Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

DJ_DiL@N

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "DJ_DiL@N"

Mesajlar: 1,351

Kayıt tarihi: Aug 22nd 2008

  • Özel mesaj gönder

1

Saturday, 23.08.2008, 22:25

ANSİKLOPEDİK İSİM SÖZLÜĞÜ Islam Isim Sözlügü- C




CABBAR: (Ar.) Er. - (bkz. Cebbar).

CABGU: (Ar.) Er. 1. Efendi, 2. Bey. 3. İleri gelen, saygın kimse.

CABİR: (Ar.) Er. - 1. Cebreden, zorlayan. 2. Galip gelen. 3. Aziz ve kuvvetli olan. Allah'ın hükümlerini uygulamada güç kullanan. 4. Kırıkçı, kırık sancı. Cabir b. Abdullah b. el-Ensari: Sahabedendir (603-697). Birinci Akabe Bey'atından sonra müslüman oldu. Rasulullah'ın bulun savaşlarına katıldı. Sahabenin bilginlerindendi. Kendisinden çok sayıda hadis rivayet edilmiştir.

CABİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cabir).

CABİYE: (Ar.) Ka. 1. Hazine (bkz. Semahat). 2. Şam'ın güneybatısında, Çavlan'da bir yer. 3. Havuz.

CAFER: (Ar.) Er. - Küçük akarsı. Çay. Cafer b. Muhammed: Lakabı es-Sadık olup 12 imamın 6.'ncısıdır. Muhammed b. el-Bakır'ın yerine imamete geçmiştir. Cafer-i Tayyar: Hz. Alinin kardeşi olup, Mute savaşında bayrak tutarken iki elini de kaybederek şehid olmuştur. Bugün Mute civarında kabri bulunmaktadır.

CAHİD: (Ar.) - Er. - Cehdeden, elinden geldi i kadar çalışan. Bu kelime Kur'an-ı Kerim'de "cihad et". "Allah yolunda savaşa çık" anlamında kullanılmıştır. - Dil kuralında "d/t" olarak kullanılmaktadır.

CAHİDE: Ka. - (bkz. Cahid).

CAHİZ: (Ar.) Er. 1. Gözü pek, yürekli, cesur kimse. 2. Patlak gözlü. Daha çok lakap olarak kullanılmıştır. - Cahiz b. Ebu Osman, Basra Mutezile kelamcılarının ileri gelenlerinden. Bir köle oldu u halde ilimde ilerlemiş ve devrinin ünlü simalarından olmuştur.

CAİZ: (Ar.) Er. 1. Geçer. 2. Caiz, İslam'ın mumaleta taalluk eden 5 ahkamından biridir. 3. İşlenmesi, yapılması "müsaade alınabilir" anlamında olup, şeran yasaklanmayan her fiili içerir.

CAİZE: (Ar.) Ka. 1. Arma an, hediye. 2. Yol yiyece i, azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş.

CALİB: (Ar.) Er. - Çekici, celbedici, cazib.

CALİBE: (Ar.) Ka. - Kendine çeken, celbeden, çekici.

CALP: (Ar.) Er. - Güçlü, kuvvetli, gayretli.

CALUT: (Ar.) Er. - Calut, Ad ve Semud kavimlerinin soyundandır. Hz. İsmail'den evvel bir müddet Beni İsrail'e hükümdar oldu. Onlara zulmetti. Filistin'de yaşayan Berberilerin krallarına Calut adı veriliyordu. Filistinlilere yaptı ı zulümden dolayı Hz. Davud tarafından öldürülmüştür. Kur'an-ı Kerim'da üç yerde ismi geçmektedir (el-Bakara, 249-250-251). İsim olarak tercih edilmez.

CAMİ: (Ar.) Er. 1. Derleyen, toplayan. 2. İçine alan. 3. Cuma namazı kılınan mescid. 4. En az sekiz bablık hadis kitabı. - Molla Cami: İranın XV. asırda yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir, alim ve şairi. Asıl adı Mevlana Nureddin Abdurrahman b. Nizameddin'dir. Birçok manzum ve mensur eserleri vardır.

CAN: (Fars.) Er. 1. Can, ruh. Hayat. 2. Güç, kuvvet, hayatiyet, dirilik. 3. Gönül, yakın dost, çok sevilen arkadaş. 4. Mevlevi ve Bektaşi tarikatlarında dervişlerin birbirlerine hitabı. 5. Kişi, fert. 6. Sevgili.

CANAL: (Tür.). 1. Gönül al. Kendini sevdir, sevilen biri ol. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANALP: (Tür.) Er. - Özünde yi itlik, güçlülük olan kimse. Cana yakın yi it.

CANAN: (Fars.) Ka. - Sevgili, gönül verilmiş, sevilen kadın.

CANAY: (Tür.). - Ay gibi temiz, saf, parlak kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANAYDIN: (Tür.) Er. - Özü temiz, aydınlık ruhlu kimse.

CANBEK: (Tür.) Er. 1. Özü pek. 2. Güçlü kişilikli kimse. Canbek Giray (1568-1636): Kırım hanı. Devlet Giray'ın torunu. Şakay Mübarek Giray'ın o lu. Selamet Giray'ın son zamanlarında kalgay (veliaht) oldu. Arkasından han oldu. IV. Murat tarafından Rodos'a sürüldü.

CANBERK: (Tür.) Er. - Güçlü, sa lam kimse.

CANBEY: (Tür.) Er. - Canım gibi sevgili.

CANBULAT: (Tür.) Er. - Canbulat en-Naşirî. Mısır Memlûk sultanı. Yaşbekin kölesiydi. Yaşbek, Canbulat'ı Sultan Kayıtbay'a sattı. Kayıtbay kendisine önemli görevler verdi. Halep ve Şam valili ine kadar yükseldi. 1500 yılında sultanlı ı ele geçirdi.

CİLASUN: (Tür.) Er. - Babayi it, boylu, boslu, delikanlı, gürbüz.

CİLVE: (Ar.) Ka. 1. Hoşa gitmek için yapılan davranış. 2. İşve, naz. 3. Yeni gelin duva ının kaldırılması merasiminin ve bu münasebetle güveyin geline verdi i hediyenin (Türk yüz görümlü ü) adıdır.

CİNAN: (Ar.). - Cennetler, yedi gö ün üstünde ve Arş ile Kürsi'nin altındaki sekiz cennet. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

CİNUÇEN: (Tür.) Er. - Üstün, galip, zafer kazanmış.

CİRYAL: (Ar.) Ka. 1. Bir nevi kırmızı boya. 2. Altının kırmızılı ı. 3. Temiz renk. 4. Saf.

CİVAN: (Fars.) Er. - Genç, delikanlı, yakışıklı. - (bkz. Cevan, cuvan).

CİVANBAHT: (Fars.) Er. - Mutlu, şanslı (kimse).

CİVANMERT: (Fars.) Er. - Cömert, eli açık genç, delikanlı.

COŞAN: (Tür.) Er. - Coşku duyan, heyecanlı (kimse).

COŞAR: - (bkz. Coşan).

COŞKUN: (Tür.) Er. 1. Coşmuş, galeyana gelmiş. 2. Duyarlı, aşın hareketli.

COŞKUNER: (Tür.) Er. - Coşan kimse.

COŞKUNSU: (Tür.) Er. - Sel, gürültüyle akan su.

CÖMERT: (Tür.) Er. 1. Elinde olanı harcayan, eli açık. 2. Başkalarına yardımdan kaçınmayan.

CUDİ: (Ar.) Er. l. Cömert, eli açık. 2. İyilik severlikle ilgili.- Dicle nehri kıyısında bir da . Nuh'un gemisinin tufandan sonra bu da ın üzerinde durdu u söylenir.

CUDİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cudi).

CUMA: (Ar.) Er. 1. Haftanın beşinci günü. 2. Müslümanların ibadet ve Bayram günü. 3. Cuma günü kılınan ö le namazı. 4. Toplanma. Sure-i Cuma Kur'an'ın 62. suresi.

CUMALİ: (Tür.) Er. - Cuma günü do an.

CUMHUR: (Ar.) Er. 1. Halk, ahali. 2. Kalabalık, başıboş kalabalık. 3. Takım, heyet. - Tekke musikisinde koro tarafından okunan ilahi.

CÜBEYR: (Ar.) Er. - Küçük kahraman, küçük yi it. Sahabe isimlerindendir.

CÜHEYNE: (Ar.) Er. - Ünlü bir Arap kabilesidir. Kızıldeniz-Vadi'l-Kura arasında yaşamaktadırlar.

CÜMANE: (Ar.) Ka. - Tek inci anlamında. Hz. Ali (r.a.)'nin kızkardeşi ve Rasulullah'ın amcasının kızı olan hanım sahabi.

CÜNEYD: (Ar.) Er. 1. Küçük asker, askercik. Cüneyd-i Ba dadi: Ünlü mutasavvıf.

DJ_DiL@N

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "DJ_DiL@N"

Mesajlar: 1,351

Kayıt tarihi: Aug 22nd 2008

  • Özel mesaj gönder

2

Saturday, 23.08.2008, 22:26

CANDAN: (Tür.) Ka. 1. Samimi, içten, kalbi. 2. Yakınlık belirten davranış.

CANDANER: (Tür.) Er. - İçten, samimi, dost kimse.

CANDAR: (Tür.) Er. 1. Silah taşıyan, can ve dar isimlerinden müteşekkil birleşik isim. 2. Osmanlı'da, hassa askeri, kılıç askeri, idam hükümlerini infaz eden kimse. 3. Jandarma. Muhafız.

CANDEĞER: (Tür.) Er. - U runda can verilecek kadar güzel, de erli, sevilen.

CANDEMİR: (Tür.)Er. - Özü güçlü, demir gibi sa lam kişilikli.

CANDOĞAN: (Tür.) Er. - Cana do an.

CANEL: (Tür.) Er. - İçten uzatılan el, dostluk eli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANER: (Tür.) Er. - Delikanlı, genç, dinamik. - Can ve er kelimelerinden birleşik isim.

CANFEDA: (Fars.). - Canını veren, özverili kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Canfeda Hatun: III. Murad'ın annesinin en gözde cariyesiydi. Harem kethüdalı ına getirildi ve sarayda büyük nüfuz kazandı.

CANFER: (Fars.) Er. 1. Aydın bilgili. 2. Güçlü saygın.

CANFEZA: (Fars.) Ka. - Can artıran, cana can katan.

CANGİRAY: (Tür.) Er. - (bkz. Giray).

CANGÜL: (Tür.) Ka. 1. Gül gibi canlı. 2. Güzel, temiz kimse.

CANGÜN: (Tür.) Er. - Do du u gün çok sevinilen kimse.

CANGÜR: (Tür.) Er. - Canlı, neşeli kimse.

CANİB: (Ar.) - Ön taraf, cihet. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.

CANİPEK: (Tür.) Ka.  Yumuşak huylu (kimse).

CANKAN: (Tür.) Er. - Soyu temiz, asil kimse.

CANKUT: (Tür.) Er. 1. Kişinin mutlulu u talihi, şansı, u uru. 2. Mutlu talihli kimse.

CANNUR: (Tür.) Ka. - Özü aydınlık, nurlu kimse.

CANOL: (Tür.) Er. - Canım ol, can gibi içten ol.

CANRUBA: (Fars.) Ka. - Gönül alan, sevgili.

CANSAL: (Tür.) Er. - (bkz. Can). -Can ve sal kelimelerinden birleşik isim.

CANSEL: (Tür.) Ka. - Hayat veren su. - Can ve sel kelimelerinden birleşik isim.

CANSEN: (Tür.). - Sen cansın, sevilensin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANSER: (Tür.). - (bkz. Can). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANSES: (Tür.) Ka. - (bkz. Canser).

CANSET: (Tür.) Ka. - Küçük kraliçe, prenses.

CANSEVER: (Tür.) Ka. - (bkz. Cansın).

CANSIN: (Tür.) Ka. Canım gibisin, canımsın.

CANSOY: (Tür.) Er. - Asil, soylu, cana yakın.

CANSU: (Tür.) Ka. 1. Hayat veren su, tazelik. 2. Sevgili, sevimli.

CANSUN: (Tür.) - (bkz. Cansu). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CANTEKİN: (Tür.) Er. - Tek can, eşsiz can.

CANTEZ: (Tür.) Er. - Tez canlı, aceleci.

CANTÜRK: (Tür.) Er. - İyi hasletlere sahip Türk.

CANVER: (Tür.) Er. - Canlı, haşere.

CARULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a yakın. Allah dostu. Carullah Zemahşeri: Müfessir, alim.

CAVİD: (Fars.) Er. - Baki, daimi, ebedi.

CAVİDAN: (Fars.) Ka. - Daimi kalacak olan, sonrasız, ebedi.

CAVİDE: (Fars.) Ka. - (bkz. Cavidan).

CAVİT: (Fars.) Er. - (bkz. Cavid).

CAZİM: (Ar.) Er. 1. Kesin. 2. Kesin kararlı. Cazim Mehmed: Türk şair (1725).

CEBBAR: (Ar.) Er. 1. Cebreden, zorlayıcı. 2. Kuvvet, kudret sahibi Allah, Allahın isimlerinden. 3. Becerikli. 4. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.

CEBE: (Ar.) Er. 1. Zırh. 2. Osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı. Cebeci oca ı, Yeniçeri oca ının kaldırılmasıyla ilga edilmiş, kaldırılmıştır. Cebe Ali Bey: Türk komutan (XV. yy.) İstanbul'un fethine kendi sipahileriyle katıldı. Ele geçirdi i kapı kendi adıyla anıldı. Cibali kapısı.

CEBEL: (Ar.) Er. 1. Da . 2. Tarıma elverişsiz arazi.

CEBERUT: (İbr.) Er. - İbranice "kudret" anlamına gelmektedir. Yeni Eflatuncu filozoflar ile işraki felsefesine tabi olan mutasavvıflara verilen ad.

CEBİR: (Ar.) Er. 1. Zorlamak. 2. Düzeltme, onarma. 3. Kırık veya çıkık bir kemi i yerleştirip sarmak.

CEBİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cebir).

CEBRAİL: (Ar.) Er. 1. Peygamberlere vahiy getiren dört büyük melekten biri. 2. Cibril, İbranice Allahın kulu. 3. Az çok zorla olgunlaştırmak. Cebrail b. Ömer. Batı Karahanlı hükümdar (1099-1102).

CEDİS: (Ar.) Er. - Arabistanın yerli kabilelerinden birinin adı.

CEHDİ: (Ar.) Er. - U raşan, çalışan. Çaba ve gayret gösteren.

CEHİD: (Ar.) Er. - Çalışma, çabalama, u raşma. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.

CEHM: (Ar.) Er. - Cehm b. Safvan: İslam kelamcısı. Mürcie ve Mutezile kelamından kendisine ait inanç kaidelerini belirleyerek özel bir akım geliştirmiştir. Ö rencileri II. yy.'a kadar Cehmiye inancını taşıyarak, Tirmiz'de yaşadılar. Daha sonra Eş'ariye mezhebine girmişlerdir.



DJ_DiL@N

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "DJ_DiL@N"

Mesajlar: 1,351

Kayıt tarihi: Aug 22nd 2008

  • Özel mesaj gönder

3

Saturday, 23.08.2008, 22:27

CEHVEN: (Ar.). - Kurtuba'da yerleşmiş, birçok alim, fakih, vezir yetiştirmiş meşhur bir Arap ailesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CELADET: (Ar.). 1. Gözüpeklik. 2. Yi itlik. 3. Kahramanlık.

CELAL: (Ar.) Er. 1. Büyüklük, ululuk azamet. 2. Hiddet, öfke. 3. Allah'ın "Kahhar, cebbar, mütekebbir" gibi sertlik ve büyüklük ifade eden sıfatları. Kur'an'da Rahman suresi 27, 78. ayetlerde geçmektedir. Zül Celali; Celal sahibi Allah.

