Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

181

Wednesday, 26.10.2011, 13:24



Amerikalı gazeteci Afrikalıya sorar:

“Siz niye bu kadar aç ve yoksulsunuz? ”

Gazetecinin garip, biraz da naif sorusu Afrikalı tarafından şöyle cevaplanır;

“Siz bu kadar tok ve zengin olduğunuz için..”

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

182

Wednesday, 26.10.2011, 13:36



Yaşlı Bir Çift,evliliklerinin altın yılını kutluyordu.Kahvaltı yaparken,kadın şöyle düşündü:

"Elli yıl boyunca hep kocamı düşündüm ve ekmeğin kabuklu bölümünü ona verdim.Hiç olmazsa bugün bu tadı ben tatmak istiyorum."

Kadın bu düşünceyle ekmeğin kabuklu bölümüne yağ sürüp, öteki kısmını kocasına verdi.

Düşündüğünün tersine,kocası bu durumdan çok mutlu oldu, karısının elini öptü ve şöyle dedi:

"Sevgilim, bana günün en büyük mutluluğunu verdin.Elli yıl boyunca ekmeğin en çok sevdiğim yumuşak bölümünü yiyemedim.
Çok sevdiğini bildiğim için,o bölümün hep senin olmasını istedim!"

Eğer senden çok benim ihtiyacım olan bir şeyi bana verirsen; O hediyedir.
Benden çok senin ihtiyacın olan şeyi bana verirsen; İşte o SEVGİDİR....


Benden dip not: Bu beylerede ne yapsak yaranamıyoruz bazen :ap:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

183

Thursday, 27.10.2011, 07:25

Genç KIz, Baba Ve Kitap



Bir baba kızına kitap okuma alışkanlığı kazandırabilmek için ödül vermek istemiş ve:
"Kızım, eğer sana verdiğim şu kitabı bitirirsen 20 milyon lira vereceğim." demiş.
Bu teklif çocuğun çok hoşuna gitmiş ama kitap okumayla da pek arası yokmuş.
O nedenle ;
"En iyisi ben bu kitabın özetini internetten araştırıp bulayım, onu iyice ezberleyeyim, babam okudun mu diye sorunca da o özeti anlatırım." diye düşünmüş.
Ve çocuk gitmiş, babasının okuması için verdiği kitabın özetini bulmuş.
İki sayfalık bu özeti iyi bir şekilde öğrenmiş.
Tabi babası anlamasın diye bir hafta da beklemiş. Bir hafta sonra
"Babacığım ben kitabı okudum, ödülümü verir misin?" diye sormuş.
Babası kızından kitapta geçen konuyu anlatmasını istemiş.Genç kız güzel bir şekilde konuyu anlatmış.
Ardından tekrar ödülünü istemiş babasından.
Ama babası hiç beklemediği bir tepki vermiş ve kızına
"Sen bu kitabı okumamışsın, beni kandırıyorsun. Çünkü eğer okusaydın kitabın içine koyduğum 20 milyon lirayı bulurdun...!!!!
:pardon:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

184

Thursday, 27.10.2011, 21:18

Türk Kadini


Bir İngiliz Türk'e Sorar
-Kadınlarınız Neden Yabancıyla El Sıkışmıyor?
Türk Cevap Verir,
-Siz Neden Kraliçe Elizabet'le El Sıkışamıyorsunuz?
İngiliz
-Herkes Onunla El Sıkışamaz,o bir kraliçe.. Sadece Bazı Belirli Kişiler. .
Türk'te cevap verir;
-BİZİM KADINLARIMIZDA BİZİM KRALİÇEMİZDİR VE HERKESLE EL SIKIŞMAZLAR..!


TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

185

Friday, 28.10.2011, 19:31


Dün akşam otobüsteyken, ineceği yeri 4 durak geçen, 23-24 yaşlarında bir gencin muavinle konuşmasına tanık oldum.
Muavin ilk durakta inip karşıdan tekrar otobüse binmesini söyledi. Genç bir anda bembeyaz oldu.
Ceplerini aradı. Cüzdanını karıştırdı. Bunları yaparken elleri titriyordu.
Parasının olmadığını anladım. Para vermeyi teklif etsem utanacaktı.
Çok çaresiz görünüyordu.
Tam inerken elimdeki 10 YTL'yi merdivenlere atıverdim.
Sonra da arkasından, "Paranız düştü" diye seslendim. Ne olduğunu anlayamadı.
"Benim değil" diyecek oldu ama o sırada inmiştim artık. Göz göze geldik. O bakışı asla unutmayacağım.
Helali hoş olsun arkadaşım. Sen de bir gün ihtiyacı olan birine yardım edersen ödeşmiş oluruz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

186

Friday, 28.10.2011, 20:08


Çelimsiz ve aç bir kurt, soğuk bir günün sabahı köyün yakınlarında dolaşırken, bir köpekle karşılaştı. Besili ve karnını iyice doyurmuş olan köpeğe yaklaştı.

- Söylesene dostum dedi kurt, Nasıl böyle tombul olabiliyorsun?
...
- İnsanlar beni besliyorlar. diye cevap verdi köpek.

- Hepsi bu kadar mı? diye alaylı bir ifadeyle sordu kurt. İşin çok zor olmalı öyleyse.

- Hayır dedi köpek. Yaptığım tek şey, geceleri bahçeyi beklemek.

- Bunun için mi sana yemek veriyorlar? dedi kurt.

- Eğer hepsi buysa bende sana yoldaş olurum. Sen dışarıda yiyecek bulmanın ne demek olduğunu bilemezsin.

- Sahibim şüphesiz seni de besler.dedi köpek.

- Kurt, köpeğin haline imrendi ve beraberce köpeğin bekçilik yaptığı yere doğru gittiler. Bahçeye girer girmez kurt, köpeğin boynundaki bir ize dikkat kesildi.

- Baksana dostum, boynundaki tüylere ne oldu?

- Zincir tüylerimi döktü dedi köpek. Görüyorsun, günün ve gecenin büyük bir bölümünde ben zincirle kazığa bağlıyım.

- O halde hoşçakal zavallı dostum. dedi kurt ve hızla oradan uzaklaşmaya başladı. Fikrimi değiştirdim.

Ben aç kalabilirim, ama zayıf ve özgür olmayı, şişman fakat esir olmaya tercih ederim. diye de ekledi .

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

187

Saturday, 29.10.2011, 10:53


Adamın biri, bilge bir kral olmakla ün salmış olan kralın yanına gider. Krala şunu sorar:

´Efendim söyleyin bana hayatta özgürlük var mıdır? ´

Kral: ´Elbette´ der, ´Kaç bacağın var senin? ´

Adam soruya şaşırarak ´İki efendim´ der.

Kral: ´Pekâlâ, tek bacağının üstünde durabilir misin? ´

´Elbette´ diye cevap verir adam.

Kral: ´O halde hangi bacağın üstünde duracağına karar ver´.

Adam biraz düşünür ve sol bacağı üstünde durmaya karar verir.

´Tamam´ der kral ´Şimdi de öteki bacağını kaldır.´

Adam şaşırır ´Bu imkânsız kralım´ der.

´Gördün mü? ´ der kral ´ Özgürlük budur. Sadece ilk kararı almakta özgürsün. Ondan sonrasında değil.´

*T. Terzani*

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

188

Saturday, 29.10.2011, 15:03


Bir kaç yıl önce Süleymaniye Camisinin yıkılma tehlikesi içinde olduğu keşfedilmiş. Eğer çözüm bulunamazsa, koca cami kısa bir zaman içinde yıkılacakmış. Caminin tüm taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş. Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları zamanla aşınmış. Ama elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bilinmiyormuş. Hemen Türkiye’nin en yetkin mühendis ve mimarlarından oluşan bir heyet hazırlanmış. Bir sürü fikir atılmış ortaya, her kafadan bir ses çıkmış ama sonuç alınamamış.

