Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

21

Friday, 10.06.2011, 15:25


Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.
Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı....
Yılbaşı sabahı küçük kızı, paketi getirip "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü.
Acaba gereğinden fazla mi tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı...
Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına gene bağırdı.
"Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"
Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı, "O kutu boş değil ki babacım" dedi...
"İçini öpücüklerimle doldurmuştum!..."



(Tabiki Allah bilir :rolleyes: msj.teşekkürler Fuatist)

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

22

Friday, 10.06.2011, 18:23


Fakir bir genç, padişahın kızına aşık olmuş. Bu ümitsiz sevdasını gidip memleketin meşhur dervişine anlatarak yardım dilemiş. Derviş:
“Evladım, şehrin girişinde, tam yol ağzına otur, kim ne derse desin sadece Allah diye cevap ver” demiş.
Fakir genç denileni yapmış. Günlerce, aylarca şehrin girişinde başka hiçbir kelime konuşmadan “Allah” demiş.
Derviş, yiyeceğini, içeceğini her gün getiriyormuş. “Allah” diyen genç halk arasında meşhur olmaya başlamış.
Nihayet bir gün padişah da genci merak etmiş. Dervişten genç hakkında bilgi istemiş.
Derviş, gencin devrin büyüklerinden olduğunu söylemiş. Padişah, kalkıp genci ziyaret etmiş.
“Kimsin?, Derdin ne? Ne istersin?” demiş ise de, genç padişaha karşı da “Allah” demekten vazgeçmemiş. Başka tek kelime konuşmamış.
Derviş akşam gencin yanına gitmiş. Padişah sana “Kızımı vereyim diyene kadar sen ondan sakın ha bir istekte bulunmayasın!” diye tembihte bulunmuş.
Nihayet bir gün padişah gelip: “Ne istiyorsun, istiyorsan seni kızımla evlendiriyim" deyince, genç dervişin şaşkın bakışları altında:
“Yok” demiş...“Artık onu istemiyorum. Ben başka bir hatıra Allah dedim. Allah devrin padişahını ayağıma getirip, benim gibi miskin bir gence kendi kızını teklif ettirdi. O'nun hatırına Allah deseydim kim bilir ne olurdu?
Ben bundan böyle O'ndan başkasını anmıyor, O'ndan başkasını istemiyorum”

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

23

Friday, 10.06.2011, 21:41

Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehid edilmesiyle sonuçlanan fitne, fesad daha da arttı.
Bu durumdan üzülen, şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:
- Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?
Hz. Ali cevap verdi:
- Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında biz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

24

Monday, 13.06.2011, 11:13


Fatih Sultan Mehmet bir gün tebdil-i kıyafet şehri gezmeye çıkar..Hava oldukça sıcaktır ve saatlerdir dolaşan sultan nefes alıp dinlenmek için şehrin az dışında bir evin kapısını çalar..Kapıyı yaşlı bir teyze açar. Fatih:" Teyzecim yoruldum, yok mu ikram edecek bir şeyin?" diye sorar.Teyze içeri gider ve bir tas ayran getirir.Teşekkür ederek tası alan Fatih ayranı içmeye başlar ancak, tasın içindeki saman çöplerinden rahat içemez.İki de bir üflemek ve çöpleri dudağından uzaklaştırmak zorunda kalır..Zor da olsa ayranı bitiren Fatih ayran tasını teyzeye uzatır.Yaşlı teyze "Nasıl evlat beğendin mi ayranı?" diye sorunca Fatih: "Beğendim beğenmesine de, içindeki saman çöplerinden rahat içemedim.." diye cevap verir.Teyze gülümser:"Evladım, baktım terlemişsin, o çöpleri özellikle attım ki, soğuk ayranı bir yudumda içip hasta olmayasın.." Bu cevap sultanı çok memnun eder ve evinin yanındaki geniş araziyi teyzeye bağışlar...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