CELALEDDİN: (Ar.) Er. 1. Dini savunan. 2. Dinin ululadı ı, övdü ü. Celaleddin Harizmşah: Son Harizm hükümdarı (Öl. 1231). Celaleddin Rumi: Ünlü Türk mutasavvıfı, Mevlana. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılmaktadır.

CELASUN: (Tür.) Er. 1. Kahraman, cesur, atak, delikanlı, yi it. 2. Genç sa lıklı, gürbüz.

CELAYİR: (Tür.) Er. - Mo ol kavminin bir kolu olup birçok kabileyi bünyesinde toplamıştır. Celayirliler devleti, kendisine İlhanlılar devletini örnek almıştır.

CELİL: (Ar.) Er. 1. Büyük, ulu. (bkz. Celal). Allah için sıfat olarak kullanılır. 2. Osmanlı devletinde vezir ve müşir rütbelerinde bulunanlara hitapta bu sıfat kullanılırdı. 3. Güzel sanatlarda bir yazı stili.

CELİLAY: (a.t.i.). - Ulu, yüce ay. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CELİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Celil).

CELVET: (Ar.) Er. 1. Yerini yurdunu terk etmek. 2. Tasavvufta, kulun, Allanın sıfatlarıyla halvetten çıkışına ve fena fillahda fani oluşuna denilir. Celvetiye; Aziz Mahmud Hüdayi'nin kurdu u tarikatının adı.

CEM: (Ar.) Er. 1. Toplama, biraraya getirme, yı ma. 2. Hükümdar, şah. 3. Süleyman Peygamberin lakabı. 4. Büyük İskender'in lakabı. Cem Sultan: Fatih Sultan Mehmed'in Çiçek hatundan olma o lu (1459-1495).

CEMAL: (Ar.) Er. - Yüz güzelli i, zahiri ve batıni güzellik. Allah'ın rahmetle tecellisi. Allah'ın lütuf, ihsan, rıza sıfatlarının karşılı ı.

CEMALLEDDİN: (Ar.) Er. 1. Dinin cemali, parlak yüzü. Daha çok şeref unvanı olarak kullanılmıştır. el-Cevad el-İsfahani tarafından ilk defa kullanılmıştır.

CEMALULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın lütfü, ba ışı.

CEMİL: (Ar.) Er. 1. Güzel erkek. 2. İyilikle anma. 3. Eskiden okullarda verilen başan ka ıdı.

CEMİLE: (Ar.) Ka. 1. Güzel kadın. 2. Gönül almak amacıyla yapılan davranış. 3. İlk Emevi devrinde yaşamış meşhur Arap şarkıcısı.

CEMİNUR: (Ar.) Ka. - Işık, nur toplulu u, çok nurlu, aydınlık kimse.

CEMRE: (Ar.) Er. 1. Ateş. 2. Kor halinde ateş. 3. Şubat ayında azar azar artan sıcaklık. 4. Hacıların Mina'da şeytan taşlaması. Küçük taş parçası. Arafat'ta hacıların şeytan taşlamaları.

CEMŞASB: (Fars) Er. 1. Hz. Süleyman. 2. Cemşid'in o lu.

CEMŞİD: (Fars.) Er. - Cemşasb'ın babası.

CENAB: (Ar.) Er. - "Yan"manasına gelir. Şeref, onur ve büyüklük terimi olarak kullanılır. Hazret, Cenab-ı Hakk, Cenab-ı Halik, Allah. - Dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılmaktadır.

CENAN: (Ar.) Ka. - Kalb, yürek, gönül.

CENGAVER: (Fars.) Er. Savaşçı, silahşor. Savaşı seven, savaşkan, dövüşken.

CENGEL: (Fars.) Er. - Orman.

CENGER: (Fars.) Er. - (bkz. Cengaver).

CENGİZ: (Tür.) Er. - Cengiz Han. Mo ol İmparatorlu u'nun kurucusu, asıl adı Timuçin'dir. Mo olcada Çing sıfatının ço ulu olarak, güçlü, kuvvetli anlamındadır. İslam ülkelerine düzenledi i seferlerle acımasız ve gaddarca müslümanları katletti. İslam medeniyetine büyük ölçüde tahribat verdi.

CENK: (Fars.) Er. - Harp, savaş, kavga. - İsim olarak kullanılması uygun de ildir. Hz. Peygamberin de iştirdi i isimlerden birisi.

CENKER: (f.t.i.) Er. - İyi savaşan, savaşçı.

CENNET: (Ar.) Ka. 1. Uçmak. 2. Bahçe. 3. Çok ferah ve havadar yer. 4. Firdevs. - Allah'ın insanlara müjdeledi i, ölümden sonraki alemde bulunan, Allah'a inanan, günah işlememiş veya günahlarından temizlenmiş olanların girece i fevkalade güzel yer. 8 cennet oldu u rivayet edilmiştir. Daru'1-Celal, Daru's-Selam, Cennetü'l-Me'va, Cennetü'1-Huld, Cennetü'n-Naim, Cennetü'l-Firdevs, Cennetü'l-Karar, Cennetü'1-Adn.

CEREN: (Tür.) Ka. - Halk a zında "ceylan" anlamına gelir.

CERİB: (Ar.). - Hububat için kullanılan bir ölçek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CERİR: (Ar.) Er. İp, halat. Yular anlamında. Sahabeden bu ismi taşıyanlar vardır.

CERİT: (Ar.) Er. 1. Verimsiz çorak yer. 2. Bekar.

CESARET: (Ar.) Ka. - Yüreklilik, korkusuzluk. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CESİM: (Ar.) Er. - İri, büyük, kocaman, ulu, mühim.

CESİMİ: (Ar.) Er. - İri, büyük.

CESUR: (Ar.) Er. - Cesaretli, yürekli, yi it, gözüpek, atılgan.


DJ_DiL@N

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "DJ_DiL@N"

Mesajlar: 1,351

Kayıt tarihi: Aug 22nd 2008

  • Özel mesaj gönder

4

Saturday, 23.08.2008, 22:27

CEVAD: (Ar.) Er. 1. Cömert, eli açık. 2. İhsan eden. - Dil kurumuna uygun olarak "d/t" ye dönüştürülür.

CEVAHİR: (Ar.) Er. 1. Cevherler, elmaslar, kıymetli taşlar. 2. Mayalar, özler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CEVAN: (Fars.) Er. - Genç, taze, delikanlı. - Cüvan şeklinde kullanılabilir, (bkz. Civan).

CEVDET: (Ar.) Er. 1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk. 3. Büyüklük. 4. Tazelik. 5. Kusursuzluk. Cevdet Paşa: Osmanlı devlet adamı. Tarihçi ve hukukçu (1822-1895).

CEVHER: (Ar.) Ka. 1. Öz, maya. 2. Başlı başına, kendili inden olan. 3. Tıynet, cibilliyet, soydan gelen, haslet, tabii istidat. 4. Kıymetli taş. 5. Ebcet hesabında yalnız noktalı harfleri hesaplamaya dayanan tarih düşürme şekli. 6. Kılıç namlusuna yapılan menevişli süs. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

CEVHERE: (Ar.) Ka. - (bkz. Cevher). Hicri 5. asırda Ba dat'ta yaşamış meşhur bir İslam hanımı.

ÇEVRİYE: (Ar.) Ka. 1. Haksızlık. 2. Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem.

CEVVAL: (Ar.). - Koşan, dolaşan, hareket eden, canlı.

CEVZA: (Ar.) Er. - Güneşin Mayıs ayında girdi i ikizler burcu. Ebced.

CEYDA: (Ar.) Ka. - Uzun boyunlu ve güzel.

CEYDAHAN: - (bkz. Ceyda).

CEYHAN: (Tür.). - Güney Anadolu'da Toroslar'dan do an ve Akdeniz'e dökülen nehir. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CEYHUN: (Tür.) Er. 1. Orta Asya'da Amu-Derya'ya Arap ve Farslıların vermiş oldu u ad. 2. Tevrat'a göre cennetin 4 nehrinden biri.

CEYLAN: (Tür.) Ka. - Hızlı koşan, biçimli bacakları olan ve güzel gözleriyle tanınan bir gazel cinsi.

CEZLAN: (Ar.). - Mutlu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CEZMİ: (Ar.) Er. 1. Cezm ile ilgili. 2. Kat-i karar ve niyete ait. 3. Kesmek.

CEZMİYE: (Ar) Ka. - (bkz. Cezmi).

CEZRİ: (Ar.) Er. - Kökle ilgili, kökten.

CEZZAR: (Ar.) Er. - Deve kasabı. -Daha çok lakab olarak kullanılır. Cezzar Ahmet Pasa (?-Akka 1804). Osmanlı vezirlerindendir.

CİHAD: (Ar.) Er. 1. Din u runda düşmanla savaşma. 2. İslam u runda çalışma. Cihad müslümanlara farz kılınmıştır. Mallarıyla, canlarıyla savaşan mü'minler övüldü ü gibi, bu mücadele u runa canını veren kişi şchidlik makamıyla yüceltilip taltif edilmişlerdir. Kur'an'da defalarca tekrarlanan bir emirdir. - Dil kuralına uygun olarak "d/t" olarak kullanılmaktadır.

CİHAN: (Fars.) 1. Dünya, alem, kainat, yeryüzü, yerküresi. 2. Dünyada yaşayan insanların tümü. Cihan Ara Begüm: Hint-Türk hükümdarı Şahcihan ile adına Taç Mahal'in yapıldı ı Mümtaz Mahal'in kızı. Dindarlı ı ve ihlaslı oluşu sebebiyle "Zamanın Fatıması" olarak anıldı. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

CİHAN BANU: (Fars.) Ka. - Dünyaca tanınmış kadın.

CİHANDAR ŞAH: (Fars.) Er. - Delhi, Türk-Hind İmparatorları'nın 13.'sû olup Şah Alem Bahadır'ın büyük o ludur.

CİHANDİDE: (Fars.). - Dünyayı gezip görmüş. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CİHANEFRUZ: (Fars.). - Dünyayı parlatan, aydınlatan.

CİHANER: (Fars.) Er. - Dünyaya bedel kişi, yi it.

CİHANFER: (Fars.) Ka. - Cihanı, dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.

CİHANGİR: (Fars.) Er. - Dünyaya egemen olan, dünyayı zabteden kimse. Fatih. Osmanlı şehzadelerinin ortak adıdır.

CİHANGÜL: (Fars.) Ka. - (bkz. Cihan).

CİHANMERT: (Fars.) Er. - (bkz. Cihaner).

CİHANNUR: (Fars.). - Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı. - Türk-Hind padişahı Ekber'in büyük o lu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

CİHANSER: (Fars.). - Cihan'ın başı. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.

CİHANSUZ: (Fars.) Ka. 1. Cihan yakan. 2. Gaznelilerden Buhran Şahı ma lup edip, Gaznice ve Bust şehirlerini yakıp-yıkan, gaddar vahşi Alaeddin-Hüseyin'e verilen ad.

CİHANŞAH: (Fars.) Er. - Cihan'ın şah'ı. - Kara-Koyunlu padişahlarından Timur'un ölümünden sonra kaybedilen yerleri geri almıştır.


*Deniz*

Bilge

  • "*Deniz*" bir kadın

Mesajlar: 5,865

Kayıt tarihi: Feb 27th 2007

Konum: Kocaeli

  • Özel mesaj gönder

5

Saturday, 23.08.2008, 22:29

Allah razı olsun güzel paylaşımlar...

DJ_DiL@N

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "DJ_DiL@N"

Mesajlar: 1,351

Kayıt tarihi: Aug 22nd 2008

  • Özel mesaj gönder

6

Sunday, 24.08.2008, 02:14

Alıntı sahibi "" *Deniz* ""

Allah razı olsun güzel bir paylaşım


*Deniz* Güzel yorumlarindan dolayi ALLAH Sendende Razi Olsun.
Saygilarimla DJ_DiL@N