Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Oqus Pokus

Moderatör

  • "Oqus Pokus" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Oqus Pokus"

Mesajlar: 4,572

Kayıt tarihi: Jul 16th 2007

Konum: C:\Windows

  • Özel mesaj gönder

1

Wednesday, 2.01.2013, 01:52

Batuhan Dedde - Kaybetmek





Kaybetmek. Üç hece, dokuz harf. Basit yazılıyor. Ortalama üç saniyede bu eylemi çizebiliyor insan kağıda. Kağıda bu harf topluluğunu çizmek ile bu eylemin rasyonel bir şekilde gerçekleşmesinin ruhlara, bedenlere ve kalplere attığı çizik çok farklı.

İyi etkisi olan bir kaybediş olmaz, mutlaka üzüntü olur sonunda. Bir insanı kaybetmek, bir eşyayı kaybetmek, para kaybetmek, şans getirdiğine inandığımız herhangi bir şeyi kaybetmek, aklını kaybetmek ve en sonunda insanın kendini kaybetmesi. en ağır yarayı son madde veriyor sanırım. parayı kaybettiğinde tekrar kazanabiliyorsun, insan da öyle. bir insanı kaybettiğinde yerini dolduracak insanlar mutlaka bulunuyor. eşyaya da fazlaca üzülüyorsun belki ama unutuyorsun sonra. ama insanın kendini kaybetmesi, asla unutulmayacak bir mevzu. her an kendini hatırlatan bir hadise.

Bugüne kadar insanları kaybettim, paramı kaybettim, uğuruna inandığım eşyalarımı kaybettim, dönem dönem bilincimi kaybettiğim de oldu yani delirdiğim... Sonra bir gün uyandım, aynada suratıma baktım. dehşete düştüm çünkü yoktum orada. tasarladığım şeyler başıma gelmişti. kendimi kaybetmiştim. ondan sonra saatte iki yüz kilometre hız yapan bir arabaya eşit hızda kaybetmeye devam ettim. üzülmemeyi öğrendim kaybedişlerde. o kadar çok alıştım ki buna, kaybetmediğim günlerde huzursuz olmaya başladım.

bu kanalizasyon çukurundan kurtaracak birini bekledim durdum. geldikleri de oldu. el uzattıkları. tam çıkacakken çukurdan, bu pis kokuya ne kadar da alıştığımı düşündüm. benim evrenim huzursuzluktan, gözyaşından, kalp kırığından inşa edilmişti. huzur, mutluluk vs. bunlar reklamlarda gördüğüm ürünler gibiydi. insanlara satabilmek için göz boyayan cinsten. aldığında o ürünün bir boka yaramadığını görüyorsun. anlıyorsun. neyse.

o insanlar, hani bana çukurdayken elini uzatan insanlar, işte onların hayal kırıklıkları da oluyordu benim yüzümden. bir gün üzerime bulaşan ve insanlara da bulaştırdığım bu boktan çok sıkıldım. eroinden imal edilmiş uçan halıya binip siktir olup gittim buralardan. harikalar diyarına. gazetelerde adımı yazdılar, fotoğrafımın üstünde siyah bir çizgi koymuştu editör. bu yüzden kalbim kırıldı. oturup cesedimin başında ağladım. ve yirmi beş yıldır yas tutuyorum.