Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

161

Sunday, 4.12.2011, 00:10

‎|| Karanlık Odanın Yangını ||

Yangından kurtarılmayı bekliyorum burada.
Umarım gelirsin.
Dilerim, geç olmadan gelirsin.

Çünkü hiçbir işe yaramıyor burada hiçbir şey.
Dinmeyen sızının anavatanındayım.
Sabahları aynaya küs,
Gecelerin odalarına dargınım.
Hissederim,
Burası artık yalnızlığın beşiğidir.
Bu beşiği ancak ya sen sevgilim ya da bir deprem sallayabilir.
Uzun sözcüklerin vedalı sessizliğini çiğnedim.
Yoktun.
Yokluğun, varlığımı açık bırakan kundak oldu sevgilim.
Üşüdüm.
Üşürüm.
Umarım gelirsin.

Hiçbir işe yaramıyor diye burada hiçbir şey,
Derin yaraları sarma törenlerimi hep iptal ederim.
Yangından kurtarılmayı bekliyorum burada.
Gözleri de yalanları kadar büyük buradaki kadınların.
İnandım.
İnanırım.
O yüzleri boyalı kadınlar güzelliklerini kırarlar buradaki aynalarda.
Ki yağmur yasak o’nlara.
Akar durmaz yüzlerinde boyalar.
O’nlar diğerini güldüren, ötekini süründüren,
İçlerinde bin parça aşk saklı palyaçolar.

Sonuçlar hiçbir işe yaramıyor diye burada,
Her şey dönüşebiliyor olağan bir yaraya.
Burada bir Âdem çıplaktır.
Buhurdan sonra bir Yusuf gömleksizdir.
Bir buhran bu çırpınış.
Burada bir yusufçuk kanatsızdır.

Yalnızdım.
Yalnızım.
Umarım gelirsin.

Aç ve acıklı bir öykü oldu artık dilde, aşk.
Havva’nın ayıbını örtecek asma yapraklarını süpürdü sonbaharda kente yerleşen rüzgârlar.

Yer değiştiren siluetlerde yine o aynı zemheri...
İşte yine zehir sevgilim bizim önümüze koyulan.
Aşk denk geldikçe yüreğimize,
Zararlıyız birbirimiz için geleceğin gelmezliğine.
Birkaç cin,
Birkaç ayet,
Birkaç cinayettir.
Afet sonrası davetim olur ölüm.
Yok, oldun olası asık yüzüm.
Oldum olası ölümüm olası.
Öldüm.
Ölürüm.

Ölüm, o alamadığım nefesleri bırakır ardımdan kalan leş yiyicilere.
Ki hep ölecek roller üstlenmiş sen yaşlarında bir adamım hâlâ ama az ama eksikçe.

Umarım gelirsin.
Dilerim geç olmadan gelirsin sevgilim.

Ölülerden çok ziyaret ediyorum.
Gördüğün, geçtiğin, düşündüğün tüm mezarlıkların tek müdavimiyim.
Yangından kurtarılmayı bekliyorum burada.
Ölü gibi içim, uykuların en deliksiziyim.
Uyudum.
Uyurum.
Umarım gelirsin.

Sesinden kaça kaça kendimi unuturum; ama yine hep sesini kovalayan o susmaları bulurum dudaklarını tebliğ ederken mevsimlere.
Yüzümü delersin öğle vakti.
Gece yağar göğe.
Yere değil göğe,
Yığıldım.
Yığılırım.
Umarım gelirsin.

Bir şeylerin uğruna her şeyini veren,
Gök kaybetmiş bir hilalim.
Kutup yıldızı uzaklığındadır alnı öpülesi helalim.

Yazları yaz,
Kışları kıştır.
Gebe gündüz,
Eğriler doğurur hep doğrusuz.
Hep bir harfin yokluğunu taşıyor çantasında.
İsimler doğurup soylar türetiyor aklının ziyanında soyununca.

Kırıldım.
Kırılırım.
Umarım gelirsin.
Dilerim geç olmadan gelirsin.

Karanlıktı eskidiğimizde.
Birbirimizden geçecek kadar acıttık geçmişi ve geçtik.
Aşk burada sokaktan gelmiş bir çocuk gibi kokuyor sevgilim.
Hiçbir işe yaramıyoruz burada.
Varlığımız her şey kadar güç; ama başkalarının elde edeceği kadar umumi.
Su kadar renksiz ve sahi.
Mektup kadar pulsuzuz.

