Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

Tuesday, 16.12.2014, 11:30

Bekar gibi davranan evli erkekler

Son günlerde evlenenlerin sayısının artmasının yanında başka bir detay var ki, göz ardı etmek imkansız. Çok fazla evli erkek, bekarmış gibi hareket ediyor ve girdiği ortamlarda kendisiyle ilgili bu gerçeği paylaşmadan iletişim kurmaya çalışıyor. Mutsuz ya da boşanmak üzere olduğu için de kendisini haklı görüyor.

Uzaktan çok mutlu görünen evli çiftlere rastlıyoruz. Alışveriş merkezlerini bebek arabalarıyla dolduran, çoğu zaman gözlerinin içi parlayan, etrafa mutluluk mesajları veren ve biz kadınları evliliğe imrendiren çiftler onlar. Onlara bakıyoruz ve içimizden 'Ne kadar da mutlular. Gerçek aşkı bulup evlenmişler. Acaba ben de bir gün evlenebilecek miyim?' diye düşünüyoruz. Ama bu, çoğumuzu imrendiren evliliklerin arkasında kimi zaman bambaşka, mutsuz senaryolar yatabiliyor. Ve nedense (!) genelde bu senaryolar erkeklerin başının altından çıkıyor. Daha geçtiğimiz günlerde benim başıma gelen bir olay, bazı evli erkeklerin yaşadığı gizli, bazen de hiç gizli olmayan hayatlara örnek teşkil ediyor. "EVLİ OLDUĞUMU BİLDİĞİNİ SANIYORDUM'' Bazen tanıştığınız anda ortak pek çok noktanız olduğunu fark ettiğiniz erkekler olur. O da onlardan biriydi. Aynı takımın tutkulu taraftarlarıydık ve maçları sıkı bir şekilde takip ediyorduk. Hemen telefon alışverişi yapıldı ve görüşmeye başladık. Birlikte, tuttuğumuz takımın maçlarına gitmeyi seviyorduk. Her gün mesajlaşıyor ya da telefonlaşıyorduk. Hatta doğum günümde saat tam 12'de beni ilk kutlayanlardan biri de oydu. Daha tanışalı bir ay olmadan bana yurt dışına tatile gideceğini söyledi ve döner dönmez yapacaklarımızı planlamaya başladı. Gittiği tatilde bile mesaj atması, benimle ne kadar ilgilendiğinin göstergesiydi adeta. Tatilinin ikinci gününde Facebook'ta etiketlenmesi tüm gerçekleri su yüzüne çıkardı. Erkek arkadaşlarıyla gittiğini sandığım tatil, aslında eşiyle yaptığı romantik bir geziden ibaretti! İnternet, bu konuda hafiyelik yapmak için bulunmaz bir bilgi kaynağı. Ben de azıcık araştırmayla, bir yaşında çocukları olduğunu ve 1997 yılından bu yana evli olduklarını öğrendim. Kendisine her şeyi öğrendiğimi bildiren bir mesaj attığımda ise hiç beklemediğim o cevabı aldım: "Evli olduğumu bildiğini sanıyordum." Bana hiçbir şekilde evlilik sinyali vermeyen, parmağında alyansı bile olmayan ve hatta beni arkadaşları ve kuzenleriyle aynı ortama sokan bu erkeğe evli olup olmadığını sormak aklıma gelmemişti tabii ki! İşin komiği, o da bunu gündeme getirecek fırsat bulamamıştı nedense. Onu yanlış tanımamı istemediğini, hayatında ilk defa böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını, evli olduğunu söylemek için çok çabaladığını (!) ama bir türlü konunun açılmadığını söyledi. Bırakın beni düşürdüğü durumu, hiçbir şeyden haberi olmayan, evliliği içinde çok mutlu gözüküp dışarıda bambaşka bir hayat peşinde koşan bir erkeğin eşinin durumdan bihâber hali beni çok daha fazla üzdü.

BİR TÜRLÜ BOŞANAMAYAN (!) ERKEKLER

Bu tip erkekleri belirlemek çok kolay değil aslında. Çünkü tıpkı evlenmeden önceki gibi hayatlarına devam eden, her gece başka bir yerde görülen, hiçbir konseri kaçırmayan ama bu etkinliklere hep arkadaşlarıyla giden bir erkek düşünün. Sizin aklınıza hiç evli olduğu gelir mi? Yeşim, kısa süredir tanıdığı bu erkeğin evli olduğunu başından beri biliyor. Ama bu konuyu çok fazla dert etmiyor gibi gözüküyor. Çünkü kısa zamanda ısındığı bu erkeğin eşinden boşanacağına ve birlikte olacaklarına inanıyor. Erdem'in onun gözünde çizdiği imaj bu şekilde. Eşiyle uzun süredir aynı yatakta yatmadıklarını, boşanmak üzere olduklarını ama iki tarafın da ilk adımı bir türlü atmadıklarını söylüyor. Hoşlandığı erkeği kaybetmekten çok korkmaya meyilli kadınlardan olan Yeşim ise, Erdem'i beklemeye kararlı gözüküyor. Bizim ona tavsiyemiz ise, boşanmak için başvuru bile yapmayan bir erkekle zaman kaybetmemesi… Çünkü evli bir erkekle görüşürken, onun medeni durumdan haberdar ve bunu kabul etmiş gözükürseniz, yaşanılan rahatlık kolay kolay bozulmuyor.

EVLİ OLDUĞUNU SAKLAYANLAR

Bekar gibi davranan evli erkeklerin genel durumu olarak bunu gösterebiliriz. Çünkü böylesi çok daha fazla işlerine geliyor. Evde onları bekleyen bir eşleri olduğunu ve eninde sonunda eve gitmek durumunda olduklarını unutan bu erkekler, daldan dala konmak konusunda uzmanlaşmış gözükürler. Gece kulübünde içkisini içtiği barın arkasından güzel her kadını izler, fırsat bulursa tanışır ve hatta geceyi onunla bitirir. Veya daha masum bir yol seçtiğini düşünerek bir kadınla tanışır ve sadece onunla görüşür. Birlikte yemeklere giderler, aşk sözcükleri havalarda uçuşur, hediyeler takas edilir ve kadın kendisini dünyanın en şanslı kişilerinden biri görür. Pınar, aşık olduğu erkeğin evli olduğunu onu Facebook'ta aratarak öğrenmiş. Profil fotoğrafında tek başında olsa da, ilişki durumunda "evli" yazması alarm çanlarının çalmasına yetmiş. Tabii yine de "acaba kendisini kadınlardan korumak için ilişki durumunu bu şekilde mi yazdı" gibi saf duygularla kendisini teselli etmiş başta. Ama en sonunda dayanamayarak hayatındaki erkekle yüzleşmiş. O da çok utanarak ve sıkılarak üç yıldır evli olduğunu itiraf etmiş. İşte o zaman Pınar'ın aklına gelen bir olayla dünyası başına yıkılmış. Birlikte kaldıkları bir günün sabahında erkek arkadaşının arabasının bagajına kendi çantasını koymak istediğinde, o anda evli olduğunu bilmediği bu erkek "sen uğraşma, arabaya bin, ben koyarım çantanı" demiş. Bunu o an için çok doğal karşılaşa da, o bagajda ne olacağı ancak gerçekler ortaya çıktıktan sonra aklına gelmiş. Bir yaşında bebeği olan Tunç, bebek arabasının olduğu bagajı Pınar'ın açmasını istememiş aslında. Ortaya tabak gibi çıkacak gerçeklerden korkmuş. Bu itirafı da duyduktan sonra, Pınar ağlayarak ve yaşadıklarına lanet ederek o erkekten ayrılmış.

ÖZGÜR EVLİLİĞİN BAŞKA BİR BOYUTU

Etrafta ne kadar çok evli erkeğin tek başına dolaştığını konuştuğumuz bir arkadaş sohbetinde başka bir arkadaşım da yaşadığı olayı şöyle anlattı: "Birisiyle tanıştım. İnanılmaz yakışıklı, centilmen ve benimle konuşurken gözlerinin içi parlayan bir erkekti. Elimden tutup beni bir mekandan diğerine götürüyor, arkadaşlarıyla tanıştırıyor ve aşkını uluorta yaşamaktan hiç ama hiç çekinmiyordu. Bir gün bir arkadaşıma yaşadıklarımı anlatırken, bana adını sordu. İsmi biraz değişik ve fazla kullanılmayan bir isim olduğundan dolayı, birden irkildi. "Yoksa Levent'te mi oturuyor ve işyeri de orada mı" deyiverdi. Cevabım evetti çünkü alt katını ofisi olarak kullandığı bir villada yaşadığını biliyordum. Bana onun evli olduğunu söylediğinde başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Kendisiyle yüzleştiğimde bana çok rahat bir şekilde evli olduğunu söyledi. Ayrıca bu durumun ilişkimizde bir değişiklik yaratmasına gerek olmadığını çünkü açık bir evlilik yaşadıklarını hiç çekinmeden anlattı. Yani ikisi de farklı hayatlar yaşıyor ama aynı evde kalmaya devam ediyorlardı. Yine her ikisi de birbirinin yaşadığı o hayatlardan haberdar olsa da bunu dert eder gibi gözükmüyordu. Çünkü çift olarak bir süreliğine bu şekilde takılmaya karar vermişlerdi. Tabii ki böyle bir oyuna dahil olamayacağımı söyleyip ondan ayrıldım." Bunu yapmasının sebebi olarak da, onların hiçbir zaman boşanmayacaklarına olan inancını gösteriyor. Bir çeşit sapkınlık olarak nitelendirdiği böyle bir evliliğin taraflarının, sadece ilişkilerine heyecan katmak istediklerine inandığını belirtiyor. Hatta bahsi geçen o erkekle ilişkisine hiçbir şeyi dert etmeden devam ettiği takdirde, ileride üçünün birlikte yatağa girmesi gbi bir teklifle karşı karşıya kalacağı korkusunu da dile getirmekten çekinmiyor.

AH O "BİR GÜN BOŞANACAĞI ÜMİDİ" YOK MU!

Herkesin medeni durumundan haberdar olduğu bir erkek düşünün. O senaryoya bir de her şeyin bilincinde olan bir kadın ekleyin. İlişki yaşadığı erkeğin evli olduğunu biliyor ve ikinci kadın olmayı kabul ediyor. Bu kadınlar uzaktan çok mutlu ve hallerinden hiç şikayetçi gözükmüyorlar ama aslında içlerinde fırtınalar kopuyor. Çünkü her ne kadar aşık oldukları erkek boşanma kelimesini hiçbir cümle içinde kullanmasa da, bu kadar mutlularken erkeğin bir gün onun tarafına geçeceğine inanıyorlar en saf duygularla. Bazen o cümleyi duyuyorlar da. O erkek çok tutkulu bir anda "En kısa sürede boşanacağım" diyebiliyor ama o gün hiçbir zaman gelmiyor. Gamze, etrafındakilerin hiçbir uyarısına kulak asmadan ilişki yaşadığı evli erkekle çok güzel bir ilişkileri olduğunu anlatmaktan çekinmiyor. Emir'in sık sık eşiyle kavga ettiğine tanık olduğunu, hatta çoğu zaman aynı yatakta yatmadıklarını bildiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Çok mutlu bir evlilikleri olmadığını biliyorum. Emir, sadece çocuğu biraz daha büyüyene kadar o kadınla evli kalacak. Bana bunu hiçbir zaman söylememesi, hiç boşanmayacağı anlamına gelmiyor. Birbirimize bu kadar tutkulu bir şekilde aşıkken, aksi bir durum düşünemiyorum." Emir'in çocuğunun daha üç yaşında olduğunu düşünürsek ve en iyi ihtimalle beş yaşına geldiğinde bir boşanma olasılığının doğacağını hesaba katarsak, Gamze'nin önünde bilinmezlerle dolu iki yıl olduğunu söyleyebiliriz. Hayallerle ve kendini kandırmayla geçen bu iki yılın sonunda birlikte olup olmayacakları ise en büyük bilinmez olarak karşımıza çıkıyor.

