Giriş yapmadınız.

yoncam

Jüri

  • "yoncam" bir kadın
  • Konuyu başlatan "yoncam"

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

1

Sunday, 17.11.2013, 02:42

Sağlıklı Yaşam



<SPANtype":45,"tn":"*G"}'">Mevsimsel hastalıklar yavaş yavaş kapıları çalıyor.Sizlere bu hastalıklara karşı vücuda direnç kazandıran bir besinden bahsedeceğiz: Tahin

Tahinin Faydaları

E, C ve B vitaminleri açısından zengindir. Hücre yapısının bozulmasını engeller. Yaraların iyileşmesini hızlandırır.

Kansere karşı koruyucudur. Damar sertliğini ve tıkanmalarını engeller. İdrar söktürücüdür.

Cildi güzelleştirir. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Göz sağlığı için hayati önem taşır.

Vücuda alınan ağır metaller, zehirli bileşikler, radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı toksinlere karşı koruma sağlar.

Yaşlanmaya bağlı hafıza kayıplarının (Alzheimer) önlenmesinde olumlu etkisi olduğu kanıtlanmıştır.

Tahinde çok miktarda bulunan E vitamini ile tüm bu yararları da vücudumuza kazandırabiliriz.

E vitamini çok güçlü bir antioksidandır. Vücuda enerji verir. Seks hormonlarının oluşmasına yardımcıdır.

İki çorba kaşığı tahinde yaklaşık yarım kilo biftekteki kadar protein vardır.

Kendine has özel bir kokusu olan tahin, suyla temas etmedikçe uzun zaman bozulmadan saklanabilir.

Safra taşlarının düşürülmesinde, nefes darlığı ve bronşite faydalı olduğu bilinmektedir.

Anne sütünü arıtıcı özelliği bulunmaktadır. Çocukların beyin ve zeka gelişiminde etkilidir.

Kemik gelişiminde, yapısında bulunan bazı maddeler nedeniyle oldukça faydalıdır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRİYOR

Tek başına tadı hoş gelmese de, pekmezle karıştırmak suretiyle hem daha faydalı olur, hem lezzetli.

Pekmezle karıştırılarak tüketildiğinde sadece enerji vermekle kalmaz, hem kan yapar, hem kış aylarında üşümeyi engeller.

Soğuk havada vücut direncini artırmak için protein, vitamin, mineral ve antioksidanlar açısından zengin tahini bol tüketmekte fayda var.

Tahini sade olarak tüketirseniz mide rahatsızlıklarına son derece faydalıdır. Tahin kolesterol içermez.

Ayrıca besinlerin midemizde uzun süre kalmasına yardımcı olarak acıkmayı geciktirir.

yoncam

Jüri

  • "yoncam" bir kadın
  • Konuyu başlatan "yoncam"

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

2

Sunday, 17.11.2013, 23:45



<SPANtype":45,"tn":"*G"}'">Kolanın zararları

Beyin

Kola ,beynin dopamin salgılamasını artırıyor.Bu da kokain kullanmakla benzer etkilere yol açıyor.Aynı zamanda kola depresyona sebep oluyor ve uzun vadede beyin fonksiyonlarına zarar veriyor.

Kolanın zararları
KALP

Kolanın içinde bol miktarda bulunan mısır şurubu sadece diyabete yol açmıyor.Aynı zamanda kalp krizi riskinide yükseltiyor.

Kolanın zararları
DİŞLER

Kolanın içindeki asit dişleri çürütüyor ve ağız kokusuna sebeb oluyor.

Kolanın zararları
MİDE

Asit miktarı midenin kendi enzimlerini salgılamasını önlüyor.Bu durum gastrit,ülser ve mide delinmesine kadar gidebiliyor.

Kolanın zararları
AKCİĞER

Kola ve gazlı içeceklerde bulunan sodyum benzoat astıma davetiye çıkaran bir numaralı madde.Bu madde aynı zamanda egzama oluşumunu da tetikliyor.

Kolanın zararları
BÖBREK

Kolanın içindeki bol miktarda fosforik asit böbrek taşı yapıyor ve böbrek yetmezliğine neden oluyor.

Kolanın zararları
KARACİĞER

Kola içtikten 20 dakika içinde vücutta olması gerekenden 7 kat fazla insülin salgılanıyor.Kolanın içindeki diğer maddeler insanın şeker komasına girmesini engelliyor ama diyabet kaçınılmaz hale geliyor.

Kolanın zararları
BAĞIRSAK

Mide ile aynı etkiyi oluşturuyor.Bağırsak iltihabı ve kolon kanseri riski çok yükseliyor.