Şiirdeki kafileyiz o ayrı düştüğümüz yazdan beri.
O ani gelen kafiye, hecedeki sesi cümlesinin gözüne kaçırdı.
Gözümüzden kaçırdık bir şey bile her işe yarıyorken orada.
Hâlâ canımı acıtmak için yokluğunu kullanıyorsan,
Sarp ve güçlüsündür bilirim.
Ama umarım gelirsin...

En can alıcı suskunluğunla dudağımdaki adına bile tesir edersin.
Oyalanırken mevsimin gücü yazın sıcağıyla,
Burada gece olur yine kent.
Dilerim geç olmadan gelirsin.

Biliyorum.
Biliyorsun.
Çok geç kaldık bazı sözlere.
İmla hatalı yazışmalarımızın imhası olmuyordu geç kalınca hayata.

Kül dolu cehennem kavanozları kırıldı,
‘‘Aşk bitti!’’ dediğinde...
Yangın yangın güldü kül, pusa bulandı.
Dağıldım yeryüzüne.

Pusa karışıp
Yandım.
Bittim.
Kül oldum da

Yangından kurtarılmayı bekliyorum burada sevgilim.
Kurtarılmayı bekliyorum burada sevgilim.
Bekliyorum burada sevgilim.

Sevgilim!
Biliyorum.
Biliyorsun.

Ayna kırıldı.
Yüzün değişmedi o güzelliğinin yüzünden.
Yokluğunla yaşamaktan hiç kimseyle ölemedim.
Sensizlikte ölmekten hiç kimseyle yaşayamadım.
Yandım ve bittim.

Ayrılığının cinayetindendir,
Bu suskunluğa kesik dilimle yazılan adreslerim.
Umarım gelirsin.
Dilerim geç olmadan gelirsin.

Emre GÖKCE / Karanlık Odanın Yangını

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

162

Sunday, 29.01.2012, 13:07



Geceler uzamış,
Odalar, büyümüş sanırım...

Bahane hepsi oysa, yalnızım.

Herkes, yüzüme kendini vuruyor, ‘‘aşk’’ tanımıyla...
Ama hiçbiri ‘‘sen’’ etmiyor, tamamıyla...

Emre GÖKCE / Eksik

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

163

Friday, 10.02.2012, 16:33



Cehennem olsan, dibine düşerdim.
‘‘Beni saçlarındaki cennete göm!’’ diye diye.

İlle de ‘‘sen!’’ diyen sesimi Azrail’le de yüzleştirsen,
Beni milyon kere unutsan,
Bir kere sevdin ya sen beni,
‘‘Unutmam!’’

Emre GÖKCE / Yüz Ellinci Gece (Pasajdır.)

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

164

Tuesday, 6.03.2012, 19:45




Ben sana nasıl mahkum olmuşum ki,
Bir tek rüyamda görüş günü var...

Emre GÖKCE

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

165

Tuesday, 6.03.2012, 19:46



‘‘Çok yorgunum, sevemem kimseyi...’’ diyenlerin tam aksi,
‘‘Çok yorgunum, bırakamam seni!’’ der mi bir gün birisi?

Emre GÖKCE

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

166

Tuesday, 6.03.2012, 19:51



‘‘İnsanlar, ikiye ayrılır...’’

Peki ya ‘‘Biz?’’

Sen ve Ben olarak,
‘‘Biz’’ler de ikiye ayrılır.
İki beden, iki ruh, ayrı yerlere böyle uzaklaşır.

Sonra,
Kimi iz olup kalır, zamanla ve acıyla dokunursun o’na.
Kimileri toz olur uçar, gider, kaybolur hiç olmamışçasına...

Emre GÖKCE / ‘‘ 2’ye... ’’

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

167

Thursday, 15.03.2012, 21:45



Beni unut!
Eski hiçbir sevgilini aramadan,
Sızın geçsin diye, hiç kimseye gönlünü bağlamadan,
Başkalarının omzunda ağlamadan, unut!

Yalnız bıraktığın gibi, yalnız unut!
Unuturken, unutulurken inanayım sevdiğine!

Emre GÖKCE / Unut... Git... Sin...

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

168

Saturday, 17.03.2012, 10:07



Ömrümün sadece tek gecesinde de olsan...
Ölüm uykusu da olsan fark etmez.
Bir kere nefesinle uyuyayım!
Uyanmasam da razıyım.

