Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

141

Monday, 16.09.2013, 15:16

Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bilal’ın ezanı sizi sizden hiç kimseyi sahur yemesinden engellemesin! Fecr, sabah böyle değildir’ buyurdu ve parmaklarıyla bunu göstererek onları yukarı kaldırdı ve aşağıya indirdi.

‘Ancak Fecr işte böyledir’ buyurdu. Ravi Zuheyr, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Ancak Fecr işte böyledir’ derken şehadet parmağını orta parmağının üzerinde yaparak onları sağına ve soluna doğru uzattı dedi.”

Buhari 669, Müslim 1093/39, Ebu Davud 2347, İbni Mace 1696, İbni Huzeyme 402, Tayalisi 350, Ahmed 1/386

(8) Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘...Bilal ezanı gece okuyor. Siz ibni Ümmü Mektum ezan okuyana kadar yiyip içiniz!’ buyurdu.”

Buhari 670, Müslim 1902/389, Nesei 638, İbni Huzeyme 403, Beyhaki 4/218

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

142

Monday, 16.09.2013, 18:22

Bera bin Azib (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye ilk geldiğinde on altı veya on yedi ay Beytü’l-Makdis’e doğru namaz kıldı. Kıblesinin Kâbe’ye doğru olmasını arzu ediyordu. Kâbe’ye doğru kıldığı ilk namaz, ikindi namazı olmuştu. Bir topluluk da onunla beraber kılmışlardı. Onunla namaz kılan kimselerden bir adam namazdan çıktı.

Mescidin birinde bulunan bir cemaate namazdalar iken uğradı. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte Mekke’ye doğru namaz kıldığıma Allah için şehadet ederim, deyince namazda oldukları gibi Beytullah’a döndüler. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Beytullah’a yönelmeyi arzu ediyordu...”

Buhari 192, Müslim 525/11, Ebu Avane 1/393, Nesei 487, Tirmizi 340, İbni Huzeyme 428

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

143

Monday, 16.09.2013, 18:23

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘...Namaza kalktığın vakit güzelce abdest al, sonra kıbleye yönel!..’ buyurdu.”

Buhari 6195, 6196, Müslim 397/46, İbni Mace 1060

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

144

Monday, 16.09.2013, 18:27

Amir bin Er-Rebia (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bir yolculukta veya seriyyede idik. Bize bulutlar sebebiyle hava kapalılığı isabet etti. Araştırdık ve kıblenin yönünde ihtilaf ettik. Hepimiz kendi cihetine namaz kıldı. Bizden her biri kıblesini bilmek için önüne çizgi çekti. Sabaha erdiğimizde bir de baktık ki bizler kıblenin gayrına namaz kılmışız. Bu durumu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zikrettiğimde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) namazın iade edilmesini emretmedi ve:

‘Namazınız yeterlidir’ buyurdu.

Hâkim 743, Beyhaki 2/10, Albânî İrva 291

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

145

Monday, 16.09.2013, 18:30

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şey sormaktan yasaklanmıştık. Çöl ahalisinden akıllı bir kimsenin gelip Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir şeyler sorması bizim de onu dinlememiz hoşumuza giderdi. Bir gün çöl ahalisinden bir adam geldi ve dedi:

−Ey Muhammed! Elçin bize geldi ve seni Allah’ın Rasul olarak gönderdiğini söylediğini bize haber verdi? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Semayı kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeri kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeryüzündeki bu dağları kim dikti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Yeryüzündeki faydalı şeyleri kim yarattı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Allah’ dedi.

Adam:

−Semavat ve arzı yaratan, orada dağları yükseltip faydalı şeyler meydana getiren Allah hakkı için seni gerçekten Allah mı Rasul yaptı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Bize gelen elçin, her gün ve gecede üzerimize beş vakit namazın farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, bizim mallarımızdan zekatın üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, her sene Ramazan ayında orucun üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Elçin, yoluna gücü yetene Kâbe’yi hac etmenin üzerimize farz olduğunu söyledi, dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Doğru söylemiştir’ dedi.

Adam:

−Seni Rasul gönderen Zata yemin veriyorum, bunu sana gerçekten Allah mı emretti? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Evet’ dedi.

Adam:

−Seni hak ile gönderen Zata yemin ederim ki, bunlara bir şey eklemeyeceğim; bunlardan hiçbir şeyi de eksiltmeyeceğim dedi. Arkasını dönüp gidince, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eğer doğru söylüyorsa elbette cennete girer’ buyurdu.”

Nesei 2090, Müslim 12/10, İbni Ebi Şeybe İman 4, 5, Tirmizi 619, Ahmed 13010

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

146

Monday, 16.09.2013, 18:31

Talha bin Ubeydullah (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Necd halkından saçı başı dağınık bir kimse Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e geldi. Uzaktan sesinin uğultusunu duyuyor, fakat ne dediğini anlamıyorduk. Nihayet Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e yaklaştı. Meğer o kimse İslam’ın ne olduğunu soruyormuş.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Bir gün ve gecesinde beş vakit namaz (kılmak) dır’ buyurdu.

O kimse:

−Üzerime bu namazdan gayrı namaz var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile kılarsan bu müstesnadır’ buyurdu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:

−‘Ramazan orucunu tutmaktır’ buyurdu.

O kimse:

−Üzerime bu oruçtan gayrı tutmam gereken oruç var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile olarak oruç tutarsan bu müstesnadır’ buyurdu.

Talha (Radiyallahu Anh) der ki:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona zekatı da anlattı.

O kimse:

−Üzerime bu zekattan gayrı vermem gereken başka bir zekat var mı? dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Hayır, ancak sen nafile olarak sadaka verirsen bu müstesnadır’ buyurdu.

Müteakiben o kimse:

−Vallahi bunun üzerine ne artırırım ne de eksiltirim diyerek arkasını dönüp gitti. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eğer doğru söylüyorsa felah bulmuştur’ buyurdu.”

Malik 1/175/94, Buhari 1767, Müslim 11/89, Ebu Avane 1/310, Ebu Davud 391, Nesei 457, Darimi 1/309, İbni Huzeyme 306, İbni Hibban 1724, Beyhaki 2/46, 69, Begavi 1/18, Ahmed 1/162

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

147

Monday, 16.09.2013, 18:32

Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Bir gün biz Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında bulunuyor iken birden yanımıza elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah, üzerinde yolculuk eseri olmayan ve bizden kendisini kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanına oturdu. İki dizini onun dizine dayadı, iki elini dizlerinin üzerine koydu ve:

−Ya Muhammed! Bana İslam’ı haber ver dedi.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘İslam, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen, Ramazan orucunu tutman ve yoluna gücün yeterse Beyti hac etmendir’ buyurdu.

O adam:

−Doğru söyledin dedi. Ömer (Radiyallahu Anh) dedi ki:

Biz buna hayret ettik, hem soruyor hem de Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i tasdik ediyordu...”

Müslim 8/1, Ebu Davud 4695, Nesei 8/97, Tirmizi 2610, İbni Mace 63, Tayalisi 20, Ahmed 1/52

(4) Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘İslam beş esas üzere kurulmuştur;

1) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammet’in Allah’ın Rasulü olduğuna şehadet etmek,

2) Namaz kılmak,

3) Zekat vermek,

4) Ramazan orucunu tutmak ve

5) Hac etmektir’ buyurdu.”

Buhari 165, Müslim 16/21, Nesei 8/108, Tirmizi 2609, İbni Huzeyme 308, İbni Hibban 158, 1446, Humeydi 703, Tabarani Mucemu’l-Kebir 13203, Begavi 6, Ahmed 2/143, Albânî İrva 781

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

148

Monday, 16.09.2013, 18:32

Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Muaz bin Cebel (Radiyallahu Anh)’ı Yemen’e gönderirken ona:

‘Şüphesiz ki sen, ehli kitap bir kavme gidiyorsun, onların yanına vardığın vakit önce onları La İlahe İllallah Muhammede’r-Rasulullah’a şehadet getirmeye davet et. Eğer onlar şehadet getirmede sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine her gün ve gecede beş vakit namaz kılmayı farz kıldığını haber ver.

Onlar bu beş vakit namaz kılma hususun da sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine zekatı farz kıldığını, bu zekatın onların zenginlerinden alınıp fakirlerine verileceğini de haber ver. Onlar bu zekat hususunda da sana itaat ederlerse, onların yanında en kıymetli olan malı zekat malı olarak almaktan sakın ve mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlum ile Allah’ın arasında perde yoktur (duasına icabet eder)’ buyurdu.”

