Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

141

Thursday, 28.11.2013, 22:46

ACILARI KABUL EDELİM
Karşılaştığınız sıkıntıları, yolunuz aydınlatan ilahi bir yardım
olarak kabul ediniz.
Bütün tabiat, deneyimini gerçekleştirmesi için insana yardım
etmektedir.
Buğday tanesini una çevirmek için, taneyi değirmen taşlarının arasına koyarlar.
Sofraya ekmeğin gelmesi için hamur haline gelen un, kızgın fırından geçer.
Binanın ayakta durması için, tuğlalar kendilerini feda ederler.
Güzellik ve estetik sunabilmek için, ham olan taş yontulmaya izin verir.
Gelişmeye yardımcı olmak için metaller yüksek fırına girip erimeye razı olurlar.
Karşı karşıya kaldığın zorluklar için lanet okuma.
Hayat okulunda acıdan korkma, hayatın gerçeklerini sükunetle kabul et.
Görüntüye aldanma.
Hayatın zorlukları karşısında, bencilliğini unutarak ruhundan gelen gücünü kullan.

BAŞARACAKSIN.

F.C. XAVIER

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

142

Thursday, 28.11.2013, 23:01

YARATICI KİŞİ
·Sezsizliğin tadını çıkarmayı bilir,
·Doğayı hisseder, ondan zevk alır,
·Kendi duygularına güvenir,
·Kargaşa içinde de işlerine odaklanır,
·Çocuklar gibi onlarda hayal kurmaktan hoşlanır,
·Kendi bilinçlerine güvenir,
·Herhangi bir görüşe katı bir şekilde bağlı değildir.

Dr. DAVUT İBRAHİMOĞLU

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

143

Friday, 29.11.2013, 10:31

KENDİ OLMAK
Rol yapabilirsin ama rol yaptığında asla tatmin olmazsın. Her zaman kendin olmak istersin – bu doğaldır – ve toplum da ona izin vermez. O senden başka birisi olmanı ister. Senin taklit olmanı ister. Senin gerçek olmanı istemez çünkü gerçek insanlar tehlikeli insanlardır; gerçek insanlar asidir. Gerçek insanlar öyle kolaylıkla kontrol edilemez, sisteme uydurulamaz. Gerçek insanlar kendi gerçekliklerini kendi tarzlarında yaşar; onlar kendi işlerine bakar, başka şeylerle uğraşmazlar. Onları din adına, devlet, ulus, ırk adına feda edemezsin. Onları herhangi bir şeye feda olmak için baştan çıkarmak imkânsızdır. Gerçek insanlar her zaman için kendi mutluluğu için vardır. Onların mutluluğu en son noktadadır: Onu başka hiçbir şey için feda etmezler. Problem budur.

OSHO

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

144

Friday, 29.11.2013, 10:33

BUNU KABUL EDİN, GERİSİ KOLAY
* Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz, siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz!..

* Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz. İnsanların bütün eylemleri kendisine yöneliktir, bütün hizmetleri kendine hizmettir, bütün sevgisi kendini sevmesidir!..

Friedrich Nietzsche

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

145

Friday, 29.11.2013, 10:46

DEMOKRAT OLAMAYANLAR
1-Eleştiriden çok rahatsız olur, insanlar yüzüne karşı eleştiremezler.
2-Başkalarını kolayca karalar ve başkalarının kusurları ile ilgilenmek hoşuna gider.
3-Kötü davranışı unutmaz, kolayca affetmez, kin besler.
4-İçinde öneri olan eleştiride bile ilk tepkisi olumsuz olur.
5-Hayır kelimesini evet kelimesinden çok kullanır.
6-Kendi fikrini kabul ettirmek için ısrarcıdır anlamaya çalışmaz,
7-Herşeye müdahale eder ve her ayrıntıyı kontrol etmek ister,
8-İnsanlara kolay güvenmez, sadakat testi yapar,
9-Mantıklı temeli olmadan hataları abartır kolayca şiddete başvurur,
10-Zorlayıcı, buyurgan, acımasız davranır,
11-Olayları kolayca kategorize eder, iyi ve kötü savaşları düzleminde yorumlar,
12-Sık sık yanlış anlaşıldığından yakınır, kendisine haksızlık yapıldığına kolayca inanır, özeleştiri yapamaz, kendi çıkarına öncelik verir,
13-İstediği yapılmayınca sinirlenir, ret gerekçesini önemsemez,
14-Kuralların kendi isteği biçiminde oluşmasını ister,kaybetmeye tahammülü yoktur,
15-Niyet sorgulaması yapar,kendisine benzemeyene kuşku ile yaklaşır,
16-Kimseye güvenmez, az konuşur, kolay inanmaz, körü körüne savunma halindedir,
17-Kararları tek başına almaya yatkındır, danışmayı sevmez, çıkarı olmadığı durumlarda fedakarlık yapamaz,
18-Aile üyeleri ve yakın çevresi dahil başkaları adına kolayca söz verir,
19-Görüşmelerde kendi fikrini kabul ettirmek için dürüst olmayan yollara başvurur,
20-Kendi görüşü dışında bir karar çıkarsa karara uymamaya yatkındır.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

146

Friday, 29.11.2013, 11:20

Hepsini Öğren!

