Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

81

Monday, 8.08.2011, 00:14

Çok Teşekkürler TurkEce Takipcin oldum:)))

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

82

Monday, 8.08.2011, 00:17

Sağol Rüzzgar valla bende yorumunu bekler oldum ;)

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

83

Tuesday, 9.08.2011, 00:37


Küçük bir kız öğretmeni ile balinalar hakkında konuşuyordu.
Öğretmen bir balinanın insanı yutmasının fiziksel olarak imkansız olduğunu söyledi.
Çünkü balinaların boğazı çok küçüktü.
Küçük kız Hz. Yunus Peygamber'i bir balinanın yuttuğunu söyledi.
Sinirlenen öğretmen balinanın insanı yutamayacağını tekrarladı, bu imkânsızdı.
Küçük kız şöyle dedi,
'Cennete gittiğim zaman Hz. Yunus'a soracağım'
Öğretmen;
'Ya Hz. Yunus Cehenneme gittiyse?' diye yanıtladı.
Küçük kız;
' O zaman siz sorarsınız' ^^

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "TurkEce/GnL" (9.08.2011, 00:42)


84

Tuesday, 9.08.2011, 12:38

Yüreğinize sağlık çok teşekkürler Turkece..

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

85

Sunday, 14.08.2011, 10:46


Öğretmen, 2 öğrencisine birer sepet verir ve bahçeye elma toplamaya gönderir "En tatlılarını getiren mezun olur " der.
Öğrenciler 1 saat sonra dönerler.
Biri, arkadaşının sepetine yan gözle bakıp kendi getirdiklerinin muhteşem göründüğünden emin olmanın rahatlığıyla koyar sepetini ortaya .
Her biri tornadan çıkmışcasına muntazam, pürüzsüz, göz alıcı elmalar ondadır.
Ardından diğeri koyar sepeti.
Eğri ...büğrü,kötü görüntülü, ezik, tomurcukken yağmur değmiş, yaralı bereli ne kadar elma varsa toplamıştır.
Öğretmeni,"Yolun açık olsun" der ve uğurlar eğri büğrü elmaları toplayan öğrenciyi.
Diğeri "Nasıl olur! " diye hayıflanır; bir kendisinin bir giden öğrencinin elmalarına bakarak...
Öğretmen çakısıyla birer parça keser;
Bir onun harika görüntülü elmasından, bir de giden öğrencinin yaralı bereli elmasından... "Tat" der.
"En tatlısını dedim, kabuğu en güzel olanını değil."diyerek uzaklaşır.

Gerçekten de, pazardan aldığınız, üzerine dolu değmiş meyvenin o kısmını koklayın ve tadın, bal gibidir.
Yaralanarak büyüyor, yaralandıkça tatlanıyoruz.
Yaralarımızla güzeliz hepimiz ... :love:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

86

Sunday, 14.08.2011, 10:48

Yüreğinize sağlık çok teşekkürler Turkece..

Ben teşekkür ederim Rüzzgar,okuyan gözlerine mesaj yazan ellerine sağlık :gulver:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

87

Sunday, 14.08.2011, 17:26


Güzel sesli bir hafiz Kur'an okuyordu Kulagına gelen bu güzel sesten etkilenen Hz Mevlana da gözyaşıyla dinliyordu.

Bu sırada elini ağzına kapayarak esneyen bir adam Mevlana'nın bu gözyaslarına bir mana veremeyerek sordu:

-Efendi Hazretleri niçin ağlıyorsunuz ağlanacak bir sey mi var ortada?

Mevlana esneyen adama anlayacagı dilden cevap verdi:

-Güzel sesli hafizlardan gelen Kuran sesi bana cennet kapısının açılışı sesi gibi geliyor da onun için

Esnemeyen devam adam da başını sallayarak:

-Bana da cennet kapılarının açılış sesi gibi geliyor dedi Mevlana küçük bir düzeltme yaptı:

- Aramızda ince bir fark var dedi Senin duyduğun ses cennet kapısının açılıs sesi degil kapaniş sesi olmalıdır.
Çünkü açılış sesi gözyaşı döktürür, kapanış sesi ise uyku getirir...

