Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

1

Saturday, 5.03.2011, 22:37

Dini Siirler



Kuranı Kerim

Ayet ayet gir kalbime

Yer et amel ve dilime
Harf harf kelime kelime
Gönüle huzurdur Kuran

Okuyanı darda koymaz
İnanan şeytana uymaz
Asla yarı yolda koymaz
En vefalı dosttur Kuran

Hakkın yüce kelamıdır
Müminlerin yaşamıdır
İki cihan baş tacıdır
Kitaplarda birdir Kuran

Sorma ondan bundan haber
Ezelden ebede rehber
Gösterdi yüce peygamber
Hakka giden yoldur Kuran

Davet eder hakikate
Kavuşturur selamete
Delil olur kıyamete
Hiç solmayan güldür Kuran

Karanlığı aydınlatır
Hep mevlayı hatırlatır
Kurtuluşa ulaştırır
Nur üstüne nurdur Kuran

Hasan Konç


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

2

Saturday, 5.03.2011, 22:41

Özür

Nasıl özür dilerim sana , nasıl?
Bütün özürler bende , bedenimde
Bilmeden yalan nedir , nedir asıl?
Yalnız bıraktın , kor var ellerimde
Olsun , “özrümü beyan ediyorum.”

Fay hatlarında gül yaşam bulamaz
Huzur , sevgi , mutluluklardan başka
Dileklerim sana özür olamaz
İkindi güneşi düştüyse aşka
Hemen , “özrümü beyan ediyorum.”

Lütfen bağışla , acizliğime ver
Kırdıysam kalbini , üzdüysem seni
Bu yersiz tartışma bendense eğer
Son kez olsun , kapında dinle beni
Şimdi , “özrümü beyan ediyorum.”

Hatasız kul olmaz , iyice düşün
Biçare gönlüme verme nihayet
Ruhumu boğan bu kabuslu düşün
Yok mu nurlu sabahı? Beni affet
Bugün , “özrümü beyan ediyorum.”

Yarınlara bakalım , dün geçmiştir
Gel inat etme , ümitleri kırma!
Gözlerim sadece seni seçmiştir
Hayat hiç gülmedi , bir de sen vurma
Haydi , “özrümü beyan ediyorum.”

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "Ayazz 67" (5.03.2011, 22:46)


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

3

Saturday, 5.03.2011, 22:45

İlahi Aşka Vesilem Sen Ol

Ninnilere çoktan bıktı bebek gönlüm.
Sütlerin üstünde ki kaymağı yoktan çekip tattı gönlüm.
Derdimi ona anlatamadım!
Baktıkça kendimi buldum.
Zümrüt gözlüm…
Meçhulde yürüyenler göre kefenlenmeden gömülürüm!
Aşkı dilinden kalbine geçiremeyenlere göre de sürünürüm!
Nerde o günler !
Hayalimden başka nerede görürüm!!!
İlahi Aşka Vesilen Sen Ol!
Şu dikenli dertlerimi kalp gözünde ki bakışınla yol!
Düşüncelerin incinmesin,
Nasırlı duygularda bile bahtiyar ol1
En neşeli anımda ki terk edilişime;
Tercih ederim
Kötü anımda ki bana verdiğin teselliye…
Gözüm gözümde olsada hasretim bakışına,
Şu Gökhan’ın yaslı tasasına,
Vesile-i sabır ol ALLAH aşkına!
Bir müzik ritmiyle dolaştım zamanında;
Samsun dağların da…
Bir seçenek daha koydum bahtıma,
Nefes darlığı çeksem de;
Maltepe yokuşların da…
Şumısralarımı okuyup anlarsan!
Köle olurum!!!
Beni aşan yakut duygularına…

(Medine-1996)

  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

4

Saturday, 5.03.2011, 22:48

Ey Sevgili, En Sevgili

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bak1ma bu sürgünün bir süregi
Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layikolmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Günesi bahardan koparip
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüregime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil
Ayaklarimdan belli
Lambalar egri
Aynalar akrep melegi
Zaman çarpilmis atin son hayali
Ev miras degil mirasin hayaleti
Ey gönlümün dogurdugu
Büyüttügü emzirdigi
Kus tüyünden
Ve kus südünden
Geceler ve gündüzlerde
Insanliga anit gibi yükselttig
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim
Bütün siirlerde söyledigim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome’nin Belkis’in
Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin
Kuslar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini
Ey gönüllerin en yumusagi en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta
Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda
Çati katlarinda bodrum katlarinda
Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba
Hep Kanlica’da Emirgan’da
Kandilli’nin kursuni safaklarinda
Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda
simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Ey çagdas Kudüs ( Meryem )
Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir ( Züleyha)
Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda
Köle gibi satildim pazarlar pazarinda
Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda
Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda
Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda
Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda
Verilmemis hesaplarin korkusuyla
Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layik olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünüm benim
Ülkendeki kuslardan ne haber vardir
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir
Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir
Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir
Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir
O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir
Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir
Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir
Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardi
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir
Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir
Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili

  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

5

Saturday, 5.03.2011, 22:49

Yüreğim Yoksul Yetim

Yüreğim Yoksul Yetim

Bir yoksul çocuk görsem,
İçim yanar derinden.
Titreyen yüreğimi,
Alamam gözlerinden.

Bir yetim çocuk görsem,
Kimsesiz ve çaresiz.
Elim ayağım donar,
Ağlarım sessiz sessiz.

Tadı kaçar her şeyin,
Işık söner, gün batar.
Yaralıdır yüreğim,
Yoksul ve yetim atar.


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

6

Saturday, 5.03.2011, 22:51

Ey Gül

Ey Gül, ey Gonca-i Nûr, meftun yaprak, hâr sana.
Sensin gönüller Mâhı, bu yaz, bu bahar Sana!
Mûcize saltanatın taşları ayna yapar,
Her ırmak ve her deniz, her leyl-ü nehar Sana!…
Senin Zâti Akdesin âlemlere rahmettir,
Cibrîl vefalı yoldaş, Yüce Allah Yâr Sana!…
Bu nice iştiyaktır, ey en güzel Sevgili?
Asırlardır koşuyor, genç ve ihtiyar Sana!…
Nazarın kalbe şifâ, sözün hikmet incisi,
Hangi dertli kavuşsa, olur bahtiyar sana!
Misk kervanı kapında karar kılmıştır Senin,
Nebîlerin diliyle, hep övgüler var Sana!…
Ay, güneş, zühre, ülker, nûruna pervanedir.
Âlemde olmak ister, âşıklar civar Sana!…
Senin yolun hep açık, gidişin Allah’adır,
Dağlar ateş kesilse olamaz duvar Sana!
Güzelliğin âlemde misli bulunmaz inci,
Ey Gül, hasret çekmede Cennet, o bulvar Sana!
Dedin ki: “Şükreden kul olmak istemem mi ben?”
Rabbin ihsan buyurdu: Hurma, üzüm, nar Sana!
Her mûcizen parmakla gösterilmede Senin,
Çağlatmak öyle kolay, çöllerde pınar Sana!
Hicranın bir kütüğü dertle bîkarar etti,
Hep özlem duymadadır, selvi ve çınar Sana!
Cennetin çiçekleri Senin kokunu taşır,
Benzemeye çalışır, beyazlıkta kar Sana!
Güneş güzel yüzünden parlaklık aldı ey Gül,
Acep hayran olmadan, hangi göz bakar Sana?
Aşkının esiridir, ne çöl, ne de dağ tanır;
Bu sevdalı gönüller, su gibi akar Sana!
Varlık bahçesi Senin nurundan yaratıldı,
Hep medyun, hep minnettar, her can, her nigâr Sana!
Tebessümün ayların; zührenin sevincidir,
Nice hasret çekmede, bu bülbül-i zâr Sana!
Güllerin efendisi olmak kolay değildir,
Gıpta etmede ey Gül, binlerce gül-zâr Sana!
Yusuf, Senin dalında çiy tanesidir sanki,
Dîvâne kesilir göz etse, bir nazar Sana!
Fazlının eteğine akıllar erişemez,
Eli kalem tutanlar övgüler yazar Sana!
Hâk-i pâyine sürsem bir kerecik yüzümü,
Bende olan sermaye; hasret, intizâr Sana!

  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

7

Saturday, 5.03.2011, 22:52

Senin Hasretindir Ya Resul

Senin Hasretindir Ya Resul

senin Hasretindir Yakip KÜl Eden
Senden Cok Uzakta Bu Beden

Seni GÖrmektir Hayalim
GÖrÜyorsun Elbet Benim Halim

Illaki Cok Kusurlarim Var
Sen Rahmet Eyle Ey GÜzel =yar=

Napayim Bu DÜnyayi Sensiz
DÜnyam Tuzsus,sekersiz Cok Sessiz

ÖzlÜyorum Seni,dinmeyen Özlem Bu
Olurum Insallah Sana Layik (ya Hu)

Seni Cok Seviyorum Ya Rasul


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

8

Saturday, 5.03.2011, 22:54

Peygamberimiz Gelse

Eger bir gün, Peygamberimiz ziyaretimize gelse,
Yalnizca bir kaç günlügüne,
Hem de aniden gelmis olsa;
Merak ediyorum ne yapacagimizi?
Biliyorum en güzel odamizi kendisine tahsis edecegimizi.
Böylesi serefli bir misafire yiyeceklerin en iyisini,
Içeceklerin en iyisini sunacagimizi.

Onu evimizde görmekten mutlu olacagimiza,
Ona hizmet etmemizden alacagimiz hazzi,
Baska hiçbir seyden alamayacagimiza da inaniyorum.

Tüm bunlara ragmen memat ediyor ve düsünüyorum:
Onun evimize dogru geldigini gördügümüzde,
Kapida mi karsilayacagiz?
O güzel misafiri içeri almadan “Buyur Ya Resulullah!” demeden,
Kollarimiz bu mübarek konugumuza uzanmis olarak
“Hos geldiniz!” deyip içeri almadan önce neler yapacagimizi merak ediyorum.

Masamizin üzerindeki bazi gazete ve dergileri saklayip,
Onun yerine Kur’an mi koyacagiz?
Hala açik saçik programlari izledigimiz televizyonun üzerini örtüyle mi kapatacak
Veya alelacele yerinde kaldirip bodrum kattaki izbeye mi saklayacagiz?
Yahut da kosacak miyiz kapatmaya, O kizmadan önce?
Veya o nurlu misafirin isitmedigini umarak kapatacak miyiz radyomuzu,
Yüz kizartici bantlari izledigimiz videomuzu?
Evin rafinda üst üste dizdigimiz müzik bantlarini unuttuk galiba.
Hemencecik onlari kaldirip, onun yerine Hadis kitaplari mi yerlestirecegiz.

Merak ediyorum .
Evimize girmek üzere bulunan bu serefli Misafirin hemen girmesine müsaade edecek miyiz ?
Ya da saga sola mi kosturacagiz?
Yahut da “Biraz bekler misiniz?” diyerek Onu kapimizin önünde mi bekletecegiz ?

Merak ediyorum…
Eger Peygamberimiz bir kaç gününü geçirmis olsa,
Alisagelen yaptiklarimiza devam mi edecegiz?
Her sabah gün dogusuna veya kaba kusluga kadar uyabilecek miyiz?
Ailemizle kavgali-gürültülü savas ortamini sürdürebilecek miyiz?
Yoksa bir kaç saat sonra sikilmaya, daralmaya mi baslayacagiz?

