Giriş yapmadınız.

ela

Orta Düzey

  • Konuyu başlatan "ela"

Mesajlar: 161

Kayıt tarihi: Nov 23rd 2006

  • Özel mesaj gönder

1

Saturday, 21.04.2007, 12:36

Mutsuz Çocuk

Zamanin birinde annesi ve küçük kiz kardesiyle birlikte yasayan, sari
saçlari ve masmavi gözleri olan bir çocuk vardi. Küçük çocuk kendisine
ne yapilirsa yapilsin hep daha fazlasini ister,hiç de mutlu olmazdi.
Annesinin is dönüsü kiz kardesine ve kendisine getirdigi armaganlara hep
burun kivirir,çogu kez paketlerini bile açmadigi olurdu. Kiz kardesi
onun tersine oldukça neseli ve uyumlu bir çocuktu. Anne ve babalari ayri
yasamalarina ragmen,ilgi ve sevgilerini üzerlerinden hiç eksik
etmezlerdi. Kiz kardesi bu durumun tadini çikarirken, küçük çocuk her zaman
asik bir suratla gezerdi. Hatta çevresindekiler onun en son ne zaman
güldügünü bile hatirlamazlardi. Arkadaslari oyun oynayacagi zaman onu da


mutlaka aralarina almak isterler fakat çocuk onlara gözükmemek için
elinden geleni yapardi. Arkasindan ne kadar seslenseler nafile. Vaktinin
çogunu caddelerde bos bakan gözlerle gezip,her zaman gittigi parkin bir
bankina oturmakla geçirirdi.
Yine çiktigi bir gezintide dinlenmek için bir bankta otururken, bir
yandan da parkin ortasindaki, neseyle oynayan kuslari izliyordu. Onlari
izlemeye öyle bir dalmis ki;yanina oturmak için gelen ihtiyar adami,
ancak öksürdügü zaman fark edebilmisti. Biraz toparlandi ve “simdi bu
ihtiyar ,saçlarimi oksadiktan sonra gözlerimin ne kadar güzel oldugunu
söyleyip benimle konusmak isteyecektir” diye de geçirdi içinden.
Evet gerçekten de ihtiyar adam,çocugun güneste daha bir parlayan sari
saçlarina bakiyordu. Sonra yumusak bir tavirla :
“ merhaba evladim” dedi.
Çocuk içinden geçenlerin dogrulandigini görünce, bu merhabadan pek de
hoslanmadigini sezdirir bir tavirla:
“ merhaba bayim” dedi
Ihtiyar adam , çocuktaki bu isteksizligi hemen anladi,ama hemen pes
etmeye hiç de niyeti yoktu. Belki de çocuk dondurma,çikolata veya
sekerleme istemisti ama alinmamisti. Çocugun yüzünün gülecegini düsünerek:
“ bak ne diyecegim,benim de senin gibi torunlarim var ve onlar
dondurmaya bayilirlar, eminim sen de çok seviyorsundur.ha ne dersin,su
karsidaki dükkandan istedigin kadar alalim mi?” dedikten sonra çocugun tavrini
izlemeye koyulur ihtiyar adam.
Ama çocukta tebessümün belirtisi dahi yoktu, hatta aksine daha da
sinirlenmis gibiydi. Sert bir hareketle ihtiyara döndü ve :
“ bakin bayim,canim dondurma isterse ben de gidip alabilirim, lütfen
artik beni rahat birakin!” dedi çocuk.
Ihtiyar adam ilk saskinligini attiktan sonra, aslinda kendisine hiç de
yabanci olmayan ve ona kendi çocuklugunu hatirlatan bu durum
karsisinda,yüzünü kuslara dogru çevirerek, sözlerine gayet sakin devam etti:
“ konusmaktan pek hoslanmiyorsun galiba, peki,o zaman sen konusma, beni
dinle sadece, eminim anlatacaklarim çok hosuna gidecek.” Dedi. Çocugun
o an içinden kalkip gitmek geldi fakat acaba adam ona ne anlatacakti
merak ediyordu. “ neyse” diyordu içinden. “ onunla konusmak zorunda
degilim ki, dinledikten sonra kalkar giderim.” Diye geçirdi içinden.
Ihtiyar adam ise az öncesinden daha bir keyifle konusmasini
sürdürüyordu:
“ biliyor musun ben de çocukken konusmaktan pek hoslanmazdim,üstelik
hiç de mutlu bir çocuk degildim. Aslinda mutlu olmam için pek çok neden
vardi: Benimle ilgilenen bir ailem, arkadaslarim, çesit çesit
oyuncaklar, oynayabilecegim kocaman yesil bir bahçemiz bile vardi. Ama ben
israrla mutlu olmak istemiyordum. Hatirlarim da resim çekinecegimiz zaman
herkes güler, ben israrla suratimi asardim. O anlarima ait bir tek gülen
resmim bile yok. ne aci degil mi? Ama eminim senin pek çoktur.”
Ihtiyar adamin anlattiklari çocugun oldukça dikkatini çekmisti ve
hikayenin gerisini çok merak ediyordu. Adam ise çocugun bu sabirsizligini
anlamis, daha büyük bir neseyle devam ediyordu:
“evet evlat, iste yillar böyle geçiyordu. En kötüsü de neydi biliyor
musun? Büyüyüp genç bir delikanli oldugumda bir sigorta sirketine is
basvurusunda bulunmustum. Bir hafta içinde tüm basvuranlarla toplu bir
görüsme yapilacakti. Görüsme tarihi geldiginde, erkenden kalkip tertemiz
giyindim ve belirtilen adrese dogru yola koyuldum, tabi her zamanki
ciddiyetim ve asik suratimla birlikte...yaklasik otuz kisi kadar vardik,
bazi yazili testlerden geçtikten sonra, hepimize “ hayatimizdaki en mutlu
an’i” sordular. Ne gerek vardi simdi buna diye düsündügüm sorunun,
bana, yasamimi geri verecegini asla tahmin bile edemezdim. Kimisi dogum
günlerinden,kimisi kendisine yapilan bir sürprizden, kimisi tatillerinde
geçen mutlu anlarini anlatiyordu. Evet herkesin öyle çok mutlu ani vardi
ki,anlatirken bile sanki o ani yasiyorlardi. Siranin bana geldigini
fark edince ne diyecegimi sasirdim ,aslinda her seye her zaman bir cevabi
olan ben ,öylece kalakalmistim. Yasadigim en mutlu an neydi? O kadar
çok düsünmüstüm ki, orada bulunanlar, herhalde hangisini anlatacagima
karar veremedigimi zannetmislerdir. Ama bu izlenimleri çok kisa sürdü.
Çünkü soruya karsilik “ halâ bekliyorum”’dan baska bir yanitim olamazdi ne
yazik ki.” Dedi ve o günleri hatirlamanin büyüsüyle bir parça yas akti
gözlerinden. Bir an duraklamadan sonra “ belki ne demek istedigimi suan
anlayamazsin, daha küçüksün ama...” hayir aksine çocuk onun ne demek
istedigini çok iyi anliyordu, büyük bir heyecanla ve belki de hayatinda
ilk defa içinden gelerek, bu kadar uzun bir süre, bir yabanciyla vakit
geçiriyordu. Daha fazla dayanamayarak:
“ peki ise alindiniz mi? Bayim” dedi çocuk heyecanla.
Ihtiyar adam gözünden akan yasi silerek hafifçe gülümsedi ve:
“ evet ise alinmistim, ama o gün eve kendi yasamimla ilgili ,cevabini
veremeyecegim sorularin varligini bilmenin üzüntüsüyle geri dönmüstüm.
Düsünebiliyor musun? Yedigin yemegin lezzetini anlayamamak gibi bir sey
bu. Sonra dedim ki kendime: yaslandigin zaman, geçmis günlerine dair
özlem duyamayacaksin ? Çünkü sikintilarin, acilarin özlemlerini duymaz
insan. Hatirlamak istemeyecegin bir geçmis ise, silik bugünler yaratir,
ben ise yarinlara böyle girmek istemiyordum, iste o gün benim için her
sey degismisti. En mutlu anlarimi bir kat daha artirarak girdim her
yarin a... yaa iste böyle evladim, sen de buraya biraz dinlenmek için
geldin, ben ise basini agrittim, gideyim artik, torunlar beni bekler, haydi
kal saglicakla.” Dedi ve çocugun bir sey söylemesini beklemeden, ama
bir seyleri basarmis olmaktan emin ,yavas yavas uzaklasmaya basladi.
Çocuk anlatilanlardan o kadar çok etkilenmisti ki,söylemek istedigi her sey
dügümlenmisti sanki, yüzünde bir gülümseme ve tesekkür eden gözlerle
,yasli adamin arkasindan öylece bakakaldi.
Her zaman yaptigi siradan bir gezintinin, kendisine böyle önemli bir
sürpriz yapacagini tahmin bile edemezdi . Acele etmeliydi, yapacagi
yiginla is vardi ve ilk olarak hemen bir dükkana girip, kardesi için
armaganlar seçmeye baslamisti bile. Yillardir, önünden asik bir suratla
geçtigi dükkandan , artik yasamiyla ilgili tüm sorulara cevap verebileceginin
mutlulugu ile çikiyordu. Çünkü biliyordu ki, bu onun için sadece bir
baslangiçti ve yaslandiginda , eski günlerine dair hep bir özlem
duyacakti.

  • "slowcu" bir erkek

Mesajlar: 3,614

Kayıt tarihi: Jun 1st 2007

Konum: İstanbul

  • Özel mesaj gönder

2

Thursday, 5.07.2007, 22:15

paylasimin süper abla yazilarini cok begeniyorum Tsk ederim !