Buhari 1423, Müslim 19/29, Ebu Davud 1584, Nesei 2434, Tirmizi 625, Darimi 1/379, İbni Mace 1783, İbni Hibban Mevarid 156, Tabarani Mucemu’l-Kebir 12408, Ahmed 1/233, Begavi 1557

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

149

Monday, 16.09.2013, 18:34

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları küfre dönüp irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu göndermeye başladığında Ömer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şöyle dedi:

−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sözü söylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen günahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.

Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):

−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Çünkü zekat malın üzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri için elbette onlarla savaşırım dedi.

Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gönlünü açmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”

Buhari 1325, Müslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

150

Monday, 16.09.2013, 18:34

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Altın ve gümüşün zekat hakkını ödemeyen sahipleri kıyamet günü olduğunda, o altın ve gümüşleri kendileri için ateşten levhalar haline getirilir ve cehennem ateşinde iyice kızdırılır. Sonra bu kızgın levhalarla onların böğrü, alnı ve sırtı dağlanır. Levhalar soğudukça azap için kızdırma tekrar iade olunur. Bu azap etme, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen develerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Develerinden zekat hakkını ödemeyen her deve sahibi de o hayvanlardaki haklardan biri de subaşlarına geldikleri gün sütlerinin sağılması, fakirlere ve yolculara içirilmesidir kıyamet gününde geniş ve düz bir araziye yatırılır. Develer en semiz oldukları halde ve onlardan bir tek yavru dahi eksiltilmeksizin hepsi ayaklarıyla onu çiğner ve ağızlarıyla da ısırırlar. Develerin sonuncusu ona uğrayıp geçince, baş tarafı o kimseye tekrar uğratılır. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete ya da cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen sığır ve davarların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Sığır ve davarlardan zekat hakkını ödemeyen her sığır ve davar sahibi de geniş ve düz bir araziye yatırılır. Bu hayvanlardan hiçbirini kaybetmeksizin ve içlerinde ne iki boynuzu kıvrık, ne boynuzsuz ve ne de boynuzu kırılmış olmaksızın hepsi tam ve düzgün boynuzlu olduğu halde o kimseyi toslayacak ve ayaklarıyla çiğneyecekler. Bu sürünün baş tarafı onun üzerinden geçtiğinde sonu tekrar geri döndürülür. Bu azaplandırma, miktarı elli bin sene olan bir gün içinde kullar arasındaki haklar ödeninceye kadar devam eder. Neticede o kimseye ya cennete veya cehenneme giden yol gösterilir’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen atların durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Atlar üç kısımdır:

1) At bazı kimseler için günah,

2) Bazı kimseler için bir perde,

3) Bazı kimseler için de sırf hayırdır.

At kendisi için günah olan kimseye gelince o, atını gösteriş övünüp böbürlenmek ve müslümanlara savaş için besler. İşte bu at o kimse için günahtır. At kendi ihtiyacı için bir perde olana gelince, o kimse atını Allah yolunda bağlar, sonra da gerek hayvanların sırtındaki Allah’ın hakkını cihat için binmek veya bindirmek gerek muayyen Allah’ın hakkı olan sadakayı unutmaz. İşte bu at o kimse için perdedir. At kendisi için hayır olana gelince, o kimse atını müslümanların lehine Allah yolunda cihat maksadıyla bağlamıştır.

Atı bol otlu geniş bir çayırlıkta beslenirse, atın bu bol otlu çayırlıktan yediği bitkilerin sayısınca sahibi için birçok haseneler yazılır. Atın gübre ve bevli için de ona haseneler yazılır. Atın yuları kopsa şahlanarak bir veya iki yüksek tepeye raks ederek neşeyle koşsa, yerde tırnaklarının bıraktığı izleri ve gübreleri sayısınca sahibine Allah haseneler yazar. Hayvan bir nehre uğrayıp ondan içse sahibi sulamak istememiş olsa bile Allah o kimse için atının içtiği su sayısınca haseneler yazar’ buyurdu.

Sahabeler:

−Ya Rasulallah! Zekatı verilmeyen eşeklerin durumu nedir denildiğinde, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Eşekler hakkında bana bir şey indirilmedi. Ancak bana her hükmü içeren, emsalsiz:

“...Her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu görecek. Her kim zerre miktarı bir şer işlerse onu görecektir.” Zilzal Suresi 78. ayeti indirildi’ buyurdu.”

Müslim 987/24, Ebu Davud 1658, Nesei 5/12, İbni Huzeyme 2252, İbni Hibban 3253, Beyhaki 4/119, Begavi 1562, Abdurrezzak 6858, Ahmed 2/262, 276, 383

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

151

Monday, 16.09.2013, 18:35

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Herkim Allah kendisine mal verir de o malın zekatını vermezse, kıyamet gününde zekatı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli bir yılan şekline dönüşür. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzı ile sahibinin çenesini iki tarafından yakalar. Sonra; ben senin çok sevdiğin malınım, ben senin hazinenim der’ buyurdu.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) dedi ki:

Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Allah’ın kereminden kendilerine verdiğine cimrilik edenler, onu kendileri için hayırlı sanmasınlar. Bilakis o kendileri için şerlidir. Cimrilik ettikleri şeyler, kıyamet günü boyunlarına dolandırılacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızı haber alandır.” Âl-i İmran 180. ayeti okudu.”

Buhari 1329, Nesei 2481, Beyhaki 7/4, Begavi 1560

(9) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Deve sahibi devesinin zekat hakkını ödemediği zaman, kıyamet günü en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin üzerine gelir, onu ayaklarıyla çiğner. Koyun sahibi koyunun zekatını vermediği zaman, kıyamet günü en kuvvetli ve besili haliyle sahibinin üzerine gelir, onu ayaklarıyla çiğner ve boynuzlarıyla ona toslar.’

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devamla:

‘Bu hayvanların haklarından biri de sütlerinin sağılması ve fakirlere ondan içirilmesidir. Hiç biriniz kıyamet günü zekatını ödemediği davarı omzunda meler bir halde;

–Ya Muhammed! bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Çünkü o vakit ben ona, ben senin için bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu günü tebliğ etmiştim derim. Sizden hiç kimse zekatını vermediği devesi omzunda böğürür bir halde;

–Ya Muhammed, bana yardım et diyerek yanıma gelmesin. Çünkü o vakit ben ona, ben senin için bir şey yapmaya malik değilim, ben sana bu günü tebliğ etmiştim derim’ buyurdu.”

Buhari 1328, Nesei 2447

(10) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) halife oldu. Arap kabilelerinden bazıları küfre dönüp irtidat ettiler. Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) onlara karşı ordu göndermeye başladığında Ömer (Radiyallahu Anh), Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’a şöyle dedi:

−Sen bu insanlarla nasıl savaşırsın? Oysa Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Ben insanlar La İlahe İllallah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Kim bu sözü söylerse o kimse İslam hukukunun dışında benden malını ve canını korumuş olur. (Haddi gerektirmeyen günahlarının) hesabı ise Allah’a aittir’ buyurdu.

Ebu Bekir (Radiyallahu Anh):

−Allah’a yemin ederim ki, ben namaz ile zekat vermenin arasını ayıran kimselerle savaşırım. Çünkü zekat malın üzerindeki bir haktır. Vallahi onlar Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e zekat olarak verdikleri dişi oğlağı bana vermezlerse, o dişi oğlağı vermeleri için elbette onlarla savaşırım dedi.

Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

−Vallahi bu savaş isteği Allah’ın Ebu Bekir (Radiyallahu Anh)’ın gönlünü açmasından başka bir şey değildi, ben bildim ki bu haktır.”

Buhari 1325, Müslim 20/32, Ebu Davud 1556, Nesei 2442, Tirmizi 2607, İbni Hibban 216, İbni Mende İman 215, Abdurrezzak 18718, Beyhaki 4/104, Ahmed 2/528

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

152

Monday, 16.09.2013, 20:44

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ebu Bekir (Radiyallahu Anh), Enes (Radiyallahu Anh)’ı Bahreyn’e zekat amili olarak gönderdiği vakit, onun için şu mektubu yazmıştı:

Bismillahirrahmanirrahim. Bu Allah’ın, Rasulüne emrettiği ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Müslümanlar üzerine takdir ettiği zekat farizasıdır. Herkimden bu mektupta bildirilen miktarda zekat istenirse, o kimse zekatını versin. Bundan fazlası istenirse fazlasını vermesin. Devenin yirmi dört tanesi ve daha aşağısında, koyundan vacip olan zekat her beş devede bir koyundur.

Deve sayısı yirmi beşe erişince, otuz altıya kadar bir ‘Bintu mehad’

Bintu Mehad: Bir yaşını doldurmuş ve iki yaşına basmış dişi deve.

Otuz altıya erişince, kırk beşe kadar bir ‘Bintu lebun’

Bintu Lebun: İki yaşını doldurmuş ve üç yaşına basmış dişi deve.

Kırk altıya erişince, altmışa kadar bir ‘Hıkka’

Hıkka: Üç yaşını doldurmuş ve dört yaşına basmış erkek veya dişi deve.

Altmış bire erişince, yetmiş beşe kadar bir ‘Cezea’

Ceze’a: Dört yaşını doldurmuş ve beş yaşına basmış erkek deve. Cezea, dört yaşını doldurmuş ve beş yaşına basmış dişi deve.

Yetmiş altıya erişince, doksana kadar iki ‘Bintu lebun’

Doksan bire erişince, yüz yirmiye kadar iki ‘Hıkka’ zekat vermek vacibdir.

Deve sayısı yüz yirmiden daha fazla olursa, her kırk devede bir ‘Bintu lebun’ ve her elli devede bir ‘Hıkka’ zekat vardır. Yanında dört deveden gayrı bulunmayan kimseye gelince, o miktarda zekat yoktur. Ancak deve sahibi kendi vermek isterse bu müstesnadır.

Deve adedi beşe ulaştığında ondan bir koyun zekat vermek vaciptir. Yaylakta kalan koyunun zekatında, koyun sayısı kırk olunca, yüz yirmiye kadar bir koyundur. Yüz yirmiden fazlada iki yüze kadar iki koyundur. Koyun sayısı iki yüzden fazla olursa, üç yüze kadar üç koyundur. Koyun sayısı üç yüzden fazla olursa, her yüz koyunda bir zekat vardır. Bir kimsenin yayılır koyunu, kırktan bir koyun noksan olursa, bu noksan koyunda zekat yoktur. Ancak sahibi diler verirse bu müstesnadır.

İki yüz dirhem gümüşün onda birinin dörtte biri yani kırkta biri miktarında zekat vaciptir Gümüş miktarı yüz doksan dirhem olursa bunda da zekat yoktur. Ancak gümüş sahibi diler verirse bu müstesnadır.”

Önemli Uyarı:

1) Deve sayısı yirmi beşe erişince, otuz altıya kadar, bir yaşını doldurmuş ve iki yaşına basmış dişi deve verilir.

2) Otuz altıya erişince, kırk beşe kadar, iki yaşını doldurmuş ve üç yaşına basmış dişi deve verilir.

3) Kırk altıya erişince, altmışa kadar, üç yaşını doldurmuş ve dört yaşına basmış erkek veya dişi deve verilir.

4) Altmış bire erişince, yetmiş beşe kadar, dört yaşını doldurmuş ve beş yaşına basmış erkek veya dişi deve verilir.

5) Yetmiş altıya erişince, doksana kadar, iki tane iki yaşını doldurmuş ve üç yaşına basmış dişi deve verilir.

6) Doksan bire erişince, yüz yirmiye kadar, iki tane üç yaşını doldurmuş ve dört yaşına basmış erkek veya dişi deve verilir.

7) Yüz yirmiden daha fazla olursa, her kırk devede bir tane iki yaşını doldurmuş ve üç yaşına basmış dişi deve verilir.

Buhari 1380, Ebu Davud 1567, Nesei 2446, İbni Mace 1800, İbnu’l-Carud 342, İbni Huzeyme 2261, İbni Hibban 3266, Ebu Yağla 127, Darekutni 2/113, Begavi 1570, Ahmed 1/11

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

153

Monday, 16.09.2013, 20:45

Muaz bin Cebel (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu yemene gönderdiği vakit sığırdan her otuz sığıra zekat farizası olarak iki yaşında erkek yahut dişi dana almasını; her kırk sığıra üç yaşında erkek yahut dişi dana almasını emretti.”

Ebu Davud 1576, Nesei 2449, 2450, Tirmizi 623, Darimi 1/382, İbni Mace 1803, İbni Huzeyme 2268, İbni Hibban Mevarid 794, İbnu’l-Carud 343, Darekutni 2/94, Begavi 1071, Abdurrezzak 6841

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

154

Monday, 16.09.2013, 20:45

Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Beş ukiyyeden az miktar gümüşte zekat yoktur. En aşağı üç yaşındaki beş deveden aşağısında zekat yoktur. Beş vesk miktarının aşağısındaki hububatta da zekat yoktur’ buyurdu.”

Ukiyye: Kırk dirhemdir. Beş ukiyye ise iki yüz dirhem eder.

Vesk: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Sa’ı ile 60 sa’ miktardır. Bir sa’ ise 1040 dirhem ayarındaki bir ölçektir. Beş vesk ise net 1000 gram etmektedir.

Buhari 1331, Müslim 979/1, Malik 1/244, Ebu Davud 1558, Nesei 2473, Tirmizi 626, Darimi 1/384, İbni Mace 1793, İbni Huzeyme 2294, İbni Hibban 3282, İbnu’l-Carud 340, Ahmed 3/6

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

155

Monday, 16.09.2013, 20:47

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Semanın ve pınarların veya sulanmaksızın kendi damarlarıyla topraktan su emip yetişmiş olan mahsuller için onda bir zekat, kuyu ve dolapla sulananlarda ise yirmide bir zekat vardır’ buyurdu.”

Buhari 1412, Müslim 980/7, Ebu Davud 1596, Nesei 2487, 2488, Tirmizi 640, İbni Mace 1817, İbni Huzeyme 2308, İbni Hibban 3285, İbnu’l-Carud 348, Darekutni 2/130, Begavi 1580

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

156

Monday, 16.09.2013, 20:48

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ebu Bekir (Radiyallahu Anh) Enes (Radiyallahu Anh)’ı zekat amili yaptığında Allah’ın, Rasulüne emrettiği zekat miktarlarını açıklayan bir mektup yazmıştı. O mektupta; Kimin zekat bedeli ‘Bintu mehada ulaşır ve mal sahibinin yanında ‘Bintu mehad’ bulunmaz ve onun yanında ‘Bintu lebun’ olursa, o kabul edilir. Zekat amili, mal sahibine yaş farkı olarak yirmi dirhem veya iki koyun verir. Mal sahibinin yanında ‘Bintu mehad’ bulunmaz ve onun yanında ‘İbnu Lebun’ bulunursa, o kabul edilir. Mal sahibine yaş farkı olarak bir şey verilmez.”

Buhari 1373

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

157

Monday, 16.09.2013, 20:49

Ebu Seyyare el-Mukti (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ben Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:

−Ya Rasulallah! Benim arılarım var dedim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

−‘Onlardan çıkan balın onda birini zekat olarak öde!’ buyurdu.

Ben:

−Ya Rasulallah! Arıları benim için himaye ettir dedim.

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları benim için himaye ettirdi.”

İbni Mace 1823, 1824, İbnu’l-Carud 350, Ebu Davud 1600, Nesei 2498, İbni Huzeyme 2325, Ebu Ubeyd 1489, Albânî İrva 810

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

158

Monday, 16.09.2013, 20:50

Abdullah ibni Ömer (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

‘Balın zekat farizasında her on zikkada bir zıkka zekat vardır’ buyurdu.”

Zikka: İçine sıvı maddeler konan deriden yapılma kaptır.

Tirmizi 629

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

159

Monday, 16.09.2013, 20:51

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

“Ebu Bekir (Radiyallahu Anh), Enes (Radiyallahu Anh)’ı zekat amili yaptığında Allah’ın, Rasulüne emrettiği zekat miktarlarını açıklayan bir mektup yazmıştı. O mektupta: zekat verirken malın yaşlısı, kusurlusu, damızlık döl hayvanı çıkarılmaz. Ancak zekat amilinin bunları kabul etmesi müstesnadır.”

Not: Zekat için verilen hayvan yaşlı ve kusurlu olur, zekat toplayan memur da onu zekat farizası olarak kabul ederse bu müstesnadır. Hakeza zekat farizası olarak eda edilen damızlık hayvan olur zekat mükellefi de onu gönülden gelerek veriyor ise, yine bu da müstesnadır, yani kabul edilir.

Buhari 1382

atilla_ky

Moderatör

  • "atilla_ky" bir erkek

Mesajlar: 22,893

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

160

Monday, 16.09.2013, 20:51

Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle rivayet etti:

“Ebu Bekir (Radiyallahu Anh), Enes (Radiyallahu Anh)’ı zekat amili yaptığında Allah’ın, Rasulüne emrettiği zekat miktarlarını açıklayan bir mektup yazmıştı. O mektupta: zekat verme endişesiyle, ayrı ayrı bulunan zekat malları bir araya toplanmaz. Toplu bulunanların arası da ayrılmaz...”

Buhari 1375