Elif Öksüz/Cosmopolitan








2

Thursday, 18.12.2014, 19:55

Internet, Evlilik ve Sanal İlişkiler





Uzman Psikolog Özge Altan Aytun
Yetişkin Psikologu
Sertifikalı Gottman Çift Terapisti

İnternet sayesinde eriştiğimiz iletişim ve bilgi edinme modeline çok kısa bir sürede adapte olduk. Çağın bu muhteşem icadı sayesinde sayısız rahatlık, kolaylık ve fayda sağladık. Tabi ki artık onsuz bir yaşam düşünülemez oldu ama bazı alışkanlıklarımız, hayat tarzımız eskisinden bir hayli farklı olarak değişti. Bu değişimden kaçınılmaz olarak etkilenenlerden biri de evlilikler oldu.

İnternet kullanımının artması ile eşlerin birbirlerine daha yakın olduklarını ve iletişimlerinin arttığını söyleyebiliriz. Eşler çalışırken birbirleri ile hızlıca yazışabilir ve birbirlerinden daha sık haber alır oldu. Eşlerden biri uzakta (şehir dışı-yurt dışı) olduğunda kısa zamanda ondan haber alabilme imkanı oluştu.

İnternetin bu kısa süre içinde çiftler üzerindeki olumsuz etkilerine bakıldığında ise araştırmalar son 10 yılda diğer boşanma sebeplerininyanında internetin de artık bir başlık olarak yer aldığını gösteriyor. Amerika’da yapılan bir araştırma da geçtiğimiz yıl boşanmaların % 42 sinde diğer sebeplerin yanı sıra internet üzerinden kurulan bir yakınlık ya da ilişki yer alıyor. Eşlerin birlikteyken iletişimlerinin azalması, internet üzerinden ilişkiler yaşanması ve internet pornografisinin kullanımı internet nedeni ile olan boşanmalarda ciddi bir rol oynuyor..

İletişim Azalıyor..

Eşler arasında iletişim problemleri nedeniyle terapi merkezine gelenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Son zamanlarda yapılan araştırmalar evliliklerin % 50 sinin ilk 5 sene içerisinde sona erdiğini gösteriyor. Boşanmaların artması ve iletişim problemleri arasında ciddi bir ilişki var. Bu konuda henüz çok fazla araştırma bulunmamasına karşın çiftlerin özellikle beraber olma fırsatı buldukları akşam saatleri ve tatil günlerinde uzun süren saatler boyunca internette kaldıkları birbirlerini ihmal ettikleri ve iletişimlerinin azaldığı anlaşılıyor. İletişimin azalması çatışmaların artmasına yol açarken, çözüm arayışı yerine internetle sorundan uzaklaşmak tercih ediliyor.

İnternet gerçekten evlilik anlaşmasını bozabilir ve internet üzerinden kurulan ilişkiler aldatma olarak sayılabilir mi?

Tabi ki aldatma tarihi internetin icadından çok daha öncelere dayanıyor. Ancak internetin sağladığı, gizlilik, ulaşılabilirlik bu durumun çok hızlı gerçekleşmesine neden oluyor. Evlilik ve ilişki ile ilişkilendirilebilecek sitelere baktığımızda mükemmel eş arama siteleri, arkadaşlık siteleri (yaş gruplarına göre değişen), flört siteleri, evlilik ve ilişki danışmanlığı siteleri, boşanma önerileri siteleri… insanları tedirgin edebilecek bir sırada genişliyor.

Bunun yanı sıra, internet eşlerin diğer insanlarla coğrafi sınırlar olmaksızın hızla tanışmasına ve hatta kendi eşlerinden daha fazla iletişime geçmesine de olanak sağlıyor. İnternet üzerinden kurulan ilişkiler zaman zaman kontrolden çıkarak çok yakın, sınırların olmadığı pek çok özel şeyin de paylaşıldığı, diğer eşi üzecek hatta evliğe zarar verecek belki sonucunda boşanmaya neden olacak bir noktaya geliyor.

İnternet üzerinden evliliğe zarar getirebilecek, aldatma denilebilecek ilişki modellerinin başında internet üzerinden tanışarak duygusal yakınlaşma ve cyber-sex geliyor. Bu sanal ilişki şekilleri ortaya çıkınca “Bu şekilde internet üzerinden ilişki kurmak aldatma sayılır mı? Sorusu gündeme geliyor.

İnternet üzerinden seks yapılması bazı uzmanlar tarafından kesin olarak ilişkiye ihanet sayılmıyor. Gerçek bir aldatma için fiziksel bir şeyler olması gerektiğini ve hatta vücut sıvıları yer değiştirmiyorsa bunun cinsel bir aldatma olmayacağını savunuyorlar. Bazı uzmanlar ise duygusal bir bağlılık söz konusu ise aldatmanın başlayacağını savunuyor. Gerçek her ne olursa olsun, eşlerin çoğunluğunun böyle bir durumla karşılaştıklarında bu durumu aldatma olarak kabul ettikleri biliniyor. Son araştırmalar, İnternet kullanıcılarının % 10 unun internette düzenli olarak seks yaptığını ve bunu bir kere deneyenlerin hiç de az olmadığını gösteriyor

Duygusal ilişkilere gelince.. Eskiden gazete sayfalarında “boyu boyuma uygun bir eş arıyorum” un çok ötesinde bir durum yaşanıyor. Artık mükemmel eş seçimi (perfect match) siteleri ya da herhangi bir buluşma sitesi sayesinde çabucak duygusal ilişkiler başlayabiliyor. Özellikle eş bulmanın ve ya aramanın eskiye göre oldukça ekonomik hale gelmiş olması da bu sitelerin kullanımını ayrıca artırıyor. Herhangi bir ilişki içinde olmayanlar için iyi bir gelişme bu ancak evli ya da ciddi bir ilişki içerisinde olanlar için de bir tehlike. Kim eşini internette tanıştığı biriyle kaybetmek ister ki? Maalesef burada da internet üzerinden yakınlaşmanın bir kesim tarafından aldatma olarak görüldüğü bir başka kesim tarafından da gerçek ilişkiyi yıkamayacak bir eğlence olduğu düşünülüyor.

“Bu konuda sıkıntı çeken ve eşi ile boşanma sürecinde olan bir danışan yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Uzun saatler internette kalıyordu. İlk fark edişim odaya girer girmez bazı sayfaları(web) hızla kapatması oldu. Her seferinde oluyordu. Birkaç kere benden bir şey mi gizliyorsun diye sordum sana öyle geliyor dedi. Sonra bir gün tesadüfen kayıtlı bir site buldum. Üye olup arkadaş falan olabiliyordun, onun da nickname i yazıyordu. Onunla arkadaş olup yazışmaya başladım. Benden hiç bahsetmedi. Ama benimle buluşma randevusu bile ayarladı. Sonra daha fazla ileri gidemedi ve konuştuk. Her şeyi anlattı. İnternet üzerinden görüştüğü pek çok kadın varmış ama gerçekten görüştüğü hiç olmamış. Bana göre ilişkimize ihanet etti ve sonunda boşanmaya karar verdim.”

Sonuç Ne Olacak?

İnternet kendi içindeki icatlarla belki de bu sorunu kısa sürede yenecek. Facebook ve benzeri sitelerle belki de aldatma üzerine yaşanılan sorunlar büyük ölçüde azalacak. Örneğin, bir erkek bir kadın ile yakınlaşmaya karar verdiğinde onun ilişki durumunu görebiliyor. Belki böylelikle “evli”, “nişanlı”, “bir ilişki içinde” gibi görünen profillerin ilişkileri daha az zarar görecek. Bunun yanı sıra resimler, paylaşımlar, nerede olunduğu vb. bilgiler kaçamak yapma şansını azaltıyor.

Sonuç olarak ne bu icatların hızını ne de sonuçlarını hemen öngörmemiz mümkün. Dolayısıyla başımıza gelecekleri biraz yaşayarak göreceğiz gibi görünüyor. Ancak, İlişki içindeki problemler büyümeden bazı adımlar atmak büyük önem taşıyor. İlişkinizi bu anlamda risk altında görüyor ve önlemler arıyorsanız kulak verin;

Eşinizle daha fazla ve eğlenceli vakit geçirin. Bu internetin başından haftada bir kere kalkarak mümkün olmayacaktır. Birlikte vakit geçirirken nelerin sizi eğlendirdiğini fark ederek ve bu aktivitelere yoğunlaşarak zaman içinde olacaktır.Bu ilişkinin sevgiyle başladığını unutmayın. İlişkiye dair olumlu hatıraları anımsamak duygularınızın canlanmasına ve onunla iletişime geçmek için yardımcı olacaktır.İletişim sadece kelimelerle sınırlı değildir. Sesinizin tonu ve vücut diliniz de pek çok mesajı anlatabilir. Dokunarak, sarılarak gülümseyerek de karşı tarafa pek çok olumlu mesaj verebilirsiniz.İlişkilerde eşle yaşanan çatışmalardan daha olumsuz olan, hissedilen duyguları biriktirerek kendinize saklamanızdır. Bunun yerine sakin kalarak hissettiklerinizi karşı tarafla paylaşın.Pek çok insan eşi ile yaşadığı sıkıntıları bekleyip görerek aşmayı tercih eder. Bunun yerine birkaç adım atarak çok daha tatmin edici bir ilişkiye ulaşmak mümkündür.Pek çok eş “eğer beni seviyorsa ne istediğimi anlayabilir” düşüncesi ile sıklıkla hayal kırıklığına uğramaktadır. Eşlerin birbirlerinden ne beklediği ve istediği ise ancak karşılıklı net ve açık bir iletişim ile anlaşılabilir.Pek çok uzman eşlerin ilişkide ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için dışarıya yöneldiklerini savunuyor. Eşinizle yaşadığınız sıkıntılarda kendinizi de kritik ederek sizde nelerin değişmiş olabileceğini fark etmeniz sorunu aşmanıza yardımcı olacaktır.Eğer işin içinden çıkamayacağınızı düşünüyorsanız bu konuda bir çift terapistine başvurabilirsiniz. Çift terapisi sayesinde pek çok çift hem kendi hem de karşı tarafın sorunlarının farkına vararak etkin bir çözüm yolu bulabilmektedir.

3

Thursday, 18.12.2014, 20:02

Sanal Aşk

Siberdostluk ?... Siberaşk? Gerçekten hiç oldu mu ki?

“Beni tanıyan bir pişman, tanımayan bin pişman” diyor x takma adlı (nick) kızımız pek popüler arkadaşlık sitelerinin birindeki infosunda. Saçlar yeni kuaförden çıkmış, aynı tonda boyalı ve belki de aynı amatör (belki de profesyonel) editörün photoshopla editlediği resimleri özenle yerleştirilmiş.

Başka bir sitede “deler geçer bakışlarım, uçururum göklere” benzeri ifadeler var, saçları ve gözlükleri aynı tornadan çıkmış gibi duran delikanlının page’inde (artık sayfa ve tanıtım bile denmiyor, page’ime gir infomu oku tatlım).  Türkiye’de kayıtlı Ferrari sayısı belliyken sayısı  yüzleri bulan Ferrari’ye yaslanılıp çektirilmiş fotoğraf süslüyor acountları. Çarpıldım, vuruldum, öldüm, yamuldum şeklinde uyarı butonları kullanılıyor iletişim için. Ya da ha bire birileri birilerini pokeliyor, ilkokul arkadaşlarının unutulmuş yüzlerinin aşkı ile tutuşulan, sanal ortamın gözde mi gözde, malum mu malum sitesinin birinde yeni otantik mi otantik gruplar açılıyor.

Peki neler oluyor sanal arkadaşlık aleminde ? Bunca hazırlık bu emek niye, birileri birilerinden bir şeyler bekliyor olmalı. Peki geçmişin, okulda, işte, sokakta, markette, otoparkta tanışılan, telefon numarası istemelerle devam eden, bir akşam çıkma ya da sinemada patlamış mısır kola eşliğinde geliştirilen ilişkileri nerdeler, ne oldu onlara toparlanıp göç mü ettiler yoksa sanal ortamın aşırı süslü, makyajlı imajları yalan dolan ve abartıyla dolu sözleri arasında kaybolup gittiler mi?

