Giriş yapmadınız.

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "MeRaL"

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

1

Friday, 24.06.2011, 12:26

En ilginc Türk Gelenekleri



Türkiye Bilimsel ve Kültürel Araştırmalar Merkezi (TÜBİKAM) Başkanı Prof. Dr. Alemdar Yalçın’ın fikir babalığında, çoğu bilim adamı 50’ye yakın araştırmacı, Anadolu’yu karış karış gezerek hálá yaşayan Türk geleneklerini ölümsüzleştirmek için kamera arkasına geçti.

Edirne’den Iğdır’a, hatta Suriye ve Irak’ı da içine alan bir coğrafyada, henüz kentleşmenin olumsuz etkisine girmemiş 320 köyle bağlantı kuruldu. 25’inde tanık oldu, "doğan, evlenen ya da ölen" için yapılanlara. Bayramdan sonra ise Bulgaristan ve İran’daki renkler girecek fotoğrafa. Yapım ve yönetimini Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin üstlendiği "Anadolu’nun Renkleri: Doğum, Düğün, Ölüm" belgeseli en geç aralık ayında tamamlanacak. Yeni yılla birlikte önce uluslararası, ardından ulusal platformda görücüye çıkacak. Uluslararası belgesel film yarışmalarında Türkiye’yi temsil edecek; 2008 Frankfurt Kitap Fuarı’nda Anadolu’yu tanıtacak. 13 bölüm olması planlanan belgesel, ulusal bir televizyon kanalında da Türk seyircisiyle buluşacak. Bu yazı dizisiyle de önce Hürriyet okuyucusuyla tanışacak.

Bilmediğimiz bir dünyaya gözümüzü açar, bilmediğimiz bir dünyayla birleşir, bilmediğimiz bir dünyaya göçeriz. Her doğumla çoğalır hayat, her düğünle bütünleşir; her ölüm yeni bir başlangıçtır kimi dönencelerde. Bu üç bilinmeyenli denklem, üç önemli eşiktir hayatta. "Bilinmeyen" korkusu birleştirince insanları, her eşik, eşin, dostun, akrabanın desteğiyle aşılmış bugüne kadar. Zamanla her eşik için farklı bir ritüel çıkmış ortaya.

ALLAR BAĞLAMAK

Eşiklerin "en sancılısıdır" doğum. Hem bebek için hem anne için "eşik"tir. Yeni durum, 9 ay anne karnında yaşayan bebeğin de, annenin de ezberini bozar. Bebek, farkında olmadığı yeni yaşamına baş aşağı tutulup ağlatılarak başlarken, anne, loğusa ve kırklı çocukları öldürdüğü varsayılan "Al Karısı"nın kötülüklerine uğramamak için kırmızılar bağlar.

GÖBEK ADI KOYMAK

İlk ritüel anne ile bebeği birbirine bağlayan göbek kordonunun kesilmesinde yaşanır. Orta Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere Anadolu’nun bazı yerlerinde, "Sesi az çıksın, kocasının karşısında çok konuşmasın" diye kısa kesilir kız bebeğin göbek kordonu. Bazı kültürlerde ise oğlanın göbeğinin kısa kesilmesi halinde sesinin kız gibi ince olacağına inanılır. Göbek kordonu kesilirken bir de "göbek adı" konulur bebeğe. Kişinin kabirde bu adıyla çağrılacağına inanıldığı için bu ad, çoğunlukla Kuran’dan seçilir. Ardından, sağ kulağına ezan okunur.

KORDON SAKLAMAK

Bebeğin karnı doymaya başlayınca, göbek bağının da düşeceğine inanılır. 4-7 gün arasında düşen göbek bağı itinayla bir yerde saklanır. Kimi, "Gezgin olmasın, dışarıya çok gitmesin" diye 1-2 sene beşiğine asılı tutar göbek bağını; kimi "Okusun, büyük adam olsun" diye okul bahçesine, kimisi de "Devlete hayrı dokunsun, devlet adamı olsun" diye devlet dairelerinin avlusuna gömer.

HAMİLE KADINLAR BUNLARA İNANIYOR

Araştırmacı-Yazar Gülsen Balıkçı, hamile kadınların, yapılması ya da kaçınılmasına inandığı davranışları derledi. Bunların bazıları şöyle:

Hamile kadın ayıya, maymuna, deveye bakmaz, çocuk çirkin olur.

Cenazeye gitmez, cesede bakmaz; yüzü renksiz olur.

Canı ne isterse onu yemelidir; yemezse çocuğun herhangi bir yerinde iz çıkar.

Sakız çiğnemez, çiğnerse çocuk çişli olur veya ağzı çok akar.

Kelle eti yemez, yerse çocuk sümüklü olur.

Hamile kadın ve kocası yılan öldürmez, öldürürse çocuk sakat olur.

Hamile kadın habersiz kimsenin bir şeyini alıp yemez, çocuk hırsız olur.

Hamile kadın diş çektirmez, çocuğu düşer; saç kestirmez, çocuğun ömrü kısa olur.

Ekşi yerse kız, tatlı yerse oğlan doğurur. "Ye ekşiyi doğur Ayşe’yi, ye tatlıyı doğur atlıyı" denir.

Kız doğuracağı zaman çirkinleşir, oğlan doğuracağı zaman güzelleşir. "Kız kendini, oğlan anayı süsler" derler.

Kadın doğuma giderken, doğum rahat olsun diye, evdeki tüm kilitler açılır. Doğacak çocuğa hazırlanan giysilerin düğmeleri de açık bırakılır.

Karnında çocuğu durmayan kadın; çocuk doğana kadar ve doğduktan sonra bir yaşına gelene kadar gece lambayı hiç söndürmez.

ÇOCUĞUN ÖMRÜ, YUMURTA SARISIYLA HESAPLANIR

Uşak’ta bebeğe kına yakılması, kutlamaya gelenlere yemek verilmesi ve helva kavrulması, başta Ege Bölgesi olmak üzere birçok yerde "hayatın üç rengi"nin ortak ritüeli olarak karşımıza çıkıyor. Uşak’ta bebeğin altı, sıcak toprakla (höllükle) bezleniyor ve keçe ile kundaklanıyor. Böylece bebeğin dışkısının "tok" olacağına inanılıyor. Tören mevlit okunarak "Uzun ömürlü olsun" dilekleriyle noktalanıyor.

İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinin özelliklerini taşıyan Çorum’da doğan bebeğin ömrü ise yumurtanın sarısından anlaşılıyor. Bebeğin kırklanması sırasında beşiğinin altına yumurta kırılıyor. Bir gün boyunca beşik altında kalan yumurtanın sarısı, ertesi gün bakıldığında dağılmamışsa bebeğin "uzun ömürlü" olacağına inanılıyor.

Başta Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde ise önce tuzla tanışıyor bebek. Kokmasını, gözlerinin çapaklanmasını, hasta olmasını engellemek için tuzlanıyor. Tuz "kırklama" suyunun içine de atılıyor. İlk yıkamada erkek bebeğin sabunla, kız bebeğin ise "Eti azgın olmasın" diye sabunsuz yıkandığı da söyleniyor.

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "MeRaL"

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

2

Friday, 24.06.2011, 12:30

Gecenlerde haberlerde dinledim, Parlamento'nun bahcesi ek bina gerekcesiyle kazinmis ve sayisiz göbek bagi bulunmus (kordon).
Insanlar gercekten cocuklarinin milletvekili olmalarini bu kadar cok istiyorlarsa, göbek bagini gömmekle bitmez bu is :hayret:
Batil inanclarimizdan arinmaliyiz ^^

Ama merak edip bende sorum annem'e tabii göbek bagimi nereye gömdügünü...$eftali agacinin dibine gömdüm dedi, ayak alti olmayan yer aradigindan...