Sevmeyi öğren: Sevdikçe varlığının kâinatla toplandığını görürsün. Sevince, kendini kendinden öte taşırsın. Sevince kalbine yeni ve sonsuz kanatlar takarsın. Sevince, mavi bir deniz olur kalbin; hiç bilmediğin kıyılara varırsın.

Bağışlamayı öğren: Bağışladıkça dostlarının sayısını onla çarpmış olursun. Bağışlamak kalbinin yükünü azaltır. Bağışlayınca, kalbine batan dikenler güle döner. Bağışlayınca önce kendini bağışlamış gibi olursun, nefretin ve kinin yükünü omzundan atarsın.

Pişmanlık duymaktan korkma: Pişmanlığını itiraf ettikçe hatalarının küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğini görürsün. Pişmanlık sancısını göze aldığın sürece, hatadan dönmenin lezzetini de yaşamaya başlarsın. Pişmanlık içtenliğin sınamasıdır. İçtenliği olmayanlar pişman olamazlar. Pişman olmayanlar içtenlik kazanamazlar.

Hatırlamayı öğren: Hatırladıkça, sevgilerinin karekökünü bulup, onlardan hüznü çıkardığını fark edersin. Hele de çocukluğunu çok hatırla ki, hiç endişesiz mutlu olduğun anları yeniden yaşa. Mutlu olmayı beceremeyen biz büyüklere içimizdeki çocuk mutluluğun sadelik ve hırssızlıkla ilgili olduğunu fısıldar. Dur ve dinle çocuğunu.

Değer vermesini öğren: Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları mutlulukla çarpabildiğini görürsün. Değer vermeden geçirdiğin günün güneşi hiç doğmamış gibidir. Değerini bilmediğin eşyaya hiç sahip olmamış gibisindir. Değerini bilmediğin dostların sana göre hiç yaşamamış gibidir. Değer vermesini öğrendiğinde, hayatın sahihleştiğini fark edersin. Daha yavaş yürürsün ama adımlarını yere sıkı basarsın.

İltifat etmesini öğren: İltifat ettikçe, insanlarla arandaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu görürsün. İltifat etmek yalan konuşmak demek değildir. İltifat, muhatabının görmek istediğin yere ulaşması ve oradan öte geçmesi için temennide bulunmaktır.

Özür dilemesini öğren: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu fark edersin. Ayrıca bak: “Pişmanlık duymaktan korkma” öğüdü.

Aşktan korkma: Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini görürsün. Aşk pürüzleri yok eder; dikenleri gül eder, acıları haz eyler.

Ara sıra hüzünlen: Hüznün kalbine dokunmasına izin ver. Böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri döndüğünü görürsün. Hepimiz ayrılıkların kuşattığı bir adada şimdilik yaşayan fanileriz. Hüzün, faniliğin ince sızısını kalbine hissettirdiği için, seni ebediyete komşu eder. Hüznünü öldürürsen ölümü anlayamadığın gibi hayatı da anlayamazsın.

Ve bir gün öleceğini bil: Kesinlikle öleceksin ve öldüğün gün anlayacaksın ki, yaşadığın hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş. Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursan ol, hepsi son işlemde sıfıra eşitlenir. Kesrin üzerine, yani bu dünyaya, sonsuzluk cinsinden bir şeyler koyman gerekiyor. Yoksa “elde var sıfır”

Her gün yeniden uyan: Uyanmayı sadece gözünü açmak olarak bilen için, bir şafak vakti ne kadar da sıradandır. Hayranlık duygusunu her gece iki göz kapağının ardına sakladığı gözleri gibi her daim uykuda bırakan için, bir gün doğumu “sabahın körü” olasıca karanlıktır. Kulluk heyecanını avucunda tutamadığı bir kor gibi savurup söndüren için, bir seher vakti eğreti ve tanımsız bir vakitsizliktir. Haydi, aç gözlerini! Aç gönlünü! Şimdi ve burada var olduğunu fark et. Var edildiğini fark et. Buraya, bu sabaha bir insan olarak gönderildiğini bil. Bu sabahın senin için, sana özel olarak yaratıldığını fark et. Uyan! Güneş senin için doğuyor.

Senai DEMİRCİ

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

147

Friday, 29.11.2013, 11:24

Mümkün olduğunca teslimiyet göstermeden herkesle iyi geçin…

Hakikatlerini sakince ve açıkça dile getir ve başkalarını da dinle…
Hatta alık ve cahilleri bile; onların da kendilerince bir öyküleri vardır.

Kendini başkalarıyla mukayese edersen; kendini boşlukta ya da acı içinde hissedebilirsin.
Çünkü daima senden daha büyük veya daha küçük kişiler olacaktır…

Mesleğine ilgi göster; ne kadar mütevazi de olsa.
O zamanın değişen yazgısında sahip olabileceğin en iyi servettir.

Sevgi hakkında alaycı olma.
Çünkü o bütün kuraklığına ve hayal kırıklıklarına rağmen her zaman yeşil kalmayı başaran otlar gibidir.

Gençlikte edindiğin bazı eğilimlerinden zarafetle vazgeçerek yılların verdiği tecrübeleri olduğu gibi kabullen.

Korkuların çoğu yalnızlık ve aşırı yorgunluktan doğar.
Sağlam bir disiplinden öte kendine karşı müşfik ol.
Ve mutlu olmak için çaba göster…

Max Ehrmann

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

148

Friday, 29.11.2013, 11:36

Kendinize, başkalarının size davranmalarını istediğiniz gibi davranmadığınız sürece, olayların gidişatını değiştirmeniz mümkün değil. Davranışlarınız, etkili düşüncelerinizdir, bu yüzden, kendinize sevgi ve saygı göstermezseniz, yeterince önemli, değerli ve iyi şeyleri hak eden bir insan olmadığınız sinyalini yayarsınız. Bu sinyal yayılmaya devam ettikçe de, insanların size iyi davranmayacağı birçok durumla karşılaşacaksınız. Bu insanların davranışları sadece sonuçtur; sebep ise, düşüncelerinizdir. Kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşmaya başlamalı, bu sinyali vermeli ve bu frekansa geçmelisiniz.

Rhonda Bryne

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

149

Friday, 29.11.2013, 11:37

Bütün düzenleri gördükten sonra bilinene dayanarak geleceği tahmin edebilirsin.
Kaos dediğimiz şey aslında henüz tanımadığımız düzenlerden ibaret.
Tesadüfler henüz çözümleyemediğimiz düzenlerden ibaret. Anlamadığımız şeye saçma diyoruz. Okuyamadığımız şeye laf salatası diyoruz.

Chuck Palahniuk

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

150

Friday, 29.11.2013, 11:45

İnsanın kendi sesine kulak vermesi çok güçtür, çünkü bu sanat çağdaş insanda seyrek olarak rastladığımız başka bir yeteneği gerektirir; kendisiyle yalnız başına kalabilmek… Gerçekten de yalnız kalmaktan çok korkarız; kendimizle yalnız kalmaktansa en değersiz, hatta en hoşlanmadığımız kimselerin yanında olmayı, en anlamsız şeylerle uğraşmayı tercih ederiz; kendimizle karşılaşmaktan ürker gibiyiz.

İnsan tabii olarak başka insanların kendisini beğenmesini, onaylamasını ister; bu yüzden de düşüncelerinde, duygularında ve hareketlerinde kültürel kalıplardan ayrılmaktan korkar. Bu akıldışı beğenilmeme korkusunun nedenlerinden biri, bilinçdışı bir suçluluk duygusudur

Erich FROMM, Erdem ve Mutluluk

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

151

Friday, 29.11.2013, 11:47

Düşüncelerimize ve Hayatımıza Limitler Koymaktan Vazgeçelim

“Başarılı olamam, bu iş beni aşar, ben kim başarmak kim!” gibi ifadeler kendimizi endişelerimiz içine hapsetmekten başka bir işe yaramaz. Bu, kendimize düşman olmak demektir.

İnsanoğlu güçlü bir yaradılışa sahiptir. Ne var ki, bu gücümüzü sınayabilmek için hayatta güçlüklerle karşılaşmak, onlar karşısında dik durma savaşı vermek gerekir. Hayat bizi zorlamadıkça, içimizdeki güçten haberdar olmadan, günlük olayların akışına kapılarak yaşamaya devam ederiz.

Olaylar veya koşullar zor veya imkânsız görünse de, içimizde saklı gücümüzle, konu her ne ise üzerine giderek üstesinden gelebiliriz. Çünkü hiçbir güzellik altın tepsi içerisinde önümüze konulmaz. Dolayısıyla koşullara takılmak yerine, işin neresinden başlamamız gerektiğine bakalım. Sakin kalmaya özen göstererek olaylar arasında ayırım yapmadan her zaman ve her koşulda başarılı olacağımıza önce kendimiz inanalım.

Çalışmaya açık bir yaklaşım kazanarak, negatif düşüncelerimizle kendimize engel koymaktan uzak kaldığımız sürece başarıyı yakalama şansımız yüksek olur. Ne dersiniz, denemeye başlayalım mı?
Patricia MURADİ

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

152

Friday, 29.11.2013, 11:47

Eğer problemlerinize tecrübe gözüyle bakar ve her tecrübenin içinizde gizli güçler oluşturduğunu hatırlarsanız güçlenir ve mutlu olursunuz, şartlarınız ne kadar içinden çıkılmaz görünürse görünsün.

John Miller

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

153

Friday, 29.11.2013, 11:48

Yararlı olmak ve bir başkasına yanıldığını göstermek istediğimizde, o kişinin söz konusu şeyi hangi açıdan ele aldığını gözlemlememiz gerekir, çünkü genelde bu şey o açıdan bakıldığında doğrudur.Bu gerçeği kabul etmeli, ancak bunun hangi açıdan yanlış olduğunu görmesini sağlamalıyız. Karşımızdaki bundan mutluluk duyacak, çünkü yanılmamış olduğunu, tek eksikliğinin bütün açılardan görememek olduğunu anlayacaktır. Çünkü her şeyi görmemesinden ve ele aldığı açıda doğal olarak yanılabilmesinden kaynaklanır.

Blaise Pascal

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

154

Friday, 29.11.2013, 11:53

ŞİMDİ BAKIM, ONARIM VE REVİZYON ZAMANI…
Kullandığımız her türlü makine, alet ve eşyanın işlevini sürdürmesi için periyodik bakımını, arızalanınca onarımını (tamiratını), fonksiyonlarını yitirince revizyonunu (yenilemesini) yaptırmak zorundayız. Hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen eşyalarımıza gereken itinayı göstermezsek zaman zaman hayatımızın çekilmez olduğunu düşünebiliriz.

Vücudumuzun da periyodik bakıma, rahatsızlık hissettiğimizde tedaviye (onarıma), işlevini yitiren organlarımızın yenilenmesine gereksinimimiz vardır. Bedenimizin değerini bildiğimiz ölçüde başta organlarımızın sağlıklı olmasını sağlamak üzere bakımımızı ihmal etmeyiz. Hastalıklar sebebiyle de zorunlu olarak tedavimizi yaptırırız.

Ya hayatımızı yönlendiren ve bireysel olarak varoluşumuzu, kişiliğimizi sağlayan ruhumuz hakkında neler yapıyoruz dersiniz. Ruhumuzun bakımını, sıkıntıların ortaya çıkışında onarımını ve hayatımız çekilmez hale geldiğinde revizyonunu yapmak konusunda ne yapabiliriz, neler yapabiliyoruz?
İyisimi üreticisine ve uzmanlarına başvurmak lazım…

Ferhat Topal

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

155

Friday, 29.11.2013, 11:59

MORAL VE UMUDA İHTİYACIMIZ VAR
* Düşünmek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* İbadet etmek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Hayır yapmak için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* İlâhi” bir armağan olan doğal güzellikleri görüp idrak ederek hamd etmek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Çocuklarımıza ilgi göstermek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Yeni yatırımlar yapıp üretmek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Başarmak için, kazanmak için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Karnımızı doyurabilmek için morale ve umuda ihtiyacımız var.

* Kısacası, yaşamak için morale ve umuda ihtiyacımız var.

Yavuz BAHADIROĞLU

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

156

Friday, 29.11.2013, 12:03

Bir yerden bıkıp, yeni yola çıkan kişi,
çıktığı yolun hiç de yepyeni bir yol olmayabileceğini;
daha önce zaten yürünmüş bir yol olabileceğini de hesaba katmak zorundadır:
mutlak yeni yol yoktur; ama, yola çıkacak kişi açısından, yeni yol çoktur.

Oruç Aruoba

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

157

Friday, 29.11.2013, 12:13

Konuşmalarımızda Suçlayıcı Olmaktan Kaçınalım

İnsanlarla ilişkilerimizde söylemek istediklerimizi zihnimizin içinde biraz evirip çevirerek ve mümkünse öncelikle kendimizi onların yerine koyarak söyleyelim. Diyeceklerimiz, öncelikle bizim kulağımıza hoş gelmeli.

Haklı olduğumuza inandığımız zamanlarda bile, karşımızdakilerin durumu ile ilgili objektif bir değerlendirme yapmadan konuşmaktan kaçınalım. İnsanlar hata yapabilir, onları hatalarından dolayı suçlamak oldukça kolaydır. Ancak şurası da bir gerçektir ki, kendimiz de dâhil, hiç kimse suçlanmaktan hoşlanmaz.

Konuşmaya suçlamalarla giriş yapmaksa diyalogu ilk anda kapatabilir. Suçlama yapmak yerine, hissettiklerimizi anlatmak karşımızdaki kişinin duruma bizim açımızdan bakmasını sağlar ve iletişimi güzel bir atmosfere taşır.

Bir arkadaşımızın istenmedik bir davranışı karşısında biz de olumsuz bir cümle sarf edersek, olay tatlıya bağlanmaz, diyalog kapanabilir. “Bu davranışın beni çıldırtıyor.” gibi bir söylem karşısında insanlar ister istemez olumsuz tepkiler verirler. Onun yerine “Bu davranış beni çok üzdü.” cümlesinin daha etkin bir sonuç alacağına inanıyorum. Bu cümlede üzüldüğümüzü ifade ediyoruz, tespit yapıyoruz ancak kimseyi suçlamıyoruz.

Söylediklerimizin suçlayıcı olmamasına dikkat ettiğimiz zaman, insanların bizi dinlemeye daha istekli olacakları, hayatımızın ve ikili ilişkilerimizin daha kolay yürüyebileceği kaçınılmaz bir gerçektir.

Patricia MURADİ

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

158

Friday, 29.11.2013, 12:14

Biz herkesi her zaman deniyoruz, emin olmak, güvenmek istiyoruz...
Sevgisini ve bağlılığını her an ispatlasın, hayatını ve her şeyini tehlikeye atsın ve bunu binlerce defa yapsın istiyoruz...

Kendimizle ve korkularımızla öylesine doluyuz ki; hiçbir duyguyu, hiçbir insanı, hiçbir nesneyi olduğu gibi bütün gerçekliğiyle göremiyoruz...

Her şey kendimizle ve korkularımızla oluşturduğumuz prizmalardan kırılarak ulaşıyor bize...

Her şeyi olduğundan başka bir biçimde ve olduğundan başka bir yerde görüyoruz...

Belki de bu yüzden aradığımız şeyleri aramamız gereken yerlerden başka yerlerde arıyoruz...

Mutlulukla aramıza, korkularımızı ve kendimizi sokuyoruz...

Erich Fromm

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

159

Friday, 29.11.2013, 12:16

Vicdan, insanın kendi içindeki uyumun bilincidir.

Vicdanımızı dinleyebilmek için kendi kendimizi dinlemeye gücümüzün yetmesi gerekir. İnsanın kendi kendini dinlemesi çok güçtür. Çünkü bu sanat, modern insanda pek ender rastlanan bir yeteneği, kendi kendisiyle yalnız kalabilme yeteneğini gerektirir. Biz, gerçekte “Yalnız kalma” korkusuna kapılmış bulunuyoruz. En sudan ve giderek en iğrenç beraberlikleri, en anlamsız etkinlikleri bile, kendi kendimizle yalnız kalmaya yeğ tutuyoruz. Kendi kendimizle yüz yüze gelme olasılığından korkar gibiyiz. Tanımadığımız birisiyle karşılaşmaktan utanır gibiyiz.

Vicdanımızın sesinin savsaklanması belki belli bir suçluluk veya huzursuzluk bazen da yorgunluk ve kayıtsızlık tepkisiyle karşılanmaktadır. İnsan vicdanının sesinden kaçamaz ve ussallaştıramazsa fiziksel ve zihinsel hastalıklar ortaya çıkar.

Erich Fromm

Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Atilla_Ky"

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

160

Wednesday, 4.12.2013, 10:18

En Büyük Risk Risk Almamaktır
Tanıdığın en olumlu insan kendin ol.
Yapabileceklerinin altında söz ver, fazlasını yap.
İnsanları onları ilk gördüğünden daha iyi bir durumda bırak.
Arkadaş canlısı ve şevkatli ol.
Birinci sınıf bir dinleyici ol.
İçten ve samimi ol, her zaman (sesin titrese bile) gerçekleri söyle.
Zamanında olman gereken yerde ol, geç kalma.
Lütfen demeyi ve teşekkür etmeyi ihmal etme.
Diğer insanlara karşı tutkulu bir şekilde ilgili ol.
Yüzünde gülümse eksik olmasın.

~Robin Sharma~