Artan iletişim olanakları, tek tuşla saniyeler içinde kıtalar arası gigabytelar dolusu bilgi aktarma olanağı, cebimizden eksik etmediğimiz hatta ikinci ve üçüncüsünü taşıdığımız cep telefonları, tek televizyon alıcısına bağlanabilen binlerce dijital uydu kanalı karşısında bocalayan ve kolayı arayan beyinlerimiz artık ilişkilerde de kolayı seçmeye başladı da ondan. İnternet başında yer, içer, uyur (gezer) ve hatta sevişir olduk. Dostluğun yerini sanal ve sınırsız bir abartı yumağı karşılıklı gidip gelen mesajlar silsilesi aldı. Tabii ki bu mesajları taşıyacak platformlar ve bu platformların sanal üyeleri kendiliğinden oluşuverdiler. “Taze dışkıya çok sinek konar” hesabı ordan oraya bu sanla üyelerin üşüşmelerine şahit olduk oluyoruz ve olmaya devam edeceğiz.

Mesleğim gereği karşıma aşk acısı çekenler de geliyor, bakıyorum ki adam ya da kadın, hiç tanımadığı, dokunmadığı, kokusunu duymadığı birine aşık, soruyorum “nasıl oluyor bu” diye yüzüme uzaydan gelmişim gibi bakıp aynı bakış ve aynı ses tonuyla “m..” programını duymadınız mı diyorlar. “Duydum kullanıyorum ama aşk hiç görmediğiniz birinin ona ait olup olmadığından asla emin olamayacağınız fotoğrafı ve hatta görüntüsünden mi ibarettir” diye sorasım geliyor haliyle ama olduğu gibi kabul etmeye ve anlamaya çalışıyorum.

Başka bir çift karşıma internette tanışıp evlendiklerini ama son zamanlarda birbirlerinden nefret ettikleri şikayeti ile geliyorlar. Sadece üç ay yazışıp cep telefonunda konuşup evlenmişler. Buna şaşırmıyorum ama ilişkilerinin geldiği noktaya şaşırmalarına şaşırıyorum. Onaltı senelik kariyeri ve aldığım olanca eğitimi bir kenara bırakıp “ eee ne bekliyordunuz” diyesim geliyor. Ama yine de dinliyor ve yolu bulmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum.

Şimdi bu denizde boğulduğunun farkında olmayan hemen herkese sözüm “ey insanlar, neredesiniz, ne kadar sanal, ne kadar gerçek, ne kadar kendinizsiniz?, önümüzdeki hangi birkaç günü internet beraberinde getirdiği sahte ilişkileriniz olmadan yaşamayı düşünüyorsunuz? Acaba çok mu geç kaldınız önünüzdeki bilgisayarı ya da sözde sosyal paylaşım sitesini  kapatıp yıllardır görmediğiniz dostunuzun ofisine ya da evine bizzat uğramak bol köpüklü bir kahve içmek için ?”

Saygılarımla…

Dr. Psikolog Murat SARISOY

Psikolog Dr. Murat SARISOY

4

Thursday, 18.12.2014, 20:09

Sanal aşklar tatlı başlar. Aslında o duygulara aşk demek de biraz ayıp olur ama konuya buradan girip kafanızı karıştırmayayım. Çağın kolaylığı internet, doğal olarak aşk hayatımızı da ele geçirdi. Ele geçirmekle kalmadı, aşk hayatımızı mahvetti!

Ekonomik sıkıntılar, hepimizi sosyal hayattan uzaklaştırdı. Zaman geçtikçe daha yalnız ve içe dönük bireyler haline geldik. Evde televizyon izleyerek geçirilen sıkıcı akşamlara renk getirebilmek için, soluğu sanal alemde aldık. Önce Google’ın ne olduğunu öğrendik. Kendimizi dünyanın tüm bilgilerine haiz sandık. Ardından internet ortamında tanışabileceğimizi keşfettik. İcq, skype ve sonunda msn! İletişimin bin bir çeşit yolunu bulduk. Ancak tipini görmediğimiz ve hakkında bilgi sahibi olmadığımız insanlarla konuşmak bizi sıkmaya başladı. Günler ve haftalar boyunca sohbet ettiğimiz kişilerle ilk karşılaşmamız bizi hayal kırıklığına uğratınca, tanışma sitelerine yöneldik.

İlk sohbette aşk
Profiller hazırladık, resimler koyduk. Kendi özelliklerimizi ve aradığımız kişinin özelliklerini yazdık. Daha ileri gidip, bilgisayarın ortak noktaları bulup, bize uygun adayları önermesini istedik. Sonra beklemeye başladık. Gelen mesajların sahiplerini profillerinden çözdüğümüzü düşündük. Onlarca defa yanıldık. Çoğu karşılaşma hüsrandı veya sonradan hüsran oldu. Peki, sanal alemde sabahlara kadar süren sohbetlerin içimizde yaratığı o duygular gerçek değil miydi? İnsan hiç görmediği birine aşık olabilir mi? İlk görüşte aşkın yerini, ilk sohbette aşk mı aldı?

Elbette insan hiç görmediği, dokunmadığı birine aşık olabilir. Bir yazara, bir ressama da aşık olabilir. Bu aşktan ne anladığınıza bağlı! Görselliği çok önemsemeyen biriyseniz, bir adamın beynine vurulabilirsiniz. Aşkın bin türlü hali var. 

Ancak bizim gözden kaçırdığımız şey, çoğunlukla bir hayale aşık olduğumuzdur. Ekran karşısında kahramanlık yapmayı seven bir milletiz. Gerçi ekrandan önce de öyleydik. Biz, kısır günlerinde yan komşumuza, rakı masalarında yıllanmış arkadaşlarımıza bile hava atmayı severiz. Bir yabancıyla konuştuğumuzda geldiğimiz nokta şuydu: Hepimiz kral ve kraliçeydik! Çoğumuz en az bir yabancı dil biliyorduk, neredeyse hepimiz üniversite mezunuyduk. Hayatımıza giren kadın ve adam sayısı bir türlü üçü geçemedi. İyi para kazanıyorduk. Kendi ayaklarımızın üstünde duran, bilgili, üreten ve çağdaş kişilerdik. Ülke toplamında gerçek sayımda çıkmayacak ve baskı sayısı yetişmeyecek kadar çok kitap okuyorduk. Boş zaman diye bir kavramımız yoktu çünkü boş zamanlarımızı konser, tiyatro ve sinema ile dolduruyorduk. Evde izlediğimiz korsan CD’leri sinema yerine, restoranda çalan müzikleri de caz konserine çevirme becerimizi atlamak ayıp olur tabii ki. Bizler, sanal alemde kendimiz olmayı beceremedik. Olmak istediğimiz kişilerdik. Yani, hepimiz iyi birer pazarlamacı olduk ve bu işe kendimizi süslemekten başladık. Ancak aşık olduğumuzu düşündüğümüz kişilerin de, aynı hediye paketine sahip olduğu aklımıza gelmedi.

İlişki yaşadığını zannetme hali
Sanal alemin içinde hiç gerçek sevgilere rastlanmaz mı? Elbette bu olasılık dahilindedir. Kendinizi ne kadar şanslı gördüğünüze bağlı... Ancak benim gözlemlerim, özellikle farklı şehirlerde yaşayan insanların, bir ilişki yaşadığını zannetmesidir. Mesafelerle daha da kolaylaşan aldatmalar, sonunda yüreğimizin vurgunlarla yıkılmasına neden olur. İnsanlar her ortamda tanışabilir. İnternet de, diğer olasılıklar gibi bize hizmet etmek ve hayatımızı kolaylaştırmak için var. Özetle benim geldiğim nokta şudur: Normal hayatta bile başlayan ilişkileri sürdürmek, güvenmek ve sahip çıkmak çok zorken, sanal alemde yapılan sohbetlerin aşka dönüştüğünü düşünmek, bizi acı verici bir sona hazırlar. Sanal alem keyiflidir ancak işyerinden koşarak eve gidip, bilgisayarın başına oturma boyutuna geldiyseniz, siz de artık sanal bir kişisiniz demektir.

Her şeyi dozunda bırakın! Dışarıdaki gerçek yaşamdan kaçarak sığındığınız bilgisayar ekranı, sizi asosyal, yalnız, üzgün ve kaybetmiş biri yapmasın. Gerçek dünyadan kopmayın, sanal alemin keyfini çıkarın!

Candan Ünal’la Aşk ve İlişkiler