  • "Masum Masum" bir kadın

Mesajlar: 13,411

Kayıt tarihi: Jan 31st 2008

Konum: AllaTurkaa

  • Özel mesaj gönder

3

Friday, 24.06.2011, 12:33

gercekten ilginc 8| hic duymadiklarim bile var burda
hamile kadin inanislarina takildim, acik acik korkutucu seyler, hamile bayan olarak bana soylense bunlar korkudan hepsine uyarim :D

bilgi icin tesekkurler MeRaL :kcool:

edit: meyve veren agac :_)

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "MeRaL"

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

4

Friday, 24.06.2011, 12:38

Cok garip ama, seftalinin tüylerine antipatim var. Tiksiniyorum sanki bakteriler icine saklanmis gibi, soymadan yiyemem - hatta mümkünse baskasi soysun ben yiyeyim ^^
*göbek bagini topraga gömmek lazim ama gömüldügü yer'le gelecegimizin bir alakasinin olmasini düsünmek batil inanc :_)
Tipki diger seyler gibi.... iyi ki bende bilmiyordum :hayret:

MeRaL

Jüri

  • "MeRaL" bir kadın
  • Konuyu başlatan "MeRaL"

Mesajlar: 5,317

Kayıt tarihi: Jan 6th 2007

Konum: NRW

  • Özel mesaj gönder

5

Friday, 24.06.2011, 12:40

Canı ne isterse onu yemelidir; yemezse çocuğun herhangi bir yerinde iz çıkar.

Ama buna inanmayan bir kadin düsünemiyorum :rolleyes:

  • "Masum Masum" bir kadın

Mesajlar: 13,411

Kayıt tarihi: Jan 31st 2008

Konum: AllaTurkaa

  • Özel mesaj gönder

6

Friday, 24.06.2011, 12:43

batil inanc aslinda insanlarin umidi bana gore,
sorunlu maddi eksiklikler icindeki bir ailenin umidi, cogunun iyi bir gelecegi olmasidir, oyle saf ve iyi niyetlilerki bunlara inanmak isterler :_)
ho$ bazi yobaz insanlar tarafindan saptilip yaniltilip kullanilmis, o yuzden su an okuyupda ne sacma dedigimiz seylerde ortaya cikiyor..

ben meyve soyup hazirlarim sana canim, gonul rahatligi ile yiyebilirsin :rolleyes:

7

Friday, 24.06.2011, 13:00

biri meyvemi dedi valla bende isterim :P yalniz yemek yokk :asla
paylasim icin tskler. yüregine saglik Meral..

melye

Yönetici

  • "melye" bir kadın

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

8

Friday, 24.06.2011, 19:56

Cok garip ama, seftalinin tüylerine antipatim var. Tiksiniyorum sanki bakteriler icine saklanmis gibi, soymadan yiyemem - hatta mümkünse baskasi soysun ben yiyeyim


Annem gibi:D eve sokturmaz...zorla alsamda asla poşetine dahi dokunmaz...ona özel neftali alırız hep...yada soyarım anca öle yer...
ama benimde bi sürü inancım vardır öyle..
Evden çıkarken mutlaka önce sağ ayağımı atarım...ayakkabıyı da ilk sağ ayağıma giyerim...besmelesiz asla kapıdan çıkmam...hatta dolmuştan inip dolmuşa binerkende öyle yapıyorum...
çantamı asla yere koymam (bereketi kaçar derler ama heç bereketide olmadı o ayrı konu:D )
Bi hayvan var asla aadını söyleyemem,resmine bakamam,yanımda bahsedeni dövecek derecede sinirlenirim:D tv de dahi çıksa kanal deişilir o yöne gidiyorsam uzaklaştırılırım:D

amma çok varmış bendede bea:S
daha vardırda aklıma gelenler bunlar...

Birazcık msj kirliliği ettim affınıza sığınarak...
Tşk ler güzel konuydu...görünce bende eklemek istedim...
Yüreğinize Sağlık...

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

9

Saturday, 25.06.2011, 09:08

"Canı ne isterse onu yemelidir; yemezse çocuğun herhangi bir yerinde iz çıkar.
Hamile kadın habersiz kimsenin bir şeyini alıp yemez, çocuk hırsız olur..."
Bizde bu inanç değişik ve ben bunu sağolsun annem tarafından cidden olduğunu yaşayan kişilerden öğrendim.
Hamile kaldığımda bana gittiğimizde yerde tanıdık,akraba bile olsa bir şeye özenirsem asla sahibine söylemeden yememem yoksa elimle aldığım o şeyin izinin elimi ilk sürdüğüm yerde çocukta izi oluşacağı söylendi ve canım ne çekerse yabancı yerde olsa muhakkak o kişiye ben hamileyim diye söyleyip istemem.Ben inanmadım fakat annem bir kaç komşu,akraba ve arkadaşında bana canlı gösterdi hayretle izledim.Mesela eşimin alnında kahverengi yayılmış ilginç bir iz var..Rahmetli kayınvalideme sorduydum anne bu ne yara değil ben değil güldü ah kızım dedi hamileydim gezmeğe gittik su içmeye diye mutfağa girdim masada eski ender şekerleri vardır kahverengi onlardan iki üç tane gördüm birini aldım ağzıma atıverdim hayatımda yapmadığım şey canım çekti evin çocuğu gelincede panikledim elimi alnıma sürdüm saçımı düzeltiyormuş gibi yaptım bak işte iz o demişti...Anlatınca bir daha baktım evet kahverengi şekerin iziydi :faltasigoz: Buna benzer çok canlı yaşanmış şeyler bizzat gördüm inandım ve korktum...
Hamileydim annemdeyim komşular var çekyata iki yastık konmuş (O zamanlar 26 sene önce çocuk cinsiyeti tespit edilemiyor daha) hadi bakalım birine otur dediler.Ne bu ya dedim güldüm herkes kıkır kıkır rastgele oturdum.Aaaa dediler oğlan olacak yastıkmı karar verdi dedim yok dediler kalk bak birine bıçak konmuş birine makas ben bıçağa oturmuşum :D Göbek kordonları annemce hep okul gibi belediye binası gibib yerlere bizzat elleriyle halledilmiştir ben itiraz etsemde :haha:
Bir hatırladığımda lohusalık bitene kadar bebekle anne yalnız bırakılmaz.Evden dışarı mecbur kalmadıkça çıkarılmaz.Odalarına tel süpürge,bıçak,makas konur.Bebeğe sarılık olmasın diye sarı tülbent örtülür...Anneye kırmızı kurdele bağlanır dikkat dağılsın nazar değmesin diye...
Çok ilginç bir uygulama daha ne zaman bebeklerimi hıçkırık tutsa annem bir yerlerde sakladığı kırmızı ufak parça bir kurdele yada ipliği ıslatır gelir alnına yapıştırırdı hıçkırıkta geçerdi yani ben ne kadar gülsemde annemde "Bak geçti gördünmü gül sen gül" derdi :ap:
Buna benzer çok şey vardır bir zamanlar güldüğüm şeyler yaşadıkça benimde batıl inancım olmuştur.
Siyah kedi gibi,köpeğin uluması gibi,sağ adımların uğurlu olduğu gibi besmele zaten inancımızda var...
Güzeldir bizim örf anene adet ve kültürümüz batıl inaçta dense severim ben ^^ güzel paylaşım,ellerinize sağlık...

10

Monday, 27.06.2011, 10:50

Gercekten Cok Ilginc Inanislar Var Guzel Paylasim Icin Tesekkur Ederim

8)