Bin elde bin bir kalıp, “budur” diyor “adamlık! ”
Dalkavuklar hazırdır, ellerinde yağdanlık.
Âdem gibi adamı, saymıyorlar insandan,
Bunun adı lügatte; kıstas bilmez nadanlık!
“Nebilik uzak” diyen; benzemeli veliye!
Olmazsa Ömer gibi, benzemeli Ali’ye.
Ya olmalı bir arif, ya sevmeli arifi,
Asla demem ben adam, türlü çağdaş deliye!
Dinde hassas geçinir, zayıftır muhakeme!
Yok, mihengi elinde,”Ahsen” der daim kem’e.
İlimden cüda yaşar, töre ile avunur,
Döner hakka sırtını, “çok hoş” der, keme küme!
Ezberlemiş beş on söz, hep tekerler onları!
İlham gelir (!) periden, yardım eder cinleri.
Bekler uygun ortamı, kusmak için kinini,
Destek için arkada, bekler daim hinleri!
Kalbi etmez ziyaret, kalıbıyla avunur!
Dilinde ırkçı söylem, daim onu savunur.
Ak kıl dolmuş saç sakal, akıl gezer “Efes”te,
Böyle sözde adamlar, sonra çokça dövünür!
Alınca teskereyi, ayan olur her gerçek!
Yediği nanelere, tutulur dini mercek!
O gün eyvah faydasız, yok yağcılar etrafta,
Uzatırlar eline,”sakar” yazan narlı çek!
Adamlığın tarifi, yazar kitap sünnette!
Kim uyarsa tarife, hazır yeri cennette!
Bin bir türlü zırvayı, ölçü diye sunmayın!
Böyle olmaz adamlık, gark olmayın cinnette!
Ezberlemiş beş on söz, hep tekerler onları!
İlham gelir (!) periden, yardım eder cinleri.
Bekler uygun ortamı, kusmak için kinini,
Destek için arkada, bekler daim hinleri!