25

Monday, 13.06.2011, 11:19


Bir sabah Allah dostlarından birisinin şiddetle kapısını vurup uykudan uyanması sağlanır. Güneşin doğmasına az kalmıştır. Yatağından doğrululur ve “sen kimsin? Bu saatte benden ne istiyorsun?” diye sorar. Kapıyı vuran, “ben inanmayacaksın ama şeytanım, senin güneş doğmadan önce sabah namazını kılmanı istiyorum. Hemen acele et!...” der.
Allah dostu şaşırır bu işe... "Sen hep şer peşinde koşarsın, niçin böyle bir hayra sebeb olmak istiyorsun?” diye sorunca:
-“Evet doğru…ama hatırlayacaksın geçen, bir defa seni meşgul ettim, gaflete boğdum ve sabah namazına kalkmanı engelledim. Fakat sen öyle bir pişmanlık gösterdin, öyle bir tevbe istiğfar ettin ki, sabah gafletinle beraber daha pek çok günahlarını da affettirdin. Bu işten ben zararlı çıktım. Onun için şimdi kurnazlık yapıp, bir daha öyle bir dua ve yalvarmayla tövbe etmemen için sana iyilik yapıyormuşum gibi davrandım. Fakat sen acele et, yeni geç kalıp başıma iş açacaksın,” diye cevap verir.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

26

Monday, 13.06.2011, 12:01


Meşhur hattatlardan bir tanesi, karşı kıyıya geçmek için bir gün sandala biner İstanbul'da..Fakat yanında hiç parası yoktur..Karşıya geçtiklerinde sandalcı ücreti beklerken hattat; "Evladım, hiç param yok şu an ama istersen sana bir vav harfi karalayıvereyim.." der. Sandalcı bozulmuştur bu işe ama yine de ihtiyarı üzmek istemez "Sadakam olsun.." diye düşünür ve teklifi kabul eder..Akşam olup evine giderken mahalledeki kahvehaneye uğrayıp bi çay söyler kendisine..Arkadalşarıyla hoş beş esnasında konu döner dolaşır sandalcının cebindeki vav harfine gelir..Merak ederler ve göstermesini isterler..Adam mahcup bir edayla çıkarır ve masanın üzerine bırakır..İçlerinden bir tanesi heyecanlanarak: "Bunu bana verirsen sana on altın veririm" diye haykırır...Sandalcı ne diyeceğini bilemez ve büyük bir memnuniyetle kağıdı adama uzatır...Aradan bir hafta geçmiştir ve bir gün yine aynı hattat aynı sandalcının sandalına biner..Adam sevinçten uçmaktadır ama belli etmez..Karşıya vardıklarında hattat bu sefer cebinden yolculuğun ücretini çıkarır ve sandalcıya uzatır..Sandalcı başını öne eğerek şöyle der: "Aman efendim sizden para almak ne haddimize, bir vav karalasanız kâfi.." İşi anlayan hattat da gülümser ve şu cevabı verir: "Evlat, her zaman karalanırsa aynı kıymette olmaz.."

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

27

Monday, 13.06.2011, 12:23



60 yaşındaki ünlü ressam, bir lokantaya girer. Gerçi cebinde parası yoktur ama aldırmaz...
Lokantacıya yapacağı portresine karşılık yemek yemek istediğini söyler.
Güzelce karnını doyurur.
Sonra bir çırpıda lokantacının portresini çizerek masaya bırakır.
Kalkarken adam gelir, resme bakar, beğenir.
"Güzel ama" der lokantacı "Bir dakikada yaptınız bunu, oysa bir saattir yiyorsunuz".
Ressam "Bir dakika değil, 60 yıl ve bir dakika" diye karşılık verir...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

28

Monday, 13.06.2011, 13:23


Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allah'a devamlı yalvardı, yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufku gözledi. Ama ne gelen oldu, ne giden...
Adayı mecburi mekan tutan adam, daha sonra rüzgardan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklarından kendine küçük bir kulübe yaptı.
Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula vs. gibi eşyaları bu kulübeye taşıdı. Günler hep aynı geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor, ufku gözlüyor ve kendisini bu ıssız yerden kurtarması için Allah'a dua ediyordu.
Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı. Geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Dumanlar döne döne göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilemedi.
"Allah'ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi tarifsiz bir keder İçinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde Allah'ın bu hadiseyi başına getirmesinden dolayı sitemler etti.
Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı. Evet, evet onu kurtarmaya geliyorlardı! Hem de herşeyden umudunu kestiği bir anda.
"Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu bitkin adam, kendisini kurtaranlara...
Aldığı cevap onu hem şaşırttı, hem de utandırdı: "Dumanla verdiğin işareti gördük!"

