Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

61

Thursday, 24.03.2016, 13:59

Yok, altın değilmiş İstanbul'un taşı toprağı. Hiçbir yerin değilmiş ya. Peşinden gidilecek rüyalar yokmuş hayatta. Öyle şeyler yalnızca peri masallarında olurmuş.
Gerçek dünya, içindeki gerçek insanlarla toprağa bulanmış şekere benzermiş. Tadı güzel de olsa, yenmeyecek türden.

Elif Şafak - İskender

62

Thursday, 24.03.2016, 14:00

Hayatın diyalektiği bu. Tez olacak ki antitez olsun, ikisi çatışıp harmanlanacak ki sentez doğsun.

Elif Şafak - Siyah Süt

63

Thursday, 24.03.2016, 14:01

"Hamileyken evlatlarının zekâsı yüksek olsun diye hesaplar yapan annelerin çocukları doğduktan sonra onların yaratıcılığını kendi elleriyle boğması nasıl açıklanabilir? Zeki bebek isteyip de yaratıcı çocuğa tahammül edememek nasıl bir ironi?"

Elif Şafak - Siyah Süt

64

Thursday, 24.03.2016, 14:02

İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.

Elif Şafak - İskender

65

Thursday, 24.03.2016, 14:03

Demem o ki en nihayetinde kendi içinle ve dışınla helalleşmen, kâinattaki her bir katreyle vuslata ermen, Hak ile ve gene Hak yolunda bütünleşmen gerek.

Elif Şafak - Siyah Süt

66

Thursday, 24.03.2016, 14:04

Öylesine takılmış kalmış ki eskilere, ilgisi teması kalmamış ne şimdi ile ne gelecekle. Zamanı kuyruğundan tutayım derken, An'ı kaybetmiş hepten. Bozuk plak gibi takılmış kalmış bir çentikte, yapışmış aynı nakaratın aynı dizesine, döne döne.

Elif Şafak - Siyah Süt

67

Thursday, 24.03.2016, 14:06

"İçimde bir minyatür harem var. Birbirine laf anlatamayan, çelme takan, pusu kuran, fal bakan, name yazan, darılan birtakım dişi yaratıklar. Parmak kadarlar, minicik minicik. Boyları 10-12 cm, kiloları 300-400 g civarında. Akşamları içimden çıktıklarında gölgeleri vurur odamın duvarına. Olurlar kocaman... Kimi zaman ışınlanarak, kimi zaman bana yapışarak bir yerden bir yere gidebilirler. Ekseriya içimde ikamet ederler. Her birinin köşesi ayrı. Kimselere açamıyorum bu sırrı. Deli diye tıkarlar yoksa en yakın tımarhaneye."

Elif Şafak - Siyah Süt

68

Thursday, 24.03.2016, 14:07

Bu şehrin sokaklarında çekinmeden sigara içebilen, etraflarına dumandan bir dokunulmazlık kalkanı kurabilen tüm kadınlara olduğu gibi onlara da hayranlıkla gülümsüyorum, elde değil.

Elif Şafak - Siyah Süt

69

Thursday, 24.03.2016, 14:08

Her bir karesi geometrik açıdan uyumlu bir tabloya nasıl olduysa düşüvermiş yabancı bir unsur gibi hissediyorum kendimi. Ressamın eli kayınca yanlışlıkla ekleyiverdiği bir fırça darbesiyim.

Elif Şafak - Siyah Süt

70

Thursday, 24.03.2016, 14:09

Göç ve göçebelik, değişim ve değişkenlik bu hayatın elifbasıdır. Öyleyse biz kadınlar ne bir yastıkta kocamak zorundayız ne gökten düşecek elmaları beklemek.

Elif Şafak - Siyah Süt

71

Thursday, 24.03.2016, 14:10

"Çünkü ne kadar girift olursa olsun her dehlizin bir çıkışı var...ummadığın kadar yakında bir yerde seni bekleyen...
Oraya doğru yürümek tek yapman gereken..."

Elif Şafak - Siyah Süt

72

Thursday, 24.03.2016, 14:11

Bu durumda ben de başladım ilaçları saksılara gömmeye. Cipralexleri küpeçiçeğine verdim. Sabah akşam aç karnına bir adet. Gün aşırı Xanaxladım petunyayı. Haftada birkaç kez de Prozac attım afrikamenekşesinin toprağına. Bir aya kalmadan küpeçiçeğinin rengi metalik maviye döndü, petunyanın yaprakları uyuştu. Afrikamenekşesinin huyları değişti. Bir keyifli çiçek oldu çıktı. Ne desem gülüyor. Sabah akşam kahkahalar ata ata.
Bende bir değişiklik olmadı. Aynı bunalım Aynı depresyon.

Elif Şafak - Siyah Süt

73

Thursday, 24.03.2016, 14:13

Geçmiş, çiğneye çiğneye tadı çoktan acılaşmış bir sakız olmuş damağında.

Elif Şafak - Siyah Süt

74

Thursday, 24.03.2016, 14:14

"Başarılı" olmaya o kadar koşullanmış ki, ne zaman bir şey aksasa, anında "başarısız" addediyor kendini. Mükemmellik karnesinde bir kırık not almış gibi kızarıyor, utanıyor. Her hatadan sonra yüksek sesle özür diliyor kim bilir kimden. Belki de görünmeyen birilerinden. Neredeyse otomatik. Sabahtan akşama kadar mahçup ve ezik.
Bilmiyor ki özür dilemek de bir bağımlılık olabilir; yerli yersiz durmadan etrafındakilere "kusura bakmayın" dedikçe, bakılacak kusurları artar insanın.

Elif Şafak - Siyah Süt

75

Thursday, 24.03.2016, 14:15

Kadının üzerinde eflatuna çalan, parlak kumaştan uzunca bir gecelik var, göğüs kısmında şekilsiz desenler. Geceliğin incecik askılarından biri kopmuş, tutsun diye alelacele bir düğüm atılmış oraya. Ama düğüm atılan askı diğerinden kısa kaldığı için, geceliğin yakası yokuş olmuş, sağdan sola doğru kayıyor. Bu ayrıntı kadına da belli belirsiz bir eğim katmış sanki, her an bir tarafa yatıp düşecekmiş gibi duruyor. Geceliğin üzerindeki desenler çılgın bir desinatörün elinden çıkmış gibi görünse de dikkatlice bakınca bunların süt ve bebek kusmuğu lekeleri olduğu anlaşılıyor.

Elif Şafak - Siyah Süt

76

Thursday, 24.03.2016, 14:17

Sanıyor ki kadın, hüznün filtresinden geçemeyen her şey ona yabancı. "Mutluluk"a "münafık" muamelesi yapıyor da farkında değil.

Elif Şafak - Siyah Süt

77

Thursday, 24.03.2016, 14:18

Her kitap akılda kalmak, yeryüzünde bir iz bırakmak arzusuyla yazılır. Bu hariç.
Bu kitap okunur okunmaz unutulmaz için yazıldı. Suya yazı yazar gibi.
Siyah süt'ü yazarken benim için esas olan hafızamda bahar temizliği yapmaktı. Ben bu kitabı hatırlamak için değil, unutmak için yazdım.
İnanıyorum ki okurken de öyle olmalı. Kitabı okurken her satır bir öncekinin yerini almalı. Kat üstüne kat inşa eder gibi biriktirerek okumak yerine, daracık bir depoya yeni bir şey koyabilmek için daha evvel orada olan eşyaları boşaltır gibi okunmalı her sayfa. Yani bir önceki sayfayı yok ede ede. Bu kitap ilerledikçe erimeli, kendini sile sile. Öyle ki ortasına gelmeden başı, son satıra varınca da tamamı kaybolmuş olmalı.

Elif Şafak - Siyah Süt

78

Thursday, 24.03.2016, 14:20

Aşk kimyasal bir bileşim. Formülünde esrar var.

Elif Şafak - Siyah Süt

79

Thursday, 24.03.2016, 14:21

Uzakları yakın, olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan, ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan, bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun.

Elif Şafak - Siyah Süt

80

Thursday, 24.03.2016, 14:22

Bilmiyor ki, böyle hoş hayaller kura kura hepten yitirecek gerçeklik duygusunu. Bilmiyor ki hayal gücünün hudutsuz ikliminde dolaşmayı sevenler kolay kolay hakiki dünyaya dönmez, dönemez.

Elif Şafak - Siyah Süt