88

Sunday, 14.08.2011, 17:33

- Aramızda ince bir fark var dedi Senin duyduğun ses cennet kapısının açılıs sesi degil kapaniş sesi olmalıdır.

yüreğine sağlık ablam çok güzel bir yazı..
hem düşündürüp hemde ders veren.. :bf:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

89

Sunday, 14.08.2011, 17:35

Sağol ablam, seninde yüreğine sağlık ^^

90

Wednesday, 17.08.2011, 02:19

paylasim icin tskler.....

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

91

Thursday, 18.08.2011, 13:37

Ben teşekkür ederim okuduğunuz ve mesaj yazdığınız için ^^

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

92

Thursday, 18.08.2011, 14:01


Genç bir annenin bindiği otobüs tıka basa doluydu. Kucağındaki minicik bebeğiyle bir kenara sıkışıp kaldığı halde, oturanlardan hiçbiri yerlerinden kımıldamıyordu. Herkes, gidecekleri yere bir an önce gitme derdindeydi. İnip binecek bir başka yolcu da yoktu. Fakat, otobüs bir türlü hareket etmiyordu.
lam bu sırada, otobüs şoförünün yerinden kalktığı ve:

‘Buraya buyurun, hanımefendi...’ diye, genç anneye seslendiği duyuldu.

Şoför devam ediyordu:

‘Benim yerime oturabilirsiniz. Siz orada ayakta durdukça, bu yere ihtiyacım olmayacak!’

Bir an, otobüsün içinde derin bir sessizlik oldu. Sonra bunu, kabahatli kabahatli gülüşmeler takip etti. Oturanlardan birkaçı, fırlayıp ayağa kalktılar.

Otobüs hareket ettiği sırada, genç anne, dudaklarında memnun bir tebessümle bu yerlerden birine oturmuş bulunuyordu...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

93

Friday, 19.08.2011, 04:25


Delikanlı,katı yürekli bir kızı sevmiş ve onunla evlenmek istemişti.Ancak kız,korkunç bir şart ileri sürerek:
Senin sevgini ölçmek istiyorum,dedi.Bunun için de köpeğime yedirmek üzere bana annenin kalbini getireceksin.
Delikanlı,tüyler ürperten bu teklif karşısında ne yapacağını şaşırmış ve uzun bir tereddütten sonra hislerine mağlup olup annesini öldürmeye karar vermişti.
Annesi,belki de durumu fark ettiği için oğluna fazla direnmedi ve çocuk,
annesini öldürerek kalbini bir mendile koydu.
Delikanlı,kızın isteğini yerine getirmiş olmanın heyecanıyla yolda koşarken,ayağı bir taşa takıldı.
Kendisi bir tarafa,mendil içindeki kalp bir tarafa fırladı.Canının acısından,ağzından ister istemez
-Ah anacığım!
Sözleri döküldüğünde annesinin tozlara bulanan ve hala soğumamış olan kalbinden bir ses yükseldi:
-Canım yavrum,bir yerin acıdı mı?

:cz:

94

Friday, 19.08.2011, 19:57

''Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi…

Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever.
Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…"

*Ahmet Altan

95

Friday, 19.08.2011, 19:58

Bir köylü kadın, kocasına yemek olarak, bir parça samanı önüne koyuvermiş...
Adam, bağırarak, “Bu ne böyle saman mı yiyeceğiz, delirdin mi sen” deyince kadıncağızın cevabı şöyle olmuş:
“-Ne bileyim?... Yirmi senedir sana yemek yaparım, saman yemediğini gösteren tek bir kelime etmedin...”


Bu yüzden; size en yakın olanlardan gülümsemenizi eksik etmeyin...
Çünkü ona ihtiyacı olmayan yoktur...
...Gülümseyen insan, her zaman daha iyi satar, daha iyi öğretir, daha iyi yönetir ve daha mutlu çocuklar büyütür...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

96

Friday, 19.08.2011, 20:07

Ne kadar güzel bir kıssadan hisse...Hele sıkıntılı günlerde insanlar surat asıyor,sorumluluk almaktan köşe bucak kaçıyorsa :( Teşekkürler Cananım güzel paylaşım...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

97

Saturday, 20.08.2011, 07:07


Başarı nedir?
Sık ve çok gülmek;
Akıllı insanların saygısını;
Çocukların ilgi ve sevgisini;
Dürüst eleştirmenlerin övgüsünü kazanmak.
Ve sahte dostların ihanetine dayanabilmek;
Güzelliği takdir etmek;
Herkesin iyi taraflarını görebilmek;
Dünyayı ya sağlıklı bir çocuk,
ya güzel bir bahçe ya da,
düzeltilmiş bir sosyal durum ile terkedebilmek;
Sizin sayenizde bir kişinin bile rahata erdiğini bilmek;
İşte bunlar başarıdır...
Ralph Waldo Emerson

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

98

Saturday, 20.08.2011, 09:40


Hoca elinde beyaz bir yumurtayla derse gelir. ''Bugünkü dersimizin konusu ileriyi görebilmek'' deyip elindeki yumurtayı gösterir ve ''Şimdi bana ne gördüğünüzü söyleyin'' der. Çocuklardan biri hariç hepsi ''Yumurta'' diye bağırır. Hoca ''Olmadı çocuklar. Bir daha söyleyin'' der. Yine çocuklardan biri hariç hepsi ''Beyaz bir yumurta'' diye bağırır. Hoca ''Beni anlayabildiğinizi sanmıyorum çocuklar. Yumurtaya bakınca ileride bir şey göremiyor musunuz? Kafanızı çalıştırın'' der. Sınıftan bir çocuğu kaldırıp eline yumurtayı verir ve ne gördüğünü sorar. Çocuk yumurtayı evirip çevirip biraz düşündükten sonra sevinçle ''Civciv görüyorum hocam'' der. Hocanın yüzü güler ve ''Aferin'' der. Yumurtayı sıra sıra çocukların elinde gezdirip ne gördüklerini sorar. Çocuklardan biri daha ileri giderek ''Tavuk görüyorum'' der, diğeri ''Beyaz bir tavuk görüyorum'' der. Hoca her cevapla daha da memnun olur. En sonunda yumurta sessizce oturan çocuğa gelir. Çocuk yumurtayı eline alır, evirip çevirir, ışığa tutar, biraz bekledikten sonra ''Omlet'' der. Hocanın yüzü bir anda asılır ve bütün sınıf gülmeye başlar. Arkadaşlarının birbirinden güzel cevaplarının yanında sessiz çocuğunki çok geri kalmıştır. Hoca, alay eder bir tonla ''Demek öyle. Ben sana ne gördüğümü söyleyeyim istersen ufaklık. Ben buna bakınca fırında tavuk görüyorum.'' diyerek çocuğa iyi bir ders verdiğini düşünür. Çocuk iki cümleyle derse son noktayı koyar...
''Kusura bakmayın hocam ama bu yumurta döllenmemiş. Olup olabileceği en son şey omlettir!'' :haha:

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "TurkEce/GnL"

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

99

Sunday, 21.08.2011, 19:11


Vaktiyle ergin bir meslek erbabı, yıllarca yanında yetiştirdiği çırağını imtihan etmek ister. Onun eline iri bir pırlanta verip: ”Oğlum” der ”Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.”

Çırak, elinde pırlanta bir bakkal dükkanına girer ve ”Şunu alır mısınız?” diye sorar. Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği mücevheri alır; elinde evirir çevirir; sonra: ”Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın” der. Çırak teşekkür edip çıkar.Bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak bir beş lira vermeye razı olur. Üçüncü olarak semerciye gider: ”Buna ne verirsiniz?” diye sorar. Semerci şöyle bir bakar, ”Bu…” der ”benim semerlere iyi süs olur. Bundan kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”

Çırak en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu mücevheri görünce yerinden fırlar. ”Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. ”Buna kaç lira istiyorsun?” Çırak sorar: ”Siz ne veriyorsunuz? ””Ne istiyorsan veririm.”

Çırak, ”Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar:”Ne olur bunu bana sat. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.” Çırak ”emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini istediklerini” anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.Meslek erbabının yanına dönen çırak büyük bir şaşkınlık içinde macerasını anlatır.”Bundan ne anladın?” diye sorar.Çırağının verdiği cevap çok doğrudur:
”Bir şey ancak değerini bilenin yanında kıymetlidir.”

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

100

Sunday, 21.08.2011, 19:24



' Necip Fazıl’a,
“Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?” diye sormuşlar.
“Evet geçirir” demiş.
Bunun üzerine “deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?” demişler.
...Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
“Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür.
Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.”