Kıyamet günü insanların tümünün gerçeği açıkça gördükleri andır. İnkar eden bir insan karşılaşacağına asla inanmadığı, hatta bu inançsızlığının sonucunda sürekli reddettiği ve hayatı boyunca düşüncesinden kaçtığı ahiret gerçeği ile artık karşı karşıyadır. Dünyadaki yanılgısının sonucunu görmekte, geri dönüş çareleri aramakta, ama bir sonuç elde edememektedir. Dehşetli bir sonla karşılaşmıştır ve yaptıklarının pişmanlığını tüm gerçekliğiyle hissetmektedir. Onların bu psikolojileri Kuran'da bize ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Kıyamet günü insanlar, "isteseler de istemeseler de" Allah'ın Kuran'da bildirdiği o güne ait olayları karşılarında bulmuşlardır. Sur'un üfürülüşünü eşi benzeri görülmemiş olaylar takip etmiş, yer ve gök paramparça edilmiş, evren, içindeki canlılarla birlikte yok olmuştur. Herşey yok olup, tüm olaylar bittikten sonra Allah gökleri, yeri ve insanları yeni bir inşa ile tekrar yaratır. Elbette gökleri, yeri ve tüm alemleri yaratan Allah bunların benzerlerini de yaratacak güce sahiptir. Ayetlerde bu gerçek şöyle bildirilir:
Görmüyorlar mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 99)
Onlar görmüyorlar mı ki, gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan (Allah), ölüleri de diriltmeye güç yetirir. Hayır; gerçekten O, her şeye güç yetirendir. (Ahkaf Suresi, 33)
Kıyamet gününde yaşanacak olaylar aynen Allah'ın Kuran'da bildirdiği şekilde - yerin başka yere, göklerin de başka göklere dönüşmesi- olacaktır. İnsanlar Allah'ın huzuruna çıkarılacak, O'nun karşısında dünya hayatı boyunca yaptıklarının hesabını vereceklerdir:
Yerin başka bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır. (İbrahim Suresi, 4