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

29

Monday, 13.06.2011, 13:26


Şeytan hizmetçi kılığına girmiş ve yirmi sene Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerinin yanına gidip gelmişti.
Bir türlü gönlüne vesvese vermeye, ona istediklerini yaptırmaya muvaffak olamamıştı. Bir gün:
-“Ey Üstad! Yoksa siz benim kim olduğumu bilmiyor musunuz?” der.. Hz. Cüneyd:
-“Sen lanetli İblissin. İlk geldiğin andan beri seni tanıyorum,” buyurur. Şeytan:
-“Ey Sultan-ı Muhakkikin! Sizin kadar yüksek dereceye ulaşan başka büyük bir zat tanımıyorum. Yirmi senedir size hiçbir istediğimi yaptırmaya muvaffak olamadım,” deyince,
Cüneyd Hazretleri nefretle:
-“Defol mel’un! Şimdi de beni kendini beğenme hastalığına düşürerek mahvetmek mi istiyorsun?
Yirmi senede yapamadığını yirmi saniyede mi yapacaksın? Yıkıl karşımdan!” diye bağırır..

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

30

Monday, 13.06.2011, 14:02


Küçük Sachi erkek kardeşi doğduktan kısa bir süre sonra,
anne babasından kendisini kardeşiyle yalnız bırakmalarını istemeye başladı.
Anne babası 4 yaşındaki bütün küçük çocuklar gibi,
Sachi’nin de kardeşini kıskanacağını ve kardeşine zarar vereceğini düşündükleri için onun bu istediğine hayır dediler.
Fakat Sachi, hiçbir şekilde kardeşini kıskandığına ilişkin bir belirti göstermiyordu.
Bebeğe çok iyi davranıyor ve kardeşiyle yalnız kalmayı istediğini daha çok dile getirmeye başlıyordu.
Bunun üzerine anne baba kabul ettiler onun bu isteğini.
Yalnız kalır kalmaz, Sachi bebeğin odasına girdi ve kapıyı kapattı.
Fakat kapı tam kapanmadığı için meraklı anne baba içeride olanları hem işitebiliyor, hem de görebiliyorlardı.
Sachi sessizce kardeşinin yatağına gitti, yüzünü yüzüne yaklaştırdı ve ona
"Bebek, bana Tanrı'nın neye benzediğini söyler misin? Ben unutmaya başladım da" dedi.

31

Tuesday, 14.06.2011, 17:40

Çok Çok Teşekkürler TurkEce

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

32

Tuesday, 14.06.2011, 18:36

Ben teşekkür ederim Rüzzgar mesaj yazan ellerine sağlık ^^

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

33

Tuesday, 14.06.2011, 23:06


Bir cuma namazı çıkışı, Fatih Sultan Mehmet'in yanına bir dilenci yaklaşır ve sadaka ister..
Sultan da çıkarıp dilenciye bir altın verir..Fakat dilenci için bu miktar kâfi gelmemiştir:
"Koskoca padişahımız kardeşine bunu mu layık gördü? " diye söylenir..
Sultan nereden kardeş olduklarını sorunca da :
"Padişahım, hepimiz Hz. Adem'den kardeş değil miyiz?" diye cevap verir..Fatih gülümser ve :
"Aman sessiz ol, diğer kardeşlerimiz de duyarsa, sana zırnık düşmez.." der...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

34

Tuesday, 14.06.2011, 23:52


Nasreddin Hoca'ya:
- Hocam, at nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? diye sormuşlar..
Nasreddin Hoca:
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş.
O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

35

Wednesday, 15.06.2011, 00:00


Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu.
Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz söyletemedi.
Nihayet İkinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı, onu övücü sözler söyledi:
"Sıhhatlar olsun ne kadar zarif ve lâtif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne olurdu." dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi.
Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı.
Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu:
"Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun ağzı kokuyor, senin ise için kokmuş, bundan sonra sen o doğru sözlü ve güze! huylu kölenin emrindesin haydi git." dedi...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

