SUSKUNUŞ - I
Beş parasız düşler eskitiyor zaman,
Eksiltiyor ömrü her sigara bir yeni çivi tabutuma..
Dudakları korkak uçuk bezeli rüyalar ilgilendirmez hiçbir pembe hayali şimdi,
Öldür göm unut diyen sesler deler kulak zarını,
Yarını ve duyduklarımı yanına eş etmez,düşeş gelmez gözlerin ve de taşımaz hiçbir hamal ezikliği bu vebal yükünü bilirim..
Mahal vermez yekûnu yangın yeri ahalisi,
Aşkı İçimde isle boğma yalanların telaşı,
Her şey ateşin köz karası griliği..
İşporta bir tezgâhın malıdır yalnızlık ve en çok terk edilenler tarafından satın alınır..
Zaman karnı beyninde bir gebedir her geç kalışa,
Aklı erken yeltenirken beklemek sözcüğü sözlük anlamına,
Düşükler yapar gün,gece doğumlarındaki rastlantılara..
Harfleri şimdi daha çok büyütmenin anlamı yok,
Küçük harflerde yeter çok şeye,
Soktuğunda aklındaki köşeyi ücranın en dibine boş yere..
Yer ile yeksan yer bitirir,
Santimetre başı bir cinnettir ihanet,
Dile bir karış mesafeyle denk gelir şüphe,
Kuşkunun akla bir husumetle karışması sonrası,ceset ve cesaret çoğaltır ayrılıklar..
Uykusuzluk intihar edenlerin son alışkanlığıdır sevgili,
Bana ninniler söyle sen her gece,eskisi gibi..
Küfre daha yatkın şimdi isyan,
Dil dönmüş,
Fer söndürülmüş,
Kabuk bağlar yara dediğin,
Yarayı koparıp kabuğu yemediğindir iyileşme isteğin..
Üç günlük tembihler veriyor emi'lirken dünler,şehir ten karası..
Ankara'sı fukarasıdır ömrümün,
Çok çocukken bilyeleri merdiveninden döktüğüm evin son gördüğüm halidir harabe bildiğim,
Bahanesi susmaktır her kadının,
Gidecek yolu varsa şayet;
Şahane lal olur susar,
Doğuştan dilsiz sanır yeni tanıyanlar..
Kavuşma içgüdülü ayrılıklar en çok kimin aklını yorar?
Ölümcül bir hastalıkken ecel,
Hangimizin gittiği yerde gel biter?
Hangimiz öteki bir acı uğruna yararız aklımızı iki eşit parçaya?
Belleği doldurulmuş mutsuzlukların,
Daha suskun kalırsam öldü sanacak beni karşılaştıklarım..
Salgın düşlerim var artık,
Bulaşıcı hayallerim,ulaşma zorluğu çekebilirim gözlerini koyma berine,bazı anlar hayaliyim..
Yalnızlığı veba bildiğimdendir kırılan bileklerim,
Vebaldir boynuma sana çok yalan kelime öğretebilirim..
Kursağı kanıyor sesimin yutkunmalarda nutku tutulmuş keşkeler geçerken içinden iliklerimin,
Kekelerim,
Lekelerini falakalara yatırırım uykusunu kaçırıp uyuklamalarının,
Nafakalarla kandırırım kimsesizliğimi,
Dar gelir kalbime bu darplarla öldürülmek..
Açık havada unut beni sevgilim,
Beynine oksijeni kokumdan ayırıp çekmelisin,Varlığıma emilerek..
Kimse yanıma yaklaşamıyor yokluğun kokuyorum,
Ölüsü bir ölü süsü,
Ve kimsenin dili seninki kadar acıtmıyor kulaklarımı,her ses ömür törpüsü..
Adını bu kadar bağışlamışken alfabeye,
Titretme sesini dilinle,
Terletme aklındaki sapağa köşe başı eklemiş kavşak dönüşlerimizi geçerken bir sonra ki kaygılarla kaldırımlara..
Durmak kelimesinden ileri gider bir Adamdı susan,
Bir gece bekçisidir uyku,
Bir gecenin bekleyişidir uykusu öğlenden alınmış tüzük eksiği yastıklarda..
Ağzım yırtılırken susmalarda,
Samanlıkta iğne arıyor,uz..
Kimi ara bulacak bu kan davasına dönmüş sevdaya?
Kim saracak yaraları biz bile birbirimize meram olamadıktan sonra?
Kemiklerim kırılır namert yutkunmalarında,
Tadım olmadan damağında her yutkunma değil mi hala haram lokma sana?
Yoksa çiğnediklerinde mi kaldı şimdiden kursağından önce avurtlarında?
Kur sağındaki Aşk nöbetlerinin saatini,
Dil çözümü olmayan bir susmaya düğümlenmişse,
Geçmiş getirir aklını insanın başına yine kendine zamanla..
İmla hatalı gidişler düşlerimizi imha eder sevgili,
Vedasız her ayrılık bir gün merhabalara rastlar,
Şartlar uygun verilmez her Aşkta insana,
Acıyı da çekmek gerek bazen sevdanın uğruna..
Düş kıyımlarım var şimdi,kıyıma vuran kandamlası pıhtı dalgalar..
Seyyah bir renktir gitmek olur,siyaha yas rolü verilmiş suflelerde dağılışlarım..
Ve anlat şimdi sevgili neresinde susulursa daha iyidir bir yalvarış?
Yalnızlığa varış her durakta saldırı değimlidir geride kalana?
Arayışlarımı tartaklar o zehirli sarılışlarıyla saçların,
Tel tanesiyle bile yastıklara nara atar bu kadar önsözsüz kalmışken başucu kitaplarım..
Kim bana sinmiş kokundan tanır da seni şimdi,
Sinsiymiş tanısıyla tanımasa da ardından konuşabilir gözlerime baka-baka?
Canımı yaka-yaka sokaklara bırakılır sübyan hayaller,
Hangi düşümüz daha hayırsız bir evlattı kaçarken bu evden?
Ve hangimiz daha cani bir cellâttı söyle sevgili bu aşkın taburesi gölgelerle itilirken?
Hangimizin anıları sokaklara düşmüştür,geçmişe düşkünlüğünden?
Yüzüm küskünlükler diker ağzına yamalı inançlar biterken ve iğnesidir kirpiklerin tenim olmuşken toz bezin, Ezberime batarsın etime kefen diktiğini bilmeden..
Zemheri rimelsizliğin teğet geçer ağlamalardan,
Vurup kafamı duvarlara yatamam aklıma davetsiz misafirliğinden..
Teferruatlar silkelendi ve elendi gelmeyişlerin..
Çok güne ömür ekleyişlerimin nesli tükendi..
Heves-i tadı kursağında kaldı hayal ettiğim hayalle kalmalardaki sesim ve sensizlikle anılan ifadelerim ayaz bir karanlıktır hepsi bu cinnetlerimin..
Fena delerim göğü bir gün bakarsan şaşırıp da tekrar,düşerse gözüme göz bebeklerin..
Göz gezdirdiğin bütün Aşk serüvenlerinin seyahatnamesidir bu elimizde kalan acı..
Hangimiz daha sonra'yız artık?
Hangi 'şimdi' bütün bir ömür aç bırakacak bizi?
Yetmedi mi bir Adam,
Bir Ses ve bir Yürek?
Ben bütün sofraları ikimiz için kurmuşken böyle,
Gelmeyeceğini de bilerek..