu Devleti'nin kurulması ve yakındo unun Türkleşmesinde büyük rol oyna mışlardır.
AVVAD: (Ar.) Er. - Ud çalan, udçu. Avvad (Tevfik Yusuf): Lübnanlı yazar, gazeteci. Diplomat.
AY: (Tür.) Er. 1. Yılın on iki bölü münden biri. 2. Dört hafta, 29-30, 31 günden oluşan zaman dilimi. 3. Kut sal kitapta adı geçen kent. Kudüs'ün kuzeyi. 4. Dünyanın uydusu. Ay: Mı sır kralı. Amarnada memurdu. Genç kral Tutank Hamon'un danışmanı oldu. Daha sonra o ölünce dul karısıyla evlenip tahta çıktı (İ.Ö. 1320).
AYABA: (Tür.) Er. - Muhammed Tapar'ın o lu. Büyük Selçuklu Sultanı Sancar'ı O uzların elinden tutsaklık tan kurtarıp tahtına oturttu. Selçuklu ları istila etmek isteyen Harizm Şah lan uzun süre engelledi.
AYALP: (Tür.) Er. - Ay kadar parlak ve güzel, yi it.
AYANA: (Tür.) Er.-Saygı.
AYANFER: (Ar.) Ka. - Gözün ışı ı, nuru.
AYANOĞLU: (Ar.) Er. - Ayan: Açık, belirli. Ayan'ın o lu.
AYAS: (Ar.) 1. Dolunay, mehtap. 2. İskenderun Körfczi'nin batı kıyısında Ceyhan nehrinin a zının vücuda ge tirdi i Yumurtalık limanı veya Ayaş koyunun kuzeydo u kenarında, Ada na ilinin Yumurtalık ilçesinin idare merkezidir. Ayaş Paşa: Osmanlı sad razamlarından birinin adı.- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
AYASUN: (Tür.) Ka. - (bkz. Aysun).
AYAYDIN: (Tür.) Er. - Ay ışı ı, ay dınlı ı.
AYAZ: (Tür.) Er. - So uk ve Durgun hava. Dondurucu so uk. Ayaz: Selçuklu emin (Öl. 1105).
AYBAR: (Tür.) Er. 1. Gösterişli, hey betli, görkemli. 2. Korku veren.
AYBEG: (Tür.) Er. -Ay gibi temiz ve aydın yönetici, ileri gelen, bey. Abeg Kutbeddin (Öl. 1210): Delhi Memlükler Devleti'nin kurucusu. İslam'ın Ortaasya'da yayılmasında bü yük başarılar gösteren, Gazne sultanı Muiziddin'le birlikte savaşıp onun ölümüyle Delhi sultanlı ına gelen ün lü komutan.
AYBEK: (Fars.) - Put, sanem. - İsim olarak kullanılmaz.
AYBEN: (Tür.) Ka. - Ay benizli.
AYBER: (Tür.) - Ay meyvası. - Er kek ve kadın adı olarak kullanılır.
AYBERK: (Tür.) Er. 1. Sa lam ay, sa lam kişilik. 2. Şimşek, ay'ın şim şek gibi parlaklı ı. 3. Yaprak, ay yap ra ı.