Yaz kış, başından karın eksik olmadığı yüce bir dağda maymunlar yaşardı bir zamanlar.
İliklere işleyen soğuk canlılara göz açtırmazdı. Hele akşamları dışarıda bir tek hayvana rastlamak mümkün değildi. Kar hiç dinmeyecekmiş gibi sürekli yağar, sonra tipi çıkar ve her şeyi savurur dururdu.
Maymunlar soğuktan donacak bir haldeydiler.
Tir tir titriyorlardı. Hele yavrular!
Annelerine sokulmuşlar, soğuğun bıçak gibi soluğuna karsı direnrenmeye çalışıyorlardı.
Derken taşların arasında bir şeyin parıldadığını gördüler. Gerçekte bir elmas parçasıydı bu. Ama maymunlar onu ateş koru sandılar. Ve çevreden çalı çırpı, odun toplayıp üstüne koydular. Hep birlikte üfürmeye başladılar.
Ateş yakacaklarını sanıyorlardı.
Ağaçta miskin miskin oturan bir kuş seslendi:
—Heeey! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz! Üflediğiniz şey kor değil, bir elmas, onunla ateş yakamazsınız. Size söylüyorum heeey!
Kuş, böylece söylenip durdu.
Fakat kendisini dinleyen yoktu. Maymunlar hâlâ üflüyorlardı. Bu sırada kuşa birisi seslendi:
—Seni dinlemiyorlar, orada ne söylenip duruyorsun. Hem senin nene gerek onları uyarıyorsun.
Kuş, öğüdü dinlemeyip, maymunlara üfledikleri şeyin kor olmadığını anlatmaya devam etti.
Onlar öğüt dinlemiyorlardı. Fakat gerçekte nasihata kulak vermeyen kuşun kendisi olmuştu.
Maymunlarla daha yakından konuşmak istedi. Yanlarına gitti. Ve onların pençesine düştü. Canından oldu.
Kelile, arkadaşına:
—Benim sana öğüt vermem kuşun maymunlara verişine benzeyecek diye kaygılanıyorum. Sonuçta zarar göreceğimden korkuyorum.
Dimme, Kelile'nin iyi bir dost olduğundan kuşku duymuyordu. Fakat zaman zaman eleştiride ileri gidiyordu.
—Seni sevdiğim için söylüyorum bütün bunları, dedi Kelile, yanlış anlamayacağını umarım.
-Senin, dedi Dimne,samimiyetine inanıyorum.
—Bak, dedi Kelile, sana ibret verici bir hikâye daha anlatayım, insanları birbirine düşürmenin, yalan söylemenin insanın kendisine verdiğini anlatan bir öykü.
Alinti:
Kelile ve Dinme-Beydeba