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

169

Saturday, 17.03.2012, 16:16



''Aklıma gelişlerin gibi bir defa gelsen;
İnan bir daha gidemezdin sen!''

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

170

Friday, 23.03.2012, 19:34




Ben seni zararına sevmişim
Sürümden kazanılmaz sevme sürgünlerinde her gün..

Ki;
Ben takın olsaydım değil yüzük
Hızma olurdum burnuna,kızma
An be an nefes aldığını hissedebilmek adına..

Melye

Yönetici

  • "Melye" bir kadın
  • Konuyu başlatan "Melye"

Mesajlar: 23,454

Kayıt tarihi: Feb 6th 2010

Konum: ...HiÇ...

  • Özel mesaj gönder

171

Friday, 30.03.2012, 18:30



Giderken, ardında kovanını bırakan bir mermiyi anımsatıyorsun hepsi bu.
O kadar iç içeyken,
Şimdi bu kadar ayrı.

‘‘Sol taraf sağ bırakılmazmış aşkta.’’

Batıl olsan, yine inanırdım.
Senin sahteliğin, onların aslından bile daha sahici gelirdi bana...

Emre GÖKCE / Geri Kalışlar

172

Sunday, 15.04.2012, 21:06

GÖRÜCÜ USULÜ YALNIZLIK


Yazıyormuş gibi kalemleri,
Silecekmişçesine silgileri ilgilendiren,
Yerine göre dilbilgisinin bilgisizliğine dil döken,
Kem gözündeki çapaklardan kendini bile göremeyen,
O dağınık,o dağlanmış dargın harflerin lügatinde..

Hep ilk önce saçlarından öptüğüm bir tendi kendime ayırdığım sen..

Niyetinde susulmuş tekil hıçkırıklar,
Anısında bir ilkbahar sabahının ve sonrasının yaz’ında güneye gitmek daha çok sensiz..

İkrahında ıslanmış gözler,
Okunmak üzere bir ötedeki yalnızlıkta bırakılmış eski şiirler,
Bu yanımda yazılmaya başlanacak olan sensiz geceler,
Sonrasında gelenler aratırken gideni,
Tepeme dikiliyor benden sökülenler..

Neyi sussam, ordasın duymak için..
Avaz olsam ağzım kırılıyor tuz parça,
Diyemediklerime sorularından gergefler gerilirken..

Ama bir hakikattir ki böylesine buyurgan,
Böyle savurgan kelimelerle,
Bazı ıslak saçlı,
Bazı kuru bakışlarınla doyurulan gözlerim..
Gördüklerime inkârsın göreceklerime ihmal..

Ama bilirim;
Ertelemek ve terlemek üzere bir yaz,
Dönüş yolunda kaçabilir bir çorap ihtimali,
Kırılabilecek kadar ince topuğunda toplanmış bedeninin ağırlığı nice geri gelmelere şahit olup zabıt tutmuş bir Perşembe sabahında,
Ağzından bal damlayan hıçkırık yutmuş bir kadınla..

Hem Yol alıp gidenimin olasılığı,
Hem gem vurup dur deyip pişman olmanın olasıcısıyım..

Bir olasılığın deminde kaynatıyor mimiklerin kemiklerimi,
Az daha sussam kendime unutacağım sesimi..

Gözlerim sırların aksisinde aranmakta,
Dikkatli bakılırsa görülebilir bir acının teneffüslerinde,
Yanıma doğru gelirsen hayattır sebebim!

Ölüme yetişecek kadar hızlı yaşama şeklimiz,
Sebepsiz bir acıyla ayrılık sırnaşması..
Yeterinde her şey yeterse,
Ağzında gezdirme bu sevdayı..

173

Sunday, 15.04.2012, 21:11

Takvim şubattı,
Çok önceki eylülden alıntı..

Kaldırımdan atlayarak intihar etti Kadın..

GİT'mek olmasaydı düştüğü yerdeki alçaklıkta,
KAL'dırım yüksekliği dediğim olsa olsa ne kadar olurdu ki en fazla?

174

Sunday, 15.04.2012, 21:12

KİLİTSİZ KITLAMALAR


Kilidi zorlanmış ayrılığın,
Teşebbüs var gitmeye..
Beklide bir terk edişe duyulan hevesten daha sağır soğuk endişe..

Miladı dolmuş bakışlarla,
Kimi azarlasa kadın, o zorla çalınan kapı ardında ki ‘’kim o? ’’ lamaya seslenerek,
Tanıdık bir ses geriyor aklını, gelen ‘’kim’’in beklediği olmayışlarını bilerek..
Aslı yok aslında, yalan..

Ayak sesi geliyor,
Kapı yerine anahtarı açıyor önce kadın..
Kapı dediğimiz tahta parçası anladın?
Vurulunca ses veriyor sadece öyle,
Açmak ya da örtmek için,Bazı kaçmak için sade..

Hayat kapıların arkasında yaşanan,
Önündekilerden yemiyor hiçbir kapı çalan bir hayatı çalmadıkça başka biri tarafından..
Bir girişin gümrüğü iltica edene göre değişir, mülteci olmaya zil kadar müsait..

Kapı sonuçta,
Açıldıkça hoş gelişlere,
Giderken hoş kalma temennileriyle..

Ama derler ki;
‘’Geldim kapı duvar’’

Çok çalanlar bilir eşikte kalınca o kapı açılmadıkça..
O kapıyı açmayandır o kapıyı duvar eden duman eşliğinde sıvayan duvarına tuğla koyan..

Zil yerine yüreğini bırakmış olduğundan, yaş anlarda adam kapıyı çalmamıştı ki hiç..
Çünkü adam yaşananlara gelmeden açılan kapının ardına saklanan bir kadın vardı hep,
Ha ama şimdi duysam inanmam,
Sağır olsam uyduramam..
Gerçeği yok gerçekten, yalan..

Kilidi kırılmış aşkın,
Kıranda kilit kadar şaşkın ve bir o kadarda yok kadar kaçmış içine bir anahtarın..
Emanet duruşlara bile yer bırakılmamış bile bile, zoraki saat geçirmelerdeki geçiştirilmelerle..
En anlaşılır yanı şudur ki;
Susarak sevişmelerde daha belli, daha belirgin sessizliklerin çıt çıkarmayan nefes alıp vermelerinde..

Giden,
Anahtarı kıran mı?
Ana hatları yalnızlığa bırakan mı?
Anlaşılmaz doğrularla, yalan…

Dudağım dediğin bazı ıslak bazı çatlak yasak iki etin..
Gözüm dediğin iki dipsiz kuyun,
Tenin huyu suyu belirsiz mutedil bir iklim bazı sıcak, bazı soğuk..
Benzetme yapılırsa Ankara ayazı,
Sıcağına tek örnekte İzmir yakıcılığı..

Ama hep rüzgârlı havalarda duvara tebeşirlerle çizilmiş,
Teneşire denk gelecekmiş gibi kaçar gibi gidilmiş yaşananlar..

Kilidi zorlanmış yada kilidi kırılmış değişen bir şey yok,
Kapı zaten hep açık bırakılmış..

Hiç bir zaman sır değil içimdeki taşıdığım,Yoksun..

175

Sunday, 15.04.2012, 21:13

Şimdi Sen;
Çektin ya ellerini tiner incelmesi bu rengin duvar boyalarından,
Sıva izlerine dokunmadan bu evden,
Hamili bir yalnızlığa kaldım vadesiz vaatlerinle,en ücramı bile icralarken irtican..

Vedalar veba bulaşmasıdır,
Artık nasıl da aykırı inançlarımız birbirine Aşk biterken..

Giden sen olduktan sonra,
Hoşça kalmalar matematiğe secde etmek kadar zor bir deli tapınağında ..

176

Sunday, 15.04.2012, 21:13

Dudakların ikiye bölünür konuştuğunda,
Gözlerinin ikiye bölündüğü gibi baktığında..

Gittiğinde de böldüğün gibi bizi iki yarım'a..
Ortadan,çok parçaya..

Bu işte bir ilizyondur Sevgili,
Şapkadan tavşan çıkarmalar senden sonra ahmakça kabul edilmeli..

177

Sunday, 15.04.2012, 21:14

D’okunaklı yazılarda d’okunmaz bazen
Dokun,aklı başından gitmeden devşirilmemiş şuuruma..
Ve şu uğrunda eskiyen kelimelerimi gör sevdanın hatırına..

Dokuna hüzün sinmiş kokar yazlık geceler,tenimde geçen ki kış bakışı isleri..
Doku nakli gibidir bir yabancının ten uyuşması durumunda,
Yine de el tutmalar avuç içindeki her ıslak ter damlasında bahane.

Dokunmalı bu yüzden,
Dokumalı teni sevgili yüreğinin kentine çekip gitmeden..

''Bir zaman sonra sıfır her Aşk Nötr kana bile ihtiyaç duyulmaz''

Hiçbir insanı yaşatma bedeli ayrılık telaşındaki acele süsüyle doğrudan anlaşılmaz..
O damla damla aktığı bariz görünen göz yaşının sırılsıklam Aşık olmaktan kaynakladığı senelik gizin kullanışlı paydoslarında,
Gökyüzü gök mavisi şüphesiz,
Yeryüzü yerin dibi rengi,yeşilden istifa etmiş alaca ebruli..

Benim ellerimi tanrı bildim ki bilerek beş parmaklı yarattı
Koparmak istedin hep..

Bunu da iyi oku sen!

Yazmayayım diye
Ko-parmak istedin benden,
Ellerimden tek tek sökerek kökünden..

178

Sunday, 15.04.2012, 21:16

Ödünç nefesler keser soluğu
Tenimin terindeki tuzu kendi yaralarına Aşk diye basan yar bilmez bunu..

Kokumu sinme şimdi başkalarının ağız kenarına derken Sus bitkileri büyütür bir kadın ağzında Ayrılık..

Ve sonra
Kalp yetmezliğinden ölebilir bir Aşk..


İRİ OLASILIKLAR - II

179

Sunday, 15.04.2012, 21:19

Gözümün önünde
Gülümseyen yüzü ‘asıldı’ Kadının..

Darağacına salıncak kurdu
Ölümüne kiracı buldu yalnızlığım
Dün gece ömrüme kök salgıladı dökülen gözyaşım..

Ele veririm şimdi tüm duygularımı
Anlıyor musun?

El’e veririm...

180

Sunday, 15.04.2012, 21:20

Aklımın uçurumundayım yine..
Sıradakilerin içinde,
Sırasıyla gelen acı sancı üst üste,
Sıradaki dedim de,
Hiç sıraya girmedim bile bile..

Sonra;
Gördüm..
Daha önce kördüm diye değil,
Sebep,bakmayı bilemediğim..

Sonra;
Kırıkları dağıttım önüme..
Daha önce bir öce düşmediğimden,
Sebep,intikam almayı beceremediğimden..

Kirpiklerinde hep iki soytarı damla..
Ağlama,gülerek..
Gün,akşam belasında,darda..

Karınca kararınca..
Kargaşaların kar başlangıcında..
Yani kış anladığınca..

Karınca zararınca..
Ağustos böceğinin sazı,ağzımda..

Karım'ca kararınca..
Yani namus,sus,pus..
Sahiplenmelerde varlığınca..

Yalnız,yalnızken..
Yalnız,yalnızlığın içindeyken..
Yalnız kalma bahanelerinde..
Sebep,


SEN..


Karınca yararınca..
Dişlerim kırıldı yalnızlığın izbe vuruşlarında..
Sonra,düşlerimde kırıldı konuşmaya hazır çatlaklıklarda..

Yani bir bakıma dişlerimi söken düşlerimide söktü..
Döktü..
Bir dörtlük yazılacak kadar dar bir göktü..
Sığdırılmamak üzere daraltılmış,ümüğü soluğu sıkılmış,bıkılmış..

Yani,anlat demekle başlayan ve anlattıkça anlaşılmaz hale gelmelerde..
Her an sonradan sonra olup kalışında bir önceki beriye..

Deliyim,aklına..
Deriyim,etinin üstündeki saklına..
Derim yinede..
Derdiklerini dürmeden ve demeden soka soka gözbebem'e..
Dinlerim..

Yirmilik düşlerim çürüdü..
Yirmilik düşlerimde apse..
Yirmilik düşlerime düşürülmüş bir hapse dayandı,


SEN..


Çok daha uzun gecelerde,
Çok daha uzak hecelerle,
Uzatırsak dahada yazarım..
Uzatmayalım..

Uzatmalardayım..

Sesimin ateşi çıktı..
Ağzımda adın,havale..

Sessizliğim sıtmalarda..
Yani nevalesi sağlam bir taşıma bu benden sana doğru nakli maneviyatlarda..

Önce,ellerimden üşüdüm ve düşürdüm adını..
Kar'ınca soğuğunca..

Sonra..
Sonrasız..
Sonsuz..
Soluksuz,
Boğmacalardaki bulmacalarda..
Yukarından aşağıya,


H
A
R
F
S
İ
Z

..

Daha mı?

Yaşamadan anlatamam ki daha sonramı..


AKLIMIN UÇURUMU