Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, AllaTurkaa sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

21

Friday, 18.03.2016, 01:17


Atatürk’ün Hayatının En Uzun Günü

25 Nisan: Çıkarmanın hız kazanması, Arıburnu’nun güneyindeki koy üzerine yeni birliklerin gelmesi, ikinci hücum dalgasının karaya çıkmaya başlaması, Avustralya Tugayının 9, 10, 11, ve 12. Taburlarının Arıburnu’na yerleşmesi.

Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in, Esat Paşa’ya telefonla, ‘’ Düşman Arıburnu ile Kabatepe arasında birçok savaş ve taşıt gemileri ile yanaşarak çıkarma harekâtına girişmiş ve şimdi Arıburnu’na bir kısım kuvvet çıkardığı öğrenilmiştir.’’ şeklinde bilgi verilmesi.

Arıburnu’na çıkan Anzak Tugayı ile kanlı çarpışmaların olması. İtilaf Kuvvetleri, örtme ve koruma kuvvetlerinin tamamen sahile çıkarılması.

Tümen Komutanının 19. Tümen Komutanına şu raporunun ulaşması; ‘’ Düşmanın Arıburnu ile Kabatepe arasına birçok harp gemisi ve nakil aracıyla yaklaşarak çıkarma teşebbüsüne başladığı ve şimdi Arıburnu’na asker çıkardığı haber alındı. Bilgi için tebliğ olunur.’’

Conkbayırı’nda Türklerin karşı taarruza geçmesi, Avustralyalılarla Yeni Zelandalıların geri püskürtülmeleri.

Saat 21.30: Albay Heatcoat Grant ve General Paris’in, Saros Körfezi içinde deniz tugayıyla gösteri harekatına devam etmeleri ve uzun bir bombardımandan sonra, hava kararmadan biraz önce sahte bir çıkarma faaliyatine başlaması, harekatın Bolayır’da değil, Saros adasının kuzeyinde, Karaçalı köyü civarındaki üç sahil noktasına karşı yapılması, filikaların üzerlerine bir tek kurşun atılmadan ve fark edilecek bir harekata sebep olmadan sahil açığında kalmaları ve sonra gemilere alınmaları.

Saat 23.00: General Birdwood’un bütün askerlerini geri çekme isteği üzerine, General Ian Hamilton’un Arıburnu cephesine gelerek, komutanlar toplantısında geri çekilmeyi reddetmesi.

25/26 Nisan Gecesi: 19. Tümenin başlattığı gece taarruzunda, kuzey ve Kanlısırt dolaylarında bazı mevzii başarılar kazanılmasına rağmen, 77. Alayın başarısız hareketleri nedeniyle istenilen sonucun alınamaması;

Seddülbahir’de bulunan 26. Alayın 3.Taburunun iki bölükle takviye edilerek süngü hücumu düzenlemesi, takviye birliklerin araziyi tanımadıkları için bu hareketin de etkisiz kalması, 19. Tümenin zor bir durumda kalması.

26 Nisan: 19. Tümen emrine verilen 33. Alayın Bigalı’ya gitmek üzere yola çıkması.

28 Nisan: 19. Tümen Komutanlığı emrine giren 64. Alayın, sabah gün doğarken Kocadere batısına ulaşması. Kraliyet Deniz Piyade Tümeninden dört piyade taburlu bir tugayın, Anzak birliklerini takviye için, Arıburnu’na çıkarılması.

25 Nisan 1915 itibariyle düşman kara birlikleri Gelibolu Yarımadası‘na çıkarmaya başlar. Kara harekatı öncesi tedbirler alınırken asıl çıkarmanın Kabatepe ve Saroz Körfezi kıyılarına ve geniş sahillerine yapılacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle de Osmanlı 5. Ordu yani asıl birlikler Gelibolu Bolayır mevkinde konuşlandırılmıştır. 25 Nisan 1915‘te ise bu bölgeye sadece gösteri çıkarması yapılmıştır. Gösteri çıkarması esnasında ise birlikleri meşgul etmek ve orada tutmak amacıyla yoğun bir deniz topçu bombardımanı yapılmıştır.

Mustafa Kemal ATATÜRK komutasındaki 19. Tümen bir ihtiyat tümenidir. Yani hazır durumdaki yedek birliktir. 5. Ordu ihtiyat birliği olan 19. Tümen Bigalı Köyü‘nde bekler durumdaydı. Fakat Arıburnu sahillerine yapılan çıkarma harekatının yanıltma değil asıl çıkarma olduğu anlaşılınca bölgeye gönderilmişti.

Bölgedeki çatışmalarda Anzac Kolordusu’na karşı 27. Alay ile birlikte görev aldı. 25 Nisan 1915 öğleden sonra ise üstünlük sağlandı. Fakat düşman askeri sayısı sürekli artmakta idi. Düşman sayısının artmasına karşı birliklerimizde şehit ve yaralı sayısı da sürekli artmaktaydı. Destek birliği gerekliydi. 5. Ordu Bolayır’da idi ve neredeyse bir günlük yürüyüş mesafesi vardı. Yürüyüş mesafesi haricinde asker gelir gelmez yorgun bir şekilde cepheye sürülemezdi. Kaldı ki 19. Tümen askeri de yorgun ve bitik durumdaydı.

Düşman sayısının artması ve taarruzların yoğunlaşması 19. Tümen‘i zor durumda bırakıyordu. Elindeki mevcut imkanlar ile düşmanın durdurulup durdurulamayacağı, destek birliklerinin zamanında yetişip yetişemeyeceği, sürekli yoğunlaşan ve genişleyen düşman taarruzları Mustafa Kemal ATATÜRK‘e hayatının en uzun ve kritik gününü 26 Nisan 1915‘te yaşatmıştır.

http://www.canakkalesehitlik.net/ataturk…-uzun-gunu.html

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

22

Friday, 18.03.2016, 01:21


Düşmanın Arıburnu’nda yaptığı ilk çıkartma harekatını takiben Kolordu Komutanı Esat Paşa’dan talep ettiği taarruz emir alamamasına rağmen harekete geçen 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey, adı sonradan tarihe altın harflerle geçen 57. Alay’ı yanına alarak Kocaçimen’e yürümüştü. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey, 57. Alay’ı 5-10 dakikalığına istirahate geçirir, kendisi daha ileri giderek gözlem yapmak ister, binbir zorlukla Conkbayırı’na geçer. Bu sırada düşman kuvvetlerinin kaçan bir grup Türk askerini önüne katıp ilerlediği görür. Düşman askeri Mustafa Kemal’e, Kocaçimen’deki 57. Alay’dan daha yakındır. Düşman durdurulamazsa, gelip kendi kuvvetlerini de mahfedecektir. Bu esnada çok bilinen o diyalog yaşanır. Düşman önünde geri çekilen Türk askerinin önüne dikilir, “Düşmandan kaçılmaz!” diye bağırır… “Cephanemiz yok” yanıtına da derhal emirle karşılık verir: “Süngünüz var ya! Süngü taakkkk, yattt!”

Çanakkale Savaşları’nın kaderinin değiştiği andır bu. Düşman süngü takıp yatan Türk askerini görünce duraklar, arazinin özelliklerini de pek bilmediğinden olsa gerek, takviye beklemek üzere düşman erleri de yere yatar… Bu sırada 57. Alay’ın birlikleri de yetişmiştir. Kritik dakikalar geçer… Düşman askerinin sayısı 8 taburdan fazladır. Mustafa Kemal’in elinde bu kadar kuvvet yoktur. Fakat derhal süngü taktırır, bir dakika sonra da taarruz emrini vermiş ve taarruz başlamıştır. Kendisi Conkbayırı’ndan harekatı idare eder.

Mehmetçik o gün orada düşmana saldırdı, ölümüne boğuştu… Düşman dayanamadı ve sahile kadar geri çekildi.

Mustafa Kemal’in inisiyatif kullanmaktan kaçınmayan bu tavrı, Kocaçimen Tepe’yi ele geçirip kara harekatının daha ilk gününde Boğaz’daki müstahkem mevkileri susturmayı -dolayısıyla da daha ilk gün savaşı kazanmayı- hedefleyen İngiliz planını başarısızlığa mahkum eder.

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

23

Friday, 18.03.2016, 01:23

Çanakkale Savaşı’ndaki şehit sayısı 250.000 olarak yerleşip kalmıştır. Çanakkale Savaşı’ndaki şehit rakamı daha düşük olsa da bu durum zaferin büyüklüğüne en ufak gölge bile düşürmez. Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarına göre Çanakkale Savaşı’ndaki kayıp rakamlarımız şöyledir.

Subay Er Toplam
Şehit 589 56.495 57.084
Yaralı 1.017 96.847 97.864
Kayıp 27 11.151 11.178
Hastaneye Gönderilen 14.000
Hava Değişimi 13.459
Hastalıktan Ölen 20.000
Zayiat Toplamı 213.585

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

24

Friday, 18.03.2016, 01:41



Çanakkale'de savaşan 13 yaşındaki Gönüllü Bombacı Ali Reşat Çavuş'un fotoğrafının hikayesi
Almanya’dan gelerek savaşla ilgili izlenimlerini gazetesine yazan Vollmoeller’den öğrendiğimize göre fotoğraftaki çocuğun adı Ali Reşat’tı. Ali Reşat’ın hikâyesini tüm çıplaklığı ile kaleme alan Vollmoellar’e ‘Gönüllü Bombacı’nın birliğinde yer alan komutanı da yardımcı oluyordu. Şu satırlar yazara ait: “Ali...! diye bağırdı, Alman makineli tüfek birliğinin komutanı; Ali...! Çadırın arkasındaki karanlıktan ilginç ve biçimsiz bir karaltı gözüktü. Üstüne başına çekidüzen verdi ve dimdik durarak selam çaktı. ... İlk izlenimim, üniforma içinde bir kız olduğu biçimindeydi... Kafasına göre oldukça büyük olan ve tropik şapkalara benzeyen, kahverengi pamuklu kumaştan yapılma ‘Enveriye’ (Türk askerinin yeni başlığı) altında iki parlak ve kuyruklu göz yanıyor, dar ve parlak bir yüzü parıldatıyordu. Görüntünün kalanı ise kaba pamukludan yapılma, balçık kahverengisi arazi üniformasının altında kayboluyordu. -Beyler, bu Osmanlı İmparatorluk Ordusunun en genç astsubayı Ali Reşat Çavuş... Ali, Almanca öğrendiğini göster. Alman askeri nasıl der? Oldukça bol ve uzun üniforma kolunun içindeki ince parmaklı eli yeniden başlığa gitti. Çatallı bir çocuk sesi duyuldu: -Çook iyii...! (Sehr gut). -Tamam Ali. Şimdi biz bu beylere senin nasıl astsubay olduğunu anlatacağız. Beylerin hepsi tüm cesur Türk askerlerine Almanya’dan güzel armağanlar getirdi. İşte, bir paket de senin için. Bu beyler Almanya’ya geri döndüklerinde senden söz edecekler.” Yazara göre Ali’nin babası, Balkan Savaşı’nda bir Makedonya alayında yüzbaşıydı ve Kumanova’da şehit düşmüştü. Annesi ve kardeşleri, Sırplar tarafından katledildi. Bu katliamdan kurtulan Ali Reşat, kaçanların arkasına takılarak kendisini Trakya’ya attı ve askerlerin arasına katıldı. On üç yaşında bir çocuk, bir birlikle nasıl kalırsa öyle beslendi. Kâh geldi bir köşeye kıvrıldı, kâh arda kalanlarla idare etti. Yaklaşık 20 ay o askerlerle kaldı. Sonunda da yolu onlarla birlikte Çanakkale’ye düştü. Söz yine yazarın: “On beş yaşına gelmişti ve savaşmak istiyordu. Birisi ona bir asker pantolonu verdi ve bir de asker ceketi... Yalnızca bir silahı eksikti. Büyük adamların da kendilerinin silaha ihtiyaçları vardı. Ali’nin el bombasıyla tanışması kendi fikriydi. Bu ilk olarak nasıl oldu bilmiyorum. Ancak bir akşam kalktı ve kendi yöntemiyle İngilizlerle savaşmaya başladı. Gecenin yarısında bir cehennem gürültüsü ve delicesine atışlardan sonra, Ali Reşat sabah, bir İngiliz dürbünü ve bir Browning tabancayla geri döndü. İngiliz subaylarının bulunduğu yerleri bulma konusunda özel bir yeteneği vardı. El bombaları hep İngiliz subaylarını buluyor ve ganimetleri de buna uygun olarak seçilmiş ve aristokratik oluyordu.”Karanlıkta atılan bombalar Söz konusu haberde Ali’nin komutanının sözlerine de yer veriliyordu. Komutanı Ali’nin yetenekli olduğundan bahsediyordu. Gönüllü bombacıların tüm saldırılarında yer alması gerektiğini söylüyordu. “Ne yaptığını gördünüz. Ali, saldırı kollarının kahramanı oldu. Siperden ilk çıkan, düşman tel örgülerini ilk geçen ya da kesen, silahını tümüyle etkin olarak ilk kullanan oydu.” Komutanı onun, nisan ayındaki bir saldırıda, her iki bacağından ve bir mermiyle de ciğerinden kötü bir biçimde yaralandığını da anlatıyordu yazara. Ama hep ön saflarda olmak isteyen Ali’yi cephe gerisindeki bir hastaneye taşımanın da faydasız olduğunu dile getiriyordu. Buna rağmen bu yaralanmadan dolayı 4 hafta cepheden uzak kaldı Ali. Sonrasında döndüğü cephede yine düşman kurşunlarına hedef oldu. Son olarak da sol omzundan yaralanmıştı. Tüm bunlara karşın o, birkaç gün sonra yeniden iyileşerek siperlerdeki yerini almıştı. Komutanı yazara hikâyesini anlatırken hemen yanı başlarındaydı Ali. Çünkü şöyle bitiyordu metin: Bugün de erkenden ve yine bıkmadan yorulmadan bizimleydi... Öyle değil mi Ali Reşat?”Gecenin karanlığında siperden çıkan, düşman askerlerinin, özellikle subayların yerlerini bulan ve bombasını atan Ali, yaşının küçüklüğüne rağmen yüreğinin büyüklüğü, cesareti ve azmi ile bir destan yazdı. Yine söz konusu hikâyeden öğrendiğimize göre cepheyi ziyarete gelen Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın huzuruna çıktı. Savaşta göstermiş olduğu yararlılıklar dolayısıyla kendisine çavuş rütbesi verildi (Dergi bu bilgiyi de vermesine rağmen haberi en genç astsubay diyerek anons etti).

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

25

Friday, 18.03.2016, 01:46


Gece karanlık çökünce savaş duruyor. Avustralya - Yeni Zelandalıların bulunduğu siperde gece gitar çalıyorlar, askerlerimiz de dinliyorlarmış. Şarkı bitince bazen bizimkiler alkış tutarlarmış.Bazen de bizim askerimiz bir türkü söylüyor, karşı taraftan alkışlar.Türkü okunuyor, alkış yapılıyor, bazen de istek yapılıyor. Kağıda yazıyorlar, taşa sarıp bu tarafa atıyorlar. Türkler alıp okuyor, 'Dün akşam söylediğiniz o güzel şeyi tekrar söyler misiniz?'
Aradan birkaç gün geçiyor, istek yaptıkları halde Türkü okunmuyor.
Anzak tarafından bir kağıda yazıp atıyorlar; 'Kaç gündür istediğimiz halde, o güzel şeyleri neden söylemiyorsunuz?
'Türkler alıp okuyorlar, sonra, 'Çünkü siz, 3 gün önce o güzel sesli askerimizi vurdunuz' yanıtını yazıp atıyorlar"

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

26

Friday, 18.03.2016, 14:55


Siperlerde Düşman Gözetleyen Mehmetçikler

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

27

Friday, 18.03.2016, 14:59


14 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir’de şehit olan Yüzbaşı Kâzım Efendi’nin son mektubu
"Sevgili kardeşim
Ben vatan ve millet uğrunda bana düşen vazifeyi ifa ettim. Artık gerisini size terk ediyorum. Cümlenize hakkımı helal ettim, tabiidir ki siz de helal edersiniz. Hemşiremin, Ziya'nın Kemal'i hasretle gözlerinden öperim. Muhterem amcamın ellerinden öperek dualarını her zaman beklerim. Çoluk çocuğumu evvel Cenab-ı Hak'ka sonra vatan ve millete ve sizlere emanet ederim. Sevgili valideme, aileme, çocuklara güzel bakınız. Tahsillerine himmet ediniz. Maaşlarının tahsisi, icap eden muamelenin ifası için arkadaşlardan alayımızın tabur katibi ve aynı zamanda alay naibi bulunan Hasan Efendi’ye yazdım. Bulunduğum fırkanın kumandanı Miralay Remzi Bey, alay kumandanı Binbaşı Halil Bey’dir. Bu isimler size lazım olursa kendileriyle muhabere edersiniz. Binbaşımız Şevki Bey de benim gibi tehlikede bulunduğu için sağ kalırsa ona da müracaat edersiniz. Kolordu kumandanımız malum olduğu üzere Esat Paşa Hazretleri’dir. Hayvanım hakkında lazım gelen muamele için de kâtip efendiye yazdım. Oradaki hakkımı da çocuklarım için ararsınız. Sana çok rica ederim, efrad-ı ailemi, validemi hiçbir vakit üzme. Daima rıfk ile muamele et. Bana acımasınlar. Ben mukaddes vatan vazifem uğrunda terk-i can ettim, bahtiyarım. Cenabı Hak sizleri de bahtiyar buyursun. Baki cümlenizi Cenabı Hak'ka emanet ederim sevgili kardeşim.
Kâzım"
"Ruhumu şâd edin yeter"

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

28

Friday, 18.03.2016, 15:02


Çanakkale Savaşı'nda 14 Nisan 1915 tarihinde Seddülbahir’de şehit olan Yüzbaşı Kâzım Efendi’nin eşine Harbiye Nazırı Enver Paşa tarafından gönderilmiş taziye mektubu...

"Merhumun intikamını alacağımıza emin, bununla müteselli olunuz"

"Osmanlı Ordu-yu Hümâyunu Kabataş'ta mukime Zehra Hanım'a

Alay 21, tabur 1, bölük 1 zevciniz Yüzbaşı Kâzım Efendi bin Hüseyin, 14 Nisan 1331 tarihinde Seddülbahir muharebesinde bir Osmanlı askerine yakışan kahramanlık ve fedakârlıkla şehit oldu. Dini celili İslam'ın ve mukaddes vatanın müdafaası uğrunda hayatını feda edenlerin arkalarında bıraktıklarına düşen vazife, yeis ve fütur değil, fahir ve sürurdur. Bütün arkadaşları gibi merhumun da kıymetli hatırası yalnız sizin değil, daha büyük ailesi olan ordunun kalbinde ebediyen saklı kalacağına ve intikamının düşmanlarımızdan alınacağına emin ve bununla müteselli olunuz. Muhterem şehidin bütün yakınları ve sevenleri için Allah'tan ecir ve sabır tazarru ederek beyan-ı hürmet eylerim.
Başkumandan Vekili Enver"

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

29

Friday, 18.03.2016, 15:03


Arıburnu'nda 19 ncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal, Esat Paşa ve diğer komutanlar

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

30

Friday, 18.03.2016, 15:10



97 Yıldır Saklanan Şehit Mektubu
“Faziletli üstadı Ekremin Eniştem Efendim Hazretleri…

Minel gadim dergar olan Sıtkı hulus ve hususiyet üzere mahsusu selam senalar olup, ol mübarek desti şerifleri bus edip elgate hamse akebinde duanı talep ederim.

Eylül 20 tarihli bir mektubunu aldım. Derecesiz memnun oldum. Canabu hak sizleri de memnun eylesin amin veya mu’in..

Oltarafta halam hanımın iki ellerini bus edip hayır duasını talep ederim.

Ol tarafta yeğenim Mehmet efendinin gözlerinden bus ederim.

Yeğenim hanımların gözlerinden bus ederim.Hemşirem hanıma selam ederim.

Ol tarafta Ahmet efendinin Abdullah efendi canibi duruna selam ederim..Faziletli Musa efendinin yedi şerifini takbil ederim.

Hafız efendi ve diğer komşuların cümlesine selam ederim.

Ol tarafta gözüm duru ciğer köşem, oğlum hacı efendi ve Osman ağa ve kerime hanımın gözlerinden bus ederim.Canibi tarafına selam ederim.

Biraderim Şakir 47. Alayın 1. taburu 3. bölükte 1. takımda ikimizin mesafesi birdir.

Fakat harçlığımızdan sual eder isen 1 Mahtır(ay) 3 adet mecidiye ödünç aldık anı harcandık.10 paralık tütünü 1 kuruşa alırız. Buna göre hesap et. Mecidin birini cüce Hasan’dan aldım. İkisini demirci Hacı Hafız Efendinin Mehmet hocadan aldım.

Şayet Allah emrinde gidersem eda edin(ödeyin). Mehmet hocanın da parasını vermemiz gerekli.

…. Acele harçlık göndermenizi rica ederim. Şimdiki halde kardeşim Şakir’de me’uz fakat şakir’in me’yuz olduğuna ben razı olmadığım gibi sizde razı olman.

Allah aşkına ol tarafta olan eşimiz evvel Allah sonra size emanet. Bir hizmetkar bulamazsan Camus’un birini sat, birini birinin yanına güdüver et. Cenabu Allah eyi yapar.

Ol tarafta faziletli hacı efendinin iki ellerinden buse edip hayır duasını talep ederim.

Faziletlü Hafız Edhem efendi ve hacı efendi ve Mehmet efendi ve ihvanın cümlesine selam ederim. Baki dua..______331 sene

Teşrini evvel

El mağlu kaim biraderin hoca zade İbrahim..

Mektup gönderecek olur isen 3. kolorduya mensup 16. fırka 125.Alay’ın 1. Taburunun 2. bölük 2. takımda 1. mangada

Konya’ya tabi Bozkır Kazasından Yalıhüyüklü Hoca Zade İbrahim deyi tahrir edin.

İydi(Bayram) şerifiniz mübarek olsun

Bu da geçer yahuuu.. Delerde geçer…”

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

31

Friday, 18.03.2016, 17:45


RUHLARINIZ SAD OLSUN .NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!
Çanakkale'nin İsimsiz Kahramanları Konuşuyor
"Bir gün mevzilerden ateş ediyoruz. Arıburnu'nda düşmana doğru...Çekiyorum tetiği, çekiyorum, tüfek patlamıyor, ateş etmiyor. Tüfek bozuldu herhalde, dedim. Bir arkadaş vardı yanımda, ona:"Bak hele benim tüfek bozulmuş, ateşlemiyor." Arkadaş bir baktı, benden yana, "Ne bozulmuşu, senin parmak gitmiş" dedi. Ben o zaman acısını duydum işte. Ciz etti içim, bir kurşun gelmiş, tetiği çektiğim parmağı alıp götürmüş." (Er Halil Helvacı) "Bir top mermisi yanımda patlayıverdi. Ne olduğunu anlayamadım bile. Sonra arkadaşlar gecenin yarı aydınlığında bakmışlar ki bacaklarım sallanıyor -kasap eti gibi- iyisimi demişler, şu bacakları biz kasatura ile keselim, kangren olmasın. Ve uçurmuşlar diz kapaklarımdan aşağısını. Sonra kestikleri yere tütün basmışlar, olmamış biraz da killi toprak bastırmışlar. İyi gelmiş vesselam." (Çanakkale'nin meçhul kahramanlarından) "Çok kişi öldü, çok...Sayılarını bilmek imkansız.Dereler su gibi kan akıyordu mesela...Gece su içtik dereden. Bir de sabah baktık ki içtiğimiz kan imiş." (Çanakkale gazilerinden Memiş Bayraktar) "O kadar çok mermi sarf ediyorduk ki, tüfeğin önünden ve yerlerden kapçıkları kürekle atıyorduk. Artık ölülere o kadar alışmıştık ki, bir insanın yanı başında ölüvermesi tabii geliyordu. Ve az sonra sıranın sana geleceğini biliyor ve bekliyorduk." (Mustafa Zeybek) "Fransızlar, 21 Haziran'da, beş-altı günden beri keşif ve şiddetli topçu ateşiyle hazırladıkları kuvvetli bir hücumu baskın şeklinde yaptılar. Bu hücumda patlama kuvveti gayet müthiş bir obüsün duman ve toz bulutları içerisinde kaldık. Bulutlar sıyrılınca yanımda 6.Alay'ın 6.Mülazım-ı Evveli Ulvi Bey vardı. Yere düştü. Yanına gittim.Baktım bir obüs parçası ayağını almış götürmüş. O vakit doktorlar, deriyle köküne bağlı olan bu ayağı kesmek istediler. Bilir misiniz ne dedi: "Aman ayağımı kesmeyin sonra bölüğümün başına bir daha gidemem." Yalvarıyor, gözyaşı döküyordu." (Yüzbaşı Emin Ali Bey) "Hücum sabah ezanıyla başladı ve bütün gün devam etti, hiç durmadı. Yemek için ara ara falan verilmeksizin...Hücum bir emirdi. Bir kere emir verildi mi ya öleceksin, ya kalacaksın."

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

32

Friday, 18.03.2016, 17:49


5´inci Menzil Posta Heyeti
TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

33

Friday, 18.03.2016, 17:51


15 Santimlik Obüs Bataryası Mevzide
TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

34

Friday, 18.03.2016, 17:52


Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Bey İstanbul´dan Gelen Bir Yazarlar Heyetine Muharebe Sahasını Anlatırken
TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

35

Friday, 18.03.2016, 18:02


Anafartalar´ı Uzaktan Seyreden Bir Kumanda Heyeti
TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

36

Friday, 18.03.2016, 18:03


TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

37

Friday, 18.03.2016, 18:04


TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

38

Friday, 18.03.2016, 18:05


Çanakkale´de Tayyareye Ateş Eden İki Topumuz

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

39

Friday, 18.03.2016, 18:07


Arıburnu Muharebelerindeki Kahramanlıklarından Dolayı 27´nci Piyade Alayı Sancağına Altın ve Gümüş İmtiyaz Muharebe Madalyalarının Takılması Merasimi
TSK arşivinden

lale_zar

Profesyonel

  • "lale_zar" bir kadın
  • Konuyu başlatan "lale_zar"

Mesajlar: 1,830

Kayıt tarihi: Aug 12th 2015

Konum: allaturkaa

  • Özel mesaj gönder

40

Friday, 18.03.2016, 18:09


Çanakkale Gözetleme Yerinde Bir Subay
TSK arşivinden