Kolanın zararları
KEMİKLER

Koladaki fosfat miktarı o kadar yüksek ki düzenli olarak kola içen birisinin ilerleyen yaşlarda kemik erimesine yakalanmaması adeta mucize olur.

Kolanın zararları
ÜREME

Kutu ve plastik şişelerin içinde bisefanol A maddesi bulunuyor.Bu madde östrejon hormonlarını harekete geçiriyor.Erkeklerde sperm sayısını azaltırken,kadınlarda meme kanseri riskini yükseltiyor.

Sevdiklerinizi bilgilendirmek için PAYLAŞINIZ ...

yoncam

Jüri

  • "yoncam" bir kadın
  • Konuyu başlatan "yoncam"

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

3

Saturday, 12.04.2014, 01:07

KANSER HASTALIK DEĞİL
KANSER O KADAR YAYGINLAŞTI Kİ ARTIK GENÇ YAŞLI DEMEDEN HERKESİ
YAKALIYOR. BU PAYLAŞIMI LÜTFEN SAYFAMDAKİ HERKES PAYLASSIN. BELKİ BİR YARDIMIMIZ OLUR. SONUÇTA, BİR ZARARI YOK, DENEMEKTE FAYDA VAR…

Bu yazılar çok müthiş, birçok "gizli dünya yönetenlerini" rahatsız ediyor… O kadar ki, örneğin "World Without Cancer", yani "Kansersiz Dünya" isimli kitap, halen (Türkçe dahil) birçok dile çevrilmedi!..

Yani şunu bilin ki, KANSER diye bir hastalık yok!.. Kanser, sadece vitamin B17 eksikliği!...
Başka bir şey değil!..
Kemoterapi, ameliyat veya değişik ağır haplar almanıza gerek yok!..
Düşünün bir zamanlar denizciler, çok sayıda niçin öldüler?
İSKORBÜT denilen hastalığa yakalanıyorlardı...
Çok sayıda insan öldü...
ve bazıları da bundan çok büyük PARA ve gelir elde etti!..
Sonra ne buldular?..
Meğer İskorbüt sadece vitamin C eksikliği imiş!..
Yani hastalık bile değil!...

KANSER de öyle!...
KANSER SANAYİSİ var artık!..
KANSER den milyar milyar milyar kere milyar PARA kazananlar var!...
Bu konu çok uzun. Çok derin!..
KANSER SANAYİSİNIN kökü, ta ikinci dünya savaşına kadar dayanıyor!...
Ne dolaplar dönüyor...
SİZ İNANMAYIN!...
Her gün sadece 15-20 kayısı çekirdeği yemeniz yeterli!..
Kanser olmuşsanız, önce KANSERIN ne olduğunu ANLAMAYA çalısın!..
KORKMAYIN!...
Sakin KEMOTERAPİ filan yaptırmayın!...
ARAŞTIRIN önce!...
Biz bu siteyi bazı "sözde doktorların sayfasına gönderdik, facebook’ ta, 5 dakika bile geçmeden "yorumsuz" olarak sildiler!...
SİZ bu kitabın TÜRKÇEYE ÇEVRİLMESİ için DUA edin!...
ÇOK ÇOK ÖNEMLİ bir eser bu!..
Tekrar edelim:
Günümüzde İskorbüt den ölen var mi artık?...
YOK!...
Çaresi biliniyor...
Peki KANSER?...
SANAYİ haline gelmiş!...
Ancak, çaresi çoktan bulundu:
VİTAMİN B 17 eksikliği!...
Hepsi bu!...
Buğday çimi ekin... Buğday şırası için.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya`da içtikleri Buğday şırası geliyor. Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi. Pakistan`daki Hunzakut Prensliğinde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar.
Türkiye`de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.
Ödemiş`le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş Bozdağ`ın eteklerinde cennet gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor. Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.

Buğday müthiş bir kanser ilacıdır. Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır. Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir. Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan `laetril` içermektedir.

Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)

Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale
getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.

- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri...
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.

İsterseniz tarif edelim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur. Üzerine 3 bardak su -klorlu olmamak şartıyla- ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın
ise günde 3 kez şıra alınır. Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir. O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz `laetril` buğday çiminden başka nelerde bulunur? Çünkü anlaşılıyor ki, `laetril` kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri... Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye`de en kolay laetril`e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika`daki ilaç sanayinin maşaları bu `laetril` adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika`da satılan `laetril` bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD`ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır. `Kanserin Ölümü` adlı kitabında Manner, laetril ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acı badem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye`de acı badem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan`a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut`ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut`un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...
- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık
sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız?
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir.
Bağışıklık sistemi konusunda Alman Doktor Issel`in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır