Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Saturday, 22.11.2014, 23:28

Yenildim Aşkına




YENİLDİM AŞKINA

Kırgınım sana
Ve gittiğin an kadar uzak...

Bir yalana yorulmuş yüreğim bunca zaman
Aklımı ezen bir düşe kanmış gözlerim
Kalbimden izlerini silemeyecek kadar...

Kızma unutamadıysam
Yüreğim bir tek sana yavaşladıysa bu kadar
Sen bana yorulma diyeydi yâr...
Bir gün olsun yüreğine değmedi sözlerim
Anlatamadım beni sana
Yenildim işte aşkına...
Şimdi hüsranıma kapansa da kirpiklerim
Ağlamak neye yarar?
Seni düşürür mü gözlerimin payına?
Canıma ziyan gidişin üşütürken bedenimi
Yitirdiğim takvimlerde döner mi gün eskiye?
Isıtır mı ellerimi?
Girer mi kırık kapılarımdan bir daha
Adını bilmediğim umutlar ?

Bundan sonra sevmesem ne çıkar ,
Sevsem ne anlamı var?
Oysa
Gönlümün hateminden aşkına uzanan eldim
Görmedin vuslatına kurulu yüreğimi
Varlığına kanmadan,bıraktın yokluğuna...

Gidişin nasıl da devirdi içimdeki dağları
Üzerime yıktı sanki yaslandığım duvarları
Bağrımda açtığın yara uçurumdan bile derin
Anladım ki ,kalbinde yokmuş benden yana emelin...

Şimdi hasretin günün yüzünde hain bir tokat gibi
Merhametinden ırak, ağlatıyor geceleri
Kirpiğim bir dilenci ,el açmış uykulara
Yastık gözyaşıma eş
Yâr etmiş gözlerimi karanlıklara...

Tükendi takatim, koptu can ipim
Bu kaçıncı gidişin ,beni benden edişin ?
Ruhum tende titriyor bir kuru yaprak gibi...

İçimde senden kalan beyhude bir bekleyiş
Geride kalışımın gözleri ,küskün ve ıslak
Reva mıydı bu bana,ey beklemediğim aşık?
Yoruldum inan ki yokluğunla yarıştan
Gelmeden gidişine ,yetmiyor gözyaşım bak...

Gittiğin günden beri yüreğim geçti kendinden
Mutlu ol ey sevgili ,kazandığın zaferinden
Göğe yükselse de ahım, beddua etmem sana
Dilerim yanmasın kalbin,aşkımın vebalinden...

Öyle büyük sevdim ki seni
Unuturum demeye dilim varmıyor amma,
Bil ki ahd-ı yeminim var adını anmamaya...

Artık mevsim sonbahar ,yakıp geçti ömrümü yaz
Ben seni yazdım yüreğime, sende yüreğine bu hazin sonu yaz...
Arzu Karadoğan
21.09.2012

2

Monday, 8.12.2014, 23:16




''Acıtan Şiir''

Acıtan bir şiiri dinler gece,
Şiir damlar ayın yanağından,
Sus pus olur yıldızlar.
Bir tek şair konuşur, kalemiyle,
Üç hece gelir alt alta, mana aynı,
Sev-gi-li yazar her satırda.
Başka bir hüzündür gelip geçici,
Sızar kalır yatağından muzdarip sarhoş,
Sebebi hasrettir.
Alır koynuna kelimeleri,
Paylaştırır üçer beşer,
Dağılır kül tablasından sigaranın dumanı.
Emek hırsızıdır aslında yürek,
Çalacağı koskocaman sevdadır,
Sonra ansızın kendine;
Vuslat bunun neresinde?
Ah der, derinden bir ah.
Gece olunca dinler acıtan bir şiir,
Ay parlatır yanağını, sızar bir damla göz yaşı,
Göz kırpar yıldızlar, yürek sus pus.
Kalemiyle konuşur şair,

Manası bölüşülür üç hecede,
Yazılan sev-gi-li'dir her yöne,
Gelir geçer hüzün.
Sarhoş eder, yatağında sızar kalır,
Hasrettir sebebi.
Koynunda kelimeler,
Üçer beşer.
Son bir sigara daha yakar,
Dolmuştur kül tablası.
Yürek çalınmıştır, yürek misali,
Sevdası kocaman,
Sormuşsa elbet vardır bir cevabı.
Bir göz uçumudur vuslat.
Derinden çekilen ahlardır son.
Devam eder gider şiir,
Kalem durmaz, şair karalar.
Gece biter, yeniden başlar her şey,
Bir tutam Aşk'tır hepsi,
Karşılığını bulmuş, gülümseten.
Tutar yeniden seversin her hecede;
Sev-Gi-li'yi.

Murat Karagöz Aşkın İz Düşümü-syf 183

Yoncam

Jüri

  • "Yoncam" bir kadın

Mesajlar: 6,322

Kayıt tarihi: May 26th 2012

  • Özel mesaj gönder

3

Monday, 8.12.2014, 23:32

Elinize emeğiginize sağlık harika şiirler
:)

4

Monday, 8.12.2014, 23:34

Elinize emeğiginize sağlık harika şiirler
:)

Okuyan Yüreğinize sağlık...
:)

5

Tuesday, 9.12.2014, 04:27

BİR ELİF MİKTARI BENİ SANA BAĞIŞLA

Gecenin rengi acı
Yüreğimin ışıkları sönmüş
Yokluğunun ıssız karanlığındayım...

Sana dair ne ağıtlar giydirdim ayrılığın tenine

Yüzümde gidişinin efkârını demledim
Yokluğunun sabrına sarıldım geceler boyu
Seni ,sensiz de yaşamayı öğrendim...

Ne yana dönsem gözlerin vurdu gözlerimi
Hüznümün kirpiğinden döküldü her gece ıslak bir sızı
Gözyaşımla yıkadım yarım bıraktığın düşlerimi
Yüreğimin tövbesinde sakladım aşkı
Hiçbir yüze hoşça bakmadım, bakamadım
Bir tek hayalin değdi gözlerimin içine ...

Aklıma her gelişinde gidişine sustum
Yokluğunu yordum gözlerimde
Bakışımla vurdum dili yanmış sözlerimi
Özleminle yaralandım
Hece hece seni kanadım
Kuramadığım tek cümleydin

Konuşamadım...

Ruhumda yol aldıkça hayalin
Soluma sızın, İçime közün düştü
Hasretinle tutuşup yokluğuna yanmaksa aşk
Yüreğim küle döndü

Anlamadın...

Mum olup eriyen anıların ateşiyle yaktım maziyi
Gittiğin mevsimlere küstüm
Kışların sürgünü,yazların kaçağı oldu günlerim
Yokluğunun dipsiz kuyularına düştüm
Dağıldım
Kırıldım
Eksildiğim kadar hayaline sarıldım
Sensizliğin gözbebeklerinde unuttum da kendimi

Bir tek seni unutamadım...

Vuslatına kapattım gözlerimi
Her gün sana uyanıp
Her gece sana uyudum
Ayak izlerini sakladım ömrümün yollarında
Sessiz bekleyişler ektim hasretinin kör duraklarına
Dua dua dökülüp avuçlarıma
Adını yüzüme sürdüm
Varlığımı yokluğunla tükettim

Biz kadar bittim...

Yüreğimde üşüdü saçlarımda soldu yıllar
Beklediğim kadar gelmedin
Şimdi sensizliği ölüm geçse de vakit
Vazgeçmedim yine de senden
Bıraktığın yerde bir bir nefes hayat için
Geleceğin günü beklemekteyim

Özlemimin dile gelen öznesi
Yollarına yol olduğum
Hadi dön gel
Düşür gözlerime gözlerinin rengini
Yüreğine kat yüreğimi
Tutunduğum duasın dilimde
Adına yaşamak dediğim
Ben kimseyi böyle deli sevmedim
Bir elif miktarı beni sana bağışla...
Şiir/Arzu Karadoğan
30.12.2011

6

Tuesday, 9.12.2014, 04:35

ÖNLÜĞÜM SİYAHTI MUTLULUKLARIM BEYAZ
Çocukluğuma...

Hep azlığın içindeki çokluğu görmeyi sevdim.
Yoktu öyle süslü püslü göz alıcı bebeklerim .En güzel oyuncağım taşlardı.
Ayak taşı, beştaş ...Belki de o yüzden kalbim hiç taşlaşmadı.
Evcilik oynardım. Çamurdandı tencerelerim tavalarım. Bir heykeltraş edasıyla onları yapar güneşte kuruturdum. Sonra kavak ağacının yapraklarından sarma sarar içlerini doldururdum. Ellerim çatlardı ve eve gittiğimde annem yine mi çamurla oynadın der beni yıkar temizler ellerimi kremlerdi.O mutluluk her şeye değerdi.O zamanlar büyüklerimiz biz oynarken başımızda beklemezlerdi .Çünkü sokaklar güvenliydi.
Öyle oyun parkları da yoktu
İki ağacı yan yana görsem salıncak kurardım .Saatlerce sallanırdım, süresiz ve jetonsuzdu..Bir de ip atlamalarım, birdir birlerim ...Ona kadar saymayı öğrendiğim .. Yazın sıcağında serinleten renkli buzlarım vardı. Dondurma da neyin nesi. Oraletleri çay tabaklarına doldurup içlerine de çay kaşığı koyup buz dolabında iki saat bekletmek yeterdi. Televizyon desen haftada bir gün çizgi film oynardı.Onu da sabırsızlıkla beklerdim . Ha unutmadan bir de hayal meyal hatırladığım Karaşimşeğim. Uçan arabası düşlerimin...
Kış geldiğinde ise sobanın üstünde tereyağlı eritme ekmeklerim ne de tatlı olurdu.
Elli çeşit kahvaltılık yoktu ama ne yer içerdim de yanaklarım pespembeydi. Yoksa sebebi içinden oyuncak küçük kovalar kürekler çıkan leblebi tozları mıydı? Onları yer oyuncaklarıyla usanmadan oynardım. Eeee defilecilik anılarımı da unutmadım.
Annemin yazmalarını elbise yapar kat kat üstüme sarardım Ve hiç kızmazdı bana .
Ama en çok saçları sarı iplikten ,bedeni mavi kumaştan olan bebeğimi severdim. Annem gibi kokardı .Çünkü onu annem elleriyle dikmiş ,gözlerini, ağzını, burnunu nakış nakış işlemişti .O benim en kıymetlimdi. Sonra bir gün boyum kadar bir bebek alındı oyuncakçıdan, sadece bir gün, bir gün, bir gün oynadığım . Anneannemi ziyarete şehir dışına gittik bebeğim evimizde kaldı. Yatağımın üzerine bırakıp ona ‘'beni bekle'' dedim. Geri döndüğümüzde külleri bile yoktu evimiz yanmıştı ama onunla hiç oynayamadım diye üzülmedim. Çünkü benim çamurdan tencerelerim tavalarım vardı ellerimle kardığım...Ve en önemlisi saçları sarı iplikli ve mavi tenli bir bebek yapmak için canım anneciğim ...
Yazan/Arzu Karadoğan

7

Tuesday, 9.12.2014, 04:38

Sarmaşıklar

Gittin
Bıraktın beni yapayalnız
Bir başına
Sensiz geçen günleri nasıl anlatsam sana
Duvarda ağlayan takvimleri
Masada durmuş saatleri
Dün ya da bugün ikisi de benzerken birbirine
Nasıl anlatsam
Zamanın önünde diz çöken hayalleri...


Gittin
Bıraktın beni yapayalnız
Bir başına
Dudağımda sustu söz bugünden düne doğru
Sakladım bütün cümleleri
Bağdaş kurdu nefesimde iç çeken bir hıçkırık
Dilencidir şimdi kirpiğimde el açan
Ağladıkça gözyaşının arsızı gibi
Gülüşümdür yüzümden gözlerime kaçan ...


Gittin
Yüreğime bıraktın sis rengi bulutları
Ruhumda esti yalın ayak rüzgarlar
İçim dışım toprak kokusu
Ayıklayıp gecelerden gündüzleri
Yaktım bütün vakitleri
Ellerimde kaldı kapkara bir gökyüzü...


Gittin
Bıraktın beni yapayalnız
Bir başına
Islandı ayrılığın yağmurundan yollar
Hiç bir geliş yazılmadı bir daha duraklara
Suya düştü ayak izleri
Sev demek sevmekten zordu
Gidene kal demek kadar
Gittin
Yaşadım bütün ölümleri
Solmadan içimdeki sarmaşıklar...
_Arzu Karadoğan
1 Temmuz 2014

8

Friday, 12.12.2014, 20:58


Durdurabilirmisin?
Delicesine akan bir nehri
Engel koyabilirmisin? önüne
Her yağan yağmurda aşmaz mı?
Engelleri Sence
Ben böyle bir nehir'im işte
Hırçın'ca sana akan
Sen bitti dediğin anda bile
Benim sevgim yeniden başlar
Durduramazsın!!!
Ben sevda nehriyim
Durmadan yüreğine akan
Her yağmur'da çoğalıp
Sana dolup taşan
Ben Aşk'ım Sevda'yım
Hadi durdur beni kolaysa
Başaramazsın!!!
Ben bir nehir'im sen'se bir deniz
Sevdam la sana eriştiğim an
Bilki Senle birlikte
okyanuslara karışacağız İşte o zaman..!

9

Friday, 12.12.2014, 21:21



Ey Sevgili!..
Bana şiir olur musun?
Bir şiire cansuyu,
Gökkuşağıma bir renk olur musun?
Denizime yakamoz,
Yakamozlarıma ay ışığı,
Güneşime harem,
Gönlüme yaren olur musun?
Rengarenk çiçeklerle dolu bir bağ,
Bir bahçe benim yürek yurdum!!!
Yürek yurdumda bir tohum,
Bir çiçek bir filiz de sen olur musun?

10

Saturday, 13.12.2014, 08:08

Sevgine Yenildim, Aşkına Yenildim
Yolunu gözlerken büyük sabırla;
Sevgine yenildim, Aşkına yenildim
Başa çıkamadım ben bu tavırla;
Başımı alıp gittim gurbet diyarına.
Sevgine yenildim, Aşkına yenildim.

(CAN)


Çareler tükendi dertler sardıkça
Munzur Dağları duman oldu hasret vurdukça
Yıllar insafsızca bana vurdukça
Gönlüm ahu zarda bu can figan eder yürek neyliye.
Sevgine yenildim, Aşkına yenildim.

(CAN)

Gözyaşım isyanda, gönlüme alevler sarmış.
Biçare kalbim komada, umutlar buz tutmuş,
Ömrüm sensiz geçti hayatı yaşamak nafile.
Bahtıma hükmeden, emrim hayalinde.
Sevgine yenildim, Aşkına yenildim.

(CAN)

Teselli ne yapsın, onmaz yaraya
Kalem tutan ellerim şiir yazarken titrer.
Sana olan özlemim yüreğimi yakar.
Hüzünlü şarkılar girdi sıraya
Mutluluğum kaldı çıkmaz bir aya
Sevgine yenildim, Aşkına yenildim.

(CAN)

Sadık Aktan

11

Monday, 15.12.2014, 14:00



Düş artık düşlerim'den
Gecenin karanlığına karış
Git uzaklaş benden
Ne kadar gerçek olabilirsin ki zaten
Bir düşsün Sen
Bir hayal uyanınca bitecek
Yüreğim hiç vazgeçmese'de senden
Git şimdi hayalini'de çek al gözlerim'den
Sen hep bir rüyay'dın bir yalan
Ne kadar gerçek olabilirsin ki zaten

12

Monday, 15.12.2014, 14:26

Söyleyemedim...



Yüzümde büyük bir kederin
Hala acıklı izleri duruyor
Senden kalan hatıralar
Tam şurada kalbimde duruyor
Canımı acıtıyor
Sanki tüm dünyanın yükü
Benim omuzlarıma yükleniyor
Yoruldum beklemekten
Yollarını gözlemekten
Seni seviyorum demekten
Özlemekten
Kavuşamamaktan
Sevdanın esaretinden
Bir bakış bile yeterken
Anlatmaya her şeyi
Aldılar pembe bulutları
Düşlerimden duygular
Farkında mısın
Hayat gidiyor elimizden
Ve kalbimi dolduran
Kalbimde kaldı
Söyleyemedim

Suna Yılmaz

13

Monday, 15.12.2014, 19:59

Gitme Kal Diyemedim



“Ne acılar biter sensiz
Ne bu ömür geçer
Ne bir sona ulaşabilirim
Ne de kader bana yeni bir başlangıç çizer” diyecektim
Diyemedim…

Yokluğunun ay tutulmalarında
Medcezirler yaşadım
Duygularım karabasanlarda
Ruhum bilinmezliğin girdaplarında kaldı
Yani var olan bütün güzellikleri
Gidişin, elimden aldı

Önce gecelerimi
Sonra gündüzlerimi kaybettim
Sonra güneş doğmayı
Sonra yağmurlar yağmayı
Sonra baharlar gelmeyi unuttu
Şiirlerim küstü
Şarkılar sustu

Gizlendim, gizledim
Kirpiğimden süzülenler
Hep sönmeyen bir ateşin içine düştü
Gözlerim denize düşmüş bir güvercinin gözlerine dönüştü
Yani varlığın nasıl ki cennet gibiydi
Yokluğun azap,
Yokluğun sanki cehennemin dibiydi

Oysa sen
Giderken kapamasaydın gözlerini
Hissedebilseydin yüreğimi
Alabilseydin ellerine
Tarifsiz bir sevgi düşecekti avuçlarına

“Gitme” diyemeyen ben
Gitmen için binlerce neden olsa da
Kalman için bir tek neden var
O da “aşk” diyecektim
Diyemedim…

Acıyan yerime dokunabilseydi parmakların
Ardında kalmayacaktım karanlıkların
Dokunmadın…
Zifiri gecelerin içine soluğum hapsoldu,
Kelimelerim sessizliğin içinde kayboldu

Sonrası
Aşk, artı hasret, eşittir acı
Bir tek çözüm değiştirebilirdi bütün bu olanları
Bilinmezliğin ortasında kalmamış bir sevda
Hapsedilmemiş sözler
Hiçe sayılmamış bir yürek

İşte o zaman
Kan damlamazdı görünmez yaramdan
İşte o zaman
Yasaklarında kalmazdım yokluğunun
İşte o zaman
Her şeye rağmen “iyi ki” derdim

Sen giderken, ayrılığa
Sen giderken, kalana
Sen giderken, yaşananlara
Sen giderken, aşka yakışanı yapmayınca…

Sesim, içime düşen çığların uğultusuna yenildi
Öylece kala kaldım
Söyleyeceklerimi söyleyemedim
En kötüsü “Gitme kal” diyemedim

İhsan TURHAN



14

Tuesday, 16.12.2014, 09:05


Keşke seni sorduklarında gözlerimden okunan bedduaları, dilimin ucunda gezinen ama intihar etmeyi bir türlü beceremeyen küfürleri görebilsen.

Sokak başında senden öğrendiğim yalanları satarken karşılaşsak keşke seninle. Seni de satsam. Para karşılığı falan değil. Böyle tam sırtından vurup, yarı yolda bırakıp kaçsam. Keşke rastlasan bana.

Sol yanımda yüzlerce saplı olan bıçakları görsen. Ve seni her düşündüğüm de yabancı bir elin o bıçaklarla yüreğimi yavaş yavaş nasıl oyduğunu izlesen keşke. O kadar bıçak darbesine rağmen hala nasıl ölmedigine hayret etsen.

Her gece başka bedenlere teslim ederken bedenimi, başkalarının nefeslerini hissederken boynumda, ben sadece senin gidiyorum derken yorduğun nefesini hatırlıyorum. Keşke bunu da hissedebilsen.

Böyle kahpelik olur mu?
Olur mu böyle zalimlik?
Ben senin teninde yeni bir ülke, yeni bir inanç kurarken ve yalnızca ben inanırken sen önce tahrik edip sonra tecavüz ettin tüm hayallerime.

Kahkahalara boğulduğunu sanarken git bir yudum suda boğul.
Mutluluktan havalara uctuğunu sanarken yerlere çakıl.
Ne zaman başını yastığa koysan kabuslarla uyan.
Odalarda ışıksız, cenazende insansız kal.

Geri gelip sakın seni affetmemi bekleme.
Bu kadar bedduayla toprak bile kabul etmeyecek seni.
Ne Hoşça kal.
Ne yolun açık olsun.
Tek istediğim
Cehennem de ateşin bol olsun.




15

Tuesday, 16.12.2014, 09:08




Ben bu satırları yazarken sen çok uzaklarda olacaksın biliyorum.
Gözlerime yüzlerce kilometre uzaklıkta olman değil önemli olan.
Ya da nefesimi kaç şehir geride bırakıp gittiğin.
Gidebilirdin !
Gitmeliydin !
Ve gittin !
Ben senin gitme hakkını elinden almaya hiçbir zaman yeltenmedim.
Tenine ne zaman dokunsam gözlerine perde çekerdin.
Dudakların hep akşamüstüydü bana.
Hep hafif serin.
Ben ne zaman aşk desem, sen çıkma derdin.
Yüzümün ortasına koca bir ayrılığı çakar öylece giderdin.
Severdim seni...
Bazen de sevişirdik.
Yani ben koynumda uyuya kalmanı sevişmeden sayardım.
Sarhoş olduğunu sabah beni hatırlamadığında anlardık.
Uzatmaları oynarken yendiğimi sanırdım.
Oysa çoktan oyundan çıkarılmıştı kadınlığım.
Aşk dedim sana duymadın.
Yar dedim usulca konuşmadın.
Adamım cümlelerini hangi dil kurumuna bağışladın ?
Çekip giderdim.
Bilirdim elbette senden gitmeyi.
Vazgeçmeyi...
Kadınlık olmasaydı hamurumda,
Merak etme adamım !
Bilirdim adamlığını yerle bir etmeyi.

16

Tuesday, 16.12.2014, 19:43



Külrengi bulutlarıyla güz günlerinin
Sevdiğim İstanbulu gibisin
Gene de çağırıyor yüreğin
Daha aydınlık bir yeryüzünü

Her zaman genc gozlerinde guluyor
Su kocamis ve yorgun Istanbul
Gene de yasiyor ve sirli aynasinda
Bana gosteriyor senin yuzunu

Ayak basmadığım çorak bozkırda
Sevdiğim Anadolu gibisin
Gene de bekliyor yüreğin
Uzakta ve elinde olmayanı

Sevecen gözlerinde tükeniyor
Hasret rüzgarlarıyla Anadolu
Gene de üretiyor ellerin
Yeni baştan ve umutla sevdanı

İstanbulum Anadolum sevdiğim toprak
Ne kadar yakınım sana
Ve ne kadar uzak




17

Tuesday, 16.12.2014, 19:54



Çaresizliği de yaratan O,
Çareyi de yaratan O,
Mutluluğu da yaratan O,
Mutsuzluğu da yaratan O,
Kalk, silkelen, kendine gel!
Umutsuzluğa sarılma,
Umutsuzluk şeytandandır!
Ümit etmek Allah'tandır!
Ümitvâr ol,
Hayr'ı iste,
Korkma, yürü!..

18

Tuesday, 16.12.2014, 21:04




Günaydın İstanbul

Marmara’da martılar bir güzeldir.
Gemilerin düdüğü çalar, dumanı tüter
Ekmek balık diye bağıranlar
Tarih kokan şehirde yaşarlar.

Hayat zorluğu bir başkadır
Herkes geçim derdindedir
Biraz mutluluk ararlar
Tarih kokan şehrin insanları

Gök kubbeler bir güzeldir
Köprüden sarkılan oltalar
Balıkların korkulu rüyasıdır
Tarih kokan şehirde

Büyüdükçe tarih kokan şehrim
Derdi de sorunu da beraberinde büyür
Güzelliğiyle bir başkadır
Tarih kokan memleketim İstanbul.

19

Wednesday, 17.12.2014, 20:51




Şimdi açsam pencereyi beklesem
Sen gelsen
Olmaz ya hani geliversen
Hiç bir şey sormasan
Hiç bir şey söylemesen
Sussam
Sussan
Sussak.
Susuşların anlattığını dinlesek
Sırt sırta otursak
Katılasıya ağlasak
Sormasak birbirimize sebebini
Sarılsam
Sarılsan
Sarılsak.
Ve yine hiç bir şey konuşmasak
Ama anlasak
Ne vardı sahi
Olmaz ya
Hayal ya
Hani diyorum olsa ne vardı.

  • "MUSTAFA ÇİLEK" bir erkek

Mesajlar: 11,783

Kayıt tarihi: Mar 5th 2011

Konum: TOKAT

  • Özel mesaj gönder

20

Tuesday, 10.02.2015, 21:03

Çok güzel emegine ellerine ve yazan yüregine saglık


SEVGİ YÜREK İSTER

Sevgi yürek ister
Zora geldiginde degil terketmek
imkansız nedir bilyormusun
Zor olandır zor

Ben bu yüzden zoru seçerim
Çünkü sevgi bunun içindedir
Eger onu başarırsan sevmekden korkma
O zaman yüregini ortaya koy

Çünkü aşk karşılık beklemez
Fedakarlık ben buna inanıyorum
Sevdinmi aşkın kanunu olmaz
Ona mahkum olursun
Suçumda sensin cezamda sensin

MUSTAFA ÇİLEK


Kalem yazar gönülden geleni ne gelirse dil söyler iki dudagın aransından cıkan kelimeleri el ise sıraya dizer