Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

romantik.ser

Profesyonel

  • "romantik.ser" bir erkek
  • Konuyu başlatan "romantik.ser"

Mesajlar: 897

Kayıt tarihi: May 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

1

Friday, 8.03.2013, 08:24

Kavga etmek icin hayat cok kisa

Çevremde ondan bundan yakınan, öfkeyle birilerini eleştiren hırslı insanları gördüğüm zaman onlara diyorum ki: “Bırak bunları. Hayat kavga etmek için çok kısa.” O onu demiş, bu şunu ima etmiş, öteki böyle kızdırmış, beriki şöyle laf sokmuş; inanın hiçbirinin önemi yok.

Eğer tarihi yüzer yıllık dilimlere ayırırsanız (ki epey cömert bir ayrım olur bu) her dönem sonunda yeryüzünde hiçbir tartışma, hiçbir kavga kalmaz. Canlarını dişlerine takarak kavga edenler, kıskananlar, hırslananlar yerlerini yeni kuşaklara bırakır ve sonsuz bir sessizliğe uğurlanırlar.

Pir Sultan Abdal ne demiş: “Yedi kere ıssız kalıp / Dolan dünya değil misin?” Büyük ozan herhalde yedi rakamını laf olsun diye söylemiştir, yoksa dünya kaç kez doldu doldu boşaldı.

Başarı denen virüs

Bu sözlerimin kimseyi etkileyeceğini sanmıyorum. Çünkü insanoğluna, rekabete dayalı korkunç bir hırsla yaşaması gerektiği öğretiliyor. Sanki her çocuk eline kılıçlar, mızraklar, ağlar ve baltalar verilerek Roma arenasına atılan bir gladyatör. Ölmemek için öldürmek zorunda. Ne bileyim; bunlar bana çok tatsız geliyor. Zamanımızda “başarı denilen virüs” öylesine yayıldı ve herkesin içine yerleştirildi ki insanları, böyle bir yaşamın tersinin mümkün olduğuna bile inandırmak güçleşiyor. Sanki “başarılı olmak” gereği her zaman ve herkes için geçerliymiş gibi algılanıyor. Artık günümüzün romancıları, şairleri, düşünürleri, bilim adamları bile “başarı” peşinde koşuyor. Herkesi, Amerikalıların kafalarımıza soktuğu “kazanan” ve “kaybeden” kavramlarına göre yargılıyoruz. Peki Yunus Emre başarılı olmak için mi yazmıştı şiirlerini, Mevlânâ sema dönerken “başarı” peşinde miydi? Çarmıhta can veren İsa kazanan mıdır, kaybeden mi? Ne demişti peygamber: “Her şeyi kaybeden, her şeyi kazanır!”

Uzaktan bakınca...

Anton Çehov‘a kitaplarını Fransızcaya çevirmeyi teklif etmişler. Büyük yazar hayret etmiş: “Onlar anlamaz ki” demiş; “ben Rus hayatını anlattım.”

Neyse; kavgadan başladık başarı koşullanmasından çıktık. Gerçekten de içinde bulunduğunuz sorunlara, hırslara, kavgalara biraz uzaktan bakmayı deneyin. Göreceksiniz ki birçoğuna değmiyor. Bir gün “Elveda dünya ve merhaba kâinat” diyorsunuz. Geride bir hoş sada bırakabildiniz mi bırakamadınız mı; önemli olan bu. Zulfu Livaneli

TurkEce/GnL

[Forum Ablası]

  • "TurkEce/GnL" bir kadın

Mesajlar: 47,568

Kayıt tarihi: Sep 16th 2010

Konum: TC İstanbul/allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

2

Friday, 8.03.2013, 09:57

Önce barışçıl sanatçı Zülfü Livaneli'ye sonrada güzel yazıyı bizle paylaşan arkadaşımıza teşekkürler :ff: Sayenizde okudum, kısaca harika :bf:

romantik.ser

Profesyonel

  • "romantik.ser" bir erkek
  • Konuyu başlatan "romantik.ser"

Mesajlar: 897

Kayıt tarihi: May 15th 2011

  • Özel mesaj gönder

3

Friday, 8.03.2013, 10:55

Okumaya vakit. Ayirdiginiz icin Ben tesekkur ederim.

4

Friday, 8.03.2013, 11:59

Hayat kavga etmek için çok kısa.” O onu demiş, bu şunu ima etmiş, öteki böyle kızdırmış, beriki şöyle laf sokmuş; inanın hiçbirinin önemi yok.



Aynen Öyle...Aslinda bu konuda Gamsiz olmak gerekiyor, ama bunu herkes malesef basaramiyor.
Güzel bir paylsim di TEsekkürler Canim...

  • "€fsunn" bir kadın

Mesajlar: 13,374

Kayıt tarihi: Mar 30th 2007

  • Özel mesaj gönder

5

Friday, 8.03.2013, 13:30

PAYLAŞIM İCİN TSKLER :thumbup: