Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Friday, 13.01.2012, 15:38

Sıkışıp Kaldığımız Yalnızlıklarda…

Mavi bir ekran, sanal bir dünya, bir koltuk, bir bilgisayar, bir oda, içinde yalnızlığıyla atan bir yürek; belki şimdi bu yazıyı okuyanlardan biri, belki sen….


Sıkışıp Kaldığımız Yalnızlıklarda…
Sıkışıp kaldığımız yalnızlıklarda, soğuk ve ruhsuz bir boşluğa atılmışız. Çok derin bir kuyuda, çaresizce üşüyen kalplerden biriyiz. Özünde yalnızız, korkuyoruz, kaçıyoruz; aşktan aldığımız darbeleri üzerimizde taşımaktan yorgunuz.

İş yerinde otoriter, sert, becerikli; arkadaşlar arasında sıcakkanlı, yardımsever, sosyal ve hareketliyken; şu bilgisayar ekranının başına geçtiğimizde asıl bize ulaşıyoruz.
Kendi içimizde yaşayan ve belki bizim bile farkında olmadığımız bir yüzümüzle tanışıyoruz.

Her ne değilsek, o oluyoruz şu ekranın karşısında. Sahip olduğumuz her şeyi yetersiz buluyoruz.
İçimizde beğenilmeme korkusu, sahip olma arzusu ve bir hayal dünyasının başrolünü oynama sevdası var; sabah olunca yüzleşeceğimiz gerçeklerden kaçıyoruz.

İçinde sıkışıp kaldığımız bu tuhaf yalnızlıklarda, farkında olmadan ektiğimiz tohumların çiçeklerini açtırıyoruz.
Bir yanımız kara kış, bir yanımız bahar bahçe….

Ne garip değil mi, insanın en çok kendine yabancı olması? Bir ilişkiye başladığımızda, karşımızdakiyle birlikte kendimizi de tanıyor olmamız tuhaf değil mi?

Hayatınıza girmiş, bir süre sevgiliniz olmuş veya eşiniz olmuş olan herkese sizi sorsalar; hepsi farklı bir siz anlatır.
Neden? Çünkü hepimiz kendimizi sevginin içinde tamamlarız.

Aşkla kendine ulaşır insan aslında, kendini keşfeder, kendini tamamlar.
Bu yüzden hepimiz diğer yarımızı arıyoruz. Bu yüzden içten içe hepimiz aşka inanıyoruz da, kırgınlıklarımızdan yorgunuz, şimdi reddediyoruz.

Şu sanal dünyaya biraz dikkatli bakınca anlıyoruz ki; hepimizin içinde kral, kraliçe, prenses, prens olma sevdası varmış.
Hepimizin içinde yaşayan ve hiç farkında olmadığımız bizden öte bir biz varmış.
Her gece sıkışıp kaldığımız yalnızlıklarla geçip bu ekranın karşısına, kendine en az bizim kadar yabancı başka bir çift gözü arıyoruz.

Candan Ünal

HadiBea

Stajyer

  • "HadiBea" bir kadın

Mesajlar: 22

Kayıt tarihi: Nov 11th 2006

  • Özel mesaj gönder

2

Friday, 13.01.2012, 15:50

Her ne değilsek, o oluyoruz şu ekranın karşısında. Sahip olduğumuz her şeyi yetersiz buluyoruz.
İçimizde beğenilmeme korkusu, sahip olma arzusu ve bir hayal dünyasının başrolünü oynama sevdası var; sabah olunca yüzleşeceğimiz gerçeklerden kaçıyoruz.

İçinde sıkışıp kaldığımız bu tuhaf yalnızlıklarda, farkında olmadan ektiğimiz tohumların çiçeklerini açtırıyoruz.
Bir yanımız kara kış, bir yanımız bahar bahçe….

Ne garip değil mi, insanın en çok kendine yabancı olması? Bir ilişkiye başladığımızda, karşımızdakiyle birlikte kendimizi de tanıyor olmamız tuhaf değil mi?


çoq doqru tesbitler.

:ktamam: Tesekkürler.