Merak ediyorum…
Hiç yüzümüzü asmadan tüm aile fertlerimizle beraber her vaktin namazini kilabilecek miyiz?
Sabahin erkeninde yatagimizdan firlayip sabah namazi hazirligini yapabilecek,
Nisanlanma çagina gelen kiz ve erkek çocuklarimizi yataklarindan kaldirabilecek miyiz?
Veya, Serefli Misafirin abdest suyunu dökerken,
Öbür odada 15 yasina gelmis ancak secde yüzü görmemis oglumuzu nereye saklayacagiz?
Yoksa bir kaç günlügüne otele veya akrabalarimizin evine mi gönderecegiz?

Merak ediyorum…
Alistigimiz hayat seyrimizin, kontrolden çiktigindaki aci halimizi.
Bayimiz gazeteyi kapidan uzattiginda ne yapacagimizi.
Müslüman bir sahabe kadinin kiyafetine dokunan Yahudilere karsi
Savas baslatan Misafir Peygamberin yaninda
O müstehcen gazeteyi okuyabilecek miyiz?

Acaba diyorum…
Peygamberimizi yanimiza alarak gitmeyi planladigimiz yerlere götürebilecek miyiz?
17 yasindaki kizimizin yanina gelerek “Siz ne alirdiniz. ”
diyecek olan sik bir garsonun sözüne karsi tavrimizi.

Acaba diyorum.
Gittigimiz yerde üç-dört saat boyunca yemek masasinda Peygamberimiz de bulunabilecek mi?
Yoksa Onu evimize istirahata mi alacagiz?

Düsünüyorum.
Hem de gözlerimle görmüs gibi düsünüyorum.
Bir kaç günlügüne evimize misafir olarak gelmis olan Peygamberimizle
24 saatimizi nasil geçirdigimizi göstermemizi.
“Bonjour” diyerek evimize giren oglumuzu, yarim etekle arabadan inen genç kizimizi.
“Bunda benim suçum yoktur “Ya Resulallah!” deyip,
Ölüp ölüp dirilen ana ve babalari….
Düsünüyorum Peygamberimiz evimize otururken,
Evimize gelecek aile misafirlerimizi.
Peygamberimizden habersiz olan misafirlerimizin girislerini, konusmalarini, görüntülerini.

Evet evimize sadece bir kaç günlügüne misafir olarak gelecek olan,
Peygamberimize karsi sergileyecegimiz tavirlarimizi merak ediyorum.
Bu Peygamberin nasil karsilanip, nasil ugurlanacagini merak ediyorum.

Peygamberimiz eger bizimle bir kaç gününü geçirecek olsa,
Alisagelen yaptigimiz islere devam mi edecegiz?
Yahut da ziyaret bittiginde ve evimizden ayrildiginda rahat bir nefes mi alacagiz?

Evet sevgili Peygamberimiz bizimle biraz vakit geçirmek için gelse;
Hayatimiz altüst mü olacak?

Yoksa, evet yoksa…


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

9

Saturday, 5.03.2011, 22:56

Camiler

Camilerdir alıp götüren bizi
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir göstererek ak izi…
Bizi içimizden beyaza boyar.

Duvarında ayet ayet nakış var
Bir mana doldurmuş büyük kubbeyi.
Kandil kandil içimizde ışıklar,
Bir yanar,bir söner anarken seni.

Kimbilir kaç asırüstünden geçmiş
Sülüsler, celîler, talikler durur.
Hangi el, hangi ruh ve nasıl seçmiş?
Ki kokusu yıllar yılı duyulur.

Mihrabı, minberi, minaresiyle
Öteye açılan kapı bu mudur?
Şadırvanda şırıl şırıl sesiyle,
Durmadan yıkanan yapı bu mudur?

Bir ruhu abide yapan usta el
Taşa en ilahi manayı vermiş.
Aranan doğruluk, iyilim, güzel
Abide halinde toplanıvermiş.

Bir el ki, arkadaş olsun göklere
Diyerek kubbeyi göğe uzatmış.
Çil çil, kubbe kubbe geçtiği yere,
Altın yaldızıyla mührünü atmış.

Müezzin çıkarken fethe gökleri
Müminin elleri Hakka açılır.
Ne duydukları, ne gördükleri,
Bir nur ortalığa durmaz saçılır.

Beş vakit okunan ezan sesinde
Bambaşka dünyadan bir çağrı vardır.
Şahadet getiren minaresinde
Taşlar omuz omza yaslanmışlardır.

Ey kubbe, şadırvan, minaresiyle
Bizi içimizden kuşatan mânâ.
Ve günde beş vakit ezan sesiyle,
Bizi kavuşturan sonsuz zamana.

Camilerdir, alıp götüren bizi…
Beyaz ülkelere, sonsuza kadar.
Camilerdir, göstererek ak izi,
Bizi içimizden beyaza boyar


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

10

Saturday, 5.03.2011, 22:57

Anlatamam Seni Ya Resulallah

ANLATAMAM SENİ YA RESÛLALLAH

Dediler bana -Bu dünya O var diye yaratıldı-
Geldim dünyaya, açtım gözlerimi, aradı bu gözler seni
Ama sen yoktun…
Haber göndermişsin
-Kardeşlerime selam olsun- demişsin…
Seni göremeyen kardeşlerine selam
Senden gelen selama can kurban Ya Resûlallah.

Sen ki eşsiz tebessümüyle kalpleri anahtarsız açan,
Sen ki dört mevsim açan gül,
Sen ki bir yavrucağın kuşu ölmüş diye taziyeye giden ince gönül,
Sen ki harbe en önde giden korkusuz cengaver.
Çocukların bile fikrini soran büyük düşünür,
İsmi Allah la yazılacak kadar şereflisin.

Bir hayvan ölüsünden herkes uzaklaşırken
Onun güzel dişlerini görecek göz vardı sende…
Selam vermeyi çok sevmene rağmen
Tembellik yapana bunu layık görmeyecek kadar çalışkandın sen.

Çocuklarla oyun oynayan alçak gönüllü sevgi güneşi,
İki kurbanlığın oğlu olarak asildin sen.
Can düşmanlarının malını emanet ettiği,
Sözüne güvendiği emindin sen

Hz. Yusuf tan güzel, tüm insanlar içinde özeldin sen
İnci dişlerinin arasından çıkanlarla kimsenin incinmediği yürektin sen.

Sen yürüyünce dağlar erirdi, mahlûkat selam verirdi sana,
İftira atanlar üzünce seni melekler öperdi yanaklarından

Münkirler ağlatınca Amine yoktu ki kucaklasın seni?
Abdullah görmedi nasıl cezalandırsın kafirleri?
Ama Rabbin vardı, alemleri senin için yaratan Rabbin…
Miraca çıkardı seni, sevgiliyi görmek herşeye değerdi.

Bahiranın bahçesindeki kuruyu yeşerten sevgili !
Gel ey nebi.
Gönlümün bozkırları seni bekler.
Seni sevmek her ruhun yiyeceği, içeceği,
İlahi aşkın gıdası seni sevmekten geçer.
Benim sevgim nedir ki?
Ayçiçeğinin güneşe olan sevgisi…
Önemli olan güneşin, ayçiçeğine ışık göndermesi.
Sana öylesine muhtacım ki…
Ölesine muhtaç…


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

11

Saturday, 5.03.2011, 22:59

Sen Yoktun

SEN YOKTUN
Sen yoktun…
Hz Âdem’deydi nurun
Önce cenneti,
Sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi
Arafat bu affa şâhitti

Sen yoktun
Nuh’un gemisindeydi Nurun…
Dalgalar yeryüzünü boğarken
Taprağın bağrındaki su
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı binbir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple…

Sen yoktun…
Hz.İsmail’in alnındaydı Nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
“Rabbimiz” dedi,
“Onlara kendi içlerinden

Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi İsmail.
Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine’den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.

Sen yoktun…
Hz.İsa “Ahmed” diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor…
Bekleyin Ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun…

Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah’ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Kuteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme…
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi…
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu mekke.
Âlem Efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü Hz. Aminedeydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada
Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne…
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne…
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.

Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Herşey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine’nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan Allah’a kurbânız ey dürri yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız

Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın Allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.
Yeterki sen iste,
Sen iste yarasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente Rasulullah desin.

Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler…

Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik…
Uhut’ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
“Allah’ın Rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
“ Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve O’nun gibi ölün! Demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu…

Musab Bin Umeyr’in vardı senin.
Uhut’ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri Musab’ın suretinde indirdi.

Ebu hureyren vardı…
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya Ebâhir gel! Derdin.

Ve sen gittin…
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed rasulullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.

Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babam…
Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden .

Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; Allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti Rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz Ömer umre için senden izin isteyince,
“Kardeşcik” dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın?
Bizler Ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için

Ey Rabbimiz!
Rasulünü anışımızdan haberdar et!
O’na binler salat, binler selam!
Habibine Makam-ı Mahmut’u ver
O’na vesileyi lutfet.
O’nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O’nun hatrına affet
Zatının hatrına Affet.


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

12

Saturday, 5.03.2011, 23:00

Selam Sana Ya Mustafa

Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.

İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.

Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü’l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf’a.

Ceddin İbrahim’in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.

Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.

Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf’a.

Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri Cennet tenindi,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.

Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şefâatin göster koyma A’râfa.

Ahlâkın Kuran’dı âdabın Furkân,
Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!

Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,
Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin,
Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din!
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Her zerrene Halit feda bin defa.


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

13

Saturday, 5.03.2011, 23:01

Affet Allahim

Huzuruna geldim, divana durdum,

Dizlerimi çöküp, boynumu burdum,

Gözlerimi döküp bağrıma vurdum,

Ellerim semada sana yalvardım;

Günahlarım pek çok affet Allahım…

Ağladım döküldü, dizi dizi yaş,

Ruhum benliğimle ederken savaş,

Zaman çok hızlı da, bu kulun yavaş,

Gözlerim semada sana yalvardım;

Mahşer günü yakın, affet Allahım…

Mirac’da çıkınca huzur’a Nebi,

“Affet Ya-Rab, affet; cümle ümmeti,

Değişmem ümmete dünya nimeti.”

Kulağım Nebi de sana yalvardım;

Kulların acizdir affet Allahım…

Buyurdun bizlere, yüce Kuran’ı,

Duyurdun onunla helal haramı,

Kapattım okuyup gönül yaramı,

İbretle okudum sana yalvardım;

Kuran hürmetine affet Allahım…

Affet kalbi paslı, kalmış kulunu,

Bağışla unutsun dünya pulunu,

Kefene girecek atıp çulunu,

Her kabir dönüşü sana yalvardım;

Mezara girmeden affet Allahım…

Ağlarım aşkınla her daim yanıp,

İşledim günahlar şeytan’a kanıp,

İşte şimdi, şu an divana durup,

Bütün cüzlerimle sana yalvardım;

Affına mahzar et, affet Allahım…


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

14

Saturday, 5.03.2011, 23:03

40 yaşındasın

Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah Azze ve Celle

Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni Sa’d yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa’d yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık…
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında…
Hz.Halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik…Seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli…
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor…
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni…

Altı yaşındasın
Medine-i Münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, Ebva’da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke’ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu Talip bir başka seviyor

Ya Rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva’ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen Muhammed-ül Emin’ sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin…
Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira Nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ‘ Ah! ‘ sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen Nebiyullahsın
Sen Habibullahsın
Sen Rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe’deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
‘ Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ‘ diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla
‘ Bu koşan kimdir ‘ diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed’ in kızı Fatımatüz-Zehra
Velilerin anası…
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
‘ Ağlama kızım ‘ diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
‘Seni bizim elimizden kim kurtaracak’ diyorlardı
Sen,
Sen ‘ Allah! ‘ diyordun
Allah Azze ve Celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen ‘ Allah! ‘ diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir’ de ‘ Allah! ‘ diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi:
‘ Anam babam sana feda olsun ‘ diyordu

Ya Rasulallah
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar Oğulları’nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
‘ Beni seviyor musunuz ‘ diye sormuştun onlara
‘ Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ‘ demişlerdi
Sen de:
‘ Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum’ demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar Oğulları’nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak:
‘ Görüyor musunuz ne kadar güzel ‘ demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:
‘ Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ‘
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen ‘ hayır ‘ demediğini bile bile
‘ Peki ‘ dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre’ nin diliyle:
‘ Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler ‘
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini
‘ Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim’

Sultanım!
Ey Medine minberinde ‘ ümmeti, ümmeti ‘ diye hüznü giyen sevgili
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ‘ Allah! ‘ diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey’ at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya Rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın..


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

15

Saturday, 5.03.2011, 23:04

Azrail Uğramadan

Hayat bitip gün tükenince
Mezar seni içine çekince
Sevdiklerin toprağa gömünce
Mezarda kalırsın amelinle

Mezar bekler günahsız insanı
İstemez günahla haşir neşir olanı
Azrail acıtmadan alır
Günahsız adamın canını

Dünyadan kalmaz yanında
Boyuna göre kefeninden başka
Sual melekleri gelip hesap sorunca
Yaptıkların gelir yanına

Günahkarın cevabı olunca yanlış
Mezarı olur cehennem çukuru
Daralır eniyle boyu
Asıl azabın başlangıcı bu

Dünyada iyilik yap herkese
Günah işlemeden git ahrete
Cevabın doğru olsun sual meleklerine
Mezarın dönsün cennet bahçesine

Mahşerde huzura çıkınca
Amel defterin tartılınca
İnsanlar senden hakkını sorunca
Hakkını ödemeden cennet uzak bize

Tövbe edelim bu dünyada günahlarımıza
Cennetle cehennemlikler ayrılınca
Geç kalıp pişman olmaktansa
Ölüme hazırlan Azrail uğramadan


  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

16

Saturday, 5.03.2011, 23:06

abdulkadir geylani

Muhammed neslinden, Şah-ı Veliden,
Gonca Hüseyin’den, gül Fadime’den,
Zarif ve inceden, nurdan bir beden,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Abidler içinde bir Abdulkadir.

Hasan-el Basri’nin irfan yolundan,
Bağdatlı Cüneyd’in aşkın kolundan,
İrem bağlarının eşsiz balından,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Aşıklar içinde şir Abdulkadir.

Kırklar, Yedilerin sultanı sensin,
Gavslar meclisinin imamı sensin,
İlim deryasının ummânı sensin,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Arifler içinde mir Abdulkadir.

Erenler bezminde dergâh kurulur,
Tüm veliler divanında bulunur,
Hama erlerinden yolun sorulur,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Lütfunla rüyama gir Abdulkadir.

Tasavvuf Yolcusundan,


17

Monday, 7.03.2011, 00:37

ellerin dert görmesinnnn kardeşim......

  • "by daglar" bir erkek

Mesajlar: 8,156

Kayıt tarihi: Jun 13th 2010

Konum: TokaT

  • Özel mesaj gönder

18

Thursday, 31.03.2011, 02:20

Emeğine sağlık.Paylaşım icin teşekkürler ALLAH razi olsun ayazz kardeşim benim

  • "Ayazz 67" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Ayazz 67"

Mesajlar: 7,527

Kayıt tarihi: Dec 13th 2010

Konum: Almanya

  • Özel mesaj gönder

19

Sunday, 3.04.2011, 00:52

ben tsk ederim okudugunuz icin ay yüzlüm ve daglar abi

TurkEce

[Forum Ablası]

  • "TurkEce" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

20

Friday, 8.04.2011, 14:07

Allah razı olsun Ayaz ellerinize sağlık ablam ^^