Giriş yapmadınız.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

281

Wednesday, 4.06.2014, 22:48

FIÇIYA DÜŞEN KARINCA
Bir fıçının içine bir karınca düşmüş.
Bir insan gelmiş fıçının başına…Ne işin var senin burada demiş, karıncayı ezmiş yok etmiş.
Bir karınca daha düşmüş fıçının içine..Bir insan gelmiş fıçının başına.Karıncayı görmüş…Kimseye zararın yok senin sevimli hayvan hadi fıçıda yaşa demiş.
Bir insan gelmiş sonra fıçının başına..Karıncayı görmüş ve şeker serpmiş fıçının içine yesin diye.
Bu üç insan kim mi?
Birincinin adı: Bencil,
İkiciyi; Hoşgörü diye çağırıyorlar.
Üçüncü mü?O sevgi işte…

(Bilgelik Hikayeleri...)



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

282

Thursday, 12.06.2014, 02:29

kıssadan hisse

Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.
Büyüğü Halil.Küçüğü ise İbrahim...
Halil, evli çocuklu.İbrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.
Bununla geçinip giderlermiş...Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.İkiye ayırmışlar.İş kalmış taşımaya.
Halil, bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
Peki, abi demiş İbrahim...Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... .
O gidince, düşünmüş İbrahim:
Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
Haydi İbrahim. De miş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi.
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.
O gidince, Halil düşünür bu defa:
Der ki:
Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek,Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.
Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider.
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur.Karanlık basar.Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile.
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...
Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.Şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları.Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı: halil ibrahim bereketidir
Çalarak hırsızlık yaparak mala gasp ederek bişeye sahip olacağımızı sanmakla anca yanılırız. halbuki biz verdikçe verdiğimizden bize çok veren çok daha büyük biri var asla unutulmamalıdır....!



TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

283

Tuesday, 17.06.2014, 15:54



Bülbül küstü güle...

-Saatlerce ötüyorum başucunda senden hiçbir ses gelmiyor.Ben yapacağımı bilirim! dedi.

İntikam alırcasına lalenin başında ötmeye başladı.Gül duysun ve kıskansın diye sesini iyice yükseltti bülbül.
Karanfil, papatya, menekşe, kardelen…Çiçek adına ne varsa hepsi lalenin başına toplandı.
Kıskandılar laleyi. Kimse anlayamadı, neden?
Birden kıpkırmızı oldu lale. Bülbül iyice coştu.
Saatlerce öttü. Sesi kesildi. Artık ötecek hali kalmamıştı.
Döndü. Lakin gül yoktu ortalarda. Telaşlandı.

Gözyaşı içindeki orkideye sordu:

-Gülüm nereye gitti?

-Az önce öldü! Dedi orkide.

Bin pişmandı bülbül.

-Ama ben kıskandırmak istemiştim sadece, dedi.

Gözyaşlarını usulca sildi orkide ve belki en bilge duruşuyla:

-Hata yaptın bülbül kardeş. Gül, kırmızısını senin ötüşünden alıyordu.
Sen gidince ne kırmızı kaldı ne de gül.

Şimdi nerede kırmızı bir lale görürsen bil ki bir gül daha ölmüştür, dedi...

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

284

Thursday, 10.07.2014, 22:58

"Ressama sormuşlar mutluluğun
resmini çizebilir misin diye.
Ressam demiş ki; ben çizerim de sen anlayabilir misin ?"

Fiddler on the Roof/1971


Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

285

Tuesday, 15.07.2014, 14:14

4 Mahalleli Kasaba

Küçük bir kasabanın dört ayrı mahallesi varmış.
Birinci mahallede 'Evetama' lar
yaşıyormuş. 'Evetama' lar ne yapılması gerektiğini bildiklerini düşünürlermiş.
Yapma zamanı geldiğinde ise "evet, ama" diye cevap verirlermiş. Cevapları hep yanlış olurmuş. Suçu başkalarına atmakta da ustaymışlar.

İkinci mahallede 'Yapacağım' lar yaşarmış.
Ne yapacaklarını bilirlermiş. Kendilerini yapacakları şeye adım adım hazırlarlarmış, ama yapacakları sırada şanslarını kaçırdıklarının farkına varırlarmış.
Bu mahallede insanların dizleri dövülmekten yara bere içindeymiş.
Yaşamı ertelememek için verdikleri kararı bile ertelerlermiş.

Üçüncü mahallede yaşayan 'Keşkeci' lerin, hayatı algılama güçleri mükemmelmiş.
Neyin yapılması gerektiğini daima en isabetli şekilde bilirlermiş ama, her şey olup bittikten sonra. 'Keşke' cilerin de başları kanarmış hep, duvarlara vurmaktan!

Kasabanın en yeşil bölgesinde, en güzel evlerin olduğu mahallede ise 'İyikiyaptım' lar
otururmuş. 'Keşkeci' ler bu mahallede yürüyüşe çıkar, etrafa hayranlıkla bakarlarmış.
'Yapıcam' lar' 'Keşkeci' lerle birlikte bu mahallede yürüyüşe çıkmak ister ama bir türlü
fırsat bulamazlarmış.
'Evetama' lar ise mahallenin güzelliğini görmek yerine, ağaçların gölgelerinin yeterince
geniş olmadığından, güneşin daha erken saatte doğması gerektiğinden şikayet ederlermiş.
'İyikiyaptım' mahallesindeki insanların kusuru da, beyinlerinde mazeret üretme
merkezlerinin olmayışıymış..!



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

286

Wednesday, 16.07.2014, 16:14

Hükümdarlardan biri vezirine, oğlunun hocasıyla ilgili yakınıyordu:
- Ben oğlum ilim öğrensin istiyorum... Benim yerime iyi bir hükümdar olsun...
Ama o devamlı müzikle, sazla, sözle uğraşıyor... Zannımca hocası onu, vasfına yakışır şekilde yetişmesi yönünde destekleyemiyor.
Vezir:
- Hükümdarım, hocanın elinde mucize yok! Çocuğun neye yeteneği varsa hocası ancak onda ilerlemesine yardım edebilir.
İnsanın doğası değiştirilemez. Terbiye yaratılışa bağlıdır.
Hükümdar düşüncesinin arkasındaydı... Doğuştan sahip olduğumuz yetilerin, terbiye ile değiştirilebileceğini savunuyordu... Bunu kanıtlamak için de; bir akşam sarayda eğlence tertip ettirdi. Eğlence arasında eğitimli kedilerin bir gösterisi vardı. Kediler, sırtlarına konan tabağı ve tabağın içindeki yanan mumları düşürmeden itinayla taşıyorlardı. Hükümdar vezire, kedileri göstererek:
- Görüyor musun? dedi. Terbiye ile neler başarılabiliyor...
Vezir karşılık vermedi, olumlu ya da olumsuz... Başka bir eğlence gecesini bekledi ve bu geceye gelirken de yanında birkaç tane fare getirdi gizlice. Kedilerin gösterisi başladığında, fareleri kedilere doğru salıverdi. Fareleri gören kediler, sırtlarındaki tabağı, mumu unutup farelerin peşine düştüler. Mumlar bir yana, tabaklar bir yana yuvarlandı... Yanan mumlardan, halılar tutuştu... Ortalık bir anda tarumar oldu... Bu sırada vezir ise padişaha sokulup; iddiasını destekler kanıtı gururla seyrederek şöyle dedi:

- Gördünüz mü padişahım, terbiye yaratılışa bağlıdır!..



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

287

Saturday, 26.07.2014, 15:50

ASLAN YÜREKLİ OLMAK...

Dişi aslan avladığı ceylanı yemeğe başlarken karnında yavrusu olduğunu fark eder.
Yavruyu, ölmüş ceylanın karnından çekip çıkarır. Lakin iş işten geçmiştir, yavru çoktan ölmüştür.
Annesi ölmüş yavruyu yere koyar ve ağır adımlarla bir kenara çekilip yere uzanır.
Bu fotoğrafları çeken fotoğrafçı uzun süre aslanın hareketsiz kalmasından şüphelenir ve cesaretini toplayarak aslanın yanına yaklaştığında, onun öldüğünü görür. Anlar ki; bu olaya Aslanın kalbi daha fazla dayanamamıştır...

Bu fotoğrafı gördükten ve altındaki bu bu yazıyı okuduktan sonra anladım ki;
Aslan yürekli olmak, gücüne dayanarak senden zayıfların hayatına kast etmek değil; masum bir annenin yada bir yavrunun ölümüne sebebiyet vermiş olmanın üzüntüsüne yüreğinin dayanamaması demekmiş




TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

288

Sunday, 27.07.2014, 19:52



500 kişi bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup çalışması yapmaya karar verdi.
Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı.
Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu bulmaları söylendi.
Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar, bir birlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu.
5 dakikanın sonunda kimse kendi balonunu bulamamıştı.
Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi.
Bir kaç dakika içinde herkes kendi balonuna kavuşmuştu.
Konuşmacı dedi ki: "Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor.
Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir.
Ve insanların yaşam amacı da budur...mutluluğun peşinden gitmek."
Tiffany Moore

TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

289

Thursday, 31.07.2014, 13:44



Bir grup batılı Afrikaya gelir,

İçlerinden birisi afrikalı bir kadına yaklaşarak;

- 'Anlamıyor musunuz, size özgürlükten önce ekmek gerek' der.

Batılı'ya, Afrika'lı kadının cevabı şu olur:

'Konuşma özgürlüğüm olmazsa, ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim?'

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

290

Saturday, 2.08.2014, 00:01

SU, kendine SIRDAŞ arıyordu. Önce BULUTA verdi sırrını.
Ağır geldi sır buluta. Sa...ğanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.
Sonra GÖLE gitti su. Ona anlattı derdini. Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp, dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için, zaman zaman taşıyordu göl ve çıkıyordu suyun sırrı iyice açığa.

Sonra NEHRE verdi su sırrını. Nehir de aldı suyun sırrını çekti gitti.
DEREYE verdi. Dere biraz daha yavaş olsa da nehirden, o da götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze...
ÇAĞLAYANLAR, ŞELALELER, AKARSULAR... Hepsi kayboluyordu bir anda.
Sonra bir gün su takip etti dereyi. Dere okyanusa kavuşunca farketti su: bütün sırlarının akarsularla, çağlayanlarla, ırmaklarla... OKYANUSA taşındığını.
Karar verdi su. Sırrını okyanusa verecekti. Öyle de yaptı zaten.
Tüm sırlarını okyanusa verdi. Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu. Ne taştı okyanus, ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de kurudu....
Geçenlerde karşılaştık suyla. Bir bardaktaydı. Suskundu.
Çok uğraştım konuşturamadım.
Ben tam giderken ''Dur !'' dedi su. Durdum!
''Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!
Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar....'' dedi.



TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

291

Sunday, 10.08.2014, 16:38



Birisi bir bilgeye sormuş:
- Neden fakirler zenginlerden daha canayakın ve comert oluyorlar?
- Pencereden bak bak bakalım ne görüyorsun - demiş bilge.
- Oynayan, koşuşturan çocukları görüyorum.
- Peki, şimdi aynaya bak ; ne görüyorsun?
- Kendimi...
- Gördün mü?.. Pencere de ayna da bildiğin camdan yapılır.
Ama birinin arkasına azıcık gümüş koyunca sadece kendini görürsün.
ÖMER HAYYAM

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

292

Friday, 22.08.2014, 11:46

Bir gün, bir bilge,
kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında.
Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi aileleriyle,
ait oldukları yerlerde yasamak istemediklerini,
nasıl olup da bir ´yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.
Biri karga, biri leylek...
O kadar farklıdır ki kuşlar
İhtimal veremez birbirlerini sevdiklerine,
Kardeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.
Öyle ya, karga dediğin kargalarla uçmalıdır,
leylek dediğinse leyleklerle.
Yaklaşır ve merakla inceler kuşları.
Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.
O zaman anlar ki,
birlikte kaçar, birlikte uçar, birlikte yaşarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar.
O zaman anlar ki, sahip oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.
Topal kuşlar birbirlerinin arıza'larını bilir
ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.
En sahici dostluklar ortak varlıklar üzerine değil,
ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.
Aynı şekilde zengin, aynı şekilde mesut olanların
ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar, söner gider.

Ortak acı, ortak hüzün, ortak pürüzdür esas yakınlaştıran,
yaklaştıran..

~Mevlana~



Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

293

Saturday, 10.01.2015, 15:20

DÖRT MUM..!
Dört mum yavaşca yanıyordu.
Ortam çok sessizdi ve konuşmaları duyuluyordu
İlk Mum konuştu; Ben ´BARIŞIM´ dedi
Hiç kimse benim yanık kalmamı istemiyor biliyorum ki söneceğim dedi. Kısa süre sonra alevi azaldı yavaşca söndü.
...
İkinici Mum konuştu; Ben İNANCIM dedi
Neredeyse herkes, beni artık gerekli görmüyor.
O nedenle artık bana gerek yok dedi ve konuşmasını bitirdi
Alevi azaldı ve söndü
Üçüncü Mum konuştu ; ben SEVGİYİM dedi
yanık kalmam için artık gücüm yok insanlar beni bir kenara bıraktı ve önemimi anlamadı kendilerine en yakın olanları bile sevmeyi unuttular dedi Alevi azaldı ve söndü
Ansızın bir çocuk odaya girdi ve üç mumun yanmadığını gördü.
“NEDEN YANMIYORSUNUZ SİZİN SONUNA KADAR YANMANIZ GEREKİR” dedi ve ağlamaya başladı
Dördüncü Mum çocuğa döndü ve ;
“KORKMA BEN HALA YANIYORUM DİĞER MUMLARI YENİDEN YAKABİLİRİZ” ben UMUDUM dedi.
Parlayan gözlerle çocuk umut adlı mumu aldı ve diğer mumları tekrar yaktı.
“UMUDUN ALEVİ YAŞAMINIZDAN HİÇ EKSİK OLMASIN”
ve böylece hepimiz UMUDU, BARIŞI, SEVGİYİ ve İNANCI sürdürebilelim...
Umudunuz hic bitmesin ....



By.Eray

Jüri

  • "By.Eray" bir erkek

Mesajlar: 1,837

Kayıt tarihi: Feb 15th 2011

Konum: istanbul k.çekmece

  • Özel mesaj gönder

294

Wednesday, 11.02.2015, 02:04

Güzel yorum ve paylaşım adına tşkler :1alkis: :1alkis:

TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

295

Saturday, 21.03.2015, 16:53


TürkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TürkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TürkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

296

Wednesday, 25.03.2015, 20:31


Obama eşiyle güzel nezih bir restoranda yemek yerken,
eşine aşırı ilgi ve restoran sahibinden özel konuşma talebi gelir.
Bu ilgiyi merak eden Obama eşine nedenini sorar.
Michelle restoran sahibinin gençlik aşkı olduğunu anlatır.
Obama bunun üzerine;
"Bak onunla evlenmiş olsaydın bu güzel restoranın sahibi olacaktın" der.
Michelle anında cevabı verir;
"Hayır.Ben onunla evlenmiş olsaydım o şimdi ABD başkanı olacaktı" der.
:iyi: