Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

SARI-FM

Stajyer

  • Konuyu başlatan "SARI-FM"

Mesajlar: 19

Kayıt tarihi: Jun 19th 2007

  • Özel mesaj gönder

1

Thursday, 21.06.2007, 18:42

Mutluluk..

Mutluluk

Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.
Sanıyoruz ki çok paramız, sürekli yükselen bir kariyerimiz, bahçeli bir
evimiz, spor bir arabamız olunca biz de çok mutlu olacağız.
Hadi maddeciliği bir kenara bırakalım; niye herkes aşktan şikayetçi?
Çevremizde kaç kişinin aşk hayatı iyi gidiyor? Eminim parmakla
sayılacak kadar azdır. Ve eminim hiç kimse yanlışın nerede olduğunu da
bulamıyordur.
Ben ten uyuşması kadar ruh uyuşmasının önemine inanırım. Hatta
insanların eş ruhlarının olduğuna bile inanırım. Ama ruhları olmayan
bedenler birbirleriyle ne kadar uyuşabilir ki? Evet, önce göz görür fakat
ancak ruh sever. Ayrıca ruhumuz olmadan eş ruhumuzu bulmak gibi bir
şansımız
olmadığına da eminim... İşte bu yüzden içimiz de sürekli bir eksiklik
duygusuyla yaşıyoruz hepimiz, işte bu yüzden sürekli duvarlara çarpıp
çarpıp kendimizi kanatıyoruz ve işte bu yüzden mutluluğu bir türlü
yakalayamıyoruz...
Gerçekte hız çağında yaşıyoruz. Her şey o kadar hızlı geçiyor ki, ne işe,
ne arkadaşlarımıza, ne ailemize, ne çocuğumuza, ne kendimize
yeterince vaktimiz kalmıyor. Akrep ve yelkovanla yarış halindeyiz. Bu
yüzden bütün ilişkiler yarım yamalak, bütün sevgiler bölük pörçük. Sevmeye
bile vaktimiz yok bizim.
Oysa teknolojinin nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyoruz. Ne
çamaşır yıkıyoruz ne de bulaşık, çayımızı kahvemizi makineler yapıyor.
İşlerimizi bir telefon, bir faksla hallediyoruz. Uçaklar bizi iki saat
içinde dünyanın bir ucuna taşıyor. Hatta artık gitmeye bile gerek yok,
internetle dünya elimizin altında. Ama yine de vaktimiz yok işte!
Bence doğanın kara bir laneti. Biz ondan uzaklaştıkça, o da bizden bütün
zamanları çalıyor.
Milan Kundera "yavaşlık" adlı kitabında; "yavaşlık hep
aldatır,hızlılık ise unutturur" diyor. Telefon hızlılık mesela,
konuşulanları, söylenenleri unutturur. Mektupsa yavaşlık, hep vardır ve
hep hatırlatır. Evet freni patlamış kamyon gibi yaşamanın hiç anlamı yok.
Ayağımızı gazdan yavaş yavaş çekelim ve biraz mola verip ruhumuzun da bize
yetişmesini bekleyelim artık.
Aceleye ne gerek var?
Hayat yalnız biz izin verdiğimiz gibi geçer. İyi ya da kötü hızlı ya da
yavaş...
Her şey bizim elimizde, sevgi de, aşk da, başarı da. Ama ancak kendi
ruhumuzla buluştuğumuzda...

Can DÜNDAR

Veda

Stajyer

  • "Veda" bir kadın

Mesajlar: 29

Kayıt tarihi: May 4th 2007

Konum: Berlin

  • Özel mesaj gönder

2

Thursday, 21.06.2007, 18:45

Herkes bir arayış içinde, ama hiç kimse ne aradığını bilmiyor.
Ben aradigimi bile bilmiyordum.

Paylasim icin tesekkürler.