Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

41

Thursday, 16.06.2011, 13:14


Herkes kavga ederken siz SAKiNSENiZ,
Herkes şikayet ederken siz ŞÜKREDENSENİZ,
Herkes hayal kırıklıklarından bahsederken siz HAYAL KURANSANIZ,
Herkes küçük bir zorlukta pes ederken siz FIRTINALARA karşı DiK duransanız,
Herkes negatif düşünürken siz en negatifde bile POZiTiF olansanız,
......Herkes Geçmiş-Gelecekle uğraşırken siz AN'ı yaşayansanız,
İşte o zaman FARKLISINIZ......

42

Thursday, 16.06.2011, 20:28

Herkes kavga ederken siz SAKiNSENiZ,
Herkes şikayet ederken siz ŞÜKREDENSENİZ,
Herkes hayal kırıklıklarından bahsederken siz HAYAL KURANSANIZ,
Herkes küçük bir zorlukta pes ederken siz FIRTINALARA karşı DiK duransanız,
Herkes negatif düşünürken siz en negatifde bile POZiTiF olansanız,
......Herkes Geçmiş-Gelecekle uğraşırken siz AN'ı yaşayansanız,
İşte o zaman FARKLISINIZ......



harika...
emegine saglik gönlüm...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

43

Thursday, 16.06.2011, 21:02

Teşekkürler Cananım okumana sevindim... ^^

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

44

Tuesday, 21.06.2011, 20:55



Kaybedilenler...

Bir gün insan "virgül"ü kaybetti, o zaman zor ve uzun cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün ise "ünlem" işaretini kaybetti. Alçak bir sesle ve ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı.
Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Hiçbir şey onda en ufak bir heyecan uyandırmıyordu.
Bir süre sonra da "soru işaretini" kaybetti ve artık soru sormaz oldu. Hiçbir şey ama hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Ne kâinat, ne dünya ne kendisi umurundaydı.
Birkaç sene sonra "iki nokta üst üste" işaretini kaybetti ve davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız “tırnak işaretleri" kalmıştı. Kendine has tek düşüncesi yoktu. Yalnız başkalarının düşüncelerini tekrarlıyordu.
Sıra “nokta”ya geldiğinde düşünmeyi ve okumayı unutmuş vaziyetteydi.

A. KANEVSKY

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

45

Tuesday, 21.06.2011, 22:37


Cami kapısından geçerken ezanın okunduğunu duyan şoför, geriye dönüp patronundan izin ister:
-Beyefendi izin verirseniz ezan okunmuşken şuracıkta namazımı kılsam da devam etsek? Der
Patron pek de memnun olmazsa da izin verir.
Şoför camiye girer, patron da arabanın içinde bekler. Ancak cemaat namazını kılıp çıktığı halde şoför çıkmayınca......
canı sıkılan patron, arabadan inip caminin avlusuna dalar, pencere camına başını dayayıp içeri bakar ki,
şoför ellerini açmış duaya devam ediyor.Camı tıklatarak seslenir:-Herkes çıktı ne duruyorsun sen de çıksana!
Cevap ibretli;-Bırakmıyor!
-Kim bırakmıyor?
-Seni içeri bırakmayan!..
Bir düşünce sarar patronu-Seni içeri bırakmayan!.. Hemen orada abdestini alır camiye girer ve yanına vardığı şoföre seslenir
İşte, der beni de bıraktı! Yaşlı gözlerle bakan şoför seslenir:
-Elbette bırakır, der. Deminden beri gözyaşlarıyla boşuna mı dua ediyorum sanıyorsun.
Senin dışarıda kalmana gönlüm bir türlü razı olmadı. Ellerimi açıp içeri alınman için dua ettim.
Şükürler olsun RABBİM kabul etti duamı da içeri aldı, dışarıda bırakmadı...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

46

Tuesday, 21.06.2011, 23:18

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş.
Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş.
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?

-On yılda, demiş kavak.

-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!

-Doğru, demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra
yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.
Sormuş endişeyle kavağa:

-Neler oluyor bana ağaç?

-Ölüyorsun, demiş kavak.

-Niçin?

-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.

MEŞE Mİ, KABAK MI ?
ABD cumhurbaşkanlığını üzerine aldığı yıl öldürülen ( 1881 ) James Garfield, daha önce bir üniversitede rektörlük vazifesi yapıyordu.
Bir çocuğunu üniversiteye yazdırmak isteyen bir anne James Garfield'in yanına çıkarak "Rektör Bey, dersleri biraz basitleştiremez misiniz?" dedi."Benim çocuğum programınızdaki derslerin hepsini takip edemez, o bir an önce okulu bitirip iş hayatına atılmak istiyor..."
Rektör Garfield "Evet hanımefendi bu mümkün.." cevabını verdi."Yalnız önce, çocuğunuzun ne olmasını istediğinizi öğrenebilir miyim? Bildiğiniz gibi Allah bir meşe ağacını yüz senede yetiştiriken, bir kabak için iki ay yeterli oluyor.."

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

47

Thursday, 23.06.2011, 20:11


Hz.Süleyman (as) karıncaların bir senede ne kadar yemek yediklerini merak eder ve sorar bir karıncaya bir senede ne yerisiniz diye..
Karınca "Bir senede bir buğday tanesi yeriz ey Allah'ın Peygamberi.."diye cevap verir..
Bunun üzerine Süleyman Aleyhisselam karıncayı alır ve bir buğday tanesiyel beraber bir kutunun içersine koyarak kutunun ağzını sıkıca kapatır..
Bir sene sonra kutuyu açtığında karıncanın, buğdayın yarısını yediğini görerek sorar
"Hani senede bir buğday tanesi yeriz demiştin, yarısını yememişsin..?" Karınca şöyle cevap verir:
"O, rızkımı doğrudan Allah verirken öyleydi ama şimdi sen aracısın ve beni burda unutma ihtimaline karşı yarısını yemedim ne olur ne olmaz diye..Allah ise beni asla unutmaz ve rızkımı mutlaka gönderir..."

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

48

Monday, 27.06.2011, 10:52


Bir zamanlar kendi halinde yaşayan küçük bir istiridyecik vardı. Zamanını mercan ormanlarının altında huzurla süzülen balıkları seyrederek geçirirdi.Bu sessiz, sakin istiridyenin yaşamı birgün bir anda karabasana dönüştü...Kapağını açtığı anlardan birinde, küçücük bir kum taneciği giriverdi içine. İstiridye önce önemsemedi bunu; ancak o kum taneciği giderek daha çok acı vermeye başladı. Bu acı bir süre sonra o denli arttı ki... İstiridyenin acısına gözyaşları da karıştı.Şu doğanın dengesine lanet mi okumalıydı şimdi?.. Doğanın dengesinde kendisinin bir etkisi olamadığı için yeni bir düzen arayışına mı kalkışmalıydı?.. Yoksa şu uçsuz bucaksız denizin kendisini yeterince korumaması karşısında yakınıp durmalı mıydı?..Bunların hiçbirini yapmadı sancılı istiridye... Sancısının biraz hafiflediği, kendisinin biraz sakinleştiği bir anda, kesin kararını verdi:"Onu yok edemediğime göre, onla birlikte yaşamaya çalışacağım" dedi.Yıllar, her zaman olduğu gibi, yine birbirleri ardısıra geldiler, geçtiler ama… İstiridyecik için bu kez biraz acı geçtiler...Fakat sonunda doğa, her zamanki yasasını yine uyguladı ve… İstiridyenin bu kederini de kurtuluşla bitirdi.Ve yaşamının acılarla geçmesine neden olan küçücük kum taneciği, onun engin dayanma gücü sonunda, görkemli bir inciye dönüştü.İstiridyenin bulunduğu yerden geçen sualtı sakinleri, onu ziyaret etmeye başladılar. Hemen tüm sualtı sakini, yapısıyla olduğu denli görüntüsüyle de bir doğa harikası olan inciyi görüp, onu hayran hayran seyretmeleri yanısıra, istiridyenin yıllar süren dayanma gücü nedeniyle, ona duydukları hayranlıklarını da belirttiler.İstiridyenin böylesi dayanma kararı ve içindeki rahatsızlık nedenini bir doğa harikasına dönüştürme gücü gerçekte, tüm insanların örnek almaları ve uygulamaları gereken bir olgudur.İstiridyenin içinde önce, bir kum tanesi olduğunu unutmazsak ve o kum tanesinden bu güçlü ve sabırlı sualtı sakininin, sonunda görkemli bir inci oluşturabildiğini anımsarsak, kendi içimizde bizi önce rahatsız ederek oluşagelen değişimlerden, bizim de harikalar yaratabileceğimizin ayırdına varabilmiş oluruz...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

49

Monday, 27.06.2011, 11:01


İstiridyenin biri diğerine dert yanar:
''İçimde yuvarlak ve ağır bir şey var, bana acı veriyor''
diğeri, kibirli bir memnuniyet içinde:
''Şükürler olsun ki içimde hiçbir sıkıntı yok, hem içimde, hem dışımda mutlu ve bütünüm"
O sırada oradan geçen yengeç şöyle der:
''Evet mutlusun halinden ve bütünsün, ama şunu söylemeliyim ki;
Diğer istiridyenin çektiği acının sebebi, içindeki eşsiz güzellikteki incidir. "

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

50

Monday, 27.06.2011, 22:05


Holmes, Watson'la birlikte kamp yapmaktadır. gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr. Watson'u dürter.
"Watson," der. "göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle."
"milyonlarca yıldız görüyorum, Holmes," der watson.
"peki, bundan ne sonuca varıyorsun, watson?"
watson biraz düşünür, sonunda, "şey," der, "astronomik açıdan milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. astrolojik açıdan Satürn'ün aslan burcuna girdiğini görüyorum. zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. teolojik açıdansa tanrının her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. e, peki sen ne sonuca vardın, Holmes?"
"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."
:ep:

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

51

Tuesday, 28.06.2011, 13:52

"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."

Bazen ciplak göz'le bakmak neleri gösteriyor bize, degil mi :hayret:
Cok güzel ve zevkle okudugum paylasimlariniz icin tesekkürler :thumbup:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

52

Tuesday, 28.06.2011, 14:46

Evet haklısınız ama bakış farkıda diyebiliriz buna...
Beklenilen şekilde bakmak mı?
Görerek, normal şekilsizce bakmak mı?
Bazen çevrenin istediği şekilde bakmakta gerekiyorsada bence ilk etapta yalın bakış olmalı :1gözkirp:
Okuduğunuz için ben teşekkür ederim ^^

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

53

Tuesday, 28.06.2011, 14:59

Bazen çevrenin istediği şekilde bakmakta gerekiyorsada

Asla böyle birsey gerekli degildir.
Ne böyle bakarim, bakabilirim, ne bir baskasina tavsiye ederim. Cevrenin istedigi gibi bakmak, onun gözüyle bakmak anlamindadir. Allah banada vermis iki göz, nicin baskasinin gözüyle bakayim ki diye düsünmeli insan.
Ayni yön'e bakmak farklidir fakat. Cevremle ayni fikirde olabilirim, ayni yön'e bakabilirim, ama bu ciplak göz'le bakmadigim anlaminada gelmez, sadece hemfikir oldugum anlamina gelir :hayret:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

54

Tuesday, 28.06.2011, 15:06

Yooo orda kastim konu üzerineydi...
Soru sorulan kişi bir uzman,bilim adamı,deha ve o gözle bakıp yanıt veriyor hemen...
Oysaki yalın gözle her insan gibi baksa oda direk diyecekki aaaa çadırımız yok ama şartlanmış kendinden beklenen gözle bakıyor :ap:

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

55

Tuesday, 28.06.2011, 18:09

ama şartlanmış kendinden beklenen gözle bakıyor


Watson kendinden beklenildigi icin degil, deha oldugu icin farkli bakabiliyor olaylara. Deha'lar hep "baska dünyadanmis gibi" görünür gözümüze :_)
Watson kimseden etkilenmeden ve kimsenin aklina gelmeyecek seyleri düsünebilmesiyle ünlü (tabii bu bir fikra oldugu icin güldürü olmus sadece).

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

56

Tuesday, 28.06.2011, 18:19

Ben anlamaz valla deha meha neticede çadırı çalınmış görmüyorda kalkmış bilimsel açıklamalar yapıyor tabi gülerim :kkahkaha:

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

57

Tuesday, 28.06.2011, 19:25

Ben anlamaz valla deha meha neticede çadırı çalınmış görmüyorda kalkmış bilimsel açıklamalar yapıyor tabi gülerim :kkahkaha:

Dr. Watson ve Sherlock Holmes ile ilgili fikra (Shakespeare tiplemeleri). Özür dilerim ben'de biraz Watson'luk yapmis oldum :_)

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

58

Tuesday, 28.06.2011, 19:38

Estağfurulah önemli olan bizlere verdiği öğüt derski onunda farkındayız zaten ;) Diğerleri işin espirisi...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

59

Wednesday, 29.06.2011, 08:37


Necip Fazıl Kısakürek bir gün, yürekten bağlı olduğu Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri' ne:
"Efendim! Ben kurtulacak mıyım?" diye sorar.
Arvasi Hazretleri de şöyle cevap verir :
"Bir gemi giderken, paspas da içinde gider. Yeterki o geminin içinde ol Necip!"

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

60

Wednesday, 29.06.2011, 09:23


Enine boyuna, iriyarı bir adama gıpta ve hayranlıkla bakan ufak-tefek bir genç der ki:
"Ben de sizin gibi iri yapılı ve güçlü olsaydım, dünya ağır sıklet boks şampiyonu olurdum."
Adam gülümseyerek cevap verir:
"Peki seni, hafif sıklet şampiyonu olmaktan alıkoyan nedir?" :1gözkirp: