Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

maxma

Profesyonel

  • Konuyu başlatan "maxma"

Mesajlar: 2,495

Kayıt tarihi: Nov 23rd 2006

Konum: Evin Bir Kosesi :)

  • Özel mesaj gönder

1

Saturday, 10.02.2007, 02:03

Ve Bende Büyüdüm...

Masal anlatılırdı eskilerde bizlere, büyüdükçe hikayeler okumaya başladık. Masal okuduğumuzda çocuk musun diye alay edilmeye başlandı. Büyümek; çok içten anlatılırdı. Her sözde büyüyünce ne olacaksın? Denilirdi de bir şey hep unutulurdu. Büyüdük ne acı? Masal yaşanamazmış oysa hikayeler yaşanırmış. Masallar ondan olsa gerek hep güzeldir. Çocukken bunların en azından bir kısmı yaşanır derdin ama olmadı. Ben çabuk büyüdüm galiba (!) hikayeler, romanlar okurdum. Feride Kamuran'dan ayrılmış, Kamuran onu aldatmış, Ya Sarah'ı zorla evlendirmeleri, bir de Mori'den öğrendim hayatın gerçeklerini... Ürperdim, yaşadıklarım daha kötüyken, bunlar beni bu kadar ürkmemeliydi. Demek ki yaşadıkça idrak ediliyor bazı şeyler, sineye çekiliyor. Feride aldatılmıştı da sanki aldatılmamış mıydım. Sevgimi kandıramadı yarim, öyle bir dürüstlükle bekledim ki; ne zaman döneceği belli değilken, bir gün ansızın döndüğünde dünyalar benim olmuştu. En çok güvendiğim insan aldatarak vermişti bana dürüstlüğün karşılığını, o bile inanamadı bu kadar büyük aşka, kaldıramadı... Sevenlerin kavuştuğu romanlarda varmış, mutlulukla biten hayatlarda sevenlerin kavuştuğu romanlar da varmış. Herhalde ben bulamadım ya da bulduğumda onu da diğerleri gibi zannedip umursamadan fırlattım.

Bir avukat olmak istemiştim ama vazgeçtim. Bu kadar iyi oynayan insanları savunamazdım, onlara kızıp kendimi kaybederdim. Sosyolog olmayı düşündüm. Sonra merak ettim insanlara neleri, niçin yapıyorlar? Onları kendimle endeksleyip mi varacaktım olayın köküne... Sadece Mori'nin yerinde olmak istedim bu kadar romanın arasında... Bir insan hayatın acılarına nasıl bu kadar iyimser bakabilirdi? Nasıl kendini bu kadar sevdiklerine adayabilirdi bilinmez. O öyle bir insan ki; bir gün als gibi bir hastalığa yakalanıp, bu hastalığın en sonunda onun en çok sevdiği şeyi mesleğini alacağını bile bile o hayata gülüyor ve onla alay ediyordu. Nasıl bir hastalıktı ki bu vücut bütün işlevini kaybediyordu gün geçtikçe!! Ve Mori eks olmuştu ama o bunu önceden bilmesine rağmen çok mutluydu. Kaç kişi onun gibi olabilir acaba? Kaç kişi "Bu kültür bana uymuyorsa, ben ona hiç uymam" diyebilir. Hayatın gerçekleri, o kadar sıradışı olmuş ki şu zamanda, bilinmezlik içinde kaç kişi neler yaşıyor bilinmez. Aslında hayatımız bir hikaye dahi olmadı. Bunun yeni bir adı var ad bulamıyorum. Oysa şimdi kıymetini bilmediğimiz, kaybettiğimiz yazarlarımız olsaydı çok şey söylerdi bunun üzerine...




(Alintidir)