Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

21

Thursday, 11.12.2014, 08:03




Gün başlarken yanında olan sevdiklerine teşekkür edersin.
Uzağına düşen sevdiklerine özlem biriktirirsin.
Hep bir yanın eksiktir, bir yarın yarım. Yaşam çizgisinde herşey tam olmayacaktır bilirsin.
Yaşayarak öğrenmişsindir;
kavuşurken bir yere, birine, birilerine,
Ayrılırsın bir yerden, birinden, birilerinden...
Bir kahve ile şenlenirsin,
Bir kahve ile hüzünlenirsin.
Telvesinde özlem,
Kokusunda teşekkür,
Tadında huzur bulursun.

Sonra seni hissedenlere seslenirsin ;
"İster yakın olun, ister uzak... Afiyet olsun, ömre yazdığımız hikayelerimiz olsun"

22

Friday, 12.12.2014, 20:01

Hüzün gözbebeklerinin yoldaşı olmuş ustam
özlem kokuyor dalgın bakışlarının odağı
var say yaşamadım onca güzelliği ustam
seni mahpushanene demirleyen ,odağı

unut gitsin be ustam
farzet bir rüya gördün
düş/tü uyandın..
................................................EMA

23

Friday, 12.12.2014, 20:10

Sisli bir kış vaktinde,
Ömür'lük dediğim kahvem elimde...
Sınırlı zamanın perdesini araladım.
Anılarla hasbihal halindeyim.
Kahvemin dumanına sinen çocukluğum tebessüm ediyor.
Kokusunda keskin pişmanlıklarım...
Tadında her yudumunda eksilen asil bir lezzet gençliğim.
Telvesinde yaş alan halim.
Resmi geçit halinde tüm yaşam.
Geldi ve hızla geçmekte farkındayım.
Hala geç kalmadım,
Yaşanacak güzel günlerim var biliyorum.
O zaman kahvem bitmeden şimdi hemen söylemeliyim;
"İyi ki yaşıyorum, iyi ki varım "

24

Friday, 12.12.2014, 20:27

Sisli bir kış vaktinde,
Ömür'lük dediğim kahvem elimde...
Sınırlı zamanın perdesini araladım.
Anılarla hasbihal halindeyim.
Kahvemin dumanına sinen çocukluğum tebessüm ediyor.
Kokusunda keskin pişmanlıklarım...
Tadında her yudumunda eksilen asil bir lezzet gençliğim.
Telvesinde yaş alan halim.
Resmi geçit halinde tüm yaşam.
Geldi ve hızla geçmekte farkındayım.
Hala geç kalmadım,
Yaşanacak güzel günlerim var biliyorum.
O zaman kahvem bitmeden şimdi hemen söylemeliyim;
"İyi ki yaşıyorum, iyi ki varım "
Çok Güzel...Emeğinize..yüreğinize,kaleminize sağlık...

25

Friday, 12.12.2014, 20:29

Hüzün gözbebeklerinin yoldaşı olmuş ustam
özlem kokuyor dalgın bakışlarının odağı
var say yaşamadım onca güzelliği ustam
seni mahpushanene demirleyen ,odağı

unut gitsin be ustam
farzet bir rüya gördün
düş/tü uyandın..

................................................EMA
Emeğinize....sağlıkkkk......

27

Wednesday, 17.12.2014, 10:32

Bilmelisin ki...
Bilmelisin ki... ..
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.

Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,
anlam yükü o kadar azalır.

Bilmelisin ki ...
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında
çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Bilmelisin ki ...
Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi
yok,
ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Bilmelisin ki ...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven
öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil

Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da
ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin
için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz

Bilmelisin ki ...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini
sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri
anlamına gelmez.

Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki ...
sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar
sürüyor.


