Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "Gönül "abla""

Mesajlar: 4,086

Kayıt tarihi: Apr 13th 2010

Konum: "TÜRKİYE"

  • Özel mesaj gönder

1

Thursday, 12.08.2010, 21:16

Hayat Dersi...



Bundan 36 yıl önce, 21 Mart 1973'te aramızdan ayrılan kişi... O'dur ki
Sunay Akın'ın anlattığı bir hikayeyle, bir kez daha tazelenir
belleklerimizdeki yeri...

Anadolu'nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya,
hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden
birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp
yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. Adam üzerini
değiştirir, yatağına yönelir.
Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında
bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının
sevgilisi bahçededir...
Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu
beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca...
Sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer...Ve pencereden aşağıya atlar.
Başka bir adam için... Kadın kocasını terk eder..
Koşarlar iki sevgili... Kaçıyorlar... Tarlaları, ovaları aşarlar...
Anadolu'da bir köy nasıl nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları
kovalayacak onca şey vardır... Namus belası. Töre cinayetleri...
Yoksulluk... Cefa... Korku.... Arkalarında bunlar varken nasıl
durabilirler...
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar...
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;

"Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız
ediyor"...

Çıkartıp bakarlar ki!...
Ayakkabısının içinde bir tomar para!
Kocası her şeyin farkında... Biliyor ki gidecek...
"Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı,
ütüledi. Bana emeği geçti"
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE!!!
O yoksul köylü;
Bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının,
giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine
koydu...
O güzel insanı...
O onurlu davranışı sergileyen...
O terk edilen adamı...
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ.......
Çünkü o ;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi...
Uzun ince bir yoldaydı ve
Gidiyordu gündüz gece...
Şimdi sorarım size ;
Bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır?
Yoksa...Aşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa ,
OKUYAMASA bile...
KİTAP GİBİ HAYAT YAŞAYAN ADAMLAR MI YAKIŞIR?

Sunay Akın

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "ZeN" (14.09.2010, 20:24)


2

Thursday, 7.07.2011, 12:55

tek kelime harika gönlüm....