36

Wednesday, 15.06.2011, 00:12


İbrahim Edhem bir gün gemiye biner, bir köşede oturup tefekküre dalar. Meydana gelen fırtınayı geminin batma tehlikesini hiç de merak etmez. Yolcular ise aniden çıkan fırtına yüzünden bağrışırken içlerinden biri, İbrahim Edhem'in gemide bulunduğunu, duâ etmesini teklif eder. Hep birlikte yalvarırlar. O da ellerini kaldırıp şöyle dua eder: "Yâ Rab, büyük kudretini gösterdin, ikaz olduk; şimdi de geniş merhametini göster de irşad olalım!" Aniden bulutlar çekilir, fırtına diner, güneş geminin üzerinde bayram havası estirir.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

37

Wednesday, 15.06.2011, 00:27


Fırat’ın bir yakasında yaşayan bir delikanlı ile öbür yakasında yaşayan güzel bir kız varmış. Birbirlerine aşık olmuşlar. Delikanlı her gece Fırat’ın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış. Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisine öpücük kondurup Fırat’ın azgın sularına girip öbür yakaya geçermiş. Bu gecelerce böyle sürüp gitmiş. Yine bir gece delikanlı Fırat’ı geçip sevgilisinin yanına gitmiş. Şafak sökerken delikanlı veda öpücüğünü vermek üzere kadının yanına sokulmuş, kadına dikkatle bakarak;
- Senin bir gözün kör müydü! demiş.
Kadın o zaman delikanlıya bakarak;
- Sen sen ol, sakın ola bugün Fırat’a girme demiş.
Delikanlı kadından ayrılmış, Fırat’a girmiş ve yüzme bilmediğinden boğularak ölmüş. Bizim delikanlı gerçekte yüzme bilmiyormuş, duyduğu aşk yüzünden, onun gücü sayesinde Fırat’ı geçermiş.
O aşk bitince de...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

38

Wednesday, 15.06.2011, 01:19


Buluttan bir damlacık indi denize. Enginliği görünce utandı.
Kendi kendine, 'Denizin karşısında ben de kimim ki... Onun varlığına göre ben yok sayılırım' dedi.
Kendisini küçük gördüğü için sedef gönlünü açtı ona, bağrına bastı ve korudu.
Kader onu o denli yüceltti. Naz ile besledi damlacığı sedef. ki, sultanların tacına kondurdu sonra inci olarak.
Damla kendisini alçak gördüğünden yüceldi, yokluk kapısına kapılandığı için var oldu...
(Bostan- Şeyh Sadi-i Sirazi)

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

39

Wednesday, 15.06.2011, 01:35


Daha sonraları Milli Eğitim Bakanı olacak olan zamanın Maarif Müfettişi Hasan Ali Yücel ile Mustafa Kemal Paşa arasında bir gece Kayseri'de,sofra sohbeti başlar.
Mustafa Kemal Paşa Hasan Ali Yücel'e:
"Bugün lisede sizin mantık kitabınızı karıştırırken,Matematikte Usul' diye bir bahis gördüm... Demek siz riyaziyeden de anlıyorsunuz..." diye sorunca, Hasan Ali Yücel
"Biraz paşam" diye cevap verir...
Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa' nın:
"Peki söyleyin sıfır neye derler?" diye ikinci bir soru sorması üzerine,
Hasan Ali Yücel gayet mütevazı bir şekilde:
"Huzurunuzda bana derler paşam!"diye cevap verir...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

40

Thursday, 16.06.2011, 11:03


Fudayl Bin İyaz anlatıyor:
-Bir gün Muhammed Bin Vasi ile Yusuf bin Esbat’ı rüyamda gördüm.
Her ikisi cennetin kapısının önünde duruyordu.
Ben hangisinin önce gireceğini görmek için merakla bakıyordum. Derken Yusuf bin Esbat, cennete önce girdi. Oradaki bir meleğe:
-Niçin bu, ondan önce cennete girdi? Diye sordum. Melek bana şu cevabı verdi:
-Bunun bir gömleği, diğerininse iki gömleği vardı...