28

Wednesday, 17.12.2014, 18:25



#Biliyormusun?...
#Özlemini en derininde yaşadı #kalbim...
#Senin gibi olmadı hiç #kimse!...
Ve hiç kimse #sen gibi olmadı...!
İşte bu #yüzden,
''#Aşk''ın adı #sen!...
#Senin adın ''#Özlem'' olmalıydı!.

29

Thursday, 18.12.2014, 08:42

Gecenin akışkanlığında sıcak bir hava insanın etine yapışmadan geçmeyen. Nasıl boş, nasıl, yalnız bir gece. İnfaz kararında bir aşk atlamış terkisine. Kim bozuyor bu aşkın kimyasını? Şaşmaz geceler her zamanki doğurganlığında. Uzakların göçüne düşmüş gözlerim. Şaibeli bir düşünce usumda. Benden habersiz firarda düşlerim.

Korkmuyorum artık senden. Bulduğun en uzağa gidebilirsin. İstemem sende kalanların iadesini. Yeni bir ben inşa edeceğim bıraktığın öfkeden. Düş gecelerimden. Kırkıncı odada, kırkıncı düşe uyurken ben. Ayaklarında milat öncesinden kalma gelişler. İzlerini bile tanımıyorsun. Hangi sabaha uyanmak bu. Ellerinde biriktirdiğin o mistik kokulu dokunuşlarını, sıklaşan kalp ağrılarını,kendinin bile yabancı kaldığın ıslıklarını topla geceden. Git Allah aşkına ötenazime düşmeden.

Gitmeden önce bozuk musluğu tamir eder misin? Sinirimi bozuyor her gece tıp tıp damlama sesi,bozuk kapı kolu da seni bekliyor, üşüyorum örtmeyince geceleri. Zaman hep aynı yerde takılı. İyice tembelleşti akrep ile yelkovan. Hep sen hallederdin, saate de bir baksan. Ne çok eksikmişim sen olmadan. Geçenlerde yüzümün sol tarafında çıkan akneyi bile sıkmayı beceremedim. Yerinde koca bir çıban var şimdi.

Öfkeliyim. Bütün ezgilerimin notası bozuk, hatırlatıyorlar aşkınla girdiğim o gerdeği. Şimdi bütün organlarımı bağışlayacağım tüm aptal müstesna zamanlara. Kırdın zincirlerimi. Anadan üryan çıkıyorum bu aşkın koynundan.
Şimdi silebilirsin ellerini çıkardığım hüzün elbiselerine.

Büyümeden ezmeli derdi annem yılanın başını. Ondan çözdüm gözümdeki sargıları. Anksiyete bozukluğa düşmesin aşk. Şimdi her yer aşka kavşak
Sıkışmış bir zaman ki kör-topal boşluğunda. Bir öfke ki içimde her gece düş orospuluğunda. Yine de kıyamam sana. Demem o ki, düşüme uğrama bir zaman… Uzunca…




30

Thursday, 18.12.2014, 08:52

Hava hayli basık

Dışarıda hafiften sis var

Ölüm kokuyor içim dışım

Üzerime sinmiş kan

Her yan dört duvar

Öldükçe artar mı insan

Çoğalıyorlar

Çoğalıyorlar

Çoğalıyorlar

Unutuyoruz…



İliğimize kadar pisliğe bulanmışız. Ellerimizden yıka yıka gitmeyen kan kokusu sinmiş evlerimize taşıdığımız ekmeklere. Bir yerlerde yetim bırakarak çocuk düşleri varmışız evimize. Söndürdüğümüz hayatların üzerine kurmuşuz geleceklerini. İçimizdeki o kocaman olduğunu düşündüğümüz imanla durmuşuz ölümlere. Düşünceye kurşun sıkılır mı? Ölür mü fikirler söylesenize? Hangi kitap öğretti bunu size? Hangi yüce ağızdan çıktı “vur” emirleri?
Hepimiz anadan doğma üryan açmadık mı bu gökyüzüne gözlerimizi? Aynı dilde ağlamadık mı ÇOCUKÇA.? Aynı dinde tapınmadık mı İNSANCA.? Bir değil mi nazarınızda insanlığa giden aklın yolu?
Ne oldu, şimdi ne oldu? Üzerimize kimin giydirdiğini bilmediğimiz bu gömleklerin kirinde boğuluyoruz. Üşüyor, üşütüyor, donuyoruz. Ölen sadece bedenler, düşünceler hınca hınç büyüyor, görmüyor muyuz?
Çıkan her ses Deniz oluyor, Yusuf oluyor, Metin oluyor, Uğur oluyor… Bunu nasıl anlamıyoruz? Ölümün yüzü soğuk, uykusu derin, öfkesi keskin duruyor. Ölüyor gözüm, ölen de ölüyor, öldüren de ölüyor. HER ÖLÜMÜN ARDINDAN BÜYÜYEN BİR YOZLUK GELİYOR, dolmayan boşluklar, dinmeyen sancılar, körleşen gözler, sağır kulaklar…

Cuntacılar gülüyor…”SAĞIM SOLUM SOBE…”

“SOL YANIMIZ ÖLÜYOR hanımlar ve beyler SOL YANIMIZ ÖLÜYOR…”

KÖRLER VE SAĞIRLAR birbirini ağılıyor… Bunu nasıl fark edemiyoruz…




Üzerine şiirler yazdığım sevdalarım

Kalemimle akladığım insanlığım

Ve hep ağrıyan sol yanım

Şimdi ben yokum sanıyorsunuz

Güneş doğuyor

Gök yine mavi

Denizler’in dalgası hala vurur kıyıya

Yusuflar salınmadı kuyuya

Görmüyorsunuz

Kalemim yazıyor. yazıyor

Okuyorsunuz

Biz hala yaşıyoruz

Öldük mü sanıyorsunuz…!

31

Saturday, 27.12.2014, 23:55


Biz eski zaman çocuklarıyız...
Varlığı da, yokluğu da biliriz,
Cefayı sonuna kadar çeker,
Vefayı fazlasıyla öderiz..
Büyük şeylerde gözümüz olmaz,
Küçücük mutlulukları yeğleriz...
Nerden geldiğimizi unutmaz,
Geldiğimiz yeri hazmederiz..
Yüreğimizle yaşar,
Sevdiklerimizi dünya malına değişmeyiz...
Büyürken, küçülmeyi biliriz biz...
Düşerken dik durmayı,
Yeri geldiğinde susmayı,
Özümüzü korumayı,
Biliriz biz...
Öyle gördük, öyle öğrendik,
Belki anamızdan, babamızdan,
Belki mahalle bakkalından,
Belki komşumuzdan,
Belki de çocukluk arkadaşlarımızdan...
Eski zamanlardan,
Eski topraklardan,
Ama hep güzel insanlardan,
Hep iyi insanlardan...
T.Tuğba Baş

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

32

Sunday, 28.12.2014, 00:55

[img]https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-xpf1/v/t1.0-9/10857757_911446808873254_6542317410788698622_n.jpg?oh=8c88582a097ce02fb54d7dcbec7279ea&oe=54F9F7DF&__gda__=1428937909_ed3cefc1091edac0b0d1d90e0adbef67[/img]

33

Monday, 29.12.2014, 00:43

Öyle büyük şeylerde gözüm yok hiç,
küçük mutluluklar diliyorum; küçücük......
Bir çocuk saflığında gülüşler,
Sohbetle uzayan gecelerde,
zarif kadehlerdeki 'Yakut'un buğusu,
Islanmış çimenlerin kokusu,
Çimenlerdeki çıplak ayaklar,
Bahçedeki gül ağacı,mis kokulu çiçekler,
Gıcırdayan salıncak,
Çocukken oynadığımız oyunlar tadında sımsıkı sarılışlar,
Ruhumuza dokunan şarkılar,
Akordu bozulmayan bir yaşam bestesi,
Maskelerden arınmış yüzler,
Sımsıcak kahkahalar,
Çatılmayan kaşlar,
Gün doğumları,
Hepsi bu..





Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

34

Saturday, 10.01.2015, 14:48

Yüreğini vermeli insan..
Sıktığı ele,kucakladığı dosta..
Dokunduğu omuza,gülümsediği yüze..
Baktığı göze, dinlediği söze..
Çünkü verdiğimiz kadar alacağız bu dünyadan...
Yani, ektiğimiz kadar biçebileceğimiz...
Sonra ''hepsi benim'' diyebileceğimiz...
Ama sadece yürekten verebileceğimiz kadar...
Bir umut ışığı kadar..
Bir gönül dolusu insanlık paylaştığımız kadar...
Ne eksik, ne fazla; sadece hakettiğimiz kadar!



35

Sunday, 11.01.2015, 19:00




Gel sevgi bahçemize Seven gönlünle gel Aşk dolu yüreğinle gel Sevgiye susamış ruhunla gel Her güne sevgi tohumları ekilsin Her sabaha sevgimiz filizlensin Sevgimizin renkleriyle Gökyüzü binbir renge bürünsün Maviler içinde gökkuşağı renkleriyle oynaşsın Gökkuşağı sevgimizi kıskansın ....


Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "Zarif.35" (11.01.2015, 19:06)


36

Tuesday, 13.01.2015, 00:26


Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Ama bunalımlara girip çıkmazdık. Ertesi gün unuturduk. Bir giydiğini bir daha giymemek, önüne konan yemeği beğenmemek ne haddimize. Bunları sorgulayacak kadar zengin değildik. Hani bir kıyafetin miras gibi büyükten küçük kardeşe kaldığı günlerden bahsediyorum. Sökülenin atılmayıp dikildiği, yıprananların yamalarla saklandığı günler. İşte bu yüzden her anne iyi bir terzi ve her baba yenilerini alamadığı için içi biraz buruk olurdu. Ama modayı yinede takip ederdik biz. Mesela; ipten kemerlerimiz, çoraplardan eldivenlerimiz vardı. İşte bu yüzden ekmek ve emek bizim için nimettendir. Kaybetmemek için sıkı sarılırız ekmeğimize de, sevdiklerimize de..






37

Tuesday, 13.01.2015, 22:23



Annem çok sevmelerin kadınıydı..
Daldaki kirazları,
Yazmasındaki oyaları,
Fistanındaki çiçekleri,
Asmadaki üzümleri,
Evin kedisini,
Sokağın delisini..
Babamın gömleğini..
Beni, bizi, mahalleyi..
Bildiğim herşeyi severdi..
Bana da sevmeyi öğretti..
Öyle az buz değil çok sev derdi..
Annem gibiyim artık..
Az sevme bilmiyorum ben..
Çok sevdiğimdendir
bu kadar incinmem..
Ah annecim..
Senin sütün ak, yüreğin pak..
Ama inan şimdilerde;
senin bildiğin gibi değil hayat..!
T.Tuğba Baş






38

Tuesday, 13.01.2015, 23:40


Üzülme...
Daha önce çok şeye üzüldün; faydası olmadı.
Çocuğun başarısız olunca üzüldün ; başardı mı ?
Sevdiğin bir yakının ölünce üzüldün; canlanıp döndü mü?
Ticarette zarar edince üzüldün; zararların kâra dönüştü mü?
Üzülme !
Felakete üzüldün; felaketler çoğaldı.
Fakirlikten dolayı üzüldün; huzursuzluğun arttı.
Seni sevmeyenlerin dedikodularına üzüldün; onları sevindirdin.
Üzülme !
Çünkü üzüntü ; sana
Geniş bir ev,
Güzel bir eş,
Bol bir servet,
Yüce bir makam,
Hayırlı bir evlat vermez!..
Üzülme !
Çünkü üzüntü;
Saf suyu zakkum gibi acı,
Gülü dikenli bir ot,
Güzelim bahçeyi bir çöl,
Nurlu hayatı da yaşanmaz bir hapishaneye dönüştürür.
Üzülme !
Ve haline şükret !
Çünkü;
Sağlam iki gözün, kulakların, dudakların var.
İki elin – kolun, ayakların, konuşan dilin var.
Kendine güvenin ve sağlam bir vücudun var !.
Üzülme !
Ve haline şükret !
Çünkü;
Sağlam bir inancın, bir dinin var.
İçinde huzur bulacağın bir evin, bir ailen var.
Yiyecek ekmeğin, içecek suyun, giyecek giysin var.
Ve yanında huzur bulacağın insanlar var !
Şu halde üzüntün niye..?





39

Tuesday, 13.01.2015, 23:50


Ne güzeldir;
Dört gözle beklediğiniz bir haberin gelmesi,
Sabaha dek uyutmayan diş ağrısının dinmesi..
Yıllar sonra bir gün bir yerde, çocukluğunuzda annenizin sizin için yaptığı kurabiyelere rastlamak...
Yağmurdan sonra, açan güneş...
Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek...
Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak...
Tutuğunuz takımın ezeli rakibini yenmesi...
Kızgın kumlarda uzun uzun yattıktan sonra bedeni denizin serinliğine bırakmak...
Sabahları kızarmış ekmek kokusuyla uyanmak...
Bir doktor muayenehanesinin kapısından, şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak...
Yaz sıcağında, bir öğle uykusunun mahmurluğunu, buz gibi bir dilim karpuzla atmak...
Bir bahçenin önünden geçerken duyduğunuz hanımeli kokusu...
Sabah uyanıp o gün tatil olduğunu hatırlamak...
"Artık bitti" derken sizi arayıvermesi...
Yaşlı ana babanızın, hala çaldığınız kapının arkasında ya da hattın öbür ucunda olması...
Fırından yeni çıkmış ekmeğin köşesi...
Bir köşede birbirine sarılmış uyuyan kedi yavruları...
Evinizden, pişmekte olan etli biber dolması kokusunun yayılması...
Soğuktan titrerken elinize tutuşturulan bir bardak çay...
Meteliksiz bir gününüzde, çoktandır giymediğiniz ceketinizin cebinden para çıkması...
Onunla ilk kez yalnız kalmak...
Uzun, sıcak bir yürüyüşten sonra karşınıza çıkan bir çınar altı.
Sabahtan beri ayağınızı vuran ayakkabıları çıkardığınız an...
Sudan bir sebeple küstüğünüz arkadaşınızla barışmanız...
Yıkanmış, ütülenmiş, mis gibi kokan yatak takımlarını koynunda uyumak...
Bir sandalın kenarına oturarak bacakları denize sallandırmak...
En sevdiğiniz yemeğin ilk lokmasını ağzınıza aldığınız an...
En önemlisi,
nefes almak,
konuşmak,
duymak,
yürümek,
görmek,
anlamak...
"Ne güzeldir"...
ve ne güzeldir; arkadaşlarınızdan, sevdiklerinizden alacağınız sıcacık bir Merhaba...





Atilla_Ky

Moderatör

  • "Atilla_Ky" bir erkek

Mesajlar: 22,887

Kayıt tarihi: Dec 17th 2010

Konum: Allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

40

Saturday, 17.01.2015, 09:08

Bütün kapılar kapandı,dışarıdayım
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde,sokaktayım
Karanlık bastırdı mı bozuluyorum
Fena bir yerimden koptuğum doğru
Kendimden çok fazla yaşamaktayım
Nereye bağlanacak bu işin sonu
Aslında ben kimim meraktayım
Bütün kapılar kapandı,sokaktayım...

[ATTİLÂ İLHAN]
Gecenin Kapıları