Bilim adamları bu sorunu çözememiş.

Tartışmalar sürerken caminin içinde büyük bir karmaşa sürüyormuş. Ülkenin çeşitli bilim kuruluşlarından bir sürü mimar, mühendis kemerleri inceliyormuş. Bu adamlardan biri ortalarda dolanırken kazara gizli bir bölme bulmuş. Bölmede üzerinde eski yazı olan bir not varmış. Uzmanlara inceletilen kağıdın orijinal olduğu belgelenmiş. Bu kağıt parçası bizzat Mimar Sinan’ın imzasını taşıyan bir mektupmuş. Mektupta yazılanlar tercüme ettirilince şöyle bir metin çıkmış ortaya:

“Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz”.

Kağıtta yazılanlar bununla da bitmiyormuş. Koca Sinan kademe kademe kilit taşının nasıl değiştireceklerini anlatıyormuş. Heyet kademe kademe Sinan’ın söylediklerini yapmış. Süleymaniye camisi böylelikle kurtarılmış.

Bu mektup şimdi Topkapı Sarayı’nda saklanıyormuş…

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

189

Saturday, 29.10.2011, 19:20

Gönülden Inanmak...



Köyün birinde kuraklık olmuş. Ne tarlaları canlandıracak, ne de hayvanların içebileceği bir damla su varmış.
Tam bir kuraklık havası hakimmiş. Çaresiz köylüler, çareyi Hak kapısında aramışlar.
Çoluk çocuk herkesi toplanmış, yanlarına hayvanlarını da alarak, yağmur duası için kırlara çıkmışlar.
Köyün imamı eşliğinde tövbe ve istiğfar edip Allah’tan merhamet dilemişler.
Henüz onlar ellerini indirmeden, Allah’ın inayetiyle gök gürlemeye başlamış.
Köy halkı da sağanak yağmur altında sırılsıklam olmuş.
Sadece şirin bir kız çocuğu ıslanmamış!
Çünkü dua edince yağmurun yağacağına bir tek o, gönülden inanmış ve yanına minicik şemsiyesini almış.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

190

Sunday, 30.10.2011, 12:46

Mağlup Olmaz...



Bir Fransız entellektüel , Çanakkale savaşı sırasında Trakya'da dolaşmaktadır .

Ordusu , en zor zamanında böylesine müthiş bir direniş sergileyen bir milletin cephe gerisinde ne yaptığını , nasıl yaşadığını merak etmektedir.

Yolu bir kenar mahalleye düşer.

Sokakta üç çocuk görür , üstleri başları perişandır.

Kıyafetleri çeşitli çuvallardan uydurulmuştur.

Neşe içinde oynayan cocuklarla konuşmak ister.

Öğrenir ki ; babaları cephededir.

Tam o sırada kenardaki ha yıkıldı ha yıkılacak şekilde duran bir kulubeden çilesi yüzüne heybet olarak vurmuş epeyce yaşlı bir kadın çıkar.

Ve cocuklara doğru seslenir :

Cihangir , Gazanfer , Muzaffer ! Oğlum , çorba yaptım gelin için !

Fransız aydını, o heybetli Anadolu ninesinin haykırdığı isimleri birer birer aklından geçirir ve En mağlup zamanında bile çocuklarına Cihangir (Cihanı fetheden) , Gazanfer (Kükremiş arslan) ve Muzaffer (Zafer kazanan) ismi veren bir millet asla mağlup olamaz ! der .

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

191

Sunday, 30.10.2011, 19:08



Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.

Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.

Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor.
Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın.

Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.
"Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"

Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" diyor.
"Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor.
"Satın alıyorum" diyor Padişah,
"Al sana 500 altın" Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.

Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;

Padişah gürlüyor:
"Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç ancak budur." der..

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

192

Monday, 31.10.2011, 09:42



Komşumla balkonlarımız yan yana, ikimiz de önümüzde oturan iki kişiye yemek yediriyoruz.
Ben, "Hadi canım aç ağzını, bak yemek yersen büyüyeceksin, kocaman olacaksın" diyerek,
döke saça, bin bir çaba ile yemek yedirmeye çalışıyorum....
Komşum ise "Aç ağzını, çabuk ye, yere dökme, elini sürme, üstüne dökme..." diye bağırarak,
sinirlenerek, tahammülsüz yemek yedirmeye çalışıyor...
Benim elimdeki kaşığın ucundaki iki yaşındaki kızım,
onun elindeki kaşığının ucundaki alzheimerlı annesi...

Aramızdaki fark ise ben anneyim, o evlat..!

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

193

Monday, 31.10.2011, 19:10

Dilenci Kız ve Vicdan



Çelimsiz küçük bir kız çocuğu sokağın köşesine oturmuş; yiyecek, para, ya da alabileceği herhangi birşey için dileniyordu.
Üzerinde yırtık pırtık giysiler vardı. Yüzü gözü ise kir içindeydi. Çocuğun perişan bir hali vardı.

Kız dilenirken, sokaktan genç, sağlıklı, zengin görünümlü bir adam geçti. Kızı farketmişti. Ama, belli etmemek için, dönüp bir daha bakmadı. Geniş ve lüks evine, konfor içinde yaşayan ailesinin yanına geldiğinde, çok güzel hazırlanmış bir akşam sofrası onu bekliyordu. Fakat, az sonra, gördüğü o dilenci kız aklını takıldı yeniden. Duyguları birşeylere itiraz ediyordu...

Sonra, kolay yolu tercih etti ve itirazlarını Allah’a yöneltti. Böyle durumların var olmasına izin veren O değil miydi?

İçin için, O’na karşı:

“Böyle birşeyin olmasına nasıl müsaade ediyorsun? Neden o küçük kıza yardım için birşeyler yapmıyorsun?” diye yakınmaya başladı.

Biraz sonra, ruhunun derinliklerinden gelen şu cevabı işitti:

“Yaptım. Seni yarattım!”

MEVLANA

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

194

Tuesday, 1.11.2011, 17:13


Küçük bir zenci çocuk şehrin lunaparkında dolaşırken bir satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı.
Her renkten ve her biçimden balonlar ışıl ışıl parlıyordu.
Derken, birdenbire kırmızı bir balon kazara bağlandığı yerden kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve nihayet aşağıdan seçilmeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu.
Bu manzarayı seyretmek için öyle bir insan kalabalığı toplanmıştı ki, satıcı bir tane daha bırakmanın iyi bir reklâm olacağını düşünerek havaya parlak sarı renkte bir balon daha bıraktı. Arkasından bir tanede beyazını çözdü.
Küçük zenci olduğu yerden büyük bir hayranlık içinde ardı ardına uçan rengârenk seyrettikten sonra :
"Baloncu amca" dedi. Acaba bir tanede siyah renkte balon bıraksanız, ötekiler kadar yükselir mi?
Baloncu adam, anlayışlı bir bakışla çocuğa tebessüm ederek,siyah renkli bir balon çözdü.
Parmaklarını gevşetip onu da boşluğa bırakırken:
"Yavrum" dedi, "bizi yükselten dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir."

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

195

Wednesday, 2.11.2011, 14:33




Adamın Biri Sordu Bir gün ;

-Cemaatten misin?
-Evet dedim.
Dedi ki ;
-Ne gerek var cemaate tek namaz ve ibadet edilmiyormu ki illa bir cemaate bağlanıyorsunuz?
Dedim ;
-Peki Urfa'ya mı yoksa Ordu'ya mı, ya da Belgrat ormanına mı yoksa Sahra çölüne mi daha çok yağmur yağıyor?

Dedi -Ordu ve Belgrat ormanına
Dedim -Niye peki ?
Dedi - Oralarda çok ağaç var

Dedim -Bak işte ağaçlar bile cemaat yapınca rahmeti çekiyor yani cemaat rahmet vesilesidir..

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

196

Wednesday, 2.11.2011, 14:38




Gencin biri, hafızlığını tamamlarken her gün sabaha kadar Kur’an’ı hatmeder. Bundan dolayı da sabah derslerine yorgun ve bitkin olarak çıkar. Durumu öğrenen hocası Kur’an’ı bu şekilde okumasını arzu etmediği için bir gün onu karşısına alır ve: “Evladım! Biliyorsun Kur’an, indiği gibi okunmalıdır. Bu gece sen Kur’an’ı, karşında ben varmışım gibi oku.” tavsiyesinde bulunur.

Genç gider ve Kur’an’ı hocasına okuyormuş gibi okur. Sabah huzura geldiğinde: “Efendim, bu gece Kur’an’ı ancak yarısına kadar okuyabildim.” der. Bunun üzerine hocası: “Pekâla bu gece de Efendimiz’e okuyor gibi oku! ” emrini verir. Talebe şaşkınlık ve heyecan içinde Nebîler Serveri’nin huzurunda olduğu düşüncesiyle o gece daha dikkatli okur. Ertesi gün de üstadına Kur’an’ın ancak dörtte birini okuyabildiğini söyler. Üstadı talebesindeki manevi yükselişi görünce: “Bugün de o emin melek Cebrail’in Efendimiz’e (sallallahu aleyhi vesellem) tebliğ ettiği anda dinliyor gibi oku! ” der. Talebesi ertesi gün “Vallahi üstadım, bugün ancak bir sure okuyabildim.” der.

Üstadı son adımı atar: “Evladım! Şimdi de onu binlerce hicabın verasında bulunan, Yüce Rabbimiz’in huzurunda okuyor gibi oku! Düşün ki O seni dinliyor ve Kur’an’ı senle mukabele ediyor! ” Talebe ertesi gün gözyaşları içinde üstadına gelir ve şöyle der: “Üstadım! Fatiha’dan başladım ilk ayetleri okudum; ama ‘İyyâke na’budu’ demeye bir türlü dilim varmadı. Çünkü ‘Yalnız Sana kulluk yaparım! ’ diyemedim ..!

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

197

Wednesday, 2.11.2011, 14:45



Öğretmen, öğrencilerine, tükürük bezlerini anlatacaktır. Yeniden yapılandırma eğitim sistemi gereği öğrencilerin bu konudaki hazır bilgilerini biçimlendirmek için konuya dikkatini çekmek ister ve öğrencilerine sorar :

-Çocuklar!! Tükürük nedir?
Öğrencilerinden biri söz ister:
- Neredeki tükürük öğretmenim?
... Öğretmen:
- Ne fark eder ki?

- Olur mu öğretmenim! Tükürük, SİNDİRİM için gerekli salgı, SOKAK ortasına tükürüldüğünde pislik,ARSIZIN yüzünde yağmur, ZALİMİN suratında ise şamar.
Sanatın içinde ise SİYASETTİR...!!!

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

198

Wednesday, 2.11.2011, 14:46



Cherokee kabilesinin yaslılarından biri hayat, ask ve evlilik uzerine konusurken sunları söylüyor:

"Icimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.

Kurtlardan biri; korkuyu, ofkeyi, kıskançlığı, pismanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayiıve benciligi temsil ediyor.

Digeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylasmayı, cömertliği, dinginligi, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardimseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor."

Gençlerden biri "hangi kurt kazanacak?" diye soruyor ve yaslı adam kısaca cevap veriyor:


"Beslediğiniz"

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

199

Wednesday, 2.11.2011, 14:52

Süperrrr :1alkis: hepsi biribirinden güzel melye modum, ellerine saglik :bf:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

200

Wednesday, 2.11.2011, 21:22


Dönemin Başbakanı Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır...:
Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş,
Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi:
“Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!”
Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı:
“Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”

Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”

Japon uzmanın cevabı tokat gibidir:

“Sizin Çanakkale'niz